Arama


yasarsidki - avatarı
yasarsidki
Ziyaretçi
17 Ekim 2007       Mesaj #5
yasarsidki - avatarı
Ziyaretçi
ABOR: (Yahudi). Eber. Kitab-ı Mu­kad­des­‘‘te birkaç anlamda kul­lanılan terim. İb­ra­ni­‘­lerin atası olan bir kişinin veya bazı ra­hip­le­rin ismi olarak kullanıldığı gibi Benya­min­o­ğul­ları ka­bile­sin­­deki iki soy için de isim o­la­rak kullanılmaktadır. Bkz. Kitab-ı Mu­kad­­des, Yahudilik.
ABORJİNLER: (A­vus­tu­ral­ya). Avustralya yer­lileri Aborjinler, inançlarına göre doğayı ve ondaki varlıkları denetim altına almayı ya da kendilerini en üs­te koymayı asla dü­şün­mezler. On­lara göre dünya evrimini ta­mam­lamamıştır. O halde insanın bu­­radaki en iyi yaratık olduğuna karar vermesi hiç de ak­la uy­gun değildir. Onlar gökyüzüyle, yıl­dız­larla, Ay’la, Güneş’le bağ­lantılı ol­duk­la­rı­na inanırlar. Aslında Aborjinler’e göre tüm ha­yat­la akrabadırlar; hayvanlarla bit­ki­ler­le. Önemli olan da hep birlikte uzun ve u­yumlu bir hayat sürmektir. M. S. 1700’lü yıl­­lar­da Beyazlar kıtaya el attığında bu­ra­daki insanlar ne tarımı ne de köpek dışında hayvan evcilleştirmeyi biliyordu. Eşitlikçi bir yapıda, kendilerine öz­gü yönetim biçimleriyle, sabit olmayan yerlerde, toprak e­din­me­den ya­şı­yor­lardı. Avrupalılar bu nedenle onları ge­liş­memiş ya­ratıklar olarak tanımladı; hatta hayvan statüsünde de­ğer­len­dir­diler. Çünkü be­yazlar için uygarlığın ispatı olan en basit öl­çü­te göre, insanlar tarımla uğraşmalı ve hayvan ye­tiş­tir­me­liy­di. Oysa Aborjinler’in hayatları bambaşkaydı. Aborjinler, yayı ve yay gibi mekanik enerji depolayan aletleri kullanmazlar ve bil­mezlerdi. Bunun ne­den­le­rinden biri belki de diğer kıtalarda ya­şa­yan vahşi hayvanların bu kıtada bu­lun­ma­ma­sıydı. Tiwi Hal­kı, Aborjin icadı olan Bu­me­rangı bile av için kullanma ge­re­ği duy­ma­mıştır. Av etinin yenilmesinde ve da­ğı­tıl­masında av­cı­nın kendisi söz sahibi de­ğil­dir. Bu pay­la­şımda yaşlılar ve ö­zel­likle yaş­lı akrabalar ön planda geir. Genelde de ka­yınbaba ö­nemlidir; çünkü avcıyı besleyip du­ran karısıdır. Av ürününü av­cı derlemiştir ama avcıyı yeniden üreten karısıdır. Ka­rı­sı­nı i­se kendi ana babası üretmiştir. A­bor­jinler kandaş kadınlarla i­lişkiye girmez ve onları temsil eden kendi totem hay­van­la­rı­nın e­tini de yemez. Ayrıca avcı avladığı hay­vanın etini de yemez. A­bor­jinler’de ba­banın erkek kardeşine baba, annenin kız kardeşi­ne ana denir. Yerliler hayat böl­ge­le­rine ‘annem’ der. Hamile bir kadın, hamile kaldığı yerdeki bir nesne veya canlı ile do­ğa­cak çocuğun ilişkisi olduğuna inanır. Doğan çocuk için bu bir kut­sal bağdır. Bu bağ bir toteme bağlılık değil, birlikte totem ol­ma gibi bir ilişkidir. Aborjinlerin dini inanışlarına göre Hayal Zaman denilen bir dönemde ruhlar toprağın üzerinde dolaşıp tüm hareketli hareketsiz varlıkları, ağaçları, taşları, nehirleri ve insanları yaratmışlardır. Bazı yorumlamalara göre toprak ve ba­rın­dır­dığı