Arama

Kedinin Gözüyle - Tek Mesaj #1

kompetankedi - avatarı
kompetankedi
VIP Bir Dünyalı
21 Eylül 2005       Mesaj #1
kompetankedi - avatarı
VIP Bir Dünyalı
Bölüm 1 2109 2005

Bazen insanoğlu doğası gereği hayatını biçimlendirirken olgunlaştırırken eyrisiyle doğrusuyla bir çok hatalar yapar. Mühim olan bu hataların sonucunda aldıkları derslerdir. Bir meyve düşünün ki olgunlaşana kadar neler yaşar ve olgunlaştıktan sonra dalından kopar bir ısırığa kurban eder kendini. Meyvenin temel amacıdır bu bir ısırığa kurban olmak. Ama ağaç öyle düşünmez o daha cok büyüğüp dahada dallanmak ister. Sonuçta yaşamda böyledir ve bizler meyve olma adına sizlere hizmet veriyoruz taki ısırılana denk. Temel anlayışımız bu ve sizlerinde bu yönde düşünmenizi sağlamak hedef sadece hizmet değil hedef birliktelik ve bu yolda paylaşımlar kazanmak. Bilsekte bir kez ısırılıp bir kenara atılmayı temelde değişmedi değişmeyecek meyve ile olan dostluğumuz....

İşte arkadaşlar kişiler gelip geçer, meyveler olgunlaşıp ve hasad olsada yaşam süre geldiği müddetce sizlerin paylaşımcı olmanızı dilerim. Mutlu bir insan olmak çoğumuzun elinde yaşam şartlarının gebe bıraktığı her güne lanet okumaktansa bir ufak meyvenin başına geldiklerini anımsayarak hayatınıza yön vermenizi ve en önemlisi meyvenize kurt girmemesine dikkat edelim.

Temelde amacımız paylaşım olsun ki; kişisel çıkarlar dünyamızda bunu başarıp mutlu olalım. Her zaman mutlu ve paylaşımlı bir dünyada yaşamanız dileğimle...........(devam edicek)




Bölüm 1 Sonu



Bölüm 2 2309 2005

Nedendir bilinmez hayat yaşama çilesinde gecer. Aslında yaşam bir biberdir; Gerçek olan her zaman can acıtmasada bu böyledir. İnsanoğlu hayatında hiç farkında olmasada doğanın bir parçası olduğunu bilmeden, hükmederek yaşam sürer ve her türlü olumsuz koşullarda isyan eder bir varlıktır biz insanoğlu. Halbuki doğada yaşam süren varlıkların hiçmi sorunları yoktur ki? Ama insan varlığı hiç bir zaman bir belgesel edasıyla bakmaz yaşama. Oysaki bir bitki değerlerini üstünde cirit attığımız topraktan alır şekillendirir ve bize sunar.

Bizler sadece tüketme adına çabalarken onlar var olma savaşı verdiklerini hep göz ardı ederiz neyazıkki!... Bir fidan olanadek bir tohumun suya hasret yaşamında ve devamındaki suya ve güneşe ihtiyacı, her zaman sonsuz bir arkadaşlık dünyasındadır. Onlar doğadaki görevlerini koşulsuz kabul etmişlerdir. Hiç bir zaman direnmemiş ve bulundukları koşulları değiştirme çabasında olmamışlardır ve hayla yaradılıştan buyana bu görevlerini ifa etmektedirler.

Acı tatlı yaşam diye nitelendirdiğimiz kelimelere uzaktır yaşamları; bir biber kadar gerçek, bir biber kadar acıdır.

Biz insanlar körermiş yaşamlarımızda okadar acımasız olmuşuz ki geçmişten gelen kardeşliğimizi unutmuş; bir hırs mücadelesinde karşımızdakini bir araç, basamak görmüş ve ne yazıkki ezerek çıkmayı marifet bellemişiz. Oysaki yaşama değer katanlar olmazsa bizlerinde olamıyacağı yaşam şartları örneklerini sadece filimlerde görüp orda bırakmışız hep. Felaket olması için felaketi görene dek beklemişiz ve hep kaybetmişiz.

Havadaki oksijen azot karışımını her tüketen bu dünyaya borçludur oysaki. Aldığının yerine, vermeyide bilmemiz gerek bir biber gibi. Olgunlaşıp meyve olduğunda kullanılmalı ve geriye tohumunu bırakmalıyızki gelecek bizlerin olsun.

Şartlar elverdiğince bir insan olarak yaşamayı bir ayrıcalık olarak görmeyip acıda olsa tatlıda olsa doğanın bize verdiği nimetleri hor görmemiz gerek. Tıpkı bugün bir birimizi hor görüp aşağılama adına. Dostluğun önemini ne zaman nede şartlar değer katar, dostluğa değer katan kötülüktür. Sevgiyi yeşerten fidanların tohumları gene içimizden kopan sevgi selleriyle beslenir tıpkı doğadaki suyun fidanları ayakta tutması gibi. Sevgiyi kesersek susuz kalırız, boynumuz düşer solarız taki sulanana kadar.

