Arama

İntihar - Tek Mesaj #8

Pasakli_Prenses - avatarı
Pasakli_Prenses
Ziyaretçi
18 Kasım 2007       Mesaj #8
Pasakli_Prenses - avatarı
Ziyaretçi
İntihar (İntihar olaylarında ön teşhis kriterlerinin araştırılması)


Hemen hemen tüm toplumlar yakın zamana dek intihar olayına değişik bir açıdan bakmışlar, onu incelemek ve anlamak istememişlerdir. Pek çok milletin kanunlarında ve dinlerinde intihar edenlere karşı cezalar düzenlendiği hemen hepsinin de bu olayı yasakladığı bilinmektedir.

20. yüzyılda Freud'la başlayan psikanalitik görüş ilk defa intihara bilimsel yönden yaklaşmaya gayret etmiş, " Self Hostilitiy - Self Destruction " görüşleri tutmamıştır.

Son yıllarda psikiyatride büyük gelişme gösteren bir kol olan, Sosyal Psikiyatri konuyu daha anlamlı ele almış ve sosyokültürel faktörlerin büyük önemini ortaya koymayı başarmıştır.

Freud'un "death-instinct" ve "meninger" in öldürme arzuları ile sarılmış olma gibi pek yeterli olmayan açıklamalarından sonra, Schnidman ve Fareberown, psikososyal bir görüşle intiharın nedenini incelenmesi ve saptayabildikleri sebepleri görüyoruz.

İntiharı daha iyi bir şarta geçiş ve onur kazandırıcı bir açıdan görenler, Japonların Harakiri'si, bazı din ve mezheplerde görülen üstün derecelere ulaşma isteği, bitik, yaşlı, hastalıklı veya şiddetli ağrısı olanların bir kurtuluş olarak intiharı seçmesi.

Psikozda şiddetli sıkıntı halüsinasyon (Hayal görme) ve illüzyona (Olmayan sesi işitme, yanılsama) bağlı olabilir.
Ölümleri sonucu yasa ve üzüntüye düşürecekleri kimselerin sevgisini kazanıp bu insanları sürekli bir üzüntü ve pişmanlık içinde bırakmak düşüncesi ile.

Yalnızlık, arkadaşsız kalma, birlikte yaşama mecburiyeti, mal ve para kaybı, sevilenlerden ayrılık ve uzaklık veya onları kaybetme, Homoseksüellik, umutsuzluk, idama mahkum olma, kumarda herşeyini kaybetme, iflas, yabancı bir çevreye uyum sağlayamama.

Son yıllarda alkol ve uyuşturucu maddeler ve sinir sistemi uyarıcılarının çok yüksek sayıda kullanılması ile intihar olayları büyük ölçüde artmıştır.

Amerika ve Avrupa'da yakın zaman içerisinde ölümcül hastalığı olan, yoğun biçimde acı çeken insanlara kendini öldürme hakkı (Ötanazi) verilip verilmemesiyle ilgili tartışmalar başlamıştır.


TANIMI


Ölümle sonuçlanan, kendini yok etme eylemi " intihar" olarak tanımlanır. Eylem ölümle sonuçlanmamışsa " intihar girişimi" adını alır.

İntiharla ruhsal hastalıklar arasında önemli oranda bir ilişki vardır. İntihar eden kişilerin %85'inde ruhsal bir hastalık saptanmıştır. Depresyonda olanlardan % 40, psikolojik hasta olanlarda % 2, alkol kullananlarda % 20 oranında olduğu saptanmıştır.

İntihar ve depresyon arasında yüksek bir ilişki vardır. Depresyondaki temel çatışmalardan ve üzüntü, bitkinlik, isteksizlik, boşluk gibi duyguların bozuklukları, intihar öncesi kişilerde görülmeye başlar. Korku, kaygı, öfke, kızgınlık gibi duygulara suçluluk duygusu veya cezalandırma isteği de yerleşebilir. Depresyonda kişinin çevresinden ayrılarak yabancılaşmamasına karşı, intihar olaylarında hastada çevreye ve kendine ilgisizlik, geriye çekilme, kendini yetersiz ve değersiz hissetme duyguları şiddetlenir. Yardım istemez çünkü yardım almayı haketmediğini düşünür.
Kişi kendini intihara götüren tüm bu duygulara ve düşüncelere karşı olumlu, çözüm getirici, acısını dindirebilecek ve yaşamını değiştirebilecek çözümler tasarlayamaz. Kendinde olumsuz yaşam koşullarını ya da ilişkilerini değiştirecek gücü bulamaz. Çaresiz hisseder. Ölümü çözüm getirecek, huzur ve dinginlik sağlayacak bir çıkış yolu olarak algılar.