her varlık bütünüyle kutsaldır. A­bor­jinlerin çeşitli kabilelerinin insanlar, yı­lan benzeri yaratıklar, kaplumbağalar, or­man­da yaşayan hayvanlar, dingolar, tim­sahlar ve di­ğer sürüngenlerle ilgili çok sa­yı­da mitleri va­rdır. Ayinlerindeki şarkılar ve danslar a­ta­larının maceralarını anlatır. A­taları onlar i­çin tanrı gibi olmuştur. Ataları mucizeler ger­çekleştirir, toprağın altından ve ya ha­va­dan gidebilirler. Mitler, ilahiler ve ayinler A­borjin kabilelerinin erkeklerine ait gizli, mis­tik hikayelerle beslenir. Erkekler bil­gi­le­rini kendilerinden sonra gelenlere ne za­man anlatacaklarına kendileri karar verirler. A­vustralya’nın kuzey bölgesindeki Aborjin ka­bilelerinde kadınlar büyük öneme sa­hip­tir. Buna Yüce bereket Anası mitinde rast­la­na­bilir. Gökkuşağı Yılanı da bu bölgede ö­nem­li bir rol oynamaktadır. Geceleri ortalıkta dolaşan ve görülmesi mümkün olan kötü ruhlara da inanırlar. Bu ruhların sebeb oldukları hastalıklara karşı ruh kovucuların yardımına başvururlar. Ruh kovucular orta yaşlı ve yaşlı erkeklerdir. Ruh kovucu özelliklerini inannçlara göre tabiat üstü bir kaynaktan, atalarının hayaletlerinden veya ruhlardan özel bir şekilde almışlardır. Bu insanların kendilerini başka bir şeye dönüştürdüklerine veya görünmez ola­bil­dik­le­rine inanılırdı. Ayrıca yağmurun, gökgür­le­me­sinin meydana gelmesinin bunların elinde olduğuna dair bir inançta vardır. Aborjinlerin inançlarına göre rüyanında gerçekliği vardır. Uyku esnasında ruhun bedenden ayrılıp, diğre ruhlarla buluştuğu şeklinde bir inançları vardır.
ABOSAM: (İlkel). Cape Coast Castl yer­­lilerinin inanışına göre şey­tan. Yılda bir kez ya­pılan bir törenle dışarı sürülme ritüeli yapılır.
ABOUHALİMA: (Hıristiyan). Kel­da­ni­le­rin Hıristiyanlık inanç­la­rın­da dini ayinlerin yö­netimi ve umumi dualar için kullanılan on­altı kitaptan biri. Derleyicisi Eliya Ebu Halim el- Hadithi’nin bu isimle adlandırdığı kitaptır. Bkz. Keldaniler, Hıristiyanlık.
ABOUK: (Mısır). Yağmur tanrısı Deng’in annesi. Mısır mi­to­lo­ji­sin­de Nil kıyısında ya­şayan Dinkalar’ın inanç sistemine verilen i­sim. Bkz. Deng, Mısır Dini.
ABRA: (Türk). Altay Türkler’ine ait mi­to­lojilerde geçen timsaha ben­zer iki büyük ca­na­vardan biri. Yeraltı dünyasında, büyük bir denizde yaşar. Bahaeddin Ögel’in yaz­dı­ğı­na göre Anohin şöy­le anlatır; ‘yeşil bir ku­maş­tan yapılmış ve örgülerle süs­len­miş Ab­ra, şa­manın elbisesine asılırdı. Abra’nın başı puhu tüy­le­ri ile süslenirdi, gözü parlak bakır düğmelerle yapılır ve dört a­yağı ile çatallı kuyruğu ise, ortaya çıkartılmaya gayret e­di­lir­di. A­yakları genellikle kırmızı ku­maşlardan seçilen yamalarla ya­pı­lırdı. Bun­lara, örülmüş 9 püskül ilave edilirdi. Şa­man­‘­ın el­bi­se­sinde aynı zamanda Erlik’in bir sem­bo­lüde olurdu. Abra’nın in­sanların ko­ruyucu ruhu olduğuna inanılırdı. Du­a­lar­da ‘ba­bam, sa­hibim, Ay Abram ‘diye hitap e­dilirdi. Bkz. Erlik, Türk Dini, Şaman.
