Arama

Ramazan Bayramı - Tek Mesaj #1

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
12 Ekim 2007       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Ramazan Bayramı


ŞEKER BAYRAMİ olarak da bilinir
Arapça İDÜ SSAGİR (Küçük Bayram) ya da ÎDLTL-FİTR (Fitre Bayramı), orucun tamamlanması nedeniyle yapılan bayram.
Ramazan Bayramı, ramazanı izleyen şevval ayının ilk üç gününde kutlanır.
Ad:  bayram.jpg
Gösterim: 12193
Boyut:  102.0 KB
Şevval ayının hilali görülünce bayram ilan edilir. Ramazan Bayramı’nın iki zorunlu gereği vardır. Birincisi bayram namazıdır, iki rekâttan oluşan bayram namazı şevvalin birinci günü işrak vakti (güneşin ufuk hattından bir ya da iki mızrak boyu yükseldiği zaman) kılınır. Ramazan Bayramımın ikinci gereği, fitreolarak da bilinen fıtır sadakasıdır (sadaka-i fıtr). Fıtır sadakası, zekât verebilecek mali gücü ya da belirlenmiş fıtır miktarını ödeme olanağı olan her Müslüman için vaciptir. Bu sadakada erişkinlik ve akıl sağlığı koşul değildir; çocuklar için de verilmesi gerekir. Fıtır sadakasının miktarı, bir yoksulun bir günlük yiyecek gereksiniminden az olmamak üzere saptanır. Bayramın birinci günü zorunluluk durumuna gelen fıtır sadakası, yoksulların gereksinimlerini karşılayabilmesi için bayramdan önce de verilebilir.

ramazan,


Hicri takvimde dokuzuncu ay. Oruç (savm) ayı olduğu için genellikle “ramazanı şerif” biçiminde anılır. Bir âyetin bildirdiğine göre Kuran ramazan ayı içinde indirilmeye başlamıştır (Bakara 185). Bazı Kuran yorumcularına göre orucu farz kılan âyetler de ramazanda inmiştir. Oruç dışında ramazana özgü başka bir ibadet de teravih namazıdır. Osmanlı Devleti’nde resmî yazışmalarda ramazanı şerif dendiği gibi kısaca ramazanın son harfi olan “nun” (n) ile de gösterilirdi.

Ramazan, geleneksel İslam toplumlarında ibadetleri ve gelenekleriyle yılın en ayrıcalıklı ve renkli ayıydı. Osmanlı kentlerinde ramazan boyunca kandiller yakılır, mahyalar kurulur, kandiller uçurulurdu. Ramazan mahallelerde bekçilerin çaldığı davullarla duyurulur, sahura da gene davullarla kalkılırdı. Geceleri kimi bekçi ve davulcular maniler söyleyerek sokaklarda dolaşır, bahşiş toplardı. Ramazanın önemli özelliklerinden biri de gösterişli iftar yemekleriydi. İleri gelen devlet adamları ile zenginlerin konaklarında herkese açık iftar sofraları kurulurdu. İftar topu atılınca reçel, peynir, simit ve pide, pastırma ve sucuktan oluşan iftariyeyle oruç açılır, kahve ve çubuk içilir, arkasından akşam namazı kılınırdı. İftar sırasında konuklara, özellikle de yoksullara “diş kirası” adı altında para dağıtılırdı. Eski İstanbul ramazanlarının renkli gelenekleri de vardı. Bunlardan biri, Beyazıt ve Fatih camilerinin avlularında kurulan sergilerdi. Bu sergilerde Hindistan, Yemen ve başka ülkelerden getirilen çeşitli malların yanı sıra tütün, tespih, ağızlık, şekerleme, baharat gibi çok değişik ürünler satılırdı. Şehzadebaşı’ndaki Direklerarası’nda ikindi ile akşam arasındaki gezintiler de İstanbul ramazanlarının önemli geleneklerindendi. Tiyatrolarıyla aynı zamanda bir eğlence merkezi olan Direklerarası sahura değin dolup taşardı.

Şairler, ramazan dolayısıyla ramazaniye adlı kasideler yazarlar, başta padişah olmak üzere ileri gelenlere sunulan ramaza- niyeler karşılığında önemli bağışlar alırlardı. En çok ramazaniye yazan Osmanlı şairi Enderunlu Fazıl’dı. En ünlü ramazaniye ise Sâbit’in Sadrazam Bostancı Mehmed Paşa’ ya sunduğu “Ramazaniye”dir. Sünbülzade Vehbi ile Enderunlu Vasıf’m ramazaniyeleri de dönemlerinin toplumsal yaşamlarını yansıtması bakımından önem taşır.

kaynak: Ana Britannica
Son düzenleyen Safi; 19 Temmuz 2016 23:38