Arama

Dini Şiirler / İlahiler - Tek Mesaj #64

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Mart 2006       Mesaj #64
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Naat ve Hz. Peygamber (s.a.v.)
“Naat şiirin ufkudur”
Sezai Karakoç; “İnsanın ufku mü’ mindir. Mü’minin ufku peygamberdir. Peygamberin ufku da mutlak gerçeklerin habercisi, her peygamberin şahsiyetini katlarında bir yaprak gibi bulunduran son peygamberdir. Peygamber nasıl insanın ufkuysa, naat da şiirin ufkudur” şeklinde ifade eder naatı...

Naat, Peygamberin şiirle yapılan bir portresidir
Naat, sevginin aşkın şiiridir. Hazreti Peygambere yönelen betimsiz sevginin şiiri. O'na duyulan özlemin kelimelerle ifadesi. Naatın ufkunda Peygamber vardır. Şair her mısrasında O'na biraz daha yaklaşır. O'na varmak, O'na ulaşmak hedeftir şair için. Çünkü, şair O'nu bulmakla kendisini bulmuş olacaktır. Öyle ki her mısra, miraca uzanan bir basamaktır şair için. Şairin miracı Hz. Peygambere duyduğu aşktır, hayranlıktır, saygıdır. Bu yüzden şairin naattaki başarısı, sevgisinin bir ölçüsü olarak da alınabilir.
Naat, insanın kendisini Peygamberde araması, gerçeği O'nun çevresinde dolaşarak bulmaya çalışması, O'na yaklaşmaya çalışarak yaratılış sırrına ereceğini idrak etmesidir. Naat, Peygamberin şiirle yapılan bir portresidir. Her şair, durduğu yerden ve kabiliyeti ölçüsünde O'na bakar; o büyük mükemmelliğin karşısında duygularını zaptetmeye çalışır. Bütün naatlar âdeta, tarih boyunca yapılan tek bir portrenin farklı cephelerden birer örneği gibidir ve tek bir portre içindir.
Divan Edebiyatının usta kalemi Fuzulî;
"Hak-i payine yetem der ömrlerdir muttasıl
Başını taştan taşa vurur gezer avare su"
mısralarıyla suyun Hz. Peygamberin (s.a.v.) ayağının toprağına ulaşmak için, ömürlerdir başını taştan taşa vurup avare bir şekilde gezdiğini söyler. Fuzuli'nin coğrafyasında, kıble yönünde akan sular, yüzyıllardan beri Hz. Muhammed'in (s.a.v.) toprağına ulaşmak için çırpınırlar. Şair zaten kıble yönünde ve dalgalı bir şekilde akan suyun akış amacının, Hz. Muhammed'in (s.a.v.) toprağına ulaşmak olduğunu ifade ederek suyun akışını güzel bir sebebe bağlamıştır.
Yaman Dede ise Hz. Peygamber'e (s.a.v.) olan derin aşkını şu mısralarla dile getirir:
“Gönül hûn oldu şevkinden boyandım yâ Resûlallah
Nasıl bilmem bu nirâna dayandım ya Resûlallah
Ezel bezminde bir dinme fidandım ya Resûlallah
Cemalinle ferah-nâk et ki yandım ya Resûlallah”
Günümüz Türk şiirinde pek çok naat yazılmıştır. Bunların bir kısmı, şimdiden naat klasiklerimiz arasında yerini almıştır. Bu naatların başında Arif Nihat Asya'nın iki yüz mısralık naatı gelir. Yine yaşayan şairlerimizden Nurullah Genç'in 1993 yılında Türkiye Diyanet Vakfının yaptığı naat yarışmasında Türkiye birinciliği alan “Yağmur” adlı şiiri de son dönemde yazılmış en güzel naatlardan biridir.