ABRAHAM (ANTALYALI): (Hıristiyan). İsa’nın tanrılığını inkar eden İbrahimier (Abrahamiyen) mezhebinin kurucusu. (M. S. IX. yy. ).
ABRAHAM (POLİTSİN): (Hırıstiyan). Rus keşişi. Ölümü. M. S. 1616. Ateşli mektuplarıyla Rusların Polonya istilasını püskürtmelerine yardım etti. Moskova yakınarındaki Teslis manastırını Polonyalılara karşı savundu (M. S. 1613). Bu olayı anlatan bir eser bıraktı.
ABRAHAM A SANTA CLARA: (Hırıstiyan). M. S. 17. yy. ‘ın meşhur hatiperinden Johann Ulrich Megerle’nin keşişlik ünvanı. Türkler’in Viyana kuşatması sırasında saray vaftizcisiydi. Halkın savunma gücünü artırmak için büyük gayret sarfetmiştir. Vaazarından başka elli kadar dini eseri ve yorumu vardır.
ABRAHAM A SANTA CLARA: (Hı­ris­ti­yan). M. S. 17. yy. ‘ın meş­hur ha­tip­lerinden Jo­hann Ulrich Megerle’nin keşişlik ün­­va­nı. Türkler’in Viyana kuşatması sıra­sın­da saray vaf­tizcisiydi. Hal­kın savunma gü­cünü ar­tır­mak için büyük gayret sar­fet­miş­­tir. Vaaz­la­rından başka elli kadar dini e­se­ri ve yorumu vardır.
ABRAHAM BAR HİYYA: (Yahudi). M. S. 1065- M. S. 1136. Ab­ra­ham Bar Hiyya Ha­nasi. Yahudi düşünürü, filozof, astrolog, a­st­­ronomi ve matematik bilgini. Kitapları İb­ranca yazılmış ilk bilimsel ve felsefi e­ser­ler arasında yer alır. Yahudi inancını bilim ve felsefe ile uyuşturmaya çalıştı. Bazı kay­nak­larda Arapça bir kavramın değişikliğe uğ­ramış biçimi olan Savasorda adıyla da a­nılmış olması, Barselona’daki müslüman yö­netim sırasında i­da­ri bir görevinin ol­du­ğu­­nu göstermektedir. Arapça’dan La­tin­ce ve İb­ranca’ya yaptığı çeviriler yanında özgün e­serleri de var­dır. Türünün İbranca’daki ilk ör­neği olan bİlimsel an­sik­lo­pe­di­si ve Hib­bur Ha-Meshihah ve Ha-tishboret (ölçüm ve he­sap­la­ma üzerine inceleme) adlı ma­te­ma­tik kitabı özgün eser­le­rin­den­dir. M. S. 1145’de Li­ber Embaradum adıyla La­tin­ce’ye çev­ri­len Hibbur, Batı Avrupa o­kul­la­rında okutulan baş­lı­ca ders ki­tap­ları arasına girdi. Yazdığı ö­nem­li kitaplardan felsefi bir in­­ce­le­me olan He­nogha-Nefesh Ha Azuva, Me­ditation Of The Sad So­ul (Kederli Ru­hun Düşünceye Dal­ması) adıyla İngilizce’ye çev­­rilmiştir. Ki­tap­ta iyinin ve kötünün do­ğa­sı, ahlaki dav­ra­nış ve pişmanlık gibi ko­nulara eğilen Ab­ra­ham bar Hiyya, Megillat ha­-megalleh adlı kitabında da, mesih çağına ait keha­net­lerde bu­­lunması iddiasını ta­şı­yan, astrolojiye da­ya­lı tarih görüşünü ö­zetlemiştir. Bkz. Astroloji, Yahudilik.
