Savaş zamanından kalma kaynaklarda,sonuç Bizans ve Hıristiyan aleminin aleyhine olduğu için geniş bilgi verilmemekte, "1176 da Türklerle İmparatorluk arasında savaş yeniden patladı ve bu sefer talih Hıristiyan ordularına karşı oldu. Bu ordular Phrigia dağları geçitlerinde perişan edildiler" denilmektedir (15). Önce savaş alanı Phrigia dağ geçitlerinden herhangi birine atfedilirken,sonra savaş dolayısıyla adından bahis olunan yerlerin tayini ve Phrigia'ya dahil olup Bizans hududu dışında kalan yer aranmış ve bulunan yerin Myriokephalon (Sultandağı geçidi) olduğuna hükmolunmuştur.
Phirigia dağları, Heradotes haritasında Menandros Çayı'nın güneyinde doğuya doğru uzanan ve Antiocheia'nın kuzeyinden geçen dağ silsilesidir(16). Strabon, Pisidia, Phrigia ilişkilerini izah ederken Paluria'nın Phrigia dağları üzerinde bulunduğunu, doğudan batıya uzanan bu dağın 2° derece tarafında iki büyük ve geniş ova bulunduğunu,kuzeydeki ovanın ortasında Phromelium (Akşehir), güneyindeki ovanın Escanius ve bu ovanın dağsalında Antiocheia kentinin bulunduğunu ve Phrigia'ya dahil olduğunu belirtir(17). Soublaion, Sza Polis-Bizans hududu içinde olduğuna göre bunlara yakın ve bunun dışında bir yer olması gerekir.Savaş Phrigia dağ geçitlerinde Myriokephalon yanında (18) dendiğine ve Myriokephalon'un da Sultandağı Geçidi manasına geldiğine göre savaş bölgesinin Sultandağları'nın Phrigia'ya dahil kısmında olması gerekir.
Sultandağları kayalık olup birkaç yerinden geçilebilmektedir.Daha ziyade bu geçitleri takip eden dağ yolu üzerindeki köylerin kendilerine mahsus mânalarını incelemek gerekir.
YALVAÇ'TA KÖY VE KASABA İSİMLERİ
YALVAÇ, Galabaç veya Yalvaç adlı beyin kurmuş olması muhtemel bir şehirdir. Kuruluşunun ortalama Miladî 1100 yıllarında (19) olduğu tahmin edilmektedir.
"Yalavaç" Yalavı kökünden türetilmiş bir kelimedir. Sıhrî bir aktivitenin failini ifade eder. Halk arasında inandırıcı manasında "Yalavıcı" halen kullanılmaktadır. İlk peygamberlerden olup da Nuh tufanından önce yaşamış (20) Oğuz Kağan'ın temsilcisinin adıdır. Buna göre Yalvaç hem Hristiyanlık, hem de Oğuzlar bakımından kutsal sayılan bir yerdir.
YARIKKAYA, Sultandağı üzerinde bir köydür. Adını kırılarak çöken ve geçit veren kayanın horts bölgesinden alır. Bu çöküntü Yalvaç'a kadar devam eder.
KÖSTÜK, Yarıkkaya'nın güneyinde aynı vadi üzerinde bir dağ köyüdür. Öz Türkçe bir isimdir."Yogurkanda artuk adhak kösülse üşüğür" (Ayağı yorgandan fazla uzatsa üşür) sözü(21) Divan-ı Lügat'it- Türk'ten alınmıştır. Halk arasında halen "çocuğu yorgana köstüm(uzattım)" şeklinde kullanılan bir kelimedir. "Köstük" şeklinde, ismi çoğul halinde köy adı olarak kullanılışı burada bir savaşın olması ve düşmanın kılıçtan geçirilerek uzatılmasını ifade edebilir.
SURK, Yarıkkaya-Yalvaç arasındaki derede bir dağ köyüdür. Surk kökünden "Surkaç" veya "Surkaçlanmak" gibi kelimeler üretilmektedir. Surkaç, bir çeşit zamk olup, kılıç,hançer ve keski gibi şeylerin sapları şıkıştırılır(22). Bir bakıma kılıç kabzelerinin düşman kanıyla bulandığı yerdir.
