Arama

Adnan Oktar - Tek Mesaj #2

H€L€N - avatarı
H€L€N
Ziyaretçi
22 Ekim 2007       Mesaj #2
H€L€N - avatarı
Ziyaretçi
Yazar Harun Yahya (Adnan Oktar) Hakkında...

SAYIN ADNAN OKTAR IN HAYATI ve ESERLERİ

1956 yılında Ankara'da doğan Adnan Oktar, Harun Yahya müstear ismi ile kitaplarını yazmaktadır. Hayatını tamamen Yüce Allah ın varlığını ve birliğini insanlara anlatmaya ve Kuran ahlakını yaymaya adamış olan bir kişidir. Üniversite yıllarından başlayarak, hayatının her döneminde, bu kutlu amaca hizmet vermiş ve hiçbir zaman zorluklar karşısında yılmamıştır. Bugün, hala büyük bir sabır ve kararlılık göstererek tüm baskılara karşın fikri mücadelesini devam ettirmektedir.
Aşağıda, Adnan Oktar ın özet biyografisini okuyabilirsiniz:
Adnan Oktar 1956 yılında Ankara da doğdu ve lise eğitiminin sonuna kadar orada yaşadı. İslam ahlakına olan bağlılığı lise yılları boyunca çok güçlendi. Bu dönemde büyük İslam alimlerinin hemen tüm eserlerini okuyarak, İslam hakkında derin bilgi edindi. Yine bu yıllarda, İslam ahlakını tüm insanlara anlatmaya ve onları doğruya ve güzele davet etmeye karar verdi.

1979 yılında, binlerce kişi arasından üçüncülükle girdiği Mimar Sinan Üniversitesi'nde eğitimine devam etmek üzere İstanbul a taşındı. Sanatı, Allah'ın üstün yaratışının bir tecellisi olarak gören Oktar, resim yapma konusunda çocukluğundan beri yetenekliydi ve zaman zaman sürrealist tablolar yapardı. Arkadaşlarına hediye olarak verdiği çok sayıda tablosu bulunmaktadır. Ayrıca, Allah'ın sanatının birer tecellisi olarak gördüğü hayvanlara, bitkilere ve çiçeklere de özel ilgisi bulunan Adnan Oktar'ın, bahçe bakımı, iç mimari ve dekorasyon, ilgilendiği alanlar arasındadır.

Mimar Sinan Üniversitesi ndeki Yılları
Adnan Oktar Mimar Sinan Üniversitesi ne girdiği dönemde üniversite, çeşitli illegal Marksist-komünist organizasyonların etkisi altındaydı. Hem akademisyenler hem fakülte görevlileri hem de öğrenciler arasında saldırgan ateist ve materyalist akımlar hakimdi. Hatta, öğretim üyelerinin bir kısmı, derslerinde konuyla bağlantısız olmasına rağmen hemen her fırsatta materyalist felsefe ve Darwinizm in propagandasını yapıyorlardı.
Adnan Oktar, dini ve ahlaki değerlerin saygı görmediği ve neredeyse bütünüyle reddedildiği, materyalist görüşün kontrolündeki bu ortamda, çevresindeki insanlara Allah ın varlığını ve birliğini anlatmaya başladı. Üniversitenin bitişiğindeki Molla Camii'nde açıkça namaz kılan tek kişiydi.
Annesi Mediha Oktar ın da anlattığı gibi, bu dönemde Adnan Oktar gecede sadece birkaç saat uyuyor, zamanını okuyarak, notlar alarak ve dosyalar tutarak geçiriyordu. İçinde Marksizm, Leninizm, Maoizm, komünizm ve materyalist felsefe konulu temel kitapların da yer aldığı yüzlerce eser okumuş ve hem klasik hem de nadiren okunan kitaplar üzerinde detaylı çalışmalar yapmıştır.

Ayrıca, bu ideolojilerin sözde bilimsel temelini oluşturan evrim teorisi üzerine geniş çaplı araştırmalar yapmış, bu bilim dışı teorinin açmazlarını gözler önüne seren bilgi ve belgeler toplamıştır. Allah ın inkar edilmesine dayalı olan bu batıl felsefe ve ideolojilerde yer alan çıkmazlar, çelişkiler ve yalanlar konusunda çok detaylı bilgi derleyen Oktar, bu bilgi birikimiyle insanları gerçeğe ve doğruya davet etmiştir. Üniversitedeki öğrenciler ve öğretim üyeleri de dahil olmak üzere herkese Allah ın varlığını, birliğini ve Kuran ahlakını anlatmıştır. Okul kafeteryasında, koridorlarda ya da ders aralarındaki sohbetlerde, materyalizmin ve Darwinizm'in aldatmacalarını, bu ideolojilerin kaynak kitaplarından direkt alıntılar yaparak açıklıyordu.
Adnan Oktar, özellikle materyalizm ve ateizmin dayanak noktası olan evrim teorisinin çökertilmesi konusuna özel önem vermiştir. Zira, Sayın Oktar Darwinizm'in ilk ortaya çıktığı tarihten itibaren, ateist ve materyalist akımlar tarafından sahiplenildiğini görmüştür. Günümüzde de halen aynı çevreler tarafından ideolojik kaygılarla savunulduğunun ve ayakta tutulmaya çalışıldığının farkında olan Adnan Oktar, Darwinizm'in çökertilmesinin, söz konusu akımlar için büyük bir yenilgi anlamına geleceğini düşünmektedir.

Darwinizm'i Çökerten İlk Kitapçık
İşte bu amaçla Adnan Oktar, öncelikli olarak yüz yılı aşkın bir zamandır insanları etkisi altına alan ve onları din ahlakını yaşamaktan uzaklaştıran bu aldatmacanın geçersizliğini ispatlama konusundaki çalışmaları üzerine yoğunlaştı. Oktar, sözde bilim adına ortaya çıkan Darwinizm'in gerçek yüzünü ortaya koymanın en etkili yolunun yine bilimin kendisi olduğunu düşünüyordu. Bu anlayışla, geniş çaplı araştırma ve çalışmalarının bir özeti olan Evrim Teorisi isimli bir kitapçık çıkardı. Bu kitapçığın tüm masraflarını ailesinden kalan gayri menkulleri satarak kendisi karşıladı. Ardından, bu kitapçığı üniversite öğrencilerine bedava olarak dağıtmaya başladı.
Bu kitapçık, evrim teorisinin hiçbir bilimsel değeri olmadığını ve bir aldatmacadan ibaret olduğunu gösteren kapsamlı bir çalışmaydı. Bu çalışmayı okuyan ve Adnan Oktar'la konuşan birçok kişi evrim teorisinin bilimsel bir geçerliliği olmadığını açıkça anlıyordu. Sonuç olarak, hiçbir canlının tesadüfler sonucu var olamayacağı, kainatı ve içindeki tüm canlıları Yüce Allah'ın yarattığı bilimsel, açık ve anlaşılır bir üslupla ispat ediliyordu. Yine de, materyalist düşünceye körü körüne bağlı bazı öğrenciler -gerçeği net olarak görmelerine rağmen- inkardaki kararlılıklarını açıkça ifade ediyorlardı.

