NAMAZDAKİ DİĞER HÜKÜMLER
Namazda yapılan, fiillerin, hareketlerin, okunacak şeylerin hükümlerini bilmek lâzımdır. Bu hükümler bilinmezse, bunlar yapılmadığında veya yanlış yapıldığında, telâfisi, düzeltilmesi mümkün olmaz. Meselâ, yapılması farz olan bir fiil, unutulduğunda namaz olmaz. Yapılması sünnet olan bir fiil unutulduğunda namaz sahih olur. Fakat sevâbı eksik olur.
Namazdaki bu fiilerin hükümleri sırasıyla şöyle:
- Hanefî mezhebinde, elleri kulağın hizâsına kaldırmak sünnet.
- Ellerin ayasını, içini kıbleye yöneltmek sünnet.
- Erkeklerin baş parmağını kulağın yumuşağına değdirmesi ve kadınların, ellerini omuz hizâsına kaldırmaları müstehab.
- İlk tekbîr, ya'nî 'Allahü ekber' demek farz.
- Diğer tekbîrler sünnet.
- Tekbîr aldıktan sonra, el bağlamak sünnet. Sağ eli, sol elin üstüne koymak, sünnet.
- Erkeklerin, ellerini göbekten aşağı bağlaması ve kadınların, göğsüne koyması sünnet.
- Erkeklerin, sağ elin parmaklarıyla sol elin bileğini pekçe kavraması müstehab.
- Namazda, İmâm olsun, cemâ'at olsun ve yalnız olsun Sübhâneke okumak sünnet.
- İmâmın veya yalnız kılanın, E'ûzü okuması sünnet.
- Besmele okumak sünnet.
- Fâtiha-i şerîfe okumak ve Fâtihadan sonra, bir sûre okumak vâcib.
- Kıyâmda iken üç âyet, yâhut, üç âyet kadar uzun bir âyet okumak farz.
- Kıyâmda, ayakta iki ayak arasında dört parmak açıklık bulundurmak, rükü'a giderken topukları birleştirmek sünnet.
- Rükü'da belini eğmek farz.
- Üç kere 'Sübhâne rabbiyelazîm' demek sünnet. Beş kere veya yedi kere demek müstehab.
- Rükü'dan kıyâma doğruldukta ve iki secde arasında doğrulup oturdukta, bir kere (Sübhânallah) diyecek kadar beklemek, vâcib.
- Secdede, başını secdeye koymak farz.
- Üç kere 'Sübhâne rabbiyel-a'lâ' demek sünnet.
- Beş kere veya yedi kere demek müstehab.
- Secde yaparken, önce iki diz, sonra iki el, sonra burun ve sonra alın yere konur. Baş parmaklar, kulaklar hizâsında olur. Ayakların, en az birer parmağını yere koymak farzdır.
- Secde yeri, dizlerini koyduğu yerden yirmibeş santimetre yüksek olunca namaz mekrûh olur.
- Secdede dirsekler bedenden, karın da uyluklardan açık tutulur. Ayak parmaklarının uçları kıbleye karşı tutulur. Rükü'a eğilirken topuk kemiklerini birbirine yapıştırmak sünnet. Secdede ise bitişik tutulur.
- Kadınlar, namaza dururken, ellerini omuzlarına kadar kaldırır. Ellerini kol ağzından dışarı çıkarmaz. Sağ avucu sol üzerinde olarak göğüs üstüne kor. Rükü'da az eğilir. Belini kafası ile düz tutmaz. Rükü'da ve secdede parmaklarını açmaz. Birbirlerine yapıştırır. Ellerini dizleri üzerine kor. Dizlerini büker. Dizlerini tutmaz. Secdede kollarını, karnına yakın olarak yere serer. Karnını uyluklarına yapıştırır.
- Kadınlar, teşehhüdde, ayaklarını sağa çıkararak yere oturur. El parmaklarının ucu dizlerine uzanır. (Erkekler de dizi kavramaz.)
- Ka'de-i ûlâda, ilk oturuşta oturmak, vâcib.
- Ka'de-i ahîrede, son oturuşta oturmak farz. Son ka'dede tehıyyât okumak vâcib.
- Ka'de-i ahîrelerde, salevât ya'nî salli - bârik okumak sünnet. İkindi ve yatsının dört rek'at sünnetlerinde her ka'dede, her iki oturuşta da salevât duâlarını okumak sünnet, diğer duâları okumak müstehab.
- Selâm lafzı, vâcib.
- Ve selâmda, iki yanına bakmak sünnet.
- Dikkatle bakmak müstehab.
Namazla ilgili önemli bir konu da namazı huşuyla kılmaktır.Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyrulmuştur;
"Namazlarında huşu' duyan müminler iflah olmuşlardır. Onlar eğlence türü boş şeylerden yüz çevirirler. Zekat verme vazifesini yerine getirirler. Onlar cinsiyet organlarını haramlara karşı korurlar. Onlar emanetlere ve verdikleri sözlere riayet ederler. Onlar namazlarına devam ederler. Bunlar Firdevs Cennetine varis olurlar ve orada ebediyyen yaşarlar"
Müminun Suresi 1-11
Namazda huşu' duyma bazı alimlere göre, namaz kılarken korku ve haşyet duymak gibi kalbe ait hallerdir. Bazı alimlere göre ise baş ve bakışlarıyla Kıbleden başka yere dönmemek gibi vücuda yönelik hallerdir. Ancak huşu'un aslı bunlardan hangisi olursa olsun diğeri de onunla beraberdir. Onun için Allah Resulü Aleyhissalatu vesselam, bir adamın namaz içinde sakalıyla oynadığını görünce şöyle buyurmuştur:
" Bu adamın kalbi huşu' duysaydı, eli de huşu' duyardı."
Aişe Radıyallahu anha şunu söylemiştir:
"Allah Resulü Aleyhissalatu vesselam, normal zamanlarda bizimle konuşur, biz de onunla konuşurduk. Fakat namaz vakti girince değişirdi ve o zaman öyle davranırdı ki, sanki ne biz onu tanımışız, ne de o bizi tanımıştır." (İbadette ciddiyette bunu gerektirir.)
Ömer Radıyallahu anh şöyle demiştir:
"Bazı insanlar vardır ki, ömürleri ibadetle geçer, fakat Allah için doğru dürüst tek bir namaz kılmayı başaramazlar. Çünkü her seferinde bir şeyi eksik yaparlar. Zahiri düzeltseler huşu' u ihmal ederler. Huşu'u tuttursalar zahirde boşluk bırakırlar."
Allah Resulu Aleyhissalatu vesselam, ashabına:
-Size en kötü hırsızın kim olduğunu söyleyeyim mi? Dedi Onlar:
-O kimdir ya Resulallah dediler. Allah Resulu aleyhissalatu vesselam:
-O namazdan çalandır. Dedi. Onlar:
-Bu nasıl olur? Dediler. Allah Resulu Aleyhissalatu vesselam:
-Namaz kılarken ruku ve secdesini tam yapmaz, dedi.