Parite Olayı
Olay, henüz döviz kurlarının uygulanmadığı yıllarda ABD-Kanada sınırındaki bir şehirde geçmektedir:
ABD ve Kanada malum ki para birimi olarak 'dolar' kullanmaktadırlar. Yalnız her iki ülke de kendi paralarının daha değerli olduğunu iddia etmektedirler. Şöyle ki Kanadalılara göre:
1 ABD Doları= 90 Kanada Centi, Amerikalılara göre ise :
1 Kanada Doları= 90 ABD Centi.
Bir amerikalı, cebindeki 1 dolarla dolaşmaya çıkar. Bir ara karnı acıkır ve simit alır (amerikan simiti!). Simitin fiyatı 10 centtir. Cebindeki 1 doları verir. Simitçi bozuk para ararken cebinin bir köşesinde 1 Kanada doları bulur, onu verir (90 cente eşit ya!). Derken sınırı yürüyerek geçer ve Kanada da dolaşmaya başlar. Kaleme ihtiyacı olduğunu hatırlar. Girer bir kırtasiyeciye. Kalemin fiyatı da 10 Kanada centidir. Cebindeki 1 Kanada dolarını verir. Kırtasiyeci de para üstü olarak 1 ABD doları verir. Oradan da ayrılıp evine döner. Sonra düşünmeye başlar:
- Yahu sabah evden çıkarken cebimde 1 ABD dolarım vardı, şimdi de 1 ABD dolarım var. Pekiyi simitle kalemin parasını kim verdi?
Temelden:
Temel, çalışmak için gittiği şehirden, köye babasına mektup yazar. Klasik mektup cümleleriyle başlayan mektup, şu notla biter:
-"Babacuğum. Acele cevabini bekliyrum. Yalnız, zarfa biraz da para koyarsan iyi olir. Oğlin Temel."
Aradan onbeş gün geçer ve mektubun cevabı gelir. Temel büyük bir heyecanla zarfı açar. İçinden sadece mektup çıkar. Mektubun sonunda da bir not vardır:
-"Oğlim Temel. Sana para göndereceydum. Ama aha bu geri zekali anan zarfi kapatmiş. Bir daha ki sefere evladim. İmza:Buban."
v Bir toplantıda bir genç, M. Akif'i küçük düsürmek için: - Afedersiniz, siz veteriner misiniz? demiş. M.Akif hiç istifini bozmadan şu cevabı vermiş: - Evet, biryeriniz mi ağrıyordu?§ Bir doktor alkolsüz bira içilir mi? diye soran hastasına,Nasreddin Hoca’nın şu fıkrası ile cevap vermiş: -Adamın biri, Nasreddin Hoca’ya: -Tuvalette bir şey yemek caizmidir? diye sorunca, Hoca: -Caizdir, demiş. Ama içeride başka birşey yediğini zannederlerse,Ne diyeceksin?· N.Fazıl Kısakürek,vapurla Kadıköy’e geçerken,yanına biri yaklaşıp: - Üstad, - Peygamberlere ne diye gerek duyuldu? Biz yolumuzu bulabilirdik. diye sormuş -Necip Fazıl, okuduğu kitaptan başını kaldırmadan: -Ne diye vapura bindin ki, Yüzerek karşıya geçebilirdin. cevabını vermiş.· İmam-ı Azam hazretleri,üzerine doğru gelmekte olan bir hayvana yol vererek kenara çekildiğinde, yanındakiler neden böyle yaptığını sormuşlar. -Hazret, düşünmeden cevap vermiş -Onun boynuzları var, benim ise aklım.
Son düzenleyen kambis; 27 Şubat 2006 01:14