ABRAHAM BEN ELİEZER HALEVY: (Yahudi). M. S. 1450- 1­5­3­0. İspanya’da ya­şa­mış kabalacı. Massoreth hachochmah (Bil­­ge­liğin Geleneksel Biçimde Ak­ta­rılması) adlı eserin yazarı. Bkz.Kabala, Ya­hu­dilik.
ABRAHAM- BEN MEİR ABEN EZRA: (Yahudi). İbn’Ezra. M. S. 1092’de Toledo’da doğmuş olan ünlü bir İspanyol Rabbi. Roma’dan veya Rodez’den kendi ülkesine yolculuk yaparken M. S. 1167’de öldü. Felsefede, astronomide, tıpta, şiirde, dilbilimde ve Kutsal Kitab’ın tefsirinde çok iyi idi. Bilge, Ulu, Takdire Değer, Doktor olarak da adlandırılır. Yahudiler üzerindeki problemlerden dolayı kendi topraklarını terkederken, Avrupa’nın büyük bölümünü, Mısır’ı ve Filistin’i dolaştı. Roma, Londra, Narbonne, Mantua, Verona ve Rodez ziyaret ettiği yerlerden bazılarıdır. Asıl çalışması hemen hemen tam olan Kutsal Kitaplar üzerine yorumlarıdır, sadece Pentateuch kitapları kayıptır. Aben Ezra Hahamlara ait kinayelerden ve Kabalistik aşırılıklardan kaçınarak Kutsal Kitapların yalın taraflarını ele alır, fakat yine de Yahudi geleneklerine sadık kalır. Bu, bazı yazarlara göre, rasyonalizmin sınırlarında olan bağımsız bir eleştiriyi uygulamaktan onu alıkoymaz. Ancak onun diğer çalışmaları Kabalistik görüşleri kapsar. Yasa’nın Gizleri’nin Kitabı, Harflerin Şeklinin Gizemi, Sessiz Harflerin Muamması, İsimin Kitabı, Kutsal Lisanın Dengesinin Kitabı, (Lisanın) Saflığının Kitabı, bu tür çalışmalarının en önemlileridir. Bunlar onun yolculukları sırasında yazılmıştır ve onun dış koşullarının kararsızığını yansıtır. Bkz. Pentateuch, Kabala.
ABRAHAM BEN SAMUEL A­BUL­FA­İA: (Yahudi). M. S. 13. yy’ın bü­yük mistik seferadı ve vecdi kabalanın en ö­nemli tem­sil­cisi. 20 ya­şın­day­ken mitik Sam­batyan neh­ri­ni keşfedip orada ya­şa­dı­ğı­na i­na­nılan on kabileyi görmek için İs­pan­ya­‘dan ayrıldı. İtalya’da i­ken felsefeye yö­nel­di, daha sonra Kabala’ya döndü. Harf­le­rin gi­zem­li anlam­la­rını ve kelimelerin Ge­mat­ria’daki eş an­lam­la­rı­nı anlamaya çalıştı. Bun­ların çeşitli bi­leşimlerinin, yaratılışın güç­­lerin bünyelerinde topladığına i­na­nı­yor­du. Abulfaia, münzevi bir ha­yat yaşadı ve tan­rı’nın kendisine gö­rün­dü­­ğüne inandı. Da­ha sonra Mesianik dö­ne­min M. S. 1­2­9­0’­da baş­layacağını savunarak Papa Nicholas III’ü Ya­hudiliğe da­vet etti. Papa Abulfaia’yı tu­tuk­lattırarak Roma’ya getirtti. Pa­pa’­nın aniden ölmesi üzerine kendisini bekleyen ağır bir ce­za­dan kurtuldu. Daha sonraları gez­gin bir hayat süren Abulfaia, ken­di ka­ba­lizmini, mistisizmi ras­yo­nellikle bir­leş­ti­ri­ci olarak gö­rür ve gizemci eğilimler ta­şı­dı­ğını iddia ettiği Mai­mo­ni­des’in fe­l­se­fe­si­nin mantıksal devamı olarak yorumlar. Abulfaia’nın Ka­balizm’i daha son­ra­ları 16. yy. ‘ın Safed ekolü’nün Ka­ba­liz­mi’­nin te­mel­lerinden biri oldu. Bkz. Gematria, Kabala, Me­si­a­nik, Safed, Saferad, Sam­bat­ya, Maimonides.