İşte yaşamı bu kadar basite indirgeyip konumlarımızı bir biberle eş deger tutarsak biberden hiçbir farkımızın olmadığı gibi, biber kadarda yüce olamadığımızı fark ederiz. Çünkü artık tohum saçmıyor, hiçbir şey paylaşmıyor sadece olanı tüketiyoruz. Bu tüketim var oluş amacına tam ters, yıkımımızı getirecek.

Kalplerimizdeki sıvıyı nasıl pompalasakta kan ancak damardan gider. Damar olmadan kan bir hiçtir, insan olmayanda insan olmadığı gibi. Değerlerimize en basit sevgimize sahip cıkalım, degerimize degerler katmak için paylaşalım, aza kanaat edelim ki eksikliğini hissedenede bir hisse kalsın.

Sevgi hep yanınızda; Mutluluk'sa adınız olsun....



Bölüm 2 Sonu

Bölüm 3 2909 2005


Bu sabah titreyerek uyandım! sıkıca sarılmıştım yorgana düne kadar ayaklarımın dibinde sürünüyordu oysaki...Neydi beni ona çeken havanın soğukluğundan başka?

Doyumsuz olan bizler hep böyle değilmiyiz? Elde edene kadar peşinden koşar uykusuz geceleri sabahın ışıklarına katmazmıyız hep. Takii bitmek bilmez doyumsuz isteklerimiz gerçekleşene dek. Sonra bir bakmışız ki o olmazsa olmaz dediğimiz isteklerimiz bir battaniye gibi ayaklarımızın dibinde, kenara itmiş bırakmışızdır.

İnsan kaybettiğinde değerini anlar hep bazı şeylerin. Düne kadar sahip olduklarını yitirdiğinde arar durur... Halbuki idallerini onlar gibi olmayı beslerken; bir "babam, annem, ablam vb" daha sonra sırt cevirir anlamsızca bahanelerle "yaşlılık" . Oysa kaybettiğinde döktüğü göz yaşları her damlasında isyan eder ona "dün yanındaydı neden sıkı sıkı sarılmadın, neden aramadın sormadın" dercesine

Savasin en kanli gunlerinden biriydi. Asker en iyi arkadasinin az ileride,
kanlar icinde yere dustugunu gördü. insanin basini bir saniye siperden
cikaramayacagi gibi bir ates altindaydilar. Asker tegmenine kostu hemen:
- Komutanim, bir kosu arkadasimi alip geleyim mi?
"Delirdin mi?" der gibi bakti tegmen...
- Gitmege degmez oglum, arkadasin delik desik olmus.
Buyuk olasilikla ölmustur bile. Kendi hayatini da tehlikeye atma sakin!
Ama asker o kadar israr etti ki, tegmen izin vermek zorunda kaldi.
- Peki, dene bakalim!
Asker yogun ates altinda firladi siperden ve mucize eseri,
arkadasinin yanina kadar gitti, yarali arkadasini sirtlandigi gibi tasidi.
Birlikte siperin icine yuvarlandilar. Tegmen kosup yaraliya bir goz atti
ve nefes nefese bir kenara yikilmis askere döndu:
- Sana hayatini tehlikeye atmaya degmez, dememis miydim!
Bu zaten ölmus...
- Degdi Komutanim, degdi! dedi asker.
- Nasil degdi, arkadasin zaten
ölmus, görmuyor musun?
- Gene de degdi komutanim, cunku yanina vardigimda henuz yasiyordu...
Ve onun son sözlerini duymak, dunyalara bedeldi benim icin...
Ve, hickirarak, arkadasinin son sözlerini tekrarladi:
"Gelecegini biliyordum!"



Dostlarla, arkadaşlarla paylaşırız dertlerimizi, o an onlar bizim vazgeçilmezlerimizdir. Sonra nedense fındık kabuğu sebeple küseriz bilinçsizce. Düne kadar sırt sırta elele verip koşuştururken birden hasım oluruz duyarsızca nankörce ...

Değer yargılarımız hayata bakış açımız "hep bana" olduğu sürece bu böyle oluşagelecektir şüphesiz. Birde bunun tam tersi var nankörlüğün ne derece gereksiz bir şey olduğunu apaçık ortaya koyan: Felekatler; doğanın tüketici olan insanlara ikazlarında saklı olan felaketler, depremler, tayfunlar seller vb. O zaman asıl olması gereken duygular kabarır içimizde, düne kadar konuşmadığımız küslerimizi unutur herkese olması gerektiği gibi el açarız. İnsanoğlu nedense dara düştüğünde yapar bunu.

