kimsesizliğe aşıktın sen...acıyı sever,acı çektikce daha bir bağlanırdın sevdiğine...tuhaf bir zevk verirdi yaralanmak.ayazda çatlamış ellerin,dudakların,kimsesizliğin en can alıcı yanındı belki...
aşk yazılmış iki satır mektup arasında gizlenmiş bir iki tatlı söz,dudaklarda yaşanılan seni seviyorumlar,aptal kahkahalar,apansız vazgeçişler değildi senin için.
aşk;kimsesiz bir çocuğa ağlamak,yaşlı bir işçinin çalışmasındaki azmi,direnci seyredalmak,hatta sevmekti.yoksul kaldırımlarda nedensiz dolaşmak,ekmek kavgasındaki insanlara hayran olmaktı...sen kimsesizliği severdin en çok.sana göre nedensizdi sevmeler...hatta öylekii sokakta işi gücü olmayan,herkes tarafından hor görülmüş,ezilmiş,bir kenara itilmiş(özür dileyerek söylüyorum)bir serseriye bile aşık olabilirdin.çünkü öyle iyi öyle uzaktın ki bu dünyaya...anlamak için yaşar;yaşamak için severdin.....
senin için yaşamak,hayatta kalmak adına herşeyi yapan,simit satan,boyacılık yapan ve herşeye inat hayata pırılpırıl bakandan değerlisi yoktu olamazdı...öyle iyiydin ki seni kimse anlamaz,anlayamazdı.anlamazlardı bu dünyaya ait olmayan yüreğinde neler yaşadığını...
kadın olmak;güzel giyinip,yüzüne boyadan maskeler yapıp,arkadaş günlerinde kim ne yapmışı konuşmak değildi.senin için incitilmiş yüreğinde herkese ayrı ayrı yer açmak,bir simitçiyi,boyacıyı,belki bir inşaat işçisini evine davet edip;onların acısına,yaşımına,hayat hikayesine ortak olmaktı...onlarla ağlamak ve onların yüzündeki bir parça umutla mutlu olmaktı.
öyle başkaydın ki boyalı ellere,güneşten kavrulmuş,ayazdan çatlamış tenlere aşık olurdun..hayatta hiç birşey vazgeçiremezdi seni aşkından.anlamak için yaşar,yaşamak için severdin!!!
HÜZNÜNMELODİSİ