Arama

Çanakkale Hikayeleri - Tek Mesaj #16

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
13 Şubat 2006       Mesaj #16
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ÇANAKKALE'DE BİR HİLAL UĞRUNA BATAN GÜNEŞLERİN, 'OLMAK YA DA OLMAMAK'

ARASINDA GİDİP GELEN BİR MİLLETİN TEK TEK KAYNAKLAR ARAŞTIRILARAK YAZILAN DESTANSI ÖYKÜSÜ
Tek vücut haline gelmiş bir milletin, vatanı istila etmek isteyen düşmana karşı bağımsızlığını, onurunu ve bayrağını korumak için neler yapabileceğini bütün dünyaya gösterdiği Çanakkale destanı kitaplaştı. Araştırmacı Yazar Recep Şükrü Apuhan, "olmak ya da olmamak" arasında gidip gelen, düşmanlar tarafından yazılmaya çalışılan kaderini değiştiren Türk Milletinin destansı mücadelesini Timaş Yayınları için kaleme aldı.

Recep Şükrü Apuhan, "tarih" denen büyük öğretmeni bu defa Çanakkale Savaşı'nı anlatması için kürsüye çıkarıyor. Bu derste gerçek yiğitlik, fedakârlık ve insanlık öyküleri var. Çanakkale Savaşı'nı her yönüyle ele alan bu kitabı; heyecan, gurur, hüzün ve zevkle okuyacaksınız.
Ad:  1.jpg
Gösterim: 199
Boyut:  10.2 KB

Tarihi Seven Okurlar İçin Önemli Bir Kaynak Kitap
Harita ve fotoğraflarla desteklenen Çanakale Geçilmez, titiz bir çalışmanın ürünü. Kitapta, "Bu vatan ya senindir ya da hiç kimsenin! şiarıyla kazanılan Çanakkale Savaşı'nın sebepleri, sonuçları, düşman kuvvetlerin sahip olduğu muazzam silah gücü, savaşta yaşanan duygulu anlar, Anadolu insanının cesareti, fedakârlığı, vatan sevgisi ve sabrı tüm canlılığı ile satırlara yansıtılıyor.

Çanakale Geçilmez, I. Dünya Savaşı'nda Çanakkale Cephesinin açılma sebepleri ve bu cephenin önemiyle başlıyor. Sonra, 18 Mart 1915 deniz zaferine ulaşan yol ve o büyük günün ayrıntıları tüm canlılığıyla anlatılıyor. Ardından, 25 Nisan 1915 günü başlayan kara savaşı, tüm ayrıntıları ve isimsiz kahramanların öyküleriyle ele alınıyor.

Mehmetçiğin eşsiz kahramanlığını ve fedakârlığını ortaya koyan Çanakale Geçilmez, tarihini araştırmayı sevenler, ecdadının fedakârlıklarını, o engin merhametini merak edenler ve atalarına vefa borcunu bir parça da olsa ödemek isteyenler için vazgeçilmez bir eser.

Çanakale Geçilmez, bir yandan vatanını canı pahasına koruyan, düşmanı Boğazlar’dan geçirmemek için her şeyini ortaya koyan Mehmetçiğin acı dolu hikâyesini anlatırken, diğer yandan ülkelerinden binlerce kilometre uzakta ne için savaştıklarını dahi bilmeyen Anzakların, Müslümanlara silah çektiklerini duydukları ezan sesiyle fark eden Hintli ve Senegalli askerlerin öykülerini gözler önüne seriyor.

Var Olma Mücadelesini Yansıtan Birkaç Satır

Çanakale Geçilmez, arkadaşı Emin'e "Yaz gelecek, kış gelecek, yağmur yağacak, çiçekler açacak, ot bitecek, çalı bitecek üstümüzde. Her gün biraz daha toprağa karışacağız. Nasıl dövüştüğümüzü anlat, anlat atanın, obanın başını eğdirmediğimizi" diyen isimsiz kahramanların, ölüme gidilen, ölümden dönülen yerler olan siperlerin öyküsü.

Çanakale Geçilmez, "Çekiyorum tetiği... Çekiyorum" Çekiyorum. Tüfek patlamıyor, ateş etmiyor... Tüfek bozuldu herhalde dedim, bak hele dedim yanımdaki arkadaşıma, benim tüfek bozulmuş. Bir baktı benden yana. Senin parmak gitmiş "dedi" diyerek yaptığı o büyük fedakarlığı, mahcup bir şekilde anlatan Ezineli Halil'in öyküsü.

Ermişlerin, dervişlerin savaşı:Çanakkalae savaşı
Aslında bu konuyu birkaç gün önce yazmak istiyordum ancak ne yazık ki fırsatım olmadı. Son zamanlarda çevremde ve internette Çanakkale zaferiyle ile ilgili birçok hadise duyar oldum. Bu konuda internette çeşitli haberler var ama doğruluğunu tam olarak bilmediğim için bunlara şu anda değinmeyeceğim

Çevremde Çanakkale zaferiyle ilgili o kadar çok söylenti var ki bunlardan bir kaçına değinmek istiyorum:
Bazıları şeyhlerin, ermişlerin, şehitlerin savaşta düşmana doğru saldırdığını iddia ediyor. Kimileri Peygamberimizin bizatihi bu savaşta olduğunu savunuyor, kimileri ise “Uhud savaşındaki gibi” meleklerin bu savaşta hazır olduğunu iddia ediyorlar. Dayanaklarını sorunca orada savaşan Mehmetçiğin düşmana karşı zayıf olduğunu ancak bunun yukarıdaki nedenlerle olabileceğini savunuyor(yada daha değişik iddialarla), hatta buna kesin gözüyle bakıyorlar.

Metafizik olaylarının kimi zaman insanları ikna etmek için kullanılabileceği düşünülürse, Acaba böyle şeylere bu şekilde hüküm vermek ne kadar doğru olur.
Son düzenleyen Safi; 17 Kasım 2016 04:01