Arama


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
7 Mart 2006       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
saygı ve Sevgi Allah'adır (C.C.):::
Saygı ve sevgi birbirini tamamlayan iki güzelliktir…Kişi değişik vesilelerle başkalarına karşı bu güzelliklerle yaklaşır sever,saygı duyar...Maaşına zam yapan patronuna saygı duyar kişi her zam yapışında gözünde onu daha değerli yerlere yükseltir ve sever…Kendini borçlu hissederek mahcubiyetle karışık sever ve saygı duyar…Yolda yürürken bulamadığı adresi sorduğu kişiye karşı bir sevgi ve saygı vardır kişide…Yardımcı olmuştur kendisine gitmek istediği yerin adresini göstermiştir…Ona karşı mahcubiyetle karışık derin bir saygı ve sevgi çöker içine teşekkür yeterli değildir sanki borçlu bir teşekkür eder…Anne babasına saygı ve sevgi içindedir…Anne babası onun büyümesi okuluna gitmesi hayatında başarılı olması için hep yanında olmuş hep desteklemiştir…Onlara karşı bazen isyan içine girsede saygılı olmaya çalışır…Sever anne babasını…Onlar çok değerlidir…Onlar gereklidir…Olması gerekenlerdir…Onlara çok şey borçludur…Derin bir saygı ve eşdeğer bir sevgi ile çok sever onları…Gözlerini ayırmadan izleyip hayranlık duyduğu ‘’sanatçı’’ dediği kişiye karşı derin bir sevgi ve saygı vardır içinde…Hep onun gibi olmaya çalışarak,onun yaptıklarına başarılarına imrenerek bazen kıskanarak derin bir saygı ile sever…’’Helal sana be’’ diye kullandığı hayranlık cümleleri ile tanımlar onu…Tam gözünün görmek yada kulağının duymak istediğini yapmıştırda büyük bir iş başarmıştır…Helal sana hayranlığı ile karşılık verir bu başarısından ötürü saygısıda sevgiside artarak devam eder…Yediği peyniri,zeytini, içtiği sütü yada kolayı veya meyve suyunu üretenleri hatırlar bazen…’’Yav adamlar ne lezzetli yapmışlar be’’ gibi cümlelerle belli eder saygı ve sevgisini…Bir bilgisayar,cep telefonu görür yada evinde gece elbiseleri ile kumandası elinde uzandığı kanepede televizyon izlerken yeni yapılmış bir robot görür…İzlerken ağzından çıkan ‘’helal olsun adamlara be neler yapıyorlar’’ yada ‘’ya bunuda yaptılar be sonunda’’ hayranlıkları ile karışık sevgi duyar robotun etrafında halka şeklinde dizilmiş mühendislere karşı…Devlet başkanlarını sever,saygı duyar çok başarılı,ulaşılmaz bulur…Yolda karşılaşıp sohbet ettiği arkadaşına çay paralarını vermesinden dolayı ezik bir mahcubiyetle beraber derin bir saygı duyar…Lutfetmiştir arkadaşı…Borca ihtiyacı olduğu anda yardımına koşan mesai yada sınıf arkadaşı yada bir hastalıktan dolayı yattığı hastanede tedavisi için çalışıp şifaya kavuşmasına vesile olan doktor çok yükseklerde bir yerdedir gözünde…Her nerede karşılaşsa içinde taşıdığı ‘’kendini ona karşı borçlu hissetme’’ hali ile karşısında kıvranır ceketini ilikler,pot kırmamaya çalışır derin bir saygı ve sevgi ile ayrılırken birbirlerinden yerlere kadar kapanacak hallere girer…Her sabah aynada karşılaştığı kendisine karşı ‘’her zamanki gibi yine çok yakışıklıyım be’’ şeklinde çok derin bir saygı ve hayranlık içindedir…Herkesi sever hayranlık duyar…Herkese karşı ayrı ayrı borçluluk ve minnet duyguları ile derin bir hayranlık besler gönlünde… Saygı ve sevgisini çok cömert harcar kendince…Ve doğru yaptığı düşüncesindedir…

