Arama

Medya Haber - Tek Mesaj #740

kambis - avatarı
kambis
Ziyaretçi
2 Eylül 2007       Mesaj #740
kambis - avatarı
Ziyaretçi
Sonbahar Kabusunuz Olmasın


Çeviren: Gülşah Balaban


Ağustos’un ortasından Kasım’ın başına kadar süren sonbahar mevsimi, aynı zamanda pek çok kişinin mevsimsel alerjik rinit (saman nezlesi) nedeniyle rahatsız olduğu bir dönemdir.

Amerikan Alerji, Astım ve İmmünoloji Akademisi (AAAAI), hapşırma, burun akıntısı, gözlerde şişlik ve kaşıntı gibi semptomların, kişinin iş veya okuldaki normal fonksiyonlarını olumsuz etkilediğine dikkat çekiyor.

Akademi, ayrıca mevsimsel alerjilerin uyku problemlerine, ve dolayısıyla gün içinde yorgunluğa ve konsantrasyon zayıflığına neden olduğunu belirtiyor.

AAAAI’nın mevsimsel alerjilerden korunmak için bazı önerileri:

• Özellikle yol kenarları, nehir kenarları, boş araziler, ve ağaçlık bölgeler gibi alerjiye neden olabilen otların yetiştiği bölgelerden uzak durun.

• Bu mevsimde bulunduğunuz mekanın pencerelerini kapalı tutmaya özen gösterin, böylece polenlerin yaşadığınız ortamlara girmesini önlemiş olursunuz. Ayrıca havayı temizleyen, kurutan ve ısıtan klima kullanabilirsiniz.

• Arabanızın camlarını kapatın.

• Polenlerin fazla olduğu dönemlerde, dışarıda daha az zaman geçirmeye dikkat edin.

• Dışarıda vakit geçirdikten sonra, duş alarak cildinizdeki ve saçınızdaki polenlerin temizlenmesini sağlayabilirsiniz.

• Sonbaharda diğer alerjenleri de minimal düzeye indirmeye çalışmalısınız. Saman nezlesi genellikle pek çok alerjenin biraraya gelmesinin bir sonucu ortaya çıkar.

• Yaşadığınız bölgede sonbahar mevsimi başlamadan 10-14 gün öncesinde alerji ilaçları kullanmaya başlamalısınız.

27.08.2007 13:55:00

Sigara İçmek Bulaşıcı


Editör: Ozan Vural


Mersin Üniversitesi (MEÜ) Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Resul Buğdaycı, “Sigara içme davranışının bulaşıcı olduğunu ve çocuklara daha çok anne ve babalar ile sevilen ve örnek alınan kişilerden bulaştığını” söyledi.

Mersin Üniversitesi (MEÜ) Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Resul Buğdaycı, dünyada önlenebilir ölüm nedenleri arasında çoğunlukla birinci sırada gelen sigaranın, Türkiye’de de aynı konumda yer aldığını belirtti.

Sigara içme davranışının bulaşıcı olduğunu savunan Buğdaycı, “Bu, çocuklara daha çok anne ve babalar ya da sevilen ve örnek alınan kişilerden bulaşıyor” dedi. Ebeveynlerde “Yaptığımı yapma, söylediğimi yap” anlayışının hakim olduğuna işaret eden Buğdaycı, iletişimin yüzde 60’ının sözsüz beden hareketleriyle, yüzde 30’unun ses tonu ve vurgulamalarla, yüzde 10’unun da sözle gerçekleştirildiğinin unutulmaması gerektiğini bildirdi.

Çocuklara sigara aldırmanın kötü bir mesaj olduğunun altını çizen Buğdaycı, sigara kullanımıyla mücadelede eğitimin önemine değinerek, şunları kaydetti:

“Okullardaki sigaranın zararlarına ilişkin eğitim, yıllarca lise ve üniversite gençliğine verilmeye çalışıldı. Ancak bunun etkili olmadığı anlaşıldı. Çünkü, sigaraya başlama yaşı daha erken. Lise ve üniversitede eğitim gören gençler artık tiryaki durumunda. Bu nedenle verilecek eğitimi, daha aşağı yaşlara çekmek durumundayız. Şu anda dünyada önerilen ideal sigaraya karşı eğitim yaşı 13-14’tür. Yani ilköğretim 6. ve 7. sınıfları kapsıyor. Türkiye’de bu eğitim ilköğretim 4 ve 5. sınıflarda başlamalıdır ve diğer sınıflarda devam etmelidir.”