SAĞIR, uç veya hudut beyi veya bölgesini ifade eder. Kaynakların büyük bir kısmında rastlanan bir köyümüzün adıdır. Sağır köyünün uç veya öncü kol olarak görevlendirilenlerin köyü olması ihtimal dahilindedir,
TERZİLER, Yarıkkaya-Yalvaç arasındaki vadinin şehre yakın köyüdür. Halen Terziler boğazından akan su, Akköprü ve Salurun arazisini sulamaktadır."Erincak/Alıncak, Arcez/Erciş, Urha/ Urfa, Aguvang/Ahlat" (23) misallerinde olduğu gibi eski adların Türkçeleştirilişindeki ses uyumuna bakılırsa "Terziler" adının "Tzybritze"den dönüşüm yaptığı anlaşılır.
KIRKBAŞ, Karamık-Yalvaç arasındaki vadiyi çevreleyen tepelerin güney yönünde bir köydür. Hanlar Hanı Salur Kazan Alp'in üç yüz sırma elbiseli yiğidi (24) Salgurların beyi olan oğlu Urus'un "Kırkbaş" kulu (25) bulunurdu. Kağan, savaşlara sonraları Hassa ordusu adı verilen bu kırkbaş sırmalı elbiseli askerleriyle giderdi. Bu itibarla Kırkbaş köyü adının, Kırk çeri(asker)li handan ileri geldiği söylenebilir.
MISIRLI, Karamık-Yalvaç arasındaki vadiyi çevreleyen dağların güney yönünde olup, daha ziyade Kumdanlı ovasının doğu uzantısıyla ilişkilidir. Namık Kemal'in "Musırrın sabitim ta can verince halka hizmetle!" mısraında olduğu gibi iman ve inancının fedaisi manasına gelir. Yani Musırrın, fedailerin bulunduğu yerdir.
DÜZKIR, Yalvaç'ın kuzeyinde,keklik otunun çokça hüda-ı nabit bulunduğu çorak düzlüktür. Antiocheia (Yalvaç) tepesinin batısından kuzeyine doğru uzanan ovadır.
Savaş bölgesi ve yerinin tayininde I.Manuel Komnenos'un gayesinden faydalanmamız gerekir. II. Kılıç Aslan'ın elçisine söylenen "Konya'da buluşuruz" sözünden savaş yerinin Sultandağı-Konya yolu üzerinde olması anlaşılabilir. Bunun dışında olamaz. Karamık, Yarıkkaya ve Akbel'in üzerinde bulunduğu dağ silsilesinin "Sultandağı" diye adlandırılmasında şimdiye kadar hiçbir ihtilaf doğmamıştır.
Sultandağları'nın üç tane kayalık sarp geçidi vardır. Biri Hoyran gölünün kuzeyindeki kayalık geçittir. Bu geçitten Kumdanlı düzlüğüne oradan da Yalvaç'a inilir. İkincisi Karamık beli olup Sağır, Körküler ve Terziler vadisi ile dağ yolundan geçer. Diğeri ise Yarıkkaya, Köstük ve Surk yoluyla Yalvaç'a ulaşır. Hoyran-Karamık yolları çubuk başında birleyerek Akköprüden geçer. Düzkır'da Yarıkkaya yolu ile birleşir. Yarıkkaya vadisinden Akköprü çayı akar. Hisarardı'dan gelen Eymür çayı ile birleşerek "Dozdoğan Çayı" adını alır.
Uçbey, fedaî, büyük bir kütlenin uzatıldığı Köstük, düşmanın sıkıştırılıp bulunduğu yere mıhlandığı Surk, Hanı ifade eden Kırkbaş, Hanlar hanını ifade eden Altıkapı, savaş olayının Türklük geleneğine göre Türkçe ifadesidir. Yalvaç ve Men mabedi kutsallığın timsalidir. Yalvaç, daha önce ve sonra tarihin hiçbir çağında savaş alanı olmadığına göre, bu köy ve kasabalar adlarını ancak ve ancak Myriokephalon savaşı dolayısıyla almış olmalıdırlar. Ayrıca Türklüğün mukadderatı ile ilgili savaş izlerini hatırlatacak böyle isimler taşıyan başkaca şehir veya kasaba da yoktur.
MYRİOKEPHALON NERESİDİR?
