Arama


Alex_Taylor - avatarı
Alex_Taylor
Ziyaretçi
17 Ekim 2005       Mesaj #10
Alex_Taylor - avatarı
Ziyaretçi
Sizlere Koyu Bir Beşiktaşlı Olarak Üzüntülü Bir Haber Vericem.

Son Dakikalarda Açıklan Habere Göre Rıza Çalımbay İstifa Etmiş.

Yerine İngiliz Milne Getirildiği Açıklandı.

Tüm Beşiktaş Camiası Adına Güle Güle Rıza Hoca.


Beşiktaş'ta Rıza Çalımbay istifa etti
Beşiktaş Teknik Direktörü Rıza Çalımbay görevinden istifa etti.

İSTANBUL - Beşiktaş'ın eski teknik direktörlerinden Gordon Milne ise siyah-beyazlı yöneticilerin daveti üzerine İstanbul'a geldi. British Airways'in tarifeli uçağıyla Londra'dan İstanbul'a gelen Milne, Atatürk Havalimanı'nda gazetecilere yaptığı açıklamada, Beşiktaş Kulübü Başkanı Yıldırım Demirören ile bu akşam görüşeceğini, konuyla ilgili açıklamanın ise yarın yapılacağını söyledi. Beşiktaş'ta hangi görevi alacağı konusunun bu toplantıda netlik kazanacağını belirten Milne, siyah-beyazlı ekibi İngiltere'den çok fazla izleme olanağı bulamadığını sözlerine ekledi.




UNUTULMAYACAKSIN BÜYÜK KAPTAN (( ATOM KARINCA ))

Beşiktaş şu sıralar Yunanistan Milli takımının teknik direktörü Otto Rehhagel ile ilgileniyor ve büyük ihtimalle yeni çalıştıcımız olacak.
Bana görede büyük bir hoca kendisi.Herseyin daha iyi olacagına inanıyorum..

Dünyanın öbür ucunda, memleketinden olabilecek en uzak noktalardan birinde yapayalnız geçen bir hayatta, o nefes alıp vermelerin devam edip etmeyeceğinin belirleneceği ameliyat masasına, üzerine SİYAH BEYAZ lı formasını giyip uzanmaktır BEŞİKTAŞLILIK.
Beşiktaş son arzudur. O formada, yeri ve zamanı geldiğinde kefen...
"Sen babamdan kalan miras değil, evladıma olan borcumsun" cümlesini bir pankartın üzerinde Beşiktaş İNÖNÜnün duvarına asan anlayıştır BEŞİKTAŞLILIK.
Beşiktaş nesilden nesle taşınan bir yaşam biçimi bir hayat anlayışıdır. O formada kutsal emanet...
"Siyah beyaz, ölüm yaşam" sloganındaki iddia ve romantik realizmdir BEŞİKTAŞLILIK.
Beşiktaş kaderciliktir isyankarca. O formada zıtlıkların uyumunun kanıtı...
"Tarihi bir zaferin habercisi bir skorla biten ilk 45 dakikanın ardından, ikinci yarı yaşanan dram sonrası hüsran ile biten maçın ardından , bir gece yarısı gittiği idman sahasının tel örgüsünün arkasından, futbolcusuna ilk yarının sonunda yatağına götürüp uyuttuğum oğluma yarın sabah ben ne diyeceğim?" diye göz yaşları içinde sormaktır BEŞİKTAŞLILIK.
Beşiktaş sözdür, umuttur, duygudur. O formada yeni sabahlara altında uyanılacak yorgan...
"Başarı için her yol mübah ise ben böyle başarıyı istemiyorum" diyebilmektir BEŞİKTAŞLILIK.
Beşiktaş başarıya tapmak değil, dik durmaktır. O formada bedel ödemeyi göze alabilenlerin üniforması...
Şahıslara değil, renklere ve felsefeye olan aşktır BEŞİKTAŞLILIK.
Beşiktaş takım sevgisinden öte, ahlak anlayışıdır. O formada MODA DEĞİL, tarihi zenginlik...
Rakipleri aşalamak değil, saha içinde futbol, tribünde ise kıvrak zeka ve espri yeteneğiyle kazanmayı ilke edinmektir BEŞİKTAŞLILIK.
Beşiktaş belden aşağı vurmadan mücadele etmektir. O formada göğsündeki armanın tam ortasında duran liyakat nişanının hakkı verilerek ıslayılacak en nadide giysi...
Genel yozlaşmadan etkilenmemenin mümkün olmadığının farkında olarak, bu bozulmayı asgari seviyede tutabilmek için mücadele etme çabasıdır BEŞİKTAŞLILIK.
Beşiktaş direnmektir. O formada ütüsü mümkün olduğunca az bozulsun diye üstüne titrenen kıyafet...
Emekle, alın teriyle kazanılan, ancak vakti zamanında tescil edilmemiş olan şampiyonluklarının yıllar sonra resmi kayıtlara geçirilmesi için yaptığı haklı hukuk mücadelesi rakipleri tarafından saptırılıp, yapılan sanki bir YILDIZ KAPMA yarışıymış gibi gösterilirken formasındaki armanın üzerine konulacak olanla değil, o armanın kalbinde taşıma ayrıcalığına sahip olduğu ay yıldız ile övünmektir BEŞİKTAŞLILIK.
Beşiktaş haksız kazanç, haksız rekabet değil hakkını olması gerektiği yollardan arayıp almaktır. O formada onur mücadelesinin bayrağı...
Beşiktaş'ın, Beşiktaşlılığın yukarıdaki tariflerini ancak bu ortak aşka gönül verenler tam manasıyla anlayabilir, hissederler.
"Seyirci ile taraftar" arasındaki farkın ayrımında olamayanlar, bu yazıda yer verilen görüşleri abartı hatta saçmalık şeklinde bile değerlendirebilirler. Zaten buda doğal olanıdır, normal olandır.
Ve şimdi, içinde bulunulan şu vahim süreçte tüm bunların, yani Beşiktaş ve Beşiktaşlılık gerçeğinin İspanya'dan, Brezilya'dan, Romanya'dan, Mısır'dan, Kolombiya'dan, Norveç'ten, KADIKÖY'den, MECİDİYEKÖY'den gelenlere anlatılmasının (hatta gelmişte geçmekte olan) vaktidir.
Asıl yapılması gereken ve malesef asıl zor olan işte budur.

