Hayat bir Yasam Enerjisidir
Bir kere dunyaya geldikten sonra
artik hayat sizindir.
Onunla istediginizi yapabilirsiniz.
Ama Tanri'nin verdigi hayatla
istedigini yapan veya yapabilen
kac insan var?
Belki hic yok.
İnsan hur dogar, ama her yerde
zincirler icindedir.
Dogar dogmaz baglanir bir ulkeye,
aileye, eve, mahalleye, arkadaslarina,
sucluluk duygularina,
ondan beklenenlere ve
onun kendinden beklediklerine.
Hayallere, umitlere, asklara,
yarinin bugunden daha guzel olacagina
ve daha bircok seye.
İnsan sanki borclu dogar.
Eger uyanmazsa bu borc
-bagimliliklarin yarattigi
bu kredi karti borcu-
ode ode bitirmeyecek.
İnsanda zincirden bol sey yoktur.
Hayatin denizine atilan
mutsuzluk cipalarinin cogu
bu zincirlere baglidir.
İnsan biraz dusunurse, aslinda,
kendi kendini bagladigini kesfeder.
Baglar disarida degil,
aklinin icindedir.
Dugumler atildigi gibi cozulebilir.
Bir dusuncenin gelisi ve gidisi kadar
buyuk bir suratle.
Hayatimiz odunc degildir.
Bitinceye kadar kullanmak uzere
kendi malimizdir.
Basit bir gercek.
Sinema salonlarinda kapilarin uzerinde
kirmizi harflerle "cikis" yazar.
Film hosunuza gitmezse
her an kalkip cikabilirsiniz.
Hayat da bir tur sinemadir.
Antik caglarda, Yunan ve Roma'da
olum bir cikis addediliyordu.
insanlarin hayat dayanilamayacak kadar
cekilmez oldugunda ona son vermeleri
simdi oldugu gibi yasak veya gunah degildi.
Roma'da asiller
olume mahkûm edildiklerinde,
imparatorun emrini
hayatlarini kendileri alarak
yerine getiriyorlardi.
Hayatimdan bezdigimde
normallesmek icin
bir yontem bulmustum.
"Dir dir etme.
O kadar sikâyetciysen cik"
diyordum kendi kendime.
Ve aklim basima geliyordu.
Beterin beterinin beterinden
uzak oldugum,
yasamaya devam etmek icin
bircok neden oldugu aklima geliyordu.
Altmisini gecen ve yalniz yasayan
bir arkadasim, kendine bakamayacak kadar
uzun yasamaktan korktugunu anlatti.
"Her seyini bir vakfa bagisladim.
Yasliligimda bana bakacaklar."
Oysa bu kisi ,Snowmobillerden ve
cep telefonlarindan onceki caglarda
Kuzey Kutbu'nda yasayan
innuit eskimolarindan olsaydi,
bunu kafasina takmazdi.
Yuk olmaya basladiginda
ailesi kizaklarina binip
av pesinde gitmeye devam etmeden
onu arkada birakacaklardi.
Karda donup olecek veya
kurda kusa yem olacakti.
Butun hayatini
bunun boyle olacagini bilerek
yasadigi, bu gercegi kabul ettigi icin
onu geride birakanlara ve hayata
dargin olmeyecekti.
Hayatini yasliliktan korkarak
yasamamis olacakti.
En karanlik zindandaki
en kalin zincir korku ve endisedir.
Yasam dusuncelerle kontrol edilebilecek
bir enerjidir.
Bu ogrenilebilir.
Her gun
"Ben korkusuzum, safim, sevgi doluyum,
bencil degilim" diyerek
ogrenmeye baslanabilir.