Dahası üniversitedeki bazı militan öğrenciler, faaliyetlerini durdurmadığı takdirde hayatını riske atacağını söyleyerek Oktar ı açıkça tehdit ediyorlardı. Tüm bu baskı ve tehditler, Oktar ın Allah'a olan bağlılığını ve kararlığını daha da artırdı. Materyalist ve ateist çevrelerin sert reaksiyonları ve endişeleri Adnan Oktar ın doğru yolda olduğunun en önemli delillerinden biriydi.
Terörün hüküm sürdüğü, ateist ve materyalist akımların hakimiyeti altındaki bir üniversitede dindar insanlar, inançlarından dolayı taciz ediliyorlardı. O yıllarda Türkiye de pek çok genç insan, ideolojik gerilimler yüzünden acımasızca katledilmekteydi. Bu şartlar altında Adnan Oktar, Allah ın varlığını, birliğini ve Kuran ın doğruluğunu açıkça tebliğ ediyordu. Hiç kimsenin inançlarını açıklamaya dahi cesaret edemediği bir okulda, karşılaştığı tepkiler ve tehditlerden asla yılmadan, düzenli olarak Molla Camii ne giderek namaz kılmaya devam ediyordu.

Mimar Sinan Üniversitesi'nde Din Ahlakının Yayılmaya Başlaması

Adnan Oktar Mimar Sinan Üniversitesi nde İslam ahlakını anlatmaya başladığında yalnızdı. Üç yıldan fazla bir süre görüşlerini destekleyen kimse olmadı. Ancak bu durum onun kararlılığını değiştirmedi. Tek dostunun Allah olduğunu biliyor ve tüm bunları sadece Allah ın rızasını kazanmak için yapıyordu.
Tüm zamanını, enerjisini ve imkanlarını sadece tek bir amaca vakfetti: Allah'ın rızasını, rahmetini ve cennetini kazanabilmek ve din ahlakını tüm insanlığa anlatmak
1982 yılında, ilk kez, yine Mimar Sinan Üniversitesi nde okuyan birkaç genç, Adnan Oktar ı fikri mücadelesinde desteklemeye karar verdiler. Aradan aylar, yıllar geçtikçe, bu fikirleri benimseyen gençlerin sayısı arttı. Adnan Oktar ın bu gençlerle yaptığı sohbetlerin konuları arasında vatan ve millet sevgisi, büyük önder Atatürk'ün izinde yürümenin önemi, yaratılışın delilleri, Peygamber Efendimiz (sav)'in örnek ahlakı, Kuran'da Rabbimiz'in bildirdiği hükümler ve ahlaki değerler ve o zaman hakim ideoloji olarak kabul edilen materyalizmin, ateizmin ve Darwinizm'in geçersizliği yer alıyordu. Bu dönemde ve bundan sonraki hayatı boyunca da Adnan Oktar pek çok insanın iman etmesine vesile oldu.

İlk Karalama Kampanyası ve Akıl Hastanesinde İşkence

Adnan Oktar'ın Darwinizm, materyalizm ve ateizm aleyhine yürüttüğü fikri çalışmalar bir süre sonra daha geniş çevrelerden de tepki almaya başladı. Sayın Oktar'ın milliyetçi ve mukaddesatçı çalışmalarından rahatsız olan bazı çevrelerin etkisiyle, aleyhinde büyük bir komplo kuruldu. Bu komplo, Adnan Oktar'ın büyük yankılar uyandıran Yahudilik ve Masonluk adlı eserini yazıp yayınladığı günlere denk gelmektedir.
1986 nın yazında Adnan Oktar, Türk Milletindenim, İbrahim ümmetindenim. sözlerinden ötürü tutuklandı. Bu ifade bir gazetede yayınlanan bir röportajda yer almıştı. Aynı dönemde çeşitli yayın organlarında, yukarıda ifade edilen çevrelerin etkisiyle, birtakım yanlış haberler, mesnetsiz bilgiler ve iftiralar yer almaya başladı.
Adnan Oktar önce tutuklandı ve cezaevine kondu. Sonra Bakırköy Akıl Hastanesi ne nakledildi ve akıl sağlığı yerinde olmadığı iddiasıyla müşahade altına alındı. Hastanede, en tehlikeli hastaların bulunduğu "14A" koğuşunda tutuldu. 14A koğuşuna birkaç kilitli demir kapıdan geçilerek gidiliyordu. İçerisi oldukça bakımsız, izbe ve pisti. Bu ağır hastaların arasında cinayet çok sıradan bir olay olarak görülüyordu. İşte böyle bir ortamda Adnan Oktar, 6 hafta yatağına ayak bileklerinden zincirlendi. Şuur bulandıran ilaçlar kendisine zorla verildi.

Bu arada, onu ziyaret etme ve görme imkanı bulan genç arkadaşları onun bu dönemde de kararlılığını ve şevkini hiç kaybetmediğine şahit oldular. Onları İslam ahlakına davet edeceği düşünülerek, doktora öğrencilerini, hemşireleri ve hatta doktorları bile görmesine izin verilmiyordu.Bir süre sonra ailesi, yakınları ve arkadaşlarıyla da görüşmesi yasaklandı. Hatta, telefon görüşmesi bile yapmasına müsaade edilmiyordu.
Faaliyetlerini durdurmadığı takdirde hayatı boyunca hastanede kalacağına dair tehdit edildi. Bazı kesimlerden Yahudilik ve Masonluk kitabını basmaktan vazgeçmesi için yoğun baskılar gelmeye başladı. Eğer kitabı basmaktan vazgeçerse, hemen hastaneden çıkabileceği, yaşamının bundan sonrasını refah içinde geçirebileceği gibi teklifler geldi. Kitabın tüm dosyalarını vermesi karşılığında, büyük maddi imkanlar teklif edildi. Ancak, kendisi tüm bu teklifleri geri çevirdi, baskı ve tehditlerden yılmadı. Tam tersine bu yaşadıkları, onun kararlılığını daha da arttırdı.
Oktar hapishanede ve akıl hastanesinde toplam 19 ay tutuldu ve sonra savcılığın, "ifadelerinde suç unsuru bulunmadığını" belirtmesiyle beraat etti ve mahkemece serbest bırakıldı.
Oktar'ın Darwinizm'in nasıl büyük bir aldatmaca olduğunu gösteren çalışmaları bu dönemde de sürdü. 1986 da Darwinizm'in iç yüzüyle ilgili tüm değerli araştırmalarını Canlılar ve Evrim kitabında topladı. Bu kitap bilimsel kaynakların ışığında evrim teorisinin açmazını gösteren bir kaynak eser olarak yıllarca tek referans olarak kaldı.