August Bailly ve Guillaume de Tyr'in ifade ettikleri dağ geçitleri ile Germiyan dağ geçidi kastedilmiştir(27). Bu da Bitinia (Aydın'ın batısı) ve Hamid ilinin kuzeyi ile hudutludur. Manuel Komnenos, Denizli, Honas ve Menderes'in yukarı kaynağı istikametinde ilerlediğine göre varılan yerdeki dağ, Phirigia'nın güneyindeki Sultandağları ve geçitleri olur. Ayrıca Myriokephalon'a Phrigia dağ geçitleri demekle, imparatorun Phrigia topraklarından dağ geçitleri vasıtasıyla geçtiği ifade edilmektedir.
William Ramsay, önce Myriokephalon'u Honas yakınlarında Düzbel olarak belirtmiştir. F. Taeschner ise, Çardak geçidini Myriokephalon zannetmiştir(27). Honas ve Çardak, savaş öncesi Bizans hududu içerisinde idi. II. Kılıç Aslan müdafaada kaldığına göre Bizans hududuna girmesi ihtimali çok azdır.Onun için Myriokephalon'u başka yerde aramak gerekirdi. W. Ramsay, Antiocheia kazısını yaparken bölgede inceleme yapmış önceki fikrinden vazgeçerek Myriokephalon'a Hoyran gölü ile Kumdanlı arasındaki geçit demiştir(28). Tomaschek ve Osman Turan da "Kumdanlı Savaşı" diyerek W.Ramsay'ı tasdik etmişlerdir(29). Ayrıca "Hareket edilmesi güç dağ geçidinde başlayan muharebe" (30) tanımına da Hoyran'ın kuzeyindeki kayalık geçitle Karamık ve Yarıkkaya geçitleri uygundur.
SAVAŞIN DURUMU
Savaş bölgesi içinde savaş yerinin tayin edilebilmesi için savaş durumuna uygun yerlerin bilinmesi gerekir. Savaş durumu dediğimiz şey, Savaş öncesi anlaşma teşebbüsleri ile savaş anı olarak karşımıza çıkmaktadır. Savaş yerinin tayini için savaş durumu anlatılırken kişisel görüşte bulunmayı doğru görmüyoruz.
Manuel, Dorylaion (Eskişehir) gibi kaleleri tahkim edip savaş hazırlıklarına girişince Kılıç Aslan 1175-76 kışında hizmetine girmiş Gvros ailesinden bir kimseyi elçi olarak Manuel Komnenos'a gönderir. Ancak anlaşma yapılamamıştır. Manuel savaş için yola çıkınca yeni bir elçi daha gönderdi. Bu defa Manuel, barışın Konya'da yapılacağını söyleyerek elçiyi geri gönderdi (CAHEN, Claud / Osmanlılardan önce Anadolu'da Türkler, İstanbul, 1979, s.116).
Manuel Komnenos, sayısız yük hayvanı,3000 araba (KIMNANOS / Historia, s.296) veya 5000 araba (MIHAEL / Chroniques, 371) veya 70.000 araba (İBNÜL AZRAK / Tarih-i Meyyâfarîkîn, 208a) ve 700.000 kişi ile Eskişehir'e hareket etti. Alaşehir ve Honas'dan geçerken uçlardan çekirgeler gibi toplanan Türkmenler 5.000-10.000 kişilik kuvvetler halinde saldırıyorlar, geçtikleri yolları bozuyorlar, leş atarak suları içilmez hale getiriyorlardı (İBNÜL AZRAK / CHALANDOU / GUILLAUME DE TYR). Bizans ordugahına saldırıp yağma eden Türkmenler 5.000 kişi idi(MIHAEL / s.208).
Bizans ordularına Homa (Ciblial) doğusunda Düzbel civarında (W. RAMSAY / Phrygia, 10, 374) veya bunun daha doğusunda (TOMASCHEK) veya Çardak yakınında 17 Eylül 1176 da (F. TAESCHNER / İslam Ans. 1, 4662), Hoyran ile Kumdanlı arasında (W. RAMSAY / 224-347), Kumdanlı'da (O. TURAN / Selçuklular Zamanında Türkiye, 210) hareket edilmesi güç (S. VRYONIS / The Decline Of Medievel Hellenism in Asie Minor And The Proceses Of Islamisation,123) Phrigia dağ geçitlerinde (A.BAILLY / Bizans Tarihi, II, l42) boğazdan geçmek için ince uzun bir şekilde yayıldı, yüksek arazinin arkasında pusuya yatan Kılıç Aslan'ın askerleri saldırdı (C. CAHEN / Preottoman Turkey, 116). Kılıç Aslan Myriokephalon'dan sonra Tzybritze geçidini işgal etti(VRYONIS / 124) veya dar ve sarp vadiye girdi. Sybriza denilen çıkış yerinde Sultan'ın kurduğu pusuya düştü (O. TURAN). Bizans ağırlığı gelince ölülerle yolu tıkadı. Asker ikiye ayrıldı. Bir bölümü katledilmişken diğer bölümü kuşatıldı (C. CAHEN / 116). Kuşatılanlar kılıçtan geçirildi, felakete uğratıldı(A. VASILIEV / Das Genaue Datum Der Schlacht Von Myriokephalon, 1927, 288), perişan edildi (A. BA1LLY / II, 142)(GUILLAUME DE TYR / 379).
Sultandağı Geçidi Savaşı'nda ve savaş yeri olabilecek yerlerde Antiocheia (Yalvaç) kazılarına benzer bir kazı veya araştırma yapılmamıştır. Bu noksanlık bölge içinde görünür veya bilinir özellikler tespit edilmesi ve bunlardan kaynakların belirttiği özelliklere uyanların savaş alanı olarak kabul edilmesi gerekir. Savaş alanının tespitinde hatayı en aza indirmiş olmak için önceden savaş vasıflarının bilinmesi ve bu vasıfların inceleme anında göz önünde bulundurulması icap eder. Onun için savaş yeri incelemesine girişmeden önce savaş vasıflarını bildiren savaş durumu tespit olunmuştur.
I.Haçlı orduları "İlk tesadüf ettikleri çaya ihtiyatsızlıkla atıldılar, burada bol bol içtikleri su sebebiyle birçok telefat verdiler. Esasen Antiocheia (Yalvaç) kentine yaklaşmış olduklarından buraya kadar çektikleri sıkıntıyı teskin için şehrin surları arasında rahat bir melce buldular"(N.KUM / Yalvaç Armağanı, s.63). Suyu bol bol içtikten sonra Yalvaç'a yaklaştıklarına göre Yalvaç yakınından akan suda kırıldıkları anlaşılıyor. Bu suyun Akköprü Çayı olması gerekmektedir. Şehirde rahat ettiklerine göre Antios (Hisarardı çayı)'un temiz kaldığı anlaşılıyor. Buna göre Türklerin işgal ettikleri boğaz ve vadinin Akköprü çayını takip eden Yarıkkaya-Terziler boğazı-Yalvaç olması gerekmektedir.
Bilahare "Frederich Barbarossa kuvvetleri Akşehir yakınlarında mağlubiyete uğratıldıktan sonra Yalvaç'a geçmek için tehlikeli bir boğazdan geçmek üzere Dük de Suap'ı ikinci kolordusu ile oradan sevk etti. Türkler...her taraftan üzerlerine saldırdılar. Dük de Suap bu boğaz muharebesinde yaralandı. Almanlar azim mesai sarfederek bu kaya arasından kendilerini kurtarabildiler" (N.KUM/s.64). Deguignes'den faydalanılarak aktarılan bu bilgideki sarp boğaz Yalvaç'ın batısına rastlayan Hoyran nahiyesiyle Karamık arasındaki Kapıkaya boğazı olup, Kalisara adıyla anılmaktadır. Bu boğaz muharebesine Tsyuritza-Kalisura, yani Kalisura Boğazı Harbi denilmiştir. Kalisura ve Kapıkaya boğazı Karamık'la Hoyran arasındaki boğazdır. Burada takibi gereken yol ise Karamık beli, Kırkbaş, Mısırlı, Terziler boğazı, Akköprü, Düzkır'dan Yalvaç'tır.
Tzybritze, boğaz manasına kullanılmıştır.Ancak Tsynritza-Kalisura kelimelerinde bir yer adı olarak kullanılmış olabilir. O zaman yan yana kullanılan iki yer adı Tsynritza ile Kalisura arasındaki boğazdan geçildiğini ifade eder. Kelimenin söyleniş yakınlığına bakılırsa Tsynrizta denilen yer "Terziler boğazı" olabilir. Bu durumda takip edilen yolun Karamık beli ile Terziler boğazı olduğu anlaşılır.
Alman imparatoru F.Barbarossa 3.Haçlı ordularının komutanı olarak Uluborlu civarında Türk topraklarına girdiğinde Sultan dağları önünden geçerken "Manuel'in düştüğü tuzağa düşmemek için bu geçitleri güneyde bırakarak Akşehir hududuna" girdiğinden bahsolunmuştur(31). Uluborlu civarındaki kale Bizans kalesi olduğundan Bizans hududuna dahildir. Hoyran gölü kuzeyindeki boğaz Uluborlu'ya yakın olması dolayısıyla Bizans hududu içindedir, diye düşünülebilir. Bundan dolayıdır ki bu yol Uluborlu - Senirkent - Kaşıkara istikametindedir. 3. Haçlı ordularından bir kısmı bu güzergahı takip etmiş olabilir. Alman imparatorunun bahsettiği tuzak mahallinin burası olması ihtimali azdır. Ancak Karamık beli ve gölü Sandıklı - Yalvaç arasındadır. Yarıkkaya beli ise Çay - Yarıkkaya arasında olup Türk hududu içindedir. Pusuya düşürüldüğü boğaz olsa olsa Yarıkkaya boğazı olabilir. "Birinci Haçlı Savaşında da büyük zayiat verdirmişti" denildiğine göre Yarıkkaya ve Karamık belleri Türklerin kontrolündedir. Bizans imparatoru Manuel Komnenos, dağ yolu gediklerini temizlemek niyetinde olduğuna göre bu boğazlardan kuvvetlerin geçmiş olması daha mantıkîdir.
Ayrıca Türklerin, başka kuvvetlerle gelmesi önlenmek istenirse Çay - Yalvaç arasındaki yol Türklere yakın olduğundan ve bu yolun geçidi de Yarıkkaya olduğundan bir kısım kuvvetlerin Yarıkkaya geçidinden geçmesi gerekir. Böylece Yarıkkaya - Yalvaç yolu Türklerden temizlendiği gibi,geçit kapatılarak da geriden Türklerin gelmesi önlenmiş olur. Onun için Sultandağı geçitlerinin bu geçitler olması icap eder. Manuel Komnenos'un diğer gayesi kutsal göreve giden Hıristiyanlara mani olan Türkleri sürüp geçitleri temizlemek ve tehlikesiz hale getirmektir. Haçlı ordularının bir kısmı Akşehir'e varmadan Çay ovasından dağ geçitleri yoluyla gittiğine ve Çay - Konya arasında Karamık, Yarıkkaya ve Akbel bulunduğuna göre Türklerin Haçlılara mani olduğu geçitler bu geçitlerdir. Geçitleri takip eden dağlar arasındaki dar vadiler Yalvaç'ta birleştiğine, geçit ve vadiler Yalvaç hududu içinde olduğuna göre Myriokephalon savaşının bölgesini ve yerini Yalvaç dışında aramak ne tarihî kayıtlara ne de aklî düşünüşe uyar. Onun için, savaş Yalvaç bölgesi içinde olmuştur denebilir.
Yalvaç'ın kuzeydoğusunda ve Akşehir beline çıkılan ilk tepe üzerine "Düzbel" adı verilir. Yalvaç'ta düğümlenen bel vadileri Düzkır ile Men mabedi arasında bulunan beldir. Ancak yaya çıkılabilen bu yerde savaş olması ihtimali azdır. Ayrıca Yarıkkaya bölgesinin fizikî coğrafya bakımından yapısı konaklamaya da elverişlidir. Yarıkkaya'nın etrafını Sultandağları çevrelemiştir. Bu dağ silsilesinin arasında 3 veya 4 km. çapında çanak şeklinde ova bulunmaktadır. Ovanın dışarıya açılan 3 kapısı(geçidi) vardır. Bunlardan ikisi Sultandağlarına açılır. Ovanın kuzeydoğusundaki geçide de "Akbel" denir. Akbel'den İshaklı'ya gidilir. Ovanın doğusunda Surk köyü vardır. Surk, bir dağ yamacında kurulmuştur. Surk, Akbel'in koruyuculuğunu yapan köy durumundadır. Ovanın batısında Yarıkkaya köyü ve boğazı bulunmaktadır, bu köy de sanki Yarıkkaya belinin koruyucusu durumundadır. Ovanın güneyindeki dar vadiden Akköprü çayının kaynaklarının meydana getirdiği dere akmaktadır.
Sultan dağlarının arasından uzanan vadinin doğusunda ve orman içinde bulunan Köstük köyünün arazisi ekime ve dikime elverişli olmadığından vadinin batısındaki tepelerin arkasında kalan düzlük ekim dikim alanı olarak kullanılmaktadır. Köstük köyünün güneyinde bulunan Elbengi köyünün ovası da yine vadinin batısındaki tepelerin arkasındaki düzlüktür.
Haçlı savaşlarında Haçlı ordularının bir kısmının geçtiği belirtilen dağ geçitleri Yarıkkaya - Yalvaç arasındaki bu vadi olmalıdır. Hatta çeşitli zamanlarda Haçlı ordularının konakladığı ve savaştıkları bildirilen "Düzbel"in yukarıda belirtildiği üzere Yarıkkaya - Surk köyleri arasındaki çanak şeklindeki düzlük olması gerekir. Buna göre de Yarıkkaya ve Akbelden başlayıp Yalvaç'a kadar uzanan geçit veya vadinin, Türklerden temizlenmesi gereken vadi olduğu anlaşılır.
Büyük Bizans ordularının Myriokephalon boğazından geçmesi gerekiyordu. Böylelikle de ordunun ince uzun bir şekilde yayılması mümkün olacaktı. Kılıç Aslan ordusunu yüksek arazinin arkasında pusuya yatırmıştı.Boğazdan geçerken saldırıya uğrayan Bizans ordusu ölülerin ve yüklerin yolu tıkaması ile bölünmüş, ordunun bir bölümü katledilmişken öbür bölümü de kuşatılmıştı. Buradaki ilk şart Sultandağı üzerinden gelen bir geçidin olmasıdır. Yarıkkaya - Karamık geçidi bu ilk şarta ve yüksek arazi üzerinde ince uzun bir boğaz olması şartına uymaktadır. Hoyran gölünün kuzeyindeki dar boğaz yüksek arazi üzerindedir denemez. Diğer bir şart yüklerle tıkanan bir yol olması şartıdır. Yükler geriden gelir ve ayrıca sonradan sevk edilebilir. Hiçbir zaman askerin önünden gitmez. Yolu tıkadığına göre ağırlık başka yoldan gelmiş ve askerin yürüyüşü yavaşlatıldığı için menzile daha önce varmış ve o yol ayrılışında yolu tıkamış olabilir. Terziler boğazı çıkışı, Karamık beli boğazı, Kumdanlı vadisi ve Yarıkkaya boğazı ile birleşmektedir. "Bizans askerlerinin bir bölümü katledilmişken, bir bölümü de kuşatılmıştı" sözünden de katledilen bölümden gayri yeni bir bölüm diye adlandırılan, askerlerin gelmiş olduğu, yani oraya yeni gitmiş olduklarından katledilmediklerini,yalnız kuşatıldıklarını anlamaktayız. D. Robenson ve Beguigne, Myriokephalon'un Karamık beli - Hoyran arasındaki vadi olduğunu ve Kalisura - Tzybritze şeklinde ifade ettiğinden Bizans kuvvetlerinin bir kısmının Karamık belinden geldiği anlaşılır. Ağırlığın başka yerden geldiği kabul edilirse Hoyran gölünün kuzeyinden Kumdanlı yolunu takiben geldiği Terziler boğazındaki cesetlerle karşılaşıp yolu tıkadığı, Karamık beli, Kırkbaş, Mısırlı, Sağır, Körküler ve Terziler istikametinden gelen askerlerin de ağırlıkları ve cesetleri geçemediğinden ikiye bölünmüş olmaları gerekir. İşte bu kuvvetler yeni gelenler olduğundan henüz katledilmemişlerdir. Daha önce gelen ve katledilmiş olanların ise başka yoldan gelmiş olmaları ve yol güzergahının da Yarıkkaya, Surk, Köstük ve Elbengi olması gerekir.