Arama

Barış Manço - Tek Mesaj #4

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
27 Şubat 2006       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Son Osmanlı'nın vedası


Bir kaç ay önce eşi Lale Manço ile Hürriyet'e gelmişti. Yazı işlerinden arkadaşlarla oturup sohbet ediyorduk. Birden gülerek gözlerimin içine baktı ve ‘‘Fikret, hep merak ederim, sen beni o gün nasıl buldun’’ dedi. Herkes onun birkaç gün öncesinden söz ettiğini sanıp bu sözlere fazla ilgi göstermedi. Oysa sözünü ettiği gün tam 30 yıl önceydi.

Gazetenin birinde kısa bir haber çarpmıştı gözüme:
‘‘Bir Türk gencinin başarısı... Belçika'da okuyan Barış Manço adlı bir Türk genci Fransızca söylediği şarkılarla büyük ilgi çekiyor.’’
İsmi o zaman kazınmıştı aklıma. Bundan bir iki ay sonra onu tanıyan bir Kadıköylüden, Türkiye'ye tatile geldiğini, bir plak şirketiyle anlaşma yapmak için uğraştığını söyledi.
Sonra ben kendisine ulaştım ve Eminönü'nde plak şirketinde buluşmaya karar verdik. Ben gazetecilikte ilk röportajlarımdan birini yapmanın heyecanı içindeydim. Buluştuğumuzda onun da aynı heyecan içinde olduğunu gördüm.

DEVLERİN ARASINDAN SIYRILDI


Kısacık kesilmiş öğrenci saçları ile zayıf, ufak tefek bir gençti karşımda oturan. O zamanlar dünyada Beatles, Rolling Stones fırtınası esiyor, Türkiye'de ise Alpay, Erol Büyükburç, Haramiler, Mavi Işıklar büyük ilgi çekiyordu... Bunların arasından bu genç nasıl sıyrılacaktı?..

Bir süre sonra öyle bir girdi ki müzik dünyasına, herkes şaşkınlık içindeydi. Zaman tünelinden geçip gelmiş bir Osmanlı kahramanı esiyordu sahnelerde. Çizmeleri, gümüş kemeri, simli kaftanı ve uzun saçları ile ilk dinleyişte ezberlenen şarkılar söylüyordu:
‘‘Gümüş kemer ince bele dar gele... İşte hendek işte deve...’’

LİSTELERLE DALGASINI GEÇTİ


Televizyonsuz dönemin reyting şampiyonu olmuştu... Plak listeleriyle dalga geçiyordu... Bir gün bir derginin listesinde bir numarayı gösterip ‘‘15 gün sonra yeni kırkbeşliğimle beni burada göreceksin demişti’’ ve dediği de oluyordu.
Türkiye'nin sanatçılarıyla bile sağ-sol olarak ikiye bölündüğü dönemde onu kimse bir yere oturtamadı. Kim ne derse desin, o bildiğini söylüyordu. ‘‘Ben annemin uduyla büyüdüm, onunla beslendim... Geçmişimle de gurur duyuyorum’’ diyerek ısrarla çizgisini sürdürdü. Küçük büyük herkesin dilinden düşmedi şarkıları...

Türkiye gerçek bir starını kaybetti.
Biz de bir gün gideceğiz ama Barış, şarkıları ile hep yaşayacak...

Güle güle son Osmanlı...

2 Şubat 1999 Hürriyet Gazetesi
Son düzenleyen Safi; 13 Ağustos 2016 22:38