Kokain Komplosu

1991 in ortalarında yaptığı kültürel çalışmalardan rahatsız olan birtakım çevrelerin etkisiyle, Adnan Oktar yeni bir komployla karşı karşıya kaldı. Bu dönemde kendisi, masonluk tarihi ve dünya masonluğunun örgütlenmesiyle ilgili son derece önemli bir kitap çalışması yapıyordu. Oktar'ın annesiyle birlikte yaşadığı Ortaköy'deki evine gelerek arama yapan polisler, yaklaşık iki bin kitaptan oluşan kütüphanede, ellerini attıkları ilk kitabın içinde bir paket kokain buldular.
Bu olaydan hemen sonra, o günlerde İzmir de birkaç arkadaşıyla birlikte olan Adnan Oktar tutuklandı. Daha sonra, 62 saat boyunca alıkonulduğu İstanbul Emniyet Müdürlüğü ne nakledildi. 62 saat sonunda kokain testi için Adli Tıp Kurumu na gönderildi. Sonuçlar gerçekten oldukça ilginçti! Adnan Oktar ın kanında kokainin bir yan ürününün çok yüksek miktarlarda bulunduğu açıklandı.
Ancak daha sonra ortaya konulan delillerin tümü, bu iftiranın sadece bir komplo olduğunu kanıtladı. Öncelikle Adnan Oktar ın evinde bulunduğu iddia edilen kokainin komplonun bir parçası olduğu ortaya çıktı. Bu komplodan kısa bir süre önce Adnan Oktar kendisine karşı gizli bir planın kurulmaya başlandığını hissetmiş ve Ortaköy deki evinden ayrılmıştı. Sonra annesini arayıp kendisine karşı bir komplo kurulmasının muhtemel olduğunu söylemiş ve annesinden şahit olmaları için birkaç kişiyle birlikte evi temizleyip kontrol etmesini istemişti. Bunun üzerine Adnan Oktar ın annesi Mediha Oktar komşularından birini ve kapıcılarını çağırmış ve hep beraber evi iyice temizleyip kitaplıktaki kitapların teker teker tozunu almışlardı. Adnan Oktar ın bu temizlikten sonra eve hiç gitmediği gerçeğine rağmen, 16 polis memuru eve operasyon düzenlemiş ve eve girer girmez kitapların arasında bir paket kokain bulmuştu. Mediha Hanım'ın komşusu ve kapıcısı, olaydan sonra "Adnan Oktar'ın kütüphanesini hep beraber detaylıca temizledik, orada böyle bir paket yoktu" diye noter tasdikli bir ifade vermişlerdir.

Kokain komplosunun ikinci aşaması, yani Adnan Oktar'ın kanında çıkartılan kokain yan maddesi konusu da, bilimsel ve adli delillerle çürütülmüştür. Adnan Oktar emniyette 62 saat kalmış, tahlil bundan sonra yapılmıştı. Ancak kokainin kandaki yan maddesine bakılarak, kaç saat önce ne kadar kokain alınmış olduğu bilimsel olarak hesaplanabiliyordu. Adnan Oktar'ın kanında çıkartılan kokain dozu ise, 62 saat önceden alınmış olsa, Adnan Oktar'ın ölümüne neden olacak kadar yüksek bir dozdu. Bu durum, kokainin Adnan Oktar'ın vücuduna, 62 saatten çok daha kısa bir süre önce, yani gözaltında bulunduğu sırada girdiğini gösteriyordu. Yani kokain, Adnan Oktar'a gözaltındayken, yemeğine karıştırılmak suretiyle verilmişti.
Bu gerçek, aralarında Scotland Yard'ın da bulunduğu 30'a yakın uluslararası adli tıp kurumu tarafından teyit edildi. Hepsinin de, incelemeleri için kendilerine gönderilen dosya hakkındaki ortak cevabı şöyleydi: Kokain Adnan Oktar'a göz altındayken yemeğine karıştırılarak verilmiştir. Olay komplodur.
Daha sonra Türk Adli Tıp Kurumu da kokainin gözaltında yemeğine karıştırılmak suretiyle verildiğini teyid etti ve Adnan Oktar mahkemede beraat ederek aklandı.
Ancak kokain olayı çok önemli bir hususu gösteriyordu: Adnan Oktar'a husumet besleyen ve her türlü kirli yöntemi devreye sokarak onu yolundan döndürmeyi amaçlayan bazı karanlık odaklar vardı. Adnan Oktar'ı daha önce hapis ve baskıyla yıldırmaya çalışan söz konusu güç odakları, bu kez bir komploya başvurmayı tercih etmişlerdi.

Adnan Oktar ın Kitap çalışmaları

Oktar, 1991 den sonra bütün zamanını kitapları üzerinde çalışmaya ayırdı. Tüm vaktini evinde geçirdi.
Harun Yahya, müstear ismiyle, birbirinden değerli yüzlerce kitap yazdı. Özellikle Darwinizm'i bilimsel olarak çürüten eserler, bilim dünyasında büyük yankı uyandırdı. Evrimci yayınlarıyla tanınan New Scientist dergisinin 22 Nisan 2000 tarihli sayısındaki ifadeyle evrim teorisinin yanlışlığının ve yaratılış gerçeğinin anlatılması konusunda Sayın Oktar "uluslararası bir kahraman" haline geldi. Sayın Oktar'ın materyalizm ve Darwinizm'e karşı verdiği fikri mücadele sık sık National Geographic, Science, New Scientist, NSCE Reports gibi çoğunluğu evrimci olan yabancı yayın organlarında da gündeme getirildi. Örneğin National Geographic dergisinin Kasım 2004 tarihli İngilizce ve Almanca baskılarında, Adnan Oktar'ın, Yaratılış Gerçeği ile ilgili çalışmalarından bahsedilmiş, Evrim Aldatmacası adlı kitabından şöyle bir alıntıya yer verilmiştir: "Bu teori, dünya sistemini yönlendiren güçler tarafından bizlere empoze edilmeye çalışılan bir aldatmacadan başka birşey değildir."