ABRAHAM BİN DAVİD HALEVİ: (Yahudi). Ö. M. S.1180 <http://M.S.1180/>. Yahudi düşünürü. Endülüs’te yetişti. Aristoculuğu izledi.
ABRAHAM EL ELEASAR: (Yahudi, Simya). Çok eski Chymik E­ser adlı simya e­serinin yazarı. Mitik simyacılardan biri. Ki­­tabı 17. yy’dan kalmadır ve Tabula s­ma­rag­dina’nın o­lu­şu­mu­nu anlatmaktadır. Bkz. Ta­bula Smaragdina, Simya.
ABRAHAM GEİGER: (Yahudi) . M. S. 1810- M. S. 1874. Re­for­mist Yahudi ve İs­la­miyatçı. Mendelssohn’un fikri ta­kip­çi­le­rin­den biri olan Abraham Geiger Sina ka­y­naklı değişmez vahiy an­la­yışına karşı, ge­liş­me gösteren vahiy anlayışını sa­vun­muş­tur. G­eiger’e göre vahiy, bilimsel keşifler ve akıl sahibi insanların bu­luşları ile sürekli ye­nilenmektedir. Tevrat şekli gelişmelerin bir kaydıdır fakat birçok yönlerden önemini yi­tirmiştir. Tev­rat’’taki mucizevi hikayeler bu­gün için ilkel mitolojilerdir. Klasik va­hiy an­layışından farklı vahiy anlayışına göre va­hiy insanla tan­rı arasındaki olağanüstü bir i­letişim değildir. Vahiy insanın iç­görü sez­gi­sidir. Almanya’nın Weisbaden şehrinde ha­hamlık yap­mış olan Geiger, ‘Muhammed Ya­hudilikten Ne Aldı?’ ko­nu­lu teziyle, Ku­r’an ile Kitabı Mukaddes’in münasebeti üzerine dok­tora yapmıştır. Kürşad Demirci Geiger’i Reformist Ya­hu­di’­li­ğin gerçek ku­ru­cusu sayar. Bkz. Yahudilik, Kitab- Mu­kad­des, Mendelssohn.
ABRAHAM İBN DAVUD: (Yahudilik). M. S. 1110- M. S. 1180. İs­panya’da yaşamış Ya­hudi filozof ve kelamcıdır. Ma­i­mo­ni­e­des’­le aynı çağda yaşayan Abraham İbn Da­vud, Maimonides’in gör­mezden geldiği ha­ber­lerin içeriğini, felsefi ve tarihi ba­kım­dan inceleyip yorumlamıştır. Arap harfleriyle İbranca olarak yaz­dığı ‘Ha-emunah Ha-ramah’ isimli felsefi eserinin ‘Rabbani Ge­lenek’ bölümünde Tevrat’ın sahihliğini is­pat­lamaya ça­lış­mış­tır. Tevrat’ın sahihliği ko­nusunda kendini tatmin eden akli de­lilleri sı­raladıktan sonra, Rabbani gelenekte şüphe i­çeren ri­va­yetleri ele almıştır. Abraham İbn Davud’a göre Tevrat kendi dö­nemine kadar gü­venilir nakilciler tarafından nak­le­dil­miş­tir. Bkz. Maimonides, Yahudilik.
ABRAHAM THE JEW: Bkz. Abra-Melin.
ABRAHAM VON WORMS: (Yahudi, Büyü). M. S. 1387 yılına ait bir bü­­yü ki­ta­bı­nın yazarı. 1458’de Almanca olarak ‘Büyük Mısır Va­hiyleri’ veya ‘Yahudi Abraham von Worms’un Kutsal Ka­ba­la ve Elohim Ta­­ra­fın­dan Tebliğ Edildiği Üzere, Çok Eski Tan­­rı­sal Bü­­yü ve Şaşırtıcı Olaylardaki Ha­ki­ki Uy­gulaması’ başlığı al­tın­da ya­yın­lan­mış­tır. Bu kitabın birinci bölümünde Worms oğ­lu La­mes­c­h’e büyüsel ay­dın­lan­ma için tavsiye­ler­de bulunuyor. İ­­kin­ci bö­lüm­de büyü madde­le­ri­nin tanımlanması, üçüncü bö­lüm­­de de bunların uygulanmasını ya­zar. Woms’un bu bilgileri Ab­­ra­melin a­dın­daki Mısırlı bir büyü­cüden öğrendiği söy­lenir. Bkz. Büyü, Yahudilik, Elohim, Ka­bala.
ABRAHAM: Bkz. Hz. İbrahim.
ABRAHAMİYEN: (Hıristiyan). Ab­ra­ha­mit. İnançları Pa­u­i­la­nist­ler’inkine ben­ze­yen IX. yy. Suriyeli heretikler. Araplar ta­ra­fın­dan Braşiniyyeh olarak adlandırılırlar. Antioch’lu (Antalyalı) Ab­rahama’a izafeten bu adı almışlardır. Ayrıca M. S. 1600’e doğru Si­bir­ya’da kurulan, kilise ve dini ayinleri red­de­den mezhep. M. S. XVIII. yy’da da Pey­gam­ber Hz. İbrahimin dinine girdiklerini söy­le­yen ve yanlız Alah’ın birliğini kabul eden Bo­hemya köylüleri; Bo­­hemyalı deistlere verilen isimdir. Tes­lisi reddederler. Asli günahı kabul et­mez­ler. Bohemya’da tolerans gösterilmesi terk edilmiş ve M.S.1783’ de 2. Josef ta­ra­fın­dan T­ran­sil­van­ya’ya sürgün e­dil­miş­ler­dir. Bunun üzerine bazıları Katolik ol­muş­lar­dır. Bir kıs­mı halen Bohemya’da dini i­nanç­larını sür­dür­mektedirler. Diğer taraftan İ­kon­cu a­zın­lığın yeniden ihyasında Ka­to­lik­ler ta­ra­fından dış­lan­ma­ya maruz kalan Bizans İmp. T­hepilos dö­nemindeki gurup. Bu dönemde İs­tanbul’daki manastırları A­ziz Abraham’ın ma­­nas­tırı olarak adlandırılmıştır. İmparator on­­la­rı kutsal imajlar kül­tü (holy images)’ne inanmaları için u­yar­dı­ğında red­det­miş­ler ve ölümü seçmişlerdir. Bkz. Pa­u­i­la­nist­ler, De­i­zm, Teslis, İkonculuk, Kutsal İmajlar Kül­tü, Katolik.
ABRAKADABRA: (Roma, Yahudi, Ok­kül­tizm). M. S. 3.yy’da Roma’da meş­hur olan ve sihire ilişkili olarak kullanılan bir kav­­ram. Has­ta­lık­ları iyileştirdiğine inanılır. Ya­­hudi gizemciliğinde, Kabala’da da ve­rilen bu sözcük üçgen şeklinde yazılırdı. Ok­kültizm’e göre sembolik bir değer ta­şı­mak­la beraber telleffuz yöntemine bağlı o­la­rak bir tesir gücne sahip olabilir. Bu i­fa­de­nin seslendirme biçimini bilen, İmparator Se­verius’un bilgilerinden Quintus Se­re­nus­‘­un M. S. 3. yy’da birçok hastayı bu yolla i­yi­leştirdiği bazı kayıtlarda yer almaktadır. Ba­zı araştırmacılar tarafından Kabala kay­nak­lı kabul edilen bu kavramın oluşumunda farklı görüşler vardır. Bazı araştırmacılara gö­re İbranice ‘ ölünceye kadar, seni şa­şır­ta­cak herşeyi at’ anlamındaki ‘abreg ad hab­ra’ deyiminden gelmiştir, teslis’in Hı­ristiyanlıktan önce de var olduğnu ileri süren ba­zı araştımacılara göre de İbranice ‘ab’ (ba­ba), ‘ben’ (oğul), ‘acadesh’ (Ruhül Kudüs) kelimelerinden türemiştir. Bazı a­raş­tırmacılara göre ise Gnostik inançları men­suplarının tanrılarından Abraksa’ın a­dından gelmiştir. Bkz. Beş Köşeli Yıldız, Ses Majisi, Kabala, Abraksas, Ruhül Ku­düs, Gnostisizm.
ABRAKSAS: (Gnostik). Abrasaks. Ab­ro­sax. Abrasaks. Anguipede. İs­ken­de­ri­yeli G­nos­tik Basilides’in ileri sürdüğü 365 ruh a­le­minin özeti; bü­yü ve sihir literatüründe sık­ca rastlanan söz. Nag Hammadi me­tin­le­rin­den Adem’in Vahyi’ne göre Adem’e va­hiy getiren ve ay­rıca inananları ateş fe­la­ke­tin­den kurtarmak üzere yeryüzüne ge­len üç i­lahi elçiden biri. Bu kavramın gücünün ye­di harfine da­yandığı söylenir. Ayrıca Yunan harf­lerinin bir sözcük sayılan di­zimi. Es­ki­den büyülü nitelik taşıdığı inancıyla mus­ka­lara, na­zarlık veya değerli taşar üzerine ya­zılırdı. M. S. 2.yy.’da mad­deyi kötülük, ruhu iyilik olarak gören ve kurtuluşun ba­tı­ni bil­gi ya da gnosis yoluyla geldiğine i­na­nan gnostisizim ve du­a­lizm inancına bağlı tarikatların bir bölümü Abraksas’ı ki­şi­leş­tir­diler ve Bazı zaman güneş tanrısına ta­pın­may­la da ilgisi o­lan bir kült başlattılar. Ke­za Basilides, Abraksas’ı yüce tanrı, kut­sal ya­ratıkların kaynağı ve her biri yılın bir gü­nü­ne karşılık dü­şen 365 ‘gök’ ya da ya­ra­tı­lış çemberinin tümünün yöneticisi say­dı. Ley­de’de bulunan tomar halindeki iki dilde ya­­zılmış ve İsis’i anlatan düş tabletinde ge­çen bir yüzükte ‘ken­di kuyruğunu yiyen bir yılan, yılanın ortasında iki yıldız ta­şı­yan bir hi­lal ve üstünde Abraksas adında bir güneş ka­zınmış’ a­kik taşı vardır. Mitra’nın ad­la­rın­dan biri olduğuna da inanılır. Bkz. A­de­m­‘in Vahyi, Gnosis, Gnostik, İsis, Nag Ham­­madi, Tılsımlı Taşlar, Üç­yüz­alt­mış­beş, Du­alizm, Yahudilik, Ökkültizm.
ABRAM POJAK: (Hıristiyan). Bağımsız Hıristiyan mezheplerinden olan İsa Mesih İm­paratorluk Kardeşliği mezhebini kuran kişi. 1900 yıllarında Rusya’da doğmuş, 19­6­3’de Möttlingen’de ölmüştür. Almanya’ya göç ettikten sonra Hıristiyan­lı­ğa ilgi duy­muş ve Hıristiyan olmuştur. 19­35’de Ku­düs­‘te ‘ Yahudi- Hıristiyan Bir­li­ği’ ni kur­muş ve hareketi Avrupa’ya ta­şı­mış­tır. Bkz. İ­sa Mesih İmparatorluk Kar­deş­liği, Hıristiyanlık.
ABRA-MELİN: (Yahudi). Abraham The Jew. Mageli. Wur­x­bur’lu Yahudi. Yahudi Ab­raham diye de bi­li­nir Kabbala uz­ma­nıy­dı. Sihirli işler yapar ve sihrin kendisine melekler ve cinler ta­ra­fından öğretildiğini söy­lerdi. Cinleri nasıl ehlileştireceğini, na­sıl iş gördürebileceğini, onlar vasıtasıyla nasıl bü­yü ya­pı­la­ca­ğı­nı iddia ederdi. Abra Me­lin­‘­e göre yeryüzündeki herşey me­lek­le­rin em­ri altında cinlere yaptırılmıştır ve herkesin bir meleği ve cini vardır. Büyüsünün te­me­li­nin Kabbala olduğunu söy­le­miş­tir. Cons­t­a­nce Konsülü’nden 23. John’a büyüleriyle yar­dım et­tiği söylenilmektedir. Büyüleri 3 ki­taptan oluşan ‘Büyücü Ab­ra Melin’in Kut­san­mış Büyüsü’ adlı bir koleksiyonda top­lan­mış­tır. Bu koleksiyonun Fransızca yaz­ma­ları orjinal İbranca metinlerin M.S. 18. yy’da çevril­me­siy­le oluşturulmuştur. Büyüsü sa­yı­lar ve gizli isimler üzerine kurulmuştur. Süley­man pey­gam­ber’in mührüne benzer bir büyü gücüne sahip olduğu söy­le­nil­mek­tedir. Büyülerinin hemen hemen hepside astrolojik gözlemlere dayanmaktadır. Bkz. Ya­hudilik, Kabala, Bü­yü, Constance Kon­sü­lü, Melek, Cin, John XXIII.
ABRASAKS: Bkz. Abraksas.
ABRİTSKİL: (Kafkas. Abhaz). Abriskil. Abhazlar da mitolojik destan kahramanı. Bu destanın derlenmesi Bagrat Şınkuba’ya a­ittir. Abritskil öyküsü Nart destanlarında ol­duğu gibi müzik eşliğinde söylenmez. Şar­kı biçiminde söylendiğine şimdiye kadar rast­lanmamıştır. Bu destan kahramanı, dav­ra­nış biçimi olarak insanlara çok daha ya­kın­dır. Tanrılara baş kaldıran bu tür kah­ra­manlar Kafkas mitolojisinin diğer dillerde söy­lenmiş destanlarında da bulunmaktadır. Ab­ritskil Nart Destanlarından daha genç ve da­ha farklı bir motif olmasına rağmen, tan­rı­lara baş kal­dır­ma açısından Sosrıkua ve Nesren Jak mo­tif­leri ile büyük bir ben­zer­lik gösterir. Öte yandan Gürcü’lerin ‘­A­mi­ran’ adlı destan kah­ra­manına da benzer. Ab­ritskil düzeni bir top­lu­mun kahramanı de­ğildir. Bu düzensiz ortam onun kişiliğini o­luşturur. Yukarıda an­la­tılan kahramanlar ve tasvirler kar­şı­laş­tı­rıl­dı­ğında Adiğe ve A­ba­zin destanlarındaki Sos­rıkua, Nesren Ja­k­‘­e, Abhaz kahramanı Abritskil, Gürcü kah­ra­ma­nı Amiran çok ben­ze­şir. Bu kah­ra­man­la­rın hepsinin Antik Grekteki paraleli P­romet­heus’tur. Bu motifin Kafkasya’dan An­tik Yunan’a geçtiği söylenir. Greklerin son­radan bu kültürü benim­se­dik­le­rini sa­vu­nan­ların başında V. F. Miller, Asker Şor­tan­by, Şalwa Yinalipa, buunmaktadır. Gür­cü yazarı Akakiy Çereteli Yunan Mi­to­lo­ji­sinde iş­lenen bu motifler için, ‘bunlar bizim ta­­raf­ların, Kafkasların öz evladıdır’ demek­te­dir. Ab­haz edebiyatında ‘Abritskil’ motifi pek çok kez işlenmiştir. Bu konuyu işleyen en ün­lü yapıtlar M.S. 1910’da yayınlanan bir Dır­mıt Gulya Şiiri ile Bagrat Şınkuba’nın Po­ezyası’dır. Abritskil Abhazların mit­o­lo­ji­le­rinde bugün bile yaşamaktadır. Bkz: A­mi­ran, Nesren Jak, Prometheus, Sosrıkua.
ABROSAX: Bkz. Abraksas.



Yaşar Sıdkı Ateş

www.inanclarsozlugu.com