HASTA YANINDA SİGARA İÇEN HEKİMLERİN ORANI YÜZDE 56,8

Buğdaycı, yapılan araştırmalara göre, Türkiye’de 15 yaş üzeri nüfusun yüzde 43,5 oranında sigara içtiğini, erkeklerde bu oranın yüzde 62,5 ve kadınlarda yüzde 24,3’e ulaştığını, hekimlerde yüzde 55 seviyesinde bulunduğunu belirtti.

Hasta yanında sigara içen hekim oranının yüzde 56,8, ebe ve hemşireler de ise yüzde 50,8 olduğunu ifade eden Buğdaycı, açıklamasına şöyle devam etti:

“Akciğer kanserlerinin yüzde 90’ı, tüm kanserlerin yüzde 30’u, felçlerin yüzde 25’i ve kronik bronşitlerin yüzde 80’i sigaraya bağlıdır. Ayrıca, damar sertliği, damar tıkanıklıkları sigara içenlerde sık görülen hastalıklardır. Puro ve pipo tütünlerinin dumanı ağızdan emilebilir. Bu yüzden dudak ve ağız kanserleri daha çok görülür. Ayrıca, ağızda çiğnenen tütünler de dudak ve ağız kanserine neden olurlar.”

25.08.2007 17:34:00

Çocuğunuzun Dişlerini Nasıl Koruyacaksınız?


Editör: Ozan Vural


Diş bakımı eğitimi çocukluktan itibaren başlar. Erken yaşta alınan tedbirler dişlerimizin daha uzun ömürlü olmasını sağlar. Anadolu Sağlık Merkezi’nden Ağız ve Diş Sağlığı Uzmanı Dr. Özge Sönmez, ebeveynlere, çocukların diş sağlığı konusunda dikkat etmeleri noktalar konusunda bilgi verdi.

Süt dişleri, bebekliğin 6. ayından itibaren çıkmaya başlar ve 3 yaşına kadar tamamlanır. Çocuklarda 20 adet süt dişi vardır. Süt dişleri, bebeklik döneminde ebeveynler tarafından temizlenmeli, daha sonraları ise çocuklara diş fırçalama alışkanlığının kazandırılması gerekmektedir. Süt dişlerinin sağlıklı olması en az sürekli dişler kadar önemlidir. Süt dişlerinin nasıl olsa düşecekleri düşünülüp oluşan çürüklerin tedavi ettirilmemesi bu dişlerin vaktinden önce kaybedilmesine yol açabilir. Bu da daimi dişlerin diziliminin bozulmasına ve ortodontik tedaviye gereksinime neden olabilir.Tedavisi mümkün olmayıp çekilmesi gereken süt dişlerinin yerine yer tutucu adı verilen apareylerin yapılması ile ileride oluşabilecek ortodontik bozukluklar önlenebilir. Tedavi edilmeyip uzun süre ağızda kalan süt dişlerinin kök ucunda oluşabilecek iltihap, çocuğun genel sağlığını etkileyebileceği gibi süt dişinin altında bulunan daimi dişe de zarar verebilir.

Çocuklarda diş çürüklerini en aza indirmek için şunlar önerilebilir:

• Çocuklara günde iki kez diş fırçalama alışkanlığı edindirilmeli.
• Aşırı şeker tüketimi önlenmeli, şekerli yiyecekler yemek aralarında değil, yemekten hemen sonra verilmeli.
• Özellikle emzik ya da biberon şeker, bal, ve reçel gibi gıdalara batırılmamalı, gece uykuda biberonla verilen süte bal, şeker konulmamalıdır.

Çürük oluşumunu engellemek amaçlı koruyucu diş hekimliği yöntemlerden birisi Fissure Sealant uygulmasıdır. Fissür örtücü genellikle 6 yaşından itibaren çıkan daimi büyük azı ve daha sonra süren küçük azı dişlere uygulanır. Fissür örtücü yapılacak dişte dolgu veya çürük olmaması gerekir.

Diğer bir yöntem de topikal florür uygulanmasıdır.Florür çürüğe karşı direnç artıran bir maddedir.Yüzeyel florür uygulaması sistemik kullanıma göre daha etkilidir.

Bunların dışında önemli bir nokta, çocuğun erken yaşlardan itibaren diş hekimine götürülerek ortamı tanımasının sağlanması ve diş hekiminden korkmamasının sağlanmasıdır.

Düzenli aralıklarla yapılacak diş hekimi ziyaretleri sağlıklı dişlere sahip olmanın önemli bir şartıdır.


27.08.2007 11:38:00


realge den alıntı