Üye Ol
Giriş
Hoş geldiniz
Misafir
Son ziyaretiniz:
05:56, 1 Dakika Önce
MsXLabs Üye Girişi
Beni hatırla
Şifremi unuttum?
Giriş Yap
Ana Sayfa
Forumlar
Soru-Cevap
Tüm Sorular
Cevaplanmışlar
Yeni Soru Sor
Günlükler
Son Mesajlar
Kısayollar
Üye Listesi
Üye Arama
Üye Albümleri
Bugünün Mesajları
Forum BB Kodları
Your browser can not hear *giggles*...
Your browser can not hear *giggles*...
Sayfaya Git...
Çarşamba, 17 Aralık 2025 - 05:56
Arama
MaviKaranlık Forum
Hikayeler ve Öyküler -2-
-
Tek Mesaj #1340
frog_into_prince
Ziyaretçi
15 Ekim 2007
Mesaj
#1340
Ziyaretçi
Art
Ne oyuncu vardı, ne de kamera… Sahte dekorlar kaybolmuştu siyah-beyaz setin içinde; devrik evler, kırık cam parçaları, ışık, metal güneş… Her şey saçılmıştı çevreye, metal güneşin yaktığı kırık cam parçaları ve kesik filmler gibi. Kimse toplamak istemiyordu parçaları, keskin kenarının canını yakmasından korktuğu için. Ya da yalnızca; cam parçalarını, kesik filmleri birleştirdiğinde kameranın eskisi gibi çalışmasından, filmi yeniden izlemek zorunda kalmaktan korkuyordu herkes. Bu yüzden bozuk hayalleri gibi dağınıktı setteki her şey. Oyuncuların uzun, siyah gölgeleri beyaz yoldaydı hala; sahte gülümsemeleri, yere düşen plastik gözyaşları yankılanıyordu; yaşlı yönetmenin sesi duyuluyordu boşlukta… Ortasında duruyordu setin Vosviddin, ama baş rolde değildi bu kez.
İlerideki yıkık dekorlara doğru yaklaştı, gölgelere, plastik gözyaşlarına basmadan; uzun, kahverengi yolun içinden. Yerde kırık, eski bir kulübe vardı, birkaç tahta parçasıyla yapılmış. Yerden kaldırdı kulübeyi ağır ağır, dengede tutmaya çalıştı… Yapamadı. Bir tahta parçası buldu uykusuzluğunun arasından, yeniden denedi; tahtayı koydu bu defa ardına. Dengede tutmayı başardı. Bir adım attı geriye doğru, ve bir adım daha… Kafasını kaldırdı… Yerde, ağaçların arasında duran güneş gözünü aldı. Elini eski kapıya doğru uzattı; kulübe sallandı. Açtı yavaşça, bir adım attı içeriye doğru… Hızla değişti her şey adımını attığında, geriye sarıldı bir kaset gibi… Arkasında bıraktığı iki taraflı kapı sallandı boşlukta. Herkes Vosviddin’e çevirdi gözlerini; yuvarlak masada içki içen kovboylar, barı silen barmen, tavanda dans eden kızlar… Tek hareket eden Vosviddin’di durgun karmaşanın içinde, tek kalbi atan oydu sanki; tavanda asılı duran büyük, bakır avizeyle birlikte. Ne olduğunu anlamadı, dondu, kaldı. Köşede, dizlerini kendisine doğru çekmiş oturan küçük bir kız vardı, hiçbir yere ait olmayan, çevresindeki her şeyden farklı olan. Kıza doğru yaklaştı; diğerleri gibi değildi, siyah-beyazdı. Elini uzattı kıza, kız da ona… Yelkovan ağırlaştı, akrep itti arkasından… Ve hızlandı bir anda, yeniden. Barmen barın arkasına saklandı, kovboylar birbirleriyle kavga etmeye başladı… Vosviddin kaçmaya çalıştı kızın elinden tutarak, kurşunların arasından geçti. Dışarıya attı kendisini kızla birlikte… Yerden kalktı; kız yoktu yanında… Arkasına baktı, bar kaybolmuştu. Eski, kırık tahta parçalarından başka hiçbir şey yoktu barın yerinde. Elinde sıkıca tuttuğu siyah-beyaz, dikey çizgiler düştü yere. İlerledi sonu çizgiyle çizilmiş kahverengi yolda. Her şey hareketsizdi, bir daha hiç hareket etmeyecekmiş gibi… Yer sarsılmaya başladı bir anda, yolun renkleri dağıldı ve ikiye ayrıldı… Dev bir sarmaşık çıktı yolun ortasından, kahverengiyi siyaha boyadı gölgesiyle. Çakılı kaldı olduğu yere Vosviddin. Sarmaşık yükselmeye başladı ağır ağır, göğe doğru. Ve her yanı sardı sarmaşıklar; metal güneşi, dekorları, yolu. Kaçacak bir yeri yoktu, her şey kayboluyordu gökyüzünün içinde. Dev sarmaşığa tutundu, tırmanmaya başladı gökyüzüne doğru; kaçmayı denemek istedi. Yükseldi gitgide sarmaşıkla birlikte, bulutları bıraktı gerisinde, mavi uzaylılara el salladı, savaşın ortasında… Aniden kayboldu sarmaşıklar, yere düştü Vosviddin hızla. Yüzünü kaldırdı yerden, gökyüzüne baktı. Hiçbir şey yoktu, sarmaşıklar kaybolmuştu. Set eskisi gibiydi; çevreye saçılan cam parçaları, kesik, kopmuş filmler…
Yerinden kalktı… Yerdeki kesik filmleri toplamaya başladı, cam kırıklarının, canını yakan metal güneşin, havada asılı kalan sahte gülümsemelerin içinden geçerek. Ne kadar kesik film varsa topladı sette. Çizgiyle çizilen yolun sonuna doğru ilerledi, küçük adımlarla; arkasında kovboyları, mavi uzaylıları bıraktı. Cebine koydu ellerinde taşıdığı kesik filmleri. Hepsi bir aradaydı artık… Yaşlı yönetmenin sesini duydu. Arkasından kovboyların, tavanda dans eden kızların, uzaylıların sesini… Çizgiye doğru yol aldı, ardında cebinden düşürdüğü kesik filmlerle… Film başladı yeniden: İlerideki yıkık dekorlara… Plastik… Uzun… Arkasına baktı, bar kaybolmuştu… Yerden kaldırdı kulübeyi ağır ağır, dengede tutmaya çalıştı… Tek kalbi atan oydu sanki… Siyah-beyazdı… Çizgiye doğru yol aldı, ardında cebinden… Kesik filmlerle…
BEĞEN
Paylaş
Paylaş
Cevapla
Kapat
Saat: 05:56
Hoş Geldiniz Ziyaretçi
Ücretsiz
üye olarak sohbete ve
forumlarımıza katılabilirsiniz.
Üye olmak için lütfen
tıklayınız
.
Son Mesajlar
Yenile
Yükleniyor...