Arama


_PaPiLLoN_ - avatarı
_PaPiLLoN_
Ziyaretçi
18 Ekim 2007       Mesaj #8
_PaPiLLoN_ - avatarı
Ziyaretçi
konu buyuk 1

Maya uygarlığının görkemli yükselişi ve çöküşünün perde arkası, uzun yıllardır akademisyenlerin kafasını kurcalıyor. Ulaşılan son nokta, Maya uygarlığının ihtişamını "Doğan Ateş" adlı bir savaş beyine borçlu olduğu yönünde. Ama yıkımına belli bir kişi veya tek bir sorun yol açmadı. Kısacası, her şey ters gitti.


Maya uygarlığının kaçınılmaz sona mahkûm ihtişamı, güney Meksika ve Orta Amerika yağmur ormanlarının şekillendirdiği bir sahnede yeşerdi. Klasik Maya uygarlığı, bu topraklarda altın çağını yaşadı. Bu makalede önce, klasik–öncesi kökleri 3000 yıl öncesine uzanan bir kültürün gelişim evrelerini belirlemek amacıyla yeni bir kanıtı ele alıyoruz. Bu kanıt, muhteşem bir saltanatın hüküm sürdüğü ve Palenque Kralı Pakal'a ait ölüm maskesi gibi şaheserlerin yaratıldığı yeni bir çağı başlatan olayın, bir savaş beyinin Orta Meksika'dan bu topraklara ulaşması olduğuna işaret ediyor. Ama her çıkışın bir inişi var. Ve bizim öykümüzün son bölümü de Klasik Maya uygarlığının çöküşünü hızlandıran –doğal ya da insan kaynaklı– felaketler dizisini gözler önüne seriyor.

YÜKSELİŞ

Savaşçı Hükümdar

Yabancı, kurak mevsimin cangıldaki patikaları kurutup, orduların geçmesine izin verecek kadar sertleştirdiği bir dönemde bölgeye ulaştı. Askerleri ile birlikte Maya kenti Waka'ya girdi; tapınakları, pazar yerlerini ve geniş meydanları geçti. Sadece bu güç gösterisinden değil, aynı zamanda çok uzaklardaki bir imparatorluk kentinin gösterişli giysileri, savaşçıların tüylerle bezenmiş başlıkları, mızrakları ve aynalı kalkanlarından da etkilenmiş olan kent sakinleri, şaşkınlıktan ağızları bir karış açık, öylece kalakalmış olmalıydı.
Çok eski dönemlere ait yazıtlar günün tarihini 8 Ocak 378, yabancının adını ise Doğan Ateş olarak veriyor. Doğan Ateş, günümüz Guatemala topraklarındaki Waka'ya, Meksika'nın dağlık bölgelerindeki büyük bir gücün elçisi olarak gitti.
İzleyen onlarca yılda adı, Maya toprakları boyunca dikilen anıtlara kazındı. Ve ondan kalan mirasla Mayalar beş yüzyıl süren bir altın çağ yaşadı…

ÇÖKÜŞ

Ölümcül Rekabet

800 YILINDA BİR GÜN, sakin Maya kenti Cancuén bir kasırgayla altüst oldu. Kral Kan Maax felaketin yaklaştığını biliyor olmalıydı ki, 200 odalı sarayının yollarına alelacele eğreti siperler ördürdü. Ama tamamlamak için yeterli zamanı olmadı.
Saldırganlar kentin eteklerini hızla aştı ve Cancuén'in ritüellerin yapıldığı kalbine akın etti. Saldırının hızı, günümüzde dahi belirgin. Yarım kalmış inşaat alanları, yıkık dökük taş yığınlarıyla dolu. Yarısı yontulmuş anıtlar patikaları doldurmuş. Kap kacak, saray mutfağına saçılmış bir halde...
İstilacılar 31 kişiyi rehin aldı. Rehinelerin kalıntılarıyla birlikte bulunan mücevher ve süsler; kraliyet ailesi üyeleri, olasılıkla Kan Maax'ın uzak akrabaları ya da daha önce fethedilen diğer kentlerden gelmiş soylu misafirler olduklarını gösteriyordu. Rehineler arasında kadın ve çocuklar da vardı; kadınlardan ikisi hamileydi. Rehinelerin tümü sarayda ritüellerin yapıldığı avluya götürülerek bir bir öldürüldü.
(…)
Katillerin kim ya da neyin peşinde olduğu bilinmiyor. Görünüşe göre ganimet peşinde değillerdi. Yeşimden yapılma yaklaşık 3600 parçaya el sürülmemiş; saraydaki ev eşyaları ve Cancuén'in dev mutfağındaki seramikler olduğu gibi bırakılmıştı. Ama son birkaç yıldır bazı kanıtları gün ışığına çıkaran arkeologlara göre istilacıların mesajı açıktı. Vanderbilt Üniversitesi'nden arkeolog Arthur Demarest, "Cesetleri sarnıca koyarak kuyuyu zehirlediler," diyor. Ayrıca Cancuén'in taş anıtlarındaki tüm tasvirlerin yüzlerine hasar verdiler ve heykelleri yüzüstü devirdiler. "Alan, ritüele uygun olarak yok edilmişti."

mercek11
Yucatán Yarımadası'ndaki Uxmal kenti, diğer Klasik Maya merkezlerinden çok sonra da gelişmeyi sürdürdü. Çatısındaki sorgucu andıran süslemeleriyle dikkati çeken Güvercinler Evi, 9. yüzyılda güneydeki Maya kentleri felaketle boğuşurken inşa edildi.

