Arama

Sizin Yazılarınız - Tek Mesaj #77

H€L€N - avatarı
H€L€N
Ziyaretçi
7 Eylül 2007       Mesaj #77
H€L€N - avatarı
Ziyaretçi
Yalancı

Basit bir lise öğrencisiydi bizim karma okulun, karma sınıflarından birinde her zaman en arka köşede otururken görebileceğiniz; dağınık saçlı, çoğunlukla kırışık formalı tam bir pasaklılık örneği arkadaşımız; Tijen. Kuşkusuz adı da bu değildi, sinirlenince avazı çıktığı kadar bağırmayı adet edinmiş olduğundan ona böyle diyorduk. Gerçek adını da hatırlamam zaten. Silik bir kızdı ama acayip yalancıydı. Hani arkadaşım diye demiyorum, nereden bulup uyduruyorsa o kadar zırvayı anlamıyor, derslerden kaytarmak mevzu bahis olduğunda hayran kalıyordum.
Bizim üst kat komşumuzdu. Herkes gibi bir ailenin mensubuydu; tabi orta yaş bunalımında bir anneyi, asker kaçağı bir ağabeyi ve ev sahibinin her aybaşında evden çıkartmakla tehdit ettiği için diken üstünde yaşayan işsiz babayı tipik Türk ailesinden sayarsak. Sanırım aileyi bozan tek kişiydi Tijen. Ne sınıfta kalmıştı, ne evden kaçmıştı, ne de anne-babasına ergenlik çağı sorunları yaşatmıştı. Sanki tek derdi yalan söylemekti. Her cümlesine bir yalan eklemeden yapamazdı. "Günün nasıl geçti?" diye sorsanız iyi ise kötü geçmiştir; kötü ise iyi... Nasılsın?diye soramazdık bile ne tüberkiloz kalırdı geçirmediği, ne de safra kesinden çıkmamış bir taş. Utanmasa "öldüm ve yeniden dirildim" diyecek diye geçirmiştim aklımdan bir keresinde, utanmadı bir gün onu da söyledi. Garip bir espri anlayışı var herhalde diye düşünebilirsiniz; komikti doğrusu. Bunun için laf olsun diye takılırdım onunla. Bildiğim yalancılığı dışında ki tek kötü alışkanlığı sigara idi.
O da hepimiz gibi öğle tatillerinin tüttürme merkezi tuvaletlere takılırdı. Ama grup halindeki büyüklere bulaşmazdı pek, tek başına bir kalorifere ilişirdi. Hangi marka sigara içerdi deseniz, onda en adi sigaradan, küba pürosuna kadar her çeşit bulunurdu. Yalnız tek taşırdı; pek ender paylaşırdı. Genellikle yarısını içer gerisini atardı.
Bazen kapıya diktiğimiz nöbetçi uyarı verir, hepimiz tuz görmüş sümüklü böcek gibi kaçışırdık. Tijen acele etmeden sigarasını klozete atar sifonu çeker çıkardı. Paldır küldür içeri dalan müdür yardımcısına en saf halini takınır; "Hocam biliyorum öğle tatili bitti ama bizi buralardan toplamanıza gerek yoktu" derdi. Yutmazdı herhalde muavin ama büyüklere takmıştı kafayı, Tijen'i umursamazdı. Tijen de sınıfına döner, en arka köşede ki yerine geçer kendisinden pasaklı arkadaşı Ayşen'in yanına otururdu.
Ne düşündüğünü hiç bilemezdim. Bazen bir soru takılırdı kafama; acaba düşünürken de kendine mi yalan söylüyordur diye... Kimbilir,sorsaydım da yalan söylerdi herhalde.

Bir gün yine tuvalette tüttürürken,Dikkat! komutu geldi. Ancak kaçacak vakit yoktu, uyarı geç gelmiş, hatta nöbet tutan arkadaş kulağı muavinin elinde girmişti içeri. Tijen attı sigarayı elinden, sakince aranmayı bekledi. Büyüklerden biri panik içindeydi. İçtiği sigaradan kurtulmuş ama paketi zukkaya saklayacak vakit bulamamıştı. Tijen soğuk soğuk gülümserken avcunda bir paket buluverdi. Onu avcuna sıkıştıran kişiye döndü hırsla ama karşısında cüssesini aşan Zeliş'i görünce ne yapacaksa vazgeçti . Yutkundu sadece. Yüzünde bir salise farkedilebilen bir korku geçti. Büyük bir ihtimalle uyduracak bir bahane arıyordu. Muavin herkesi tek tek aradı, Tijen'e geldiğinde birşey bulamamanın kuruntusu çoktan sinmişti yüzüne.
Tijen paketi saklamamıştı. Avcunda sımsıkı tutuyordu. Herkes -hepimiz- nefesimizi tutmuştuk. Muavin Tijen'in parmaklarının arasından paketi çekip aldı. "Bu ne?" Bir cevap bekledi. Hepimiz nefesimizi tutup bekledik... Tijen ne uyduracaktı acaba? Ancak konuşmadı.Müdürün odasında da bir kaç saat konuşmamış olmalı ki-aslında muavin hırpalamayı sevmeyen bir insan olmasına rağmen Tijen'den ses çıkmayınca bir şamar patlatmış olmalıydı. Tijen odadan çıkıp sınıfa geldiğinde yüzünde beş parmak izi vardı. Doğruyu söylese bile işin içinden rahatlıkla çıkma ihtimali vardı. ancak söylememişti.
Teneffüste etrafını sarıp müdürle aralarında geçenleri sorduk. Gerçeği anlatmazdı biliyorduk ama soruyorduk işte. Tijen cevap bile vermedi. Tahminimiz Zeliş'i ele vermeyi gözünün yemediği idi.
Eve giderken birlikte yürüdük. "Neden söylemedin ki sanki" diye sordum."Paket Zeliş'in di."
"Doğruyu söylemeyi gururuma yediremedim" dedi en yalancı edasıyla.
Yalanmıydı, yoksa bir yalancının hayat prensibi mi anlayamadım. Disiplin cezasından sonra onu bir daha görmedim, okula geri dönmedi. Ev sahibi tehdidini gerçekleştirip onları evden atmıştı.