Oysa unuttuğu bir sevgi vardır tüm bu sevgiler arasında...Tüm sevgilerin üstünde olması gereken bir sevgi vardır unuttuğu…Sevmeyi Unuttuğu Biri Vardır…Tüm sevdiklerinin üstünde tüm sevdiklerine ve her şeye Hakim Biri Vardır sevmeyi ve saygı duymayı unuttuğu…Tüm gönüllere sevgiyi yerleştiren,tüm canlıları ayrı ayrı sevgilerle birbirlerine sevdiren,Çok derin sevgilerle sevilip hayranlıkla saygı duyulan anneleride babalarıda,kardeşleride,eşleride,çocuklarıda,arkad aşlarıda, patronlarıda,yiyilip içilenleride,solunan havayıda,görülen tüm güzellikleride,huzuruda,afiyetide,sere serpe ailece oturup piknik yapılan alanlarıda,dağlarıda,’’ay ne cici şey’’ şeklinde sevgilerle sevilen kuşlarıda, kedileride,hastane dolusu doktorlarıda,eczane dolusu ilaçlarıda,acıma ve merhamet duygularınıda,gözleride,kulaklarıda,özenle taranan saçlarıda,yemek yerken,su içerken alınan hissedilen tat ve lezzet duygusunuda,uykuyuda,güneşide,üstüne şiirler yazılan mehtaplı geceleride görülüp bilenen yada görülemeyip bilinemeyen istisnasız her şeyide yoktan yaratan faydalandığı şeyleri istifadesine sunan Rabbini yalnız O’na mahsus derin bir saygı ile sevmeyi unutmuştur…Önce Rabbine karşı derin bir saygı ve sevgi duyup diğer istisnasız bütün sevgi ve saygılarıda yalnızca Rabbi için hissetmesi,seveceği her şeyi ve herkesi Rabbi için sevmesi gerekirken Rabbini sevmeyi unutmuş, O’na duyacağı sevgi ve hayranlığı başkalarına duymuş herkese karşı kendini mahcup,borçlu ezik hissetmiştir her şeyi verenin Rabbi olduğunu unutarak…;

‘’’ İnsanlar içinde, Allah'tan başkasını 'eş ve ortak' tutanlar vardır ki, onlar (bunları), Allah'ı sever gibi severler. İman edenlerin ise Allah'a olan sevgileri daha güçlüdür. O zulmedenler, azaba uğrayacakları zaman, muhakkak bütün kuvvetin tümüyle Allah'ın olduğunu ve Allah'ın vereceği azabın gerçekten şiddetli olduğunu bir bilselerdi.’’’ (BAKARA SURESİ / 165)

Evet ya…Bütün kuvvet tümüyle Allah’ındır…Derin sevgi ve hayranlık yalnızca O’na duyulmalı böylesi bir sevgi ile yalnızca O sevilmelidir…Öyle ya her şeyi yaratan ve yarattıklarına tüm ihtiyaçlarını veren O değilmi?...Evet hiç şüphesiz…;

‘’’ De ki: "Göklerden ve yerden sizlere rızık veren kimdir? Kulaklara ve gözlere malik olan kimdir? Diriyi ölüden çıkaran ve ölüyü diriden çıkaran kimdir? Ve işleri evirip-çeviren kimdir? Onlar: "Allah" diyeceklerdir. Öyleyse de ki: "Peki siz yine de korkup-sakınmayacak mısınız?’’’ (YUNUS SURESİ / 31)

O halde istisnasız hiç kimse karşısında el pençe durmak, zihinde ulaşılmaz yüksek yerlere çıkarmak ve derin sevgilere yada dehşetli korkulara kapılmak,mahcubiyet ve eziklik duyguları ile şekilden şekile girmek,ayaklara kapanacak hallere gelmek böylesi sevgi ve saygılarla sevmek kesinlikle olmaması gereken Mutlak Yanlış davranışlardır…Elbette;
annebabanızı,kardeşlerinizi,eşinizi,çocuklarınızı, komşularınızı,arkadaşlarınızı patronunuzu yada diğer benzeri her şeyide sevecek,saygı göstereceksiniz…Fakat Allah’ı unutup,Allah’ı sever gibi değil kesinlikle…Ve tüm bunlara olan sevginiz kesinlikle Allah için olacak şekilde seveceksiniz…Öyle ya tüm hayatın Mutlak Doğru gayesi hayatın her anını Allah’ın Rızası’nı kazanacak şekilde geçirmektir…O halde seveceklerinizide Allah Rızası için seveceksiniz…Çünkü size Mutlak Kurtuluşu ve Mutluluğu verecek olan Allah’tır…;

‘’’ Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'a ve elçisine itaat ederse, onu altından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokar. İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur.’’’ (NİSA SURESİ / 13)

O halde hemen şimdi Allah’ı hatırlamalı ve O’na derin bir saygı ve sevgi ile yönelerek,O’nun razı olacağı bir hayat yaşamak gayreti içine girilmelidir…Bunun aksi bir davranış kesinlikle tarifi imkansız bir pişmanlık ve hüsrandır…;

‘’’ Allah'a kavuşmayı yalan sayanlar, doğrusu hüsrana uğramışlardır. Öyle ki, saat (kıyamet günü) apansız onlara geliverince, günahlarını sırtlarına yüklenerek: "Onda (dünyada) sorumsuzca yaptıklarımızdan dolayı yazıklar olsun bize..." derler. Dikkat edin, o işleyip-yüklendikleri ne kötüdür.’’’ (EN’AM SURESİ / 31)
Son düzenleyen asla_asla_deme; 10 Mayıs 2008 13:24