Eh bu güzelliklerin üstüne bu gider...

BU SENE SAMPIYON GORELIM SIZI
OLMEDEN MEZARA KOYMAYIN BIZI
KORKUTMAZ BIZLERI MUSALLA TASI
OLUMUNE SEVIYORUZ BIZ BESIKTASI..!!!!


OVUNMEKTE COK HAKLIYIZ
SAPINA KADAR BESIKTASLIYIZ..!!

ULa İbrahim Akın,, Seni Bir Elime Geçirim Sana Dünyanın KAç Bucak OLduğunu Göstertecem.. Sen Ne Kadar BenciL, Egosit,, Kendini Düşünen Bir Adamsın BöLe.. Msn Mad Terini AKıttığın RenkLeri ve AğırLığını Unutuyorsun Ne demeLi Sana BiLmem ki..!!!


Beşiktaş cephesinde flaş gelişme. Yönetim yapmış olduğu gizli görüşmeler sonrasında takımı şampiyon yapan eski hocasına emanet etmeye hazırlanıyor.
Beşiktaş cephesinde şok gelişme. Beşiktaş Yönetimi takımı şampiyon yaptıktan sonra tartışmalı bir şekilde gönderdiği Romen Teknik Adamın kapısında. Görüşmeler sürüyor.

100. Yılında Kara Kartal'ları şampiyonluğa taşıyana Romen Teknik Adam'ı geri döndürmek için yönetimin yoğun çaba içerisinde olduğu ileri sürüldü.

Hatırlanacağı gibi takımı şampiyon yaptıktan sonra Romen Teknik Adam, polimiklere konu olacak şekilde gönderilmiş, yerin İspanyol Teknik Direktör Del Bosgeu getirilmişti.

Yönetim Kurulu Üyelerin yakın bir kaynaktan İnternetspor'un edindiği bilgiye göre Mirceu Lucescu ile pazarlıkların sürdüğü, her an anlaşmaya varılabileceği açıklandı.

Lucescu'yu gönderen Demirören Yönetiminin, Tekrar Romen Hoca'yı takımın başına getirmesi halinde spor kamuoyundan nasıl tepkiler geleceği ise merak konusu.

