Arama


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
20 Kasım 2007       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
GİRİŞ
Kadına yönelik şiddet dünyadaki en yaygın ancak en az tanımlanmış insan hakları suistimalidir. Dünyada yılda 3.5 milyon kişi şiddetten yakınmaktadır. Şiddet tarihsel süreç boyuncu hemen hemen bütün toplumlarda görülmüştür. Geleneksel kadınlık rolü beklentileri kadına adeta “kurban” pozisyonunda kalması teşvik etmektedir. Kadınlar “Öğrenilmiş acizlik” leri nedeni ile kaderlerine boyun eğmektedir. Halbuki güzelliklerden kendilerine ayıracak, cam bölmeyi kaldıracak “güç” her insanda vardır. Yeterki kadınlar kendi dünyalarının muhteşemliği ve sınırsız gücü ile tanışsınlar.

Bir çocuğun güven duygusu birden bire korkuya dönüştüğünde bakışlarına yansıyan gölgeden başka neden bir erişkinin anlaşılmaz cinsel davranışlarıyla karşılaştığı zaman henüz gelişmemiş bir bedenin söz yetimine uğramasından başka ne olabilir. Hepimizin içindeki çocuğun öldürmeden bu karanlık ortadan kaldırılabilir mi?

1.KADININ TOPLUMDAKİ YERİ

a)Dünyada çeşitli toplumlarda kadınların sosyal statülerin ve sağlık düzeyleri arasında farklılıklar mevcuttur. Uluslar arası kuruluşlarla hemen hemen tüm dünya ülkeleri kadın konusunun üzerinde durmaya 1970’lı yıllarda başlamıştır. Ancak Türkiye’de 1923 yılında Cumhuriyetin ilanıyla sosyal ve yasal haklara sahip olmuşlardır.

b)Yapılan araştırmalarda kadınların kocalarına bağımlı oldukları dolayısıyla kadınların eşler arası ilişkiye daha büyük değer verdiği ortaya koymuştur. Kadın kocasından şiddet görse dahi bunu kabullenerek eşiyle birlikte yaşamayı sürdürmüştür. Çünkü ekonomik özgürlüğü olmayan kadın buna mecbur kalmıştır. Ekonomik özgürlüğü olan kadın ise ailedeki bütünleştirici rolünden dolayı eşinin şiddetine katlanmıştır.

1.ŞİDDET

2.1Şiddetin Tanımı:

Bir karşılıklı ilişkiler ortamında taraflardan biri veya birkaçı doğrudan veya dolaylı toplu veya dağınık olarak diğerlerini veya birkaçını bedensel bütünlüğe veya törel, ahlaki, moral manevi, bedensel bütünlüğüne veya mallarına veya simgesel ve sembolik ve kültürel değerlerine oranı ne olursa olsun zarar verecek şekilde davranmışta bulunulmasına şiddet denir. Başka bir deyişle şiddet fiziksel yada fiziksel olmayan biçimlerde, fiziksel ve ruhsal acı ve zarar veren saldırgan davranışlardır. (4)

2.2Kadına Yönelik Şiddet:

Kadına yönelik şiddet, kadınlara fiziksel, cinsel yada psikolojik zarar verebilecek acı çekmelerine neden olabilecek davranışlar bu davranışlara ilişkin tehditler ve kadınların özgürlüğünün zorla kısıtlanmasıdır.

Ülkemizde Başbakanlık Aile Araştırma kurumunun 1994 yılında yaptığı araştırmada, aile içinde kadınların % 34 fiziksel, % 53’ ü sözel şiddete uğramaktadırlar, çocukların % 46’sının fiziksel maruz kaldığı saptanmıştır. Şiddet uygulanan yer “ev” dir, yani şiddetin mekanı evdir. Saldırgan koca veya duygusal ilişkide bulunan erkektir. Erkek kadına dayak atma hakkını kendide bulmaktadır. Kadına yönelik şiddete daha çok tekme, tokat ateşli silahlar, kesici aletler kullanılmaktadır.

Kadın dayanışma vakfının 1995 yılında yaptığı bir araştırmada, kadınların sadece % 3’ü eşinden şiddet görmediklerini söylemişlerdir. % 41’i de kocaları
tarafından küçük görüldüklerini söylemişlerdir. Diğer kadınlar ise kocaları tarafından şiddete maruz kalmaktadırlar. (4)

2.1 Aile İçi Şiddetin Nedenleri

- Eşin evle ilgilenmemesi
- Eşin saygısız tavır ve davranışları
- Eşin kötü alışkanlıkları (Alkol, madde, kumar vb)
- Yüksek enflasyon
- Ahlak ve namus anlayışı
- Anne babaların geçmişteki dayan deneyimi
- Geniş aile yapısı
- Gelin kaynana ikilemi
- Şiddetin kuşaktan kuşağa sorun çözmek biçimi olarak aktarılması
- Yasaların yetersizliği (1)

Bir araştırmaya göre;

Kadınların Çoğu daha evliliklerinin ilk günlerinde % 33’ü alkol yüzünden şiddete başvururken % 19’u ise, hem alkol hem de kumar nedeniyle şiddet uygulamaktaymış. Örneği bir kadın alkolik eşinden nasıl ayrıldığını şöyle ifade etmiştir.

“Eşim akşamdan gecenin bir vaktine kadar içer, zil zurna sarhoş gelir ve çoluk hepimizi ayağa diker. Hiçbir sebep yokken hepimizi iyice döver. Yine öyle akşamlardan biriydi, işten çok yorgun gelmiştim. Eşim gecenin bir vaktinde eve sarhoş geldi, bizi ayağa dikti ben o zaman kendimi kaybetmişim ve elime geçirdiğim bir sopayla eşimi fena halde dövmüşüm. Olaydan sonra bu işin olmayacağına karar verdim ve eşimden ayrıldım (7).