Arama

Sağlık Sosyolojisi - Tek Mesaj #2

KENCISii - avatarı
KENCISii
Ziyaretçi
19 Kasım 2007       Mesaj #2
KENCISii - avatarı
Ziyaretçi
6.HASTA HASTANE İLİŞKİLERİ
Hekimler tedavi sürecinin akademik yada bilimsel yanıyla ilgilenirken bürokratik yani ile hiç ilgilenmiyormuş gibi görünmeyi tercih etmektedirler. Bunun için kısaca hastanın hastanelerde karşılaşabileceği zorluklara kuramsal olarak değinmekte fayda vardır. Hastanelerin içinde bulundukları genel sorunları tek tek dile getirmek bu çalışmanın sınırlarını aşacağından bu bölümün hedefleri arasında yer almamaktadır. Bir hastane ortamında hasta hekimle yüz yüze gelene kadar bir çok bürokratik işlemleri yerine getirmek zorundadır. Bu işlemler çoğu zaman can sıkıcı olur. Hasta bu işlemden ne kadar canı sıkılmış olursa olsun hiçbir zaman hekime bu işlemlerden yakınamayacağını çünkü konunun hekimin uzmanlık alanının dışında kaldığını bilmektedir. Yaşadığı olumsuzluklar hastayı hekim karşısında rahat bir duruma itmeyecektir. Hastanelerden sağlık personelinin ve diğer personelin neler yapıp yapmayacakları ayrıntılı bir şekilde taraflarca bilinmektedir. Dolayısıyla hastane içerisinde yapılabilecek her türlü davranış bu kurallara uygunluk göstermek durumundadır. Kuralların olduğu yerde doğallıkla bu kuralları uygulayacak kişiler arasında belli bir hiyerarşiden bahsetmek gerekmektedir. Dolayısıyla hastaneleri otoratif ve hiyerarşik ilişkilere dayalı toplumsal örgütler olarak tanımlamak mümkündür. Bunun için bir örgütsel yapı olarak hastanelerinde kendilerinin doğuş nedenini hazırlayan ve kendilerini çevreleyen kültürel özelliklerin bir ürünü oldukları hemen hemen her kültürde benzer olduğunu söylemek yanlış olmaz. Ancak böyle bir tarihsel kaygıyla ortaya çıkmış olsalar bile hastanelerin gerek ülkemizde gerekse başka ülkelerde günümüzde geldiğmiz noktadaki kapitalist ilişkiler söz konusu olduğunda tarihsel özelliklerinden ve hedeflerinden çok sapmalar gösterdiklerini ve bu günün hastanelerinin hem mülkiyet hemde yönetim ve kontrol açısından çok farklı özellikler sergilediklerini belirtmek gerekir. Günümüzde ise hastaneler daha çok iyi bir otel iyi bir okul iyi bir laboratuar ve iyi bir tedavi ve araştırma merkezi olma durumundadırlar. Ülkemizde ve başka ülkelerde çoğu zaman hastaneler tıp mesleğinden ve meslekten olmayan kişilerce yönetilmektedirler. Örneğin hekim hastanın maddi gelirine bakmaksızın gerekli olan bilimse müdehaleleri yapmak isteyecektir. Diğer yandan tedavinin maddi durumuyla ilgili bürokratlar ise hastanın hastaneyi zarara sokup sokmayacağı ile ilgilenecekler. Çünkü hastanenin işlerinin yürümesi görevini bu kesim üstlenmiştir. Bir başka örnek hekimler hastaları büyük ölçüde gözlem altında tutmaktan hoşlanmaktadırlar. Hastanın sağlığı ve doğabilecek sorunların üstesinden gelme açısından daha emin bir yol olarak düşünürler. Oysa bürokratik kesim hastaların bir an evvel hastaneyi terk etmelerini hastanenin daha çok gelir elde etmesini daha çok sayıda hastanın tedavi edilmesini talep edeceklerdir. Kısacası bu ve buna benzeyen durumlar karşısında her zaman hekim ile hastanenin bürokratik kesimini oluşturan memurlar arasında gözle görülmesede gizliden devam gizliden yapılan tartışmalardan söz edilebilir. Bu da hastanenin genel amaçları ile tutarlı durum bir durum gibi gözükmektedir. Hastanede bazı durumlarda hekimlere ve özellikle meslekte çok tecrübe sahibi olan hekimlerin hastanın hayata dönmesi yada acil önlemlerin alınabilmesi için çok fazla düşünmemeleri ve sadece söylenenleri bir emir gibi düşünerek iş yapmaları beklenmektedir.
Hastanelerde asıl işin hekimler tarafından yapıldığı düşünüldüğünden en azından hekimler böyle düşündüğünden idari kesim sadece yardımcı bir unsur olarak görülmektedir. Hem hastanenin maddi işleri hem de tıp temelli işleri baş hekimlerce ve bunların görev dağıttığı kimselerce yürütülmektedir. Eğer yapılacak iş sıradan ve rütin ise işin doğasına uygun olarak iş bölümü yapılmaktadır. Baş hekimler idari kesimin görüşünün önemli olduğunu düşündükleri konuların dışında yönetim sürecine katılmalarını kendi işlerine müdahale gibi algılamaktadırlar. Hekimler hastanelerin asıl sahipleridirler ve böylede kalmak istemektedirler. Kısacası türk hastanelerinde bürokratik kesim ile hekim arasında önemli ölçüde yetki kargaşasından yada ciddi bir çatışmadan söz etmenin mümkün olmadığı söylenebilir. Çünkü pratikte hekimler hastanenin idare edilmesine hiç kimse ve özellikle hastanenin idari kesimi ile paylaşmak niyetinde değillerdir. Hekimlerle hastane yönetimi arasındaki gerilimin ortaya çıkabileceği diğer bir alan ise hastaya nasıl hangi koşullarda bakılacağına ilişkindir. Yetişmekte olan hekimler tecrübelerini ancak hastanelere gelen hastalara bakarak arttırabilmektedir. Oysa diğer hastane personelinin amacı ise hastaları rahat ettirmek tedaviyle direk olarak ilgisi olamayan konulardan uzak tutmaktır.
Hastanelerde çatışma sadece hekim idare hasta arasında değil hekimlerin kendi aralarında da ortaya çıkabilmektedirler. Özellikle ilaç tedavisi yapılan hastalar üzerinde hekimlerin çok farklı görüşlere sahip oldukları bulunmuştur. Cerrahi dallarda bu farklılığın azaldığı görülmüştür. Oysa hastaların ne tür ilaçlar kullanarak daha kısa bir zamanda iyileşebileceği her zaman için tartışmaya açık olabilmektedirler. Hasta ile hastane arasında ortaya çıkabilecek sorunların bir kaynağı ise hastanın birlikte getirdiği ya da hastane ortamından kaynaklanan strestir. Hastalar zaten vucutlarında bir şeylerinin bozuk olduğunu hissetmektedirler. Bunun giderilmesi gerektiğini düşünmektedirler. Ve belli bir tanının konulmasını beklemektedirler. Bu bekleyiş bile başlı başına stresin kaynağı olabilmektedir. Hastalığın niteliğine ve ciddiyetine bağlı bu tür etkenler çoğu hastayı derinden rahatsız etmektedir. Örneğin bir çok hasta belki de sakat kalacağını ömrünün kalan kısmını sakat yaşayacağını hayatının bu noktada biteceğini düşünmekte bunun endişesini yaşamaktadır. Bu doğal endişelere ek olarak hastane ortamının kendisinden de kaynaklanan stresler vardır. Odasını başkasıyla paylaşmak durumunda olan hastaların bir çoğu da gürültüden rahatsız olmakta ve bu stresin diğer bir kaynağını oluşturmaktadır. Hastanın kendi evinde yaşıyor gibi hissetmesini sağlamak çevreyi buna göre düzenlemek hasta odalarını klinik atmosferinden kurtarmak hastaları stresten kurtardığı ve hastane hakkında olumlu izlenimlerle ayrıldıkları saptanmış bulunmaktadır.