Arama

İslam ve Kadın Hakları - Tek Mesaj #4

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Mart 2006       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İslamiyette kadının yeri
İslam dini, kadını en yüksek dereceye çıkarmıştır. İslamiyetin kadına verdiği kıymeti hiçbir din, hiçbir düşünce vermemiştir. İslam kadınına; erkek akrabasından, fitre verecek kadar zengin olanlardan, en yakın bulunanı, bakmağa mecburdur. Yakın akrabası yoksa veya fakir iseler, (beytülmal) yani devlet, her türlü ihtiyaçlarını vermeğe memurdur.
İslam kızı, İslam kadını, geçim derdinden, düşüncesinden muaftır. O, çalışarak, didinerek, para kazanmaya mecbur değildir. Her şey onn ayağına gelecektir. Din-i İslam ona bu kıymeti vermiştir. Fakat, kadının, İslamiyeti, dinini, imanını, farzaları, ibadetleri, haramları öğrenmesi farzdır. Babasının veya kocasının ona bu ilimleri öğretmesi lazımdır.
Öğretmezlerse büyük günaha girerler. Kadının, gidip dışarıdan öğrenmesi lazım olur. Kadın, erkekten izinsiz hiçbir yere gidemez iken, bu ilimleri öğrenmek için gidebilir. İslamiyetin ilme ne kadar kıymet ve ehemmiyet verdiği burdan da anlaşılmaktadır. Müslüman kadını, ticaret, fen, sanat ve ziraat ile uğraşmaya mecbur değil ise de, bunlarl meşgul olması, para kazanması yasak ve günah değildir. Yalnız bunlarla meşgul olurken ve ilim öğrenirken, erkekler arasına girmemesi, onlara açık görünmemesi, haramdan sakınması lazımdır.
Sure-i Nisa'nın otuzbirinci ayet-i kerimesinde, kadınların kesbedeceği kazançlarından nasib alacaklarını, Allahü teâlâ bildirmektedir. Haticet'l-Kübra İslamiyetten evvel ve sonra, ticaretle meşgul olurdu, katipleri, memurları, hizmetçileri çoktu.
Hatta bir kerre, Muhammed aleyhisselamı ticaret kafilesine reis tayin etmişti. Kadının yapacağı günahlardan dolayı, ona izin veren erkekleri de, ceza görecektir. İslamiyyette, kadın harbe de gitmez. Dünyada rahat ve mes'ud olduğu gibi, onun Cennet'e gitmesi de çok kolaydır. Üç şeyi yapan, yani, kocasına hiyanet etmeyen, beş vakit namaz kılan ve onsekiz erkekten başkasına görünmeyen kadın, Cennet'e gidecektir. Onsekiz mahrem erkekten yedisi: Baba, oğul, kardeş, kızkardeş oğlu, erkek kardeş oğlu amca ve dayıdır.
Yedisi de, bunların (süt ile) olmasıdır. Din-i İslamda, aynı kadından, iki buçuk yaştan küçük iken süt emen bir kız ile yabancı bir oğlan, bir damla emseler bile, süt kardeş olur ki bunlar, hakiki kardeş gibidir. Birbiri ile evlenmeleri haram olur. Süt ile olan amca, dayı ve yedi erkek, hep böyledir. Böyle olduğuna inanmayan, kafir olur. Onsekiz mahrem erkekten dördü de, üvey oğul, üvey baba, kayınpeder ve damaddır. Bunlar, kendi oğlu, kendi babası gibidir. Peygamber Efendimizin hicretin onuncu yılında, son hacları esnasındaki hutbesindeki sözlerinden, son nasihatlarından biri:
(Kadınlarınıza eziyyet etmeyiniz! Onlar, Allahü teâlâ'nın sizlere emanetidir. Onlara yumuşak olunuz, iyilik ediniz!)
olmuştur. İslamiyette evlenmek, bir kızı mes'ud etmek, ibadettir ve bütün nafile ibadetlerden daha sevabdır.


Dinimizde kadının yeri
İslamiyetten önce kadının hiç değeri yoktu. Araplar, kız çocuklarını diri diri gömüyorlardı. Kâbe etrafında bile kadınlar çıplak dolaşırlardı. Müslümanlık gelince bu kötü âdetler son bulmuştur.
Bugün de dünyanın birçok yerinde kadınlar horlanmaktadır. Rusyada da kadına zulmedildi. Zorla Kolhozlara sokuldu. Erkek gibi, en ağır işlerde, erkek şeflerin baskısı altında, insafsızca boğaz tokluğuna, hayvanlar gibi, en ağır işlerde zorla çalıştırıldı. Fakat zulüm payidar olmadı. Bilinen akıbete uğradı.
Hür dünya dedikleri Hıristiyan ülkelerde ve İslam ülkeleri denilen Arap ülkelerinde, (Hayat müşterektir) denilerek, kadınlar da, fabrikalarda, tarlalarda, ticarette, erkekler gibi çalışıyorlar. Çoğunun evlendiklerine pişman oldukları, mahkemelerin boşanma davaları ile dolu olduğu, günlük gazetelerde sık sık görülmektedir.

Bir kadın yazar da diyor ki:
(Ne zaman bir fuara gitsem, bacaklarını açıp son model arabaların üstüne oturmuş mini etekli mankenleri görsem içim kalkıyor, midem bulanıyor. Ve şaşıyorum: İyi kötü birer kişilikleri olan bu kadınlar, orada öylece durup o arabaların birer aksesuarı gibi pazarlanmayı nasıl içlerine sindiriyorlar? Hem, kadın cinsini bu kadar aşağılatan o kadınlara karşı, hem de onları oraya oturtup müşteriyi kandırarak mal satmaya çalışanlara karşı öfke doluyor içim.)

Kadınlar, İslam dininin kendilerine verdiği kıymeti, rahatı, huzuru, hürriyeti ve boşanma hakkına malik olduklarını bilmiş olsalar, bütün dünya kadınları, hemen müslüman olurlardı.
Müslümanlıkta kadın sultandır. Dinimiz kadına çok değer vermiş, erkeğe de çok mesuliyet yüklemiştir. İslamiyette kadın ev içinde ve dışında çalışmak, para kazanmak zorunda değildir. Evli ise erkeği, evli değilse babası, babası da yoksa, en yakın akrabası çalışıp onun her ihtiyacını karşılamaya mecburdur. Kendisine bakacak hiç kimsesi bulunmayan kadına, devletin yardım sandığı bakar.
İslamiyette geçim yükü erkek ve kadın arasında paylaştırılmamıştır. Bir erkek, hanımını tarlada, fabrikada veya herhangi bir yerde çalışmaya zorlayamaz. Eğer kadın isterse ve erkek de razı olursa, kadın kendine uygun bir işte çalışabilir. Fakat, kadının kazancı kendisinindir.
Müslüman kadının ev işi yapması bir ihsandır, çok sevaptır. Yapmazsa, günaha girmez. Zorla yaptırılamaz. Resulullah efendimizin zamanından bugüne kadar, müslüman kadınlar bu ihsanı yapmıştır.
Her kadın, bir erkeğin ya kızıdır, ya kardeşidir, yahut hanımı veya annesidir. Kadınlara kötü şeyler reva görülmemeli, onlara layık olduğu değer verilmelidir. (R. Nasıhin)



Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
  • (Hanımlarınızı üzmeyin. Onlar, Allahın size emanetidir. Onlara yumuşak olun, iyilik edin!) [Müslim]
  • (Bir mümin, kötü huylu diye hanımına kızmasın! İyi huyu da olur.) [Müslim]
  • (Kadın, zayıf yaratılışlıdır. Zayıflığını susarak yenin! Evdeki kusurlarını görmemeye çalışın!) [İbni Lal]
  • (Hanımının kötü huylarına katlanan erkek, belalara sabreden Hz. Eyyüb gibi mükafatlara kavuşur. Kocasının kötü huyuna sabreden kadın da, Hz. Asiye gibi sevaba kavuşur.) [İ. Gazali]
  • (Hanımı ile iyi geçinip şakalaşanı Allahü teâlâ sever, rızklarını artırır.) [İ. Lâl]
  • (En üstün mümin, hanımına, en iyi, en lütufkâr davranan güzel ahlaklı kimsedir.) [Tirmizi]
  • (En iyi Müslüman, hanımına en iyi davranandır. İçinizde, hanımına en iyi davranan benim.) [Nesai]
  • (Hanımına güler yüzle bakan erkeğin defterine, bir köle azat etmiş sevabı yazılır.) [R. Nasıhin]
  • (Hanımının haklarını ifa etmeyenin; namazları, oruçları kabul olmaz.) [Mürşid-ün-nisa]
  • (Hanımını döven, Allaha ve Resûlüne asi olur. Kıyamette onun hasmı ben olurum.) [R. Nasıhin]