mercek12
340 yeşimle süslü bu ölüm maskesi Kral Pakal'in yüzünü ölümsüzleştiriyor. Yazıtlarda Pakal'in kral olduğu yetmiş yılın sekizini aşırı masraf yapılan mezarını hazırlamaya harcadığı belirtiliyor. 28 Ağustos 683'te öldüğünde, bu maske gibi yeşimden yapılmış büyük bir kolye, küpeler, yüzükler, gerdanlıklar ve bileziklerle birlikte, sonraki kuşakların büyük saygı gösterdiği bir tapınağın altına gömüldü.

mercek113
Tikal'in, Kuzey Guatemala'daki yağmur ormanından yükselen Büyük Jaguar Tapınağı'nın kalıntıları, hâlâ kentin eski hükümdarlarının görkemini yansıtıyor. Erken dönem Maya kent devletlerinin en büyüklerinden biri olan Tikal, Orta Meksika'dan gelip 16 Ocak 378'de bu topraklara ayak basan istilacı ordunun ilk hedefiydi. İzleyen beş yüzyıl boyunca Tikal, Maya dünyası genelinde müttefikleri ve düşmanlarıyla bir süpergüç haline geldi.

mercek114
Güney Meksika'da bir dağ yamacına kurulan Palenque, Maya egemenliğindeki toprakların batı sınırını belirliyor. Buradaki yapıların çoğu, 7. yüzyılda hüküm süren ve Yazıtlar Tapınağı'nda (solda) gömülü olan Pakal tarafından inşa edildi. Tikal'in müttefiki olan kent 800 dolaylarında, Tikal'in düşmanı Calakmul'un müttefiki Toniná tarafından yenilgiye uğratıldıktan sonra gücünü kaybetti.


mercek117

Savaşçılar Tapınağı, güneydeki kentlerin düşmesinden çok uzun bir süre sonra, 1000 yılının ardından bir ticaret merkezi olarak zenginleşen kuzey Yucatán'da yer alan Chichén Itzá'da egemenlik mesajı veriyor. Tapınağın içindeki duvar resimleri, ticari malların kara ve deniz yoluyla iletilmesini betimliyor. Dıştaki kare sütunlarda ise tüylerle süslü başlıklar giymiş, silahlı
figürler görülüyor.


mercek115


Uxmal'de Büyücünün Evi'nin uzun pozlamayla çekilen bu fotoğrafında yıldızlar parlak şeritler oluşturuyor. Mayalar göksel hareketleri yakından inceledi ve güneş yılını temel alan kesin bir takvim yarattı. Ayrıca, savaş ve kurban etme törenleri gibi önem taşıyan olayların zamanlamasını Venüs'ün ve belki de Jüpiter'in yörüngesine göre yaparak, yer ve gök arasında
mistik bir bağ kurdular.





did you know


Bunları Biliyor muydunuz?

Mayaların yaratıcı çiftçiler olduğu artık arkeologlar tarafından biliniyor. Yucatán'ın bataklıklarla kaplı düzlüklerinde mevsimlik taşkınlar, düşük toprak verimliliği ve yüksek su tablaları çiftçiliği güçleştirir. Mayalar bataklık alanları, yükseltilmiş tarlalara ve kanallara dayalı bir sistemle ekerdi. Fazla masrafı olmayan bu sistem tamamen doğal, son derece üretken ve en önemlisi sürdürülebilirdi.
Tarlaları yükseltme işlemi şu şekildeydi: Maya çiftçileri bataklıkların içinde kanallar açar ve çıkan fazla toprağı iç kesimdeki tarlalara yığardı. Böylece tarlaların 0,6 ila 1,2 metre yükselmesi, su girişini azaltırdı. Kanallar sulama ve doğal gübre sağlama gibi ikili bir işlev görürdü. Mayalar her mevsim birkaç kez kanallardaki su bitkilerini toplar ve toprağın verimini artırmak için tarlalara sererdi. Sulama ve gübreleme, yüksek tarlalarda yetişen ürünler açısından büyüme mevsiminin uzamasına neden olurdu.
Arkeologlar eskiden yüksek tarlaların yerel halk için yeterli gıdanın üzerinde bir üretim sağladığı ve insanların bu fazlayı ticaret amaçlı kullandığı görüşündeydi. Ne var ki, yeni araştırmalar ve yerel çiftçilerin tecrübeleri bölgenin tarım ve ekolojisini daha iyi anlamamızı sağlıyor. Maya uygarlığının yükselişi sırasında büyüyen bir nüfusu ve ekonomiyi ayakta tutmak için, yüksek tarlalar olasılıkla daha iyi bildiğimiz kuru tarla arazileriyle birleştirilmişti.
Günümüzde tarım uzmanları ve çiftçiler Mayalardan yeni şeyler öğreniyor. Orta ve Güney Amerika'nın verimsiz topraklar yüzünden yoksullaşmış kesimlerinde, uzmanlar küçük ölçekli çiftçiliği kârlı hale getirmek ve böylece yerel ekonomileri zenginleştirmek amacıyla yerel çiftçilerle -ve yerel yönetimlerle- birlikte çalışıyor. Bundan 1500 yıl kadar önce oldukça iyi işlemiş olan yüksek tarlaların, günümüzde çoğu kez araziyi sürmenin en iyi yolu olduğu görülüyor.
Daha geniş bilgiyi Uluslararası Tarım Araştırmaları Danışma Grubu'nun www.cgiar.org adresli web sitesinden bulabilirsiniz.

-Gabrielle E. Montanez

KAYNAK:NATIONAL GEOGRAPHIC