SENSİZLİK VE SEN...
Gecenin sessizliğinde parlayan bir kaç yıldız da aradım gözlerini, esen rüzgarda hissettim saçlarının tenini, ellerimi uzattım ellerin tutar ümidi ile, ellerime dokunan sadece gözümden akan yaslar oldu. Gözlerimden akmasından değil, seni gözlerimden silmesinden korktum. Ve o an durdu gözümden akan yaslar. Her atışında seni sesleyen kalbimi dinledim, seni söylüyordu. Dilimden çıkan kelimelerde ismin vardı, durmadan söylediler ismini. Aldığım nefesle içime çektim seni, akan damarlarıma karışdın. Beni yaşatan varlığım oldun, her şeyim oldun, ama bir gün bile olsun yanımda olmadın. Artık zaman boşa geçti sensiz. Parlayan yıldızlarda artık yavaş yavaş yok olmaya başladılar, onlarda senin gibi yalnızlığa terk ediyorlar’ dı beni…
Dertlerimi boşaltmaya deniz kenarına gittim, ama deniz taşmasın diye söyleyemedim dertlerimi. Dilimden çıkacak kelimelerle coşacağından korktuğum deniz kenarında sessizce seyrettim durgun suları. O an ellerini tuttuğum o deniz kenarı geldi aklıma. El-ele, göz-göze olduğumuz o anları hatırladım sensizliğin verdiği kederle. Bir anda rüzgar çıkdı, nefesini hiss ettim. Sakin durmuş sular coşmaya başladı, sessizce seni seviyorum söylemelerini hissettim ve rüzgarda uçuşan tenini okşadığım o günleri özledim.
Dakikalar bir birini izlerken ben saatlerce yalnız kalmış ayı seyrettim. Gözlerini hatırlatan yıldızları seyrettim, ama yanımda yoktun diye seni seyredemedim. Artık güneşin dogma saati, doğan güneşle yok oldu içimdeki ümitler, yok oldu senli hoş günlerim... Yalnız gecelerdi seni bana getiren,hayalini kurduran, ümitlerimi doğuran...
Artık gündüzleri gece olsun diye bekliyorum saatlerce... sensiz… senden uzakta…