Yakın geçmişimizde bir buyuk deprem atlattık ve göbeğinde olmam bana bunların en canlı örneğini gösterdi. Birlikten kuvvet doğar. O acılı zamanda göz yaşlarım bu özlemini duydduğum şeylerin oluşmasından akmıştı . Tanımadığım insanlar ülkemin bir çok yerinden işlerini güçleri bırakmış yardıma koşmuştu:

fırıncı ekmekleri doldurmuş Edirne'den, bakkal suları doldurmuş Konya'dan, Araba fabrikası elemanlarını doldurmuş otobüslerine Bursa'dan, Diyarbakır'dan... Eskişehir'den... den.. den..her yerden; niye?

Bizler neden böyle felekatleri bekleriz ki bir araya gelmek için! oysa her an her zaman olmamız gereken bu değilmidir güzel olan. Nankörlük etmeden birbirimize bağlanmamız gerekmezmi, en ufak birim olan aileden başlı*****; kardeşimize ana-babaya sarılmamız gerekmezmi kaybetmeden. Yitirmeden dostlukları pekiştirmek gerekmezmi her zaman, kaybetmeden hızla akan zamanı değerlendirmek gerekmezmi ebediyete varmadan....

Sevgimizin değerini, sevilmenin güzeliğini, dostluğun önemini, paylaşmanın önemini kaybetmeden fark etmeniz dileklerimle.


Bölüm 3 Sonu

Turkiye MsXTeamTurkiye

0910 2005





Bölüm 4






İşte geldik burdayız. İnsanlar kaybettiklerine kavuşunca tıpkı sizler gibi muhteşem arzu ve sevinçlerini bazen dile getiremezler...
  • Yaşam da olası her engelleri aşmasını bilmeli insan. Bir kelebek kadar kısa süreçte o kelebeğin yaşamına sığdırdıklarını örnek almalı kişi. Tatmin olmak bir işi becermek debelenmek enerji sarfetmek gerek. Hiçbir şey ayaklarımızın dibine kadar kendiliğinden gelmiyor yada gelsede uzanıp elimizle tutmamız gerekiyor. Bunu yapın ve karamsar olmayın, başarmak istek ve arzuların homojen yapısında saklı unutmayın. Hayat boyu süre gelen serüvenlerimiz kişileri bağlasada dolaylı olarak tükettiğimiz dünyamıza karşı borcumuz olduğu gerçeğini değiştirmez.
  • Beğenmediğiniz tiksindiğiniz yaşamlar bile hayatta kalıp doğaya olan borçlarını ödemek için çırpınıp dururlar oysaki; bir sinek , bir kurt, bir solucanın bu yaşamda görevi çok büyüktür dolaylıda olsa.. O solucanki toprağı havalandırır, kuşlara besin olur, o kuşlarda bize... bir zincir oluşturmak mümkündür her zaman için..
  • İşte bizler sözüm ona "düşünen varlıklar" insanlar bilsekte göz ardı etmezmiyiz hep. Halbuki doğa her şeyini paylaşmış olduğu halde bizler daima kendimize yontarız nalıncı keseri gibi, hiç öz eleştiri yapmayız takii canımız acıyana dek. İşte arkadaşlıklar da bu zincir gibidir:
  • Dostluk daim olursa hele ki karşılıksız ise zincir okadar kalın olur. Yaşam paylaşımlarımız ne kadar içten ne kadar doğal olursa yaşam o kadar içten ve sağlam süre gelir. Pozitif enerjilerimizi yaydığımızda pozif enerji yüklediğimizde, hayata bakışımızın ne bir solucandan nede bir meyveden farksız olduğunun bilincine varırız. Kıstaslarımız felsefemiz hep verme üzerine olduğu bir dünyada hiç bir zorluk çekmezdi insanoğlu denilen varlık. Güzeli yaşamanın pozitif olmanın verdiği rahatlıkla dolu bir yaşam için...
  • Bu yüzden bizler üstümüze düşen görev bilinciyle 1 aydan fazla sizlerden uzak kalsakta tüm pozitif enerjilerimizi sizlere yaymak adına üztümüze düşen görevi yerine getirmenin mutluluğunu yaşıyoruz; Hayat zorluklarla dolu inişlerin ve çıkışların bulunduğu bir yol ne zaman düzlüğe vardığımızda o zaman "ohh" deriz. İşte Test te olsa bu gün bizim ohh dediğimiz bir gün allah bizleri dolaylı olarakda sizleri hiç bir zaman utandırmasın.Hayatın her anı bir testtir unutmayın..
  • Bol paylaşımlı günler dileğimle...
*** Eğer eklemek istediğiniz işlememi istediğiniz konular varsa mesaj gecebilirsiniz yada tesekür butonu da kullanabilirsiniz. Yazdığınız mesajlardaki konuları işlemeye devam edicem..


kedi
Turkiye kompetankediTurkiye

collapse tcat










BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 8 üye beğendi.
Son düzenleyen kompetankedi; 18 Kasım 2005 13:04 Sebep: 4. bölüm eklendi