Mircea Lucescu (1945 - .... )

Mircea Lucescu, 1945 yılında Bükreş'te doğdu. Dinamo Bükreş ve Corvinul takımlarında forma giydikten sonra 1978 yılında Corvinul'da oyuncu antrenör olarak teknik direktörlüğe adım attı. 1981'de Romanya Milli Takımı'nın hocası oldu. Beş yıl süreyle çalıştığı milli takımda Hagi'ye ilk kez forma giydiren teknik direktör olarak tarihe geçti ve Romanya'yı 1984 Avrupa Şampiyonası finallerine taşıdı. 1986'dan itibaren dört yıl Dinamo Bükreş'te görev aldı ve takımı 1990'da Kupa Galipleri Kupası'nda yarı finalist yaptı. 1990 - 96 arasında İtalya'da Pizza, Brescia ve Regiana'yı çalıştırdı. 1998 sonunda altı ay süreyle Inter'i çalıştırdı ve daha sonra Dinamo Bükreş'e döndü.

200 yılının 26 Haziranı'nda Galatasaray ile sözleşme imzalayan Lucescu, geldiği dönemde Terim gibi bir teknikdrektörün ardından bir hayli sıkıntı yaşadı. Terim'in kadrosundan bir çok futbolcu Avrupa'da değişik kulüplerle anlaşırken, Lucescu yeni bir kadro oluşturmak zorundaydı. Özellikle Hakan'ın İnter'e gitmesinin ardından hücum gücün'de bir azalma olması bekleniyordu. Bunun ötesinde UEFA kupasını kazanmış bir takıma yeni bir güç ve vizyon vermek zorluğuyla karşı karşıya kalan Hoca, ilk başlarda bir çok basın mensubu tarafından da eleştirildi.

İlk sezon hep Fatih Terim ile kıyaslanan hoca, sakin duruşuyla dikkatleri üzerine çekiyordu. Ve Galatasaray bir çok eksikliklerine rağmen Şampiyonlar Ligi'nde ilk defa çeyrek finale çıkma başarısı gösteriyor, fakat çeyrek finalde de Real Madrid'e şanssız bir şekilde eleniyordu. Sezon sonunda ise Galatasaray amansız bir yarıştan sonra Fenerbahçe'nin arkasından ikinci oluyordu. Bu arada eleştiriler sürüyordu. Fakat Kurt hoca sezon sonunda şu cümleleri sarfediyordu. "Herkesle savaşmak zorunda kaldım ve bu yüzden yaralıyom. Geldiğim günden beri sürekli mücadele verdim. Basınla savaştım. Bana hep Terim'i örnek gösterdiler. Hep aleyhimde oldular, taraftarı kışkırtmaya çalıştılar. Beni göndermek istediler, ama yılmadım direndim. Hiç kimse Galatasaray'ı başarısız diyemez. Süper Kupa'yı aldık. Şampiyonlar ligi'nde çeyrek finale kalıp, bir ilk gerçekleştirdik. Ligde tüm zorluklara rağmen şampiyonluğu son ana kadar kovaladık. bunlar önemli işler."

2001-2002 sezonunda daha büyük sorunlar bekliyordu Lucescu'yu. Karpatlar'ın maradonası olarak adlandıralan Hagi futbolu bırakmış, Okan ve Emre İnter'le anlaşırken, bir çok futbolcu Avrupa kulüpleri tarafından teklif alıyor ve bütün bunların yanında Kulüpteki mali problemler had safhaya ulaşmıştı. ve Galatasaray takım halinde hemen hemen baştan sona yenileniyordu. Bu şartlarda lige girildi. Ve Lucescu bu şartlara rağmen Galatasaray'ı 2001-2002 futbol sezonunda şampiyon yaptı.


Galatasaray'ın başına Fatih Terim'in geçmesi üzerine Lucescu, bu takımdan ayrıdı ve Beşiktaş'ın başına geçti.

Fenerbahçeye atılan Goller Videosu. 10 Yıldan eskiye giden video klip. Sergen, Amokachi, Nartallo, Şifo Mehmet lerden bu günlere Fenere atılan Goller..

6 dakika..




Burdan...Beşiktaşımızın Fenerbahçeye Attığı Goller...


Son düzenleyen SaKLI; 31 Mayıs 2013 11:18 Sebep: kırık link