Adnan Oktar'ın eserleri Hindistan'dan Amerika'ya, İngiltere'den Endonezya'ya, Polonya'dan Bosna'ya, İspanya'ya ve Brezilya'ya kadar dünyanın pek çok ülkesinde beğeniyle okunmaktadır.
İngilizce, Fransızca, Almanca, İtalyanca, İspanyolca, Portekizce, Urduca, Çince, Arapça, Arnavutça, Rusça, Boşnakça, Uygurca, Endonezyaca, Azerice, Bengolice, Bulgarca, Danimarkaca, Lehçe, Malezyaca, Portekizce, Sırpça, Hollandaca, İbranice, Macarca, Fince, Farsça, Hausa, Dhivehi dili, Hindice, İsveççe, Japonca, Kırgızca, Kishwahili, Malayalam, Norveççe, Romence, Tamil, Telagu, Thai dili gibi hemen her dile çevrilen eserler yurtdışında geniş bir okuyucu kitlesi tarafından takip edilmektedir.
Dünyanın dört bir yanında olağanüstü takdir toplayan bu eserler pek çok insanın iman etmesine, pek çoğunun da imanında derinleşmesine vesile olmaktadır. Kitapları okuyan, inceleyen her kişi, bu derin farklılığın ve faydanın, eserlerdeki hikmetli, akılcı, kolay anlaşılır ve samimi üslubun farkına varmaktadır. Bu eserler süratli etki, kesin netice, itiraz edilemezlik, çürütülemezlik özellikleri taşımaktadır. Eserlerin her birinde hiç kimsenin reddedemeyeceği, samimi, açık, ispatlı bir anlatım vardır. Kuşkusuz bu özellikler, Allah'ın nasip ettiği bir hikmet ve anlatım çarpıcılığından kaynaklanmaktadır.

Adnan Oktar'ın Yeniden Baskıyla Karşılaşması
Tüm bu fedakarane çalışmalar bazı çevreleri oldukça rahatsız etti ve "endişelendirdi". Materyalist ve mason çevrelerin provokasyonlarıyla, bu faaliyetlere karşı bir iftira kampanyası başlatıldı. Amaç, evrim teorisini çürüten her bilimsel çalışmayı kendilerince önlemekti. Fikren Adnan Oktar'ın çalışmalarına karşılık veremeyenler, iftiralar ve ithamlarla bu çalışmaları etkisiz hale getirmeyi hedeflediler.
1999 yılının Kasım ayında, Adnan Oktar yeni bir baskıyla karşı karşıya kaldı. Bu, tam olarak üç ciltlik büyük kitabı Global Masonluk'un yayınlanmak üzere olduğuyla ilgili haberlerin yayıldığı zamana denk geliyordu. Adnan Oktar'ın fikri mücadelesine başladığı ilk günlerden itibaren, çeşitli iftiralar, komplolar, yalan haberler ve suçlamalarla kendisini yıldırmaya, din ahlakını yaymaktan alıkoymaya çalışan birtakım karanlık odaklar yine devreye girdi.
Bu odakların provokasyonları ve yanlış bilgilendirmeleri neticesinde, 12 Kasım 1999 da, Bilim Araştırma Vakfı mensuplarının evlerine ve iş yerlerine bir polis baskını düzenlendi. Operasyonda hiçbir suç unsuruna rastlanmadı, hiçbir gayri ahlaki manzarayla karşılaşılmadı. Buna rağmen tümü birbiriyle çelişen akılalmaz yalanlar ve iftiralar her gün basında yer aldı. Bu operasyon neticesinde hiçbir hukuki delil öne sürülmeksizin, Adnan Oktar 9 ay cezaevinde tutuldu.

Tüm bu yaşananlar sırasında, Sayın Adnan Oktar, tevekkülü ve teslimiyetiyle çevresindekilere her zaman örnek oldu. Tarih boyunca yaşamış tüm müminlerin benzer olaylarla imtihan edildiğini, yaşanan her olayın Allah Katında belirlenmiş bir kader olduğunu ve hepsinin pek çok hayır ve hikmetle yaratıldığını etrafındakilere hatırlattı. Başlarına ne gelirse gelsin müminlerin her zaman itidalli, neşeli, azimli ve teslimiyetli olmaları gerektiğini söyledi.

Kendisine çeşitli komplolar kuran, akıl ve mantık dışı iftiralarla karalamaya çalışanlara karşıysa her zaman affedici ve merhamet edici oldu. Yüce Allah'ın Sen, en güzel olan bir tarzda (kötülüğü) uzaklaştır (Fussilet Suresi, 34) ayetiyle bildirdiği ahlaka uyan Adnan Oktar, 12 Kasım 1999 tarihinde yaşanan olaylarla gündeme gelen suçlamaların hepsinden, mahkeme aşamasında elde edilen delillerle aklanmıştır. Bugün halen kitap çalışmalarına devam etmekte ve insanları güzel ahlakı yaşamaya çağırmaktadır.

HARUN YAHYA'NIN YARATILIŞ ATLASI'NIN AVRUPA'DA ETKİSİNİ GÖSTEREN HABERLERDEN ÖRNEKLER

2 şubat 2007 tarihli Le blog d'Yves Daoudal kişisel sitesi Yaratılış Atlası ile ilgili haberi "Darwinist Panik" başlığı ile vermiştir.

Belçika'da yayınlanan A Voix Autre isimli gazetede Harun Yahya'nın Yaratılış Atlası isimli eserinin Fransa'da oluşturduğu etki, "Kulisler arkasında yaşanan panik!" ve "Yaratılışçı literatür hiçbir dönemde bu kadar güçlü olmamıştı" ifadeleriyle yer almıştır.

Le Nouvel Observateur dergisi, Yaratılış hareketinin en önemli temsilcisi olarak, "uluslararası Harun Yahya yayınlarının da katkısıyla Harun Yahya'nın kendisidir," açıklamasında bulunmuştur.

Science dergisi, 16 Şubat 2007 tarihli sayısında, Fransa'ya ve tüm diğer ülkelere gönderilen Yaratılış Atlası ile ilgili, "Uzun zamandır evrime yapılan 'en göz kamaştırıcı görünümlü saldırı': Bu, son haftalarda kendilerine Yaratılış Atlası gönderilen Avrupalı bilim adamlarının ortak görüşü," yorumunu yapmıştır.

3 Şubat 2007 tarihli Le Monde gazetesi Yaratılış Atlası'nı "benzersiz bir eser" şeklinde yorumlamıştır.

Hollanda'da yayın yapan Radio Netherlands'ın internet sitesinde yer alan Nicolien Den Boer'in makalesinde "Yaratılış Atlası tüm Avrupa'da büyük bir tufan oluşturdu" ifadesi yer aldı.

2 Şubat 2007 tarihli Le Figaro gazetesinde "İslami yaratılışçılığın Fransa'ya hücumu"başlıklı bir haber yer aldı.

3 Şubat 2007 tarihli Le Monde gazetesinde "Yaratılışçılar Fransız okullarına doğru atağa geçti" başlıklı bir haber yer aldı.

6 Şubat 2007 tarihli La Liberation gazetesinde "Harun Yahya Türkiye'de yaratılışçılığın en büyük savunucusu (şampiyonu)" olarak tanınıyor.

5 Şubat 2007 The Washington Post gazetesi Yaratılış Atlası'nın etkisini "Darwinizm'e karşı çoşkulu bir atak" olarak tanımlıyor.

İtalyan-Fransız işbirliği ile hazırlanmış olan BELLACIAO - Collectif Bellaciao isimli haber sitesinde, 9 Şubat 2007 tarihinde, dünya üzerinde Yaratılışı savunan hareketlerle ilgili bir haber yer aldı. Haberde Darwin'in teorisini (çatışmaya cesaret veren ve değerli kılan tek felsefe) geçersiz ilan eden Harun Yahya (Türk, gerçek ismi Adnan Oktar), evrim teorisini reddetmenin çok daha ötesine geçiyor". deniyordu.

Tanınmış Amerikalı gazeteci Doug Ireland kişisel sitesinde "İslami yaratılışçılık Fransa'yı istila etti" başlığıyla bir haber yayınladı.

Gaullisme isimli bir Fransız siyasi sitesinde, 3 Şubat 2007 tarihinde yer alan haberde "... Yaratılışçılığın en aktif tebliğcisi « uluslararası Harun Yahya yayınları» nın da gücüyle, kesin olarak Harun Yahya'dır." deniyordu.

Le blog des bactéries et de l'évolution isimli kişisel bir evrim temalı sitede, 8 ve 9 Şubat 2007 tarihlerinde, iki haber yayınlandı. Haberde Yaratılış Atlası için şu ifade yer alıyor: "Kur'an ayetlerinden geniş alıntılar kullanan bu koca savaş gemisi"

Belçika'nın en önemli gazetelerinden biri olan Le Soir'ın 5 Mart 2007 tarihli sayısında Harun Yahya'nın Yaratılış Atlası isimli eserinin dünya çapındaki etkisini ele alan bir haber yer aldı. "Kırmızı bir kitap Darwin'in tezini reddediyor" başlıklı haberde Harun Yahya'nın çalışması "dahiyane bir girişim" olarak tarif ediliyor.

Liege Üniversitesi'ninden Prof. Bernard Rentier'nin kişisel sayfasında şu yorumlarda bulunuyor: İçerik şaşırtıcı, ama etkileyici. Bu kuşatmanın, atlasın tüm dünyaya dağıtılmasının, ardından oluşacak etkiyi düşünmeye insan cesaret dahi edemiyor..."

Polonya'da yaratılışı savunan Polskie Towarzystwo Kreacjonistyczne isimli organizasyon, internet sitesinde, "Bazı ülkelerde yazarın kitaplarının okul kitaplarından daha nüfuzlu olduğu" belirtilmektedir.

23 Mart tarihinde Polonya'nın internet dergisi olan Interia.pl'da, Harun Yahya'nın Yaratılış Atlası eseri ile ilgili olarak "Anti-darwinist eğitim kitabı otoriteleri şok etti" başlıklı haber yer almıştır.

'Glos Nauczycielski' isimli internet haber sitesi Belçika Milli Eğitim Bakanlığının bir kitaptan duyduğu korkuyu "Antidarwinist kitap Belçika okullarını vurdu" başlığıyla haber yapmıştır.

Dziennik Online isimli haber sitesi Belçika'nın yaratılış düşüncesine gösterdiği tepkiyi sayfalarında haber yapmıştır. Belçika otoriteleri ise "kitabın acilen toplatılması gerektiğini söylüyorlar."

İsviçre'nin en büyük gazetelerinden biri olan Le Matin'de, 2 Mayıs 2007 tarihinde yayınlanan haberin başlığı şu şekildeydi: "Avrupa'da propaganda tam rayına oturmuş: olağandışı bir Atlas tüm İsviçre'yi istila etti!"

Liège Üniversitesinin aylık dergisinde, 15 Mayıs 2007 tarihinde "Şaşırtan bir Yaratılışçılık örneği: Türk bir eser evrimi tartışmaya açıyor!" başlıklı bir haber yer aldı.

Almanya'nın en büyük gazetelerinden biri olan Die Welt'in 20 Haziran 2007 tarihli sayısında "Evrime Karşı Kuran'la mücadele" başlıklı büyük bir haber yer aldı. Haberde "Paris Eğitim Bakanlığı dehşete kapılarak kitabın derslerde okutulmaması yönünde çağrıda bulundu." şeklinde bir ifade yer aldı.

20 Şubat 2007 tarihinde Almanya'da "hpd-online.de" isimli bir haber sitesinde Yaratılış Atlası ile ilgili bir haber yer aldı. Haberde Fransa ve Benelüks ülkelerine gönderilen eserlerin oluşturduğu panik ifade edildi.

Amerika'dan yayın yapan, NewsMax - America's News Page isimli büyük bir haber sitesinde, 22 Kasım 2006 tarihinde, "Türkler: Ateizm "Terorizmin Kökenidir" başlıklı bir haber yer aldı. Haberde şu ifade yer aldı: "Bu, Amerikan yaratılışçıların hayal dahi edemeyeceği kadar etkili"

Belçika'da yayınlanan La Libre Belgique gazetesinin 23 Mart 2007 tarihli sayısında "Evrim teorisini büyüyen bir başarıyla reddeden bir yazardır..." şeklinde bir ifade yer aldı.

Irish Independant, Kevin Myers, 9 Mart 2007: "Harun Yahya'nın Global Yayınevinden çıkan Yaratılış Atlası adlı kitabı, belki de bu yıl, şu ana kadar olan en olağanüstü olaydır...."

İsviç'te yayınlanan Svenska Dagbladet isimli gazetenin 4 Mart 2007 tarihli sayısında, Carl-Johan Bilkenroth tarafından hazırlanan haberde Atlas'tan «Darwin'e meydan okuyan muhteşem eser» ifadeleriyle bahsedildi

4 Haziran 2007 tarihinde, İtalya'nın en büyük gazetesi olan Corriera della Sera'daki Yaratılış atlası konulu haberde şu ifade yer aldı: "Yaratılış Atlası'yla işgal eden İslam kaynaklı yaratılışçılar arasında bir yarış başladı. İkisinden hangisinin üstün geleceğini bilemiyoruz, ama kesin olarak bildiğimiz şey bizim kaybedenler olacağımız..."

Armenews isimli haber ajansının internet sitesinde 18 Nisan 2007 tarihinde yer alan haberde, "Türkiye'de evrime karşı verilen mücadele hemen hemen kesin zaferle sonuçlanmış görünüyor." İfadesi yer aldı.

Dragor isimli İtalyanca bir evrim taraftarı sitede ise "Darwin elveda?" başlıklı bir yorum yer aldı. Yaratılış Atlası'nın Fransa ve İtalya'da oluşturduğu etkiyi karşılaştıran yorumda, Harun Yahya'nın öncülüğünü yaptığı İslami Yaratılışçılığa engel olmanın pek mümkün olmadığı, "Fransa daha ne kadar dayanabilecek?" sözleriyle vurgulandı.

24 Haziran 2007 tarihli The Washington Times gazetesinde Avrupa ülkelerinde güçlenen Yaratılış Gerçeği ile ilgili bir haber yayınladı. Haberde Paris Üniversitesi nden biyolog Hervé Le Guyader nin, İslami düşünürlerden gelen meydan okuma Anglo-Sakson kökenli yaratılışçı girişimlerden çok daha tehlikeli şeklindeki ifadesine yer verildi.

Almanya nın en önemli dergilerinden biri olan Stern de, 29 Mart 2007 tarihinde yer alan haberde Gökgürültürüsü gibi patlayan bir kitap... Bakar bakmaz anlaşılıyor, bu kitap bambaşka şeklinde bir ifade yer alıyor.

Lyon Capitale isimli Fransız gazetesinde, 13 Şubat 2007 tarihinde Harun Yahya dan Bugün Harun Yahya, en aktif İslami Yaratılışçı şeklinde bahsedildi.

Almanya nın en çok okunan gazetelerinden biri olan Süddeutsche Zeitung 29 Haziran 2007 tarihinde Harun Yahya nın Yaratılış Atlası isimli kitabı için Hayvan ve bitkiler aleminden harika resimlerle süslenmiş bir kitap diye bahsetti.

New York Times Gazetesi 17 Temmuz 2007 tarihinde Harun Yahya ve Yaratılış Atlası'na geniş yer verdi.

İSLAMİ YARATILIŞÇI VE TÜM DÜNYAYA GÖNDERİLEN KİTAP - 17.07.2007
ABD/New York Times

Amerika Birleşik Devletlerinde devlet okullarında evrimin okutulmasına karşı çıkılmasını özellikle Protestan köktendincilik olmak üzere, büyük ölçüde dindar sağ kanat desteklemiştir.

Şimdi bu tartışmaya dramatik bir biçimde yeni bir ses daha katılıyor.

Bu ses Türkiye'den Adnan Oktar'ın sesi. Kendisi, Harun Yahya müstear ismiyle, bilim ve iman konularında ve özellikle evrim teorisinin kendi ifadesiyle "aldatmaca" olduğu hakkında çok sayıda kitap, video ve DVD yayınladı. Kitaplarından birisi "Yaratılış Atlası" ise ülke içerisinde bilim adamlarının, Kongre üyelerinin, Queens ve Bemidji, Minnesota gibi yerlerdeki bilimsel müzelerin posta kutularında isimsiz olarak bırakılmış bulunuyor.

11 x 17 inç (28 x 43 cm) ve 12 pound (5.5. kg) ağırlıktaki bu kitap, parlak kırmızı renkte bir kapağa sahip ve neredeyse 800 kuşekağıdı sayfadan oluşuyor.Bu sayfaların büyük bir kısmında çok fazla sayıda resim var ve "Yaratılış Atlası" büyük olasılıkla şimdiye dek Darwin'in teorisine karşı ortaya çıkmış en büyük ve en güzel yaratılışçı meydan okuma. Sayın Yahya, Darwinizm'i Kuran'ın yalanladığı zayıf ve sapkın bir ideoloji olduğunu söylüyor.

Kutsal Kitap'a tâbi olan Sayın Yahya, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki bazı yaratılışçılarla benzerlik gösteriyor. Fakat dünyanın yalnız birkaç bin yıllık olduğunu kabul edenlerden değil. "Yaratılış Atlası"nda sayfalarca fosil bitkilerin, böceklerin ve hayvanların resimleriyle vermek istediği en önemli mesaj, günümüzde yaşayan canlıların, geçmişte yaşayan canlıların fosilleşmiş kalıntıları ile tıpatıp aynı olmaları. Bu nedenle Sayın Yahya, evrimin imkansız, sahte, yalan, aldatmaca ya da "krizde bir teori" olmak zorunda olduğunu yazıyor.

...

Bu yılın başlarında kitabın Fransızca tercümesi, Fransa'daki liselerde, üniversitelerde ve müzelerde belirince telaşa yol açmıştı. College de France'da biyoloji tarihi ve evrim profesörü Armand de Ricqles'e göre o ana kadar yaratılışçı eserler çok az sayıdaydı.

...

Brown Üniversitesi'nde biyolog Kenneth R. Miller, fen bilimleri bölümünde bulunan o ve meslektaşlarının tamamının kitaptan aldıklarını söyledi. Colorado Üniversitesi ve Chicago Üniversitesi'ndeki arkadaşlarını aradığında, kitabın onlara da geldiğini öğrendiğini söyledi. Brigham Young Üniversitesi, Connecticut Üniversitesi, Georgia Üniversitesi ve diğerleri de kitapları almıştı.

"Sanırım tıp fakültesindeki her profesöre kitap gönderilmiş olabilir," diye belirtti Columbia Üniversitesi tıp fakültesinden kitabı alan Kathryn L. Calame adındaki mikrobiyolog. "Genetik departmanı, biyokimya departmanı, mikro ? konuştuğum herkes kitabı almıştı."

Amerika Birleşik Devletleri'nde "Atlas" da dahil olmak üzere İslami kitap, hediyelik eşya ve diğer ürünleri pazarlayan Global Impex adındaki şirketin başındaki Fatih Şen, kitabın dağıtımı hakkında bir şey söylemedi fakat sadece kitabın "muhteşem" olduğunu belirterek, tüm soruların İstanbul'da Global Yayıncılık'a yöneltilmesi gerektiğini söyledi.

Kitabında ve Web sitesinde (www.harunyahya.com), Sayın Yahya 1956 yılında Ankara'da doğduğunu ve Türkiye'de büyüyüp, eğitim aldığını belirtiyor. Amacının kitapta belirtildiği gibi "evrimcilerin sahtekarlıklarını" ve evrimci bilimsel görüşler ile faşizm, komünizm ve terörizm gibi çağımızın kötülükleri arasındaki bağlantıyı ortaya çıkarmak olduğunu söylüyor. Okuyucuları, "akıllarını ve kalplerini açmaya, ve onların Allah'a daha bağlı kullar olmaları için yol göstermeye" teşvik etmeyi ümit ettiğini belirtiyor.

Çoğu ücretsiz ya da oldukça düşük fiyatlarla satılan yayınlarından "hiçbir maddi gelir" beklentisi içinde olmadığını ekliyor.

...

Postalananlar listesine bakıldığında bu girişim özellikle dikkat çekici. Dr. Padian ve Dr. Miller, her ikisi de Pennsylvania, Dover'deki okullarda yaratılışçılığın ideolojik kuzeni olan akıllı tasarımın okutulmasına karşı başarıyla mücadele eden davada davacılar için şahitlikte bulunmuştu. Kitabı alan bir başka kişi, Ohio State Üniversitesi'nden biyolog Steve Rissing ise evrimin okutulmasını destekleyen okul yönetim kurulu ve evrimin modern biyolojinin temeli olduğunu düşünen bilim müzeleri adına aktif görev yapmış.

Kitaptan bir düzine alan Bemidji, Minnesota'da Headwaters Bilim Merkezi direktörü Laddie Elwell, "Samimi olmak gerekirse bununla ne yapmalıyım bilmiyorum" diye belirtiyor. Çalışanlardan Chuck Deeter o ve meslektaşlarının, kitaptaki fosil fotoğraflarını Darwin hakkındaki programlarında kullanabileceklerini söylüyor.

...

"Uyum Hayali: İslam'da Bilim ve Din" adlı kitabı Prometheus Books tarafından sonbaharda yayınlanan Dr. Edis, Müslümanlar arasında yaratılışçılığın yaygın biçimde desteklendiğini söylüyor.

"Özünde, Kuran yaratılışçı bir metin" diye belirtiyor ve "Darwin'i sevdiğini söyleyen" bir İslam alimi bulmanın zor olacağını ekliyor.

Belki de bunun sonucunda Sayın Yahya'nın kitapları ve diğer yayınları onun İslami çevrelerde dikkat çekmesini sağladı diye belirtiyor. Dr. Edis, "Bu kişi gerçekten etkili, ne yazık ki özellikle temel bilim dalları üzerinde" diyor.

Dr. Miller buna katılıyor. Evrimi sorgulayan kişilerden düzenli olarak elektronik posta mesajları aldığını, bunların özellikle Türkiye, Lübnan ve Orta Doğu'daki diğer ülkelerden giderek arttığını ve çoğunun Sayın Yahya'nın çalışmalarından alıntı yaptığını söylüyor.

...

NCSE (National Center for Science Education) direktörü Eugenie Scott'a göre, "Benim hipotezim tüm yaratılışçılar gibi kamuoyunun gözünden saklanan çarpıcı bir gerçeği bildiklerini ve bu gerçekleri anlatırlarsa, tırnak içinde bu insanların gözlerdeki perdenin ineceğine ve evrimin gerçek yüzünün ortaya çıkacağına inanıyorlar." "Bu insanlar bu konuda gerçekten ciddiler."

DEUTSCHE ZEITUNG'DA SAYIN ADNAN OKTAR VE YARATILIŞ ATLASI - 08.07.2007
Almanya/Süddeutsche Zeitung
Almanya'nın en büyük gazetelerinden biri olan Süddeutsche Zeitung'un, 8 Temmuz 2007 tarihli sayısında Sayın Adnan Oktar'ın Yaratılış konulu eserlerinin, özellikle de Yaratılış Atlası'nın büyük etkisi üzerine bir makale yer aldı. Kai Strittmatter'in kaleme aldığı makalede şu ifadeler yer alıyordu.

ÇOK ESKİ TAVŞANLAR İÇİN SEFERBERLİK...
En etkili Müslüman Yaratılışçı, maddi imkanları ve gücüyle tüm dünyaya yayılıyor
Darwin'e karşı mücadele veren Adnan Oktar soruyor: "Şimdi kitaplarımızı mı yakacaksınız?"
Dünyanın bir hayalden ibaret olduğunu söyleyen yazar, İstanbul güneşinde parlayan takımıyla tekneye biniyor. Üzerinde tepeden tırnağa beyaz saf ipekten bir takım... Kemer tokası, manşet düğmeleri ve kravat iğnesi altın... Kar beyazı kravatının altında yine kar beyazı bir gömlek var... Etrafındaki genç kalabalığın neredeyse tamamı ise çizgili takım elbiseler ve deri ayakkabılar giymişler...
Gerek yazar gerekse yanında bulunanların hepsi evrenin bir görüntüden, maddenin de sadece bir hayalden ibaret olduğu konusunu son derece ciddi bir şekilde savunuyorlar. Yazar, "Ben bilim adamıyım. Korkmaya gerek yok, aslında konu çok açık." derken yüzünde bir gülümseme beliriyor. Sadece üç saatimiz var.
Buradaki basının ifadesiyle Adnan Hoca'yla teknedeyiz. Asıl adı Adnan Oktar olan yazar Harun Yahya olarak da tanınıyor. Adnan Oktar - ya da Harun Yahya - Türkiye'de en çok kitabı basılan yazarlardan biri.
Bilindiği gibi, Hitler, Stalin ve Mao geçtiğimiz yüzyılın en zalim suçluları. Peki ortak yanları ne? Adnan Oktar hepsinin Darwinist olduğunu söylüyor. "Komünizm ve faşizm Darwin'in öğretileridir." Darwin gibi masonlar da vahşi kapitalizmin ve PKK terörünün gelişmesinde suçlular.
Adnan Oktar huzur içinde bir yaşama kavuşmak için Darwinizm'in ortadan kaldırılması gerektiğini savunuyor. Ayrıca, "Eğer evrim olsaydı, Kuran'da mutlaka yer alırdı." diyor. Ve ardından, "Darwinizm'i tamamen çürüttüm." diye ekliyor. O sırada davetli gazetecilerden bazıları yazarın raflarda yer alan kitaplarını inceliyorlar. Bunlardan biri Tarihi Bir Yalan: Kabataş Devri...
Çarpıcı profili, geriye doğru taranmış gri perçemleri, özenli sakalı ve bıyığıyla Adnan Oktar bir parça eski siyah-beyaz filmlerde imparatoriçenin elini öpen kraliyet diplomatlarını andırıyor. Tek farkı kendisi göz maskesi yerine iddialı bir güneş gözlüğü takmış. "Panik oldular." diyor Adnan Oktar. "Kitap o kadar etkili ki, yasaklamaktan başka yapacak bir şey yok dediler." Yazarın burada kastettiği, Fransızlar... Adnan Oktar vişne suyundan bir yudum alarak devam ediyor: "Ama güneşi yasaklamak ne kadar mümkün?" Fikirlerini anlatmış olduğu Yaratılış Atlası öyle etkili ki, kitap genç öğrencilerin eline denetimsiz bir şekilde verilmek istenmiyor. Nitekim kitabın gençlere kuvvetli bir darbe etkisi yapacağı düşünülüyor.
Kitap geçtiğimiz baharda Fransa'da büyük yankı meydana getirdi. Binlerce sayıda kitap, sanki yüksek bir boşluktan öğretmenlerin, okul müdürlerinin, kütüphane yetkililerinin, yazarların masalarına düşmüştü. Parlak kağıda 800 sayfa, 6 küsür kilo ağırlığında bir kitap... İlettiği mesaj açık: Darwin yalan söylüyor. Evrim yok. Dünyayı Allah yarattı ve bir kerede yarattı. Her sayfada kolay anlaşılır bir ispatlama yöntemi göze çarpıyor: Solda bir tavşan fosili, sağda ise sevimli bir tavşan resmi... Resimlerin altındaki yazı ise şöyle: "38 milyon yıl önce yaşamış olan tavşanla bugünkü tavşan arasında tek bir fark yok. Bu, tavşanın evrim geçirmediğini, aksine yaratıldığını ispatlıyor." Bir sayfa sonra yavru bir geyik fosili, hayvanın canlı resmi ve yine benzer bir metin. Kitabın 600 sayfası aynı bu formatta. Sonra ise ek bölüm geliyor: Dünyadaki bütün kötülüklerin kaynağı Darwinizm ve dünya hayalden başka bir şey değil... Okuyucu kitapta sorulara şöyle cevap buluyor: Allah var ve kurtuluşumuz İslam'da.
Kitapların Fransa'ya ulaşmasının ardından Fransız basını büyük bir heyecana kapılmıştı... Modası geçmiş Hıristiyan evrim karşıtları onlara yabancı değildi. Ama Müslüman evrim karşıtlarıyla yeni karşılaşıyorlardı. Ne zamandır varlardı? Paris yönetimi hemen biyolog Herve Le Guyader'e kitabı inceletti. Le Guyader kısa bir incelemeden sonra "İslam ve bilim"in son derece tehlikeli olduğu görüşüne vardı. Le Guyader'e göre sadece çok az sayıda öğrenci kitapta sunulan fikirleri reddedebilecek entelektüel donanıma sahipti. Adnan Oktar ise teknede bizlere soruyordu: "Şimdi ne yapacaklar? Kitaplarımızı mı yakacaklar?"

Sergilenen Fosiller
Müslümanların Hıristiyan fundamentalistler tarzında evrime karşı kampanyalar yürütmeleri oldukça yeni bir hareket. Türkiye'de başka Müslüman Yaratılışçılar da var. Ama hiçbiri akıllı tasarıma olumlu bakmayan Adnan Oktar kadar başarılı değil...
Çoğu Müslüman milyonlarca yıllık dünya tarihini kendi dünya bakış açılarına geçirmekte bir sorun yaşamıyor. Son iki onyıldır Amerikalı yaratılışçı kamuoyu çalışmaları Müslüman çevrelere de yansıdı. Özellikle de Türkiye'de. Türkiye resmi olarak laik bir cumhuriyet. 1985 yılında, son askeri darbenin hemen ardından, devlet dinin yardımıyla Türkler'deki sol eğilimini kırmaya çalışırken, yaratılışçılık okullardaki eğitim planına da girmiş oldu.
Peki günümüzde? 2006 yılında yapılan bir anketin sonucuna göre, her 4 Türk'ten biri evrimi bir gerçek olarak görüyor, yarısı evrimden şüphe ediyor.
...
İstanbul Üniversitesi'nden genetikçi Haluk Ertan Türkiye'nin Ortadoğu'daki Yaratılışçılığın merkezi haline geldiğinden bahsediyor.
... Adnan Oktar'ın Fahri Başkanı olduğu Bilim Araştırma Vakfı tüm Türkiye'de konferanslar veriyor. Fosil sergilerine restoranlarda, Tünel'de, metro istasyonlarında dahi rastlamak mümkün. Adnan Oktar'ın sayısı 250'yi aşkın kitabı 8 milyonun üzerinde satmış. Global Yayıncılık'tan Altuğ Eti gururla internetten ayda bir milyonun üzerinde kitap indirildiğini anlatıyor. Kitaplar Urdu diline, Endonezyaca'ya ve Almanca'ya da çevrilmiş.
Adnan Oktar kendisine yapılan bazı olumsuz isnadlara karşı tavrını ise şöyle açıklıyor: "Fikirleriyle dünyayı sallayan bir kişiye böyle suçlamalarda bulunulması normal. Her büyük dava adamı bu tarz olaylarla karşılaşır." Adnan Oktar, Papa'nın kendi fikirlerinden etkilenmiş olmasını ise memnuniyetle anlatıyor. Peki Adnan Oktar'ın arkasında bir tarikat mı var? Bu soruya ise şöyle cevap veriyor: "Etrafımdakiler sadece arkadaşlarım, kardeşlerim." Peki kendini Mehdi olarak görüyor mu? Kendi web sitesinde Mehdi'nin en büyük alametlerinden birinin, kendisinin Mehdi olduğunu asla iddia etmeyeceği yazıyor. Peki kendisini eleştiren gazetecilerin korkuya kapılmaları gerekiyor mu? Adnan Oktar bu soruyu da şöyle cevaplandırıyor: "Bazı basın mensupları benim kendileri için negatif düşünceler beslediğimi düşünüyor olabilirler, ama bu kesinlikle doğru değil." Adnan Oktar hafifçe sakalına dokunuyor: "Allah herkese bir kader belirlemiştir."
Tekne kıyıya yaklaşırken Adnan Oktar gözlüklerini takıyor. Günümüzde olup biten her şeyin Altın Çağ'ın başlangıcına işaret ettiğini anlatıyor. "Yakında inşaAllah hep birlikte o günleri göreceğiz. Geldiğiniz için çok teşekkür ederim." İskeleye yanaşıyoruz. Çizgili takım elbiseler içindeki genç grup kıyıda duran iki Limuzin'in etrafında çember oluyorlar. Kar beyazı kıyafetler içindeki yazar siyah Mercedes'e biniyor. Hemen arkasından koruma amaçlı bir Land Rover yola çıkıyor. Güvertedeki raflarda ise hala Yaratılış Atlası kitabı parlıyor. Kitabın Almanca versiyonu henüz yeni çıkmış. Yazar, bilimin sınır tanımadığını söylemişti.
Geleceğin öğretmenleri evrim teorisine şüpheyle yaklaşıyor
Dortmund Üniversitesi'nde yapılan bir anket genç biyologların evrimden şüphe duyduklarını gösterdi.
Ankete göre her sekiz öğrenciden biri evrimden yana ciddi şüpheler taşıyor. Üniversiteye geçen yıl giriş yapan 1228 öğrenciyle yapılan bir anket bu durumu açıkça ortaya koydu. Anketin sonuçlarına göre, biyoloji öğretmenliği bölümü öğrencilerinin %12,5'u evrimin var olduğu konusunda şüpheleri var.
%13 oranında öğrenci ise insanla şempanzenin akraba oldukları görüşünü reddetti. %18 ise insanın bugünkü görünümüyle doğrudan yaratılmış olduğuna inanıyor.
Dortmund Üniversitesi'nde anketi düzenleyen biyoloji profesörü Dittmar Graf 25 Nisan 2007 Çarşamba günü evrim karşıtı olanların sayısını hesaplayınca şaşkınlığa kapıldı. "Şaşırmıştık, çünkü Yaratılışçı görüşlerin biyoloji öğrencilerini dahi bu derece etkilediğini gördük. Anlaşılan o ki, bu görüşler giderek yaygınlaşıyor."
Aynı gazetenin evrimin gerçekleşip gerçekleşmediğiyle ilgili düzenlediği anketin sonuçları ise şu şekildedir:
Evrim mi, hayır teşekkürler?
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Daisy-BT; 20 Temmuz 2010 14:06 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi