1. ÇOCUK İSTİSMARI
6.1 Çocuklara Kötü Davranma (istismar) ve İhmal Etmenin Tarihçesi
İnsanlık tarihinde geriye bakıldığında farklı kültürlerde farklı çağlarda çocuğun, bir “mal” gibi algılanıp çeşitli biçimlerde kötüye kullanıldığı görülür. Çocukların doğar doğmaz babaları tarafından öldürülmeleri, köle olarak satılmaları, tanrılara adak olarak verilmeleri, boğaz tokluğuna çok ufak yaşlarda ağır işlerde çalıştırılmaları gibi, örnekler çoğaltılabilir. Eski yunan toplumunda babaya çocuğa kötü davranması ve gerektiğinde ırkın özelliğini koruması amacıyla onu öldürmesine izin verilmiştir. İkinci asırda eski Yunan hekimi, olan Saranus ebelere doğumda her çocuğa iyice muayene etmeleri ve yetiştirilmelerini uygun görmediklerini öldürmeleri için terk etmelerini önermiştir.
Tarihte çeşitli toplumlarda zaman zaman çocuklara karşı kötü davranıldığı görülmüştür. Spartalıların fiziksel özürlü çocukları kabilenin yaşlılarının oluşturduğu bir kurul tarafından muayene edildikten sonra onların öldürülmesine veya yaşamasına karar verildiği bilinmektedir.
Örneğin Avusturya’daki bir kabilede ikiz doğan çocukların normal görülmedikleri için öldürülüyordu. Yine İskoçya ve Hindistan’da ikiz doğumlar utanılacak bir talihsizlik olarak kabul edilirdi.
İskoçya’da ikiz doğum yapan kadınlar iki ayrı erkekle ilişki kurdukları düşünülerek suçlanırdı.
Gayri meşru çocuklarda zaman zaman toplumlarda sorun olmuşlar ve kötü davranılması gereken çocuklar olarak düşünülmüşlerdir. Celts’ler doğan bebeğin sağlıklı ve meşru olup olmadığının anlamak için bebeği soğuk nehre bırakırlardı. Eğer bebek yeterince güçlü ve meşru ise su yüzünde kalır aksi takdirde batarak boğulurdu.
İnsanlık tarihinde kız çocuklar daha öldürülmüşlerdir. Kız çocuklara kötü davranma ve ihmal etme daha sık görülmekteydi. Özellikle Hindistan ve Çin’de kız çocuklar ekonomik nedenlerle satılmakta veya iş gücüne fazla katkıları olamayacağından öldürülmekteydiler. Eskimolar arasında eve gelen misafirlere kızlarını ikram etmede yaygın bir uygulamadır.
17. ve 18 Yy.da sık sık karşılaşılan bir başka öldürme yöntemi de özellikle İngiltere’de uygulama istenmeyen bebeklerin bizzat anneleri tarafından uyurlarken ezilerek öldürülmesiydi.
ABD’de bildirilen ilk çocuk istismarı olayı New York şehrinde olmuştur. Mary Ellen kendisini evlat edinen üvey anne babası tarafından ısırılan bir çocuktur. Bu çocuğa yapılanlar daha uygun bir yasal kuruluş olmadığı için “Hayvanlara İşkenceyi Önleme Derneği”’ ne bildirildi. Bu durum 1871’de Çocuklara İşkenceyi Önleme Derneği’nin kurulmasına neden olmuştur.
Şiddet, ihmal ve terk etme son iki yüzyıla kadar devam etmiştir. 1980 yılında ABD’ yapılan çalışmalarda kötü davranılan çocukların her gün arttığı bildirilmiştir. Özellikle son 10 yılda tüm dünyada olduğu gibi ABD’de toplumun ilgisini çeken konularda biri ve en önemlisi çocuğa kötü davranma konusudur. Yapılan araştırmalar çocuğa kötü davranmanın hayret edilecek kadar yaygın olduğunu göstermektedir. Aç bırakılan, dövülen cinsel amaçla kullanılan, sigara ve demirle yakılan ve karanlıkta elbise dolaplarına kilitlenen çocukların sayısı oldukça yüksek bulunmuştur.
Çocuğa kötü davranma ülkemizde temel bir sorun olarak pek konuşulmamaktadır. Bu durum iki biçimde yorumlanabilir.
1. Türkiye’de bu konuda bir duyarlılık yoktur ve dolayısıyla sorunun varlığını veya yokluğunu gösterecek yeterli veri toplamış değildir.
2. Türkiye’de çocuğa (kötü davranma) olarak nitelenebilecek bir sorun yoktur. Ayrıca sorunun varlığı veya yokluğu varsa ne kadar yaygın olduğu bilinmemektedir.
Çocuk istismarı yalnızca fiziksel istismarla sınırlı değildir. Diğer istismar türlerine ışık tutmak ve sayısal veriler elde etmek amacıyla çocuğa kötü davranma ve ihmal türleri ile ilgili yapılan araştırmalarda 1985-86 yıllarına ait gazete haberleri taranmış, bu konuda 209 haber, istismar ve ihmal türleri, istismar-ihmal edilen ve edenlerin bazı özellikleri açısından değerlendirilmiştir. Ayrıcı aynı yıllarda İstanbul, Ankara, İzmir adliyelerindeki tüm ağır ceza ve asliye ceza mahkemelerinin kararları taranmış ve çocuk istismarına, ihmaline ilişkin olanlar incelenmiştir. Yapılan bu araştırmalardan elde edilen veriler değerlendirildiğinde, en çok dikkati çeken sonuç cinsel istismarın gazelerde % 42, adliyede % 65 oranla diğer istismar ve ihmal türlerinde daha yoğun olarak rastlanmasıdır. Ancak Türkiye’de çocuk istismar ve ihmali konusunda ilerleme kaydedilmesi için bilimsel araştırmalara paralel olarak, konu ile ilgili yasalara işlerlik kazandırmak, sosyal sorunları iyileştirmek, kamuoyunu bilinçlendirmek ve disiplinler arası işbirliğini sağlamak gerekmektedir.
Ülkelerin en değerli varlıklar olan çocukların her yönden sağlıklı büyüme, gelişme ve yetişmeleri, çocuk istismarı ve ihmali konusunun gerek bireysel ve gerekse toplumsal boyutta ciddi bir biçimde ele alınması ile mümkün olacaktır.
6.2 Kötü Davranılan ve İhmal Edilen Çocukların Tanımı
Birlemiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) tarafından 1986’oa çocuk istismarının kapsamı şöyle belirlenmiştir:
a) Çocuğa maksatlı olarak zarar verilmesi
b) Bu davranışın sosyal açıdan yasaklanmış olması
c) Eylemin istismar olduğu konusunda uluslar arası bir görüş birliğinin bulunması
d) Toplum olarak değil, kişi tarafından gerçekleştirilmiş olması
e) Bu eylemden sadece veya daha çok çocukların zarar görmüş olması
Bu belirleme, istismarın tüm toplumlar tarafından kabul edilecek bir tanımının yapılmasının güçlülüğünü ortaya koymaktadır. Çünkü kültürel yapıda geleneksel olarak kabul gören davranış, diğer toplumda istismar olarak kabul edilebilir.
- Anne, baba veya çocuktan sorumlu kişiler tarafından girişilen, toplumsal değerlerin olan tüm eylem ve eylemsizlik olarak tanımlanır.
- İstismarı, çocuğun bakımı ile ilgilenenlerin çocukları cezalandırma, disiplin altına alma ve kontrol etme amacıyla haklarını sömürme olarak ihmali ise koruma ve bakımı ile ilgili görevleri yapmada başarısızlık olarak ifade edilir.
- Anne – babaların veya çocuktan sorumu olan kişilerin giriştiği veya ihmal ettiği eylemler sonucunda kaza dışı zarar görmeleri olarak tanımlanır.
- Çocuklara karşı girişilen onların fiziksel, duygusal, zihinsel, toplumsal girişimleri engelleyen her türlü eyleme kötü davranma (istismar) çocuğun beslenme, barınma, korunma, gözetim, sağlık gibi temel gereksinimlerinin karşılanması da “ihmal” olarak tanımlanır.
- İstismar sadece bir eylem ile sınırlı değildir, gerekli olduğu durumlarda hiçbir tepki göstermemenin, yani eylemsizliğinde olması istismar kapsamına girer. Çocukları başıboş bırakmak, olası tehlikelerden korumamak da istismar kabul edilir.
İstismar ve ihmali tanımlarken karşılaşılan güçlüklerden biride kültürler arası farklılıklardır. Farklı kültürlerde o kültürün çocuğa verdiği değerlerden veya yaygın olarak kabul edilen ve uygulanan disiplin yöntemlerinden kaynaklanan sorunlar nedeni ile istismarı evrensel bir biçimde tanımlamak olanaksız görülmektedir. Örneğin, bir batılı ülkemizdeki bazı geleneksel çocuk yetiştirme yöntemlerini kundaklama, dayak, sünnet, vs çocuğa istismar olarak algılarken geniş çapta bir inceleme yapan diğer bir batılı araştırmacı bu uygulamaları istismar dışında bırakabilir.
İstismar ile terbiye amacıyla çocuğu cezalandırma davranışını birbirinden ayırmak gerekmektedir. Terbiye amacı ile verilen cezada çocuğun kötü davranışı bırakıp, iyi davranışı kazanması beklenir. Çocuğa kötü davranmada ise, çocuğun davranışını düzeltme, onu daha iyiye götürme amacı güdülmez. Çocuk yaşadığı için, sanki bu dünyaya geldiği için suçludur ve çocuk var olduğu için cezalandırılır.
6.3 İstismar ve İhmalin Sınıflandırılması
· Fiziksel İstismar
· Duygusal İstismar
· Cinsel İstismar
· Fiziksel ve Duygusal İhmal
6.1.1 Fiziksel İstismar
Fiziksel istismar tüm davranışlar içinde en çok dikkati üzerinde toplanmış olan rapor edilmiş vakaların yaklaşık % 50’sinde var olan konudur. Fiziksel istismar tüm istismarlardan ölümlerin % 47’sini oluşturur.
Bu istismar kavramı kaza sonucu olmayan çocukta fiziksel bir hasara, yaralanmaya, hatta ölüme neden olabilen tüm erişkin davranışlarını kapsamaktadır. Bu saldırılar bazen çok hafif, çocuğa zarar veremeyecek biçimde olduğu halde, bazen de çürükler, morarmalar, kırıklar, çıkıklar, baş travmaları gibi çocuğun ölümüne neden olabilecek kadar ciddi olabilmektedir.
6.1.2 Duygusal İstismar
Çocuğun yaşı ve içinde bulunduğu gelişim dönemi duygusal istismarın çocukta meydana getireceği sonuçların farklılaşmasına yol açabilmektedir. Örneğin aşırı koruyuculuk bebekli döneminde çocuk için önemli bir gereksinim iken aynı tür davranış okul öncesi, okul çağı ve erginlik döneminde duygusal istismar olarak değerlendirilir.
Duygusal istismarı değerlendirirken anne baba ilişkisinin yanında ailenin bulunduğu sosyal, ekonomik ve kültürel sistemlerinde göz önünde bulundurulmasının yararlı olacağı görüşü yaygındır. Duygusal istismar az görülen bir formu da ebeveynin çocuğu hasta olarak kabul ettiği “Munchausen Sendromu” dur. ABD’de bildirilen bir vakada anne çocuğa fekal materyali injekte etmiştir. Çocukta yaygın infeksiyonlar saptandığı halde anne çocuğa antibiyotik vermemiştir. Bu durum devamlı infeksiyonlara ve birçok kere hastaneye yatmaya sebep olmuştur. İngiltere’de ise; bir anne çocuğun kendi idrarı yerine kontamine idrar örneğini vererek yine çeşitli defalar çocuğun hastaneye yatmasına neden olmuştur. Bu durumlarda çocuk ebeveynin ciddi psikiyatrik problemlerinin kurbanı olmaktadır.
Duygusal istismarı teşhis etmek oldukça güçtür. Çünkü yara, yırtık gibi belirgin özellikler göstermez.
Duygusal istismar nadiren fiziksel belirtilerle ortaya çıkabilir. Klinik belirtiler çok değildir. Konuşma bozuklukları, fiziksel gelişmede gecikme, uyku bozuklukları, bilinçsel ya da duygusal gelişme geriliği, psikosomatik şikayetler (baş ağrısı, bulantı, abdominal ağrı vb.), enürezis, enkoprezis gibi belirtilerin yanı sıra annelerin çocuğun duygusal beslenme ihtiyaçlarını tam olarak yerine getirememesi sonucu çocukta organik temeli olmayan “büyüme bozukluğu” görülmektedir.
Duygusal olarak istismar edilmiş çocukta birçok davranışsal bozukluklar izlenebilir. Çocukta oyun isteğinin olmaması, alışılmadık korkular, depresyon, içe dönüklük ve saldırganlık görülebilir.
Hiperaktivite, güçsüzlük duygusu, aşırı kaygı, hafıza, konsantrasyon ve oryantasyon bozukluğu, aşırı bağımlılık, parmak emme, ısırma, sallanma gibi kendini uyaran hareketler, yalan söyleme, çok temiz ve düzgün olma duygusal olarak istismar edilmiş çocuklarda sık görülen davranışsal belirtilerdir. Bu çocukların adölesan döneminde suç işleme, ilaç bağımlılığı, intihara teşebbüs oranlarının daha yüksek olduğu saptanmıştır.
6.1.3 Cinsel İstismar
Cinsel istismarın çeşitli tanımları mevcuttur;
Bir yetişkinin bir çocuğa cinsel doyum sağlamak amacı ile yaklaşması ve onu kullanmasıdır.
Olgunlaşmamış çocukların anlamadan ve kendileri istemeden seksüel ilişkide kullanılmalıdır.
Psikososyal gelişimini tamamlamamış ve yaşı küçük olan bir çocuğun cinsel uyarı için kullanılmasıdır.
Ulusal Çocuk İstismarı ve İhmali Merkezinin (The National Center on Child Abuse NCCAN) tanımına göre; bir yetişkinin çocukla ilişki kurarak cinsel uyarı için çocuğu kullanmasıdır.
Cinsel saldırıya yönelenler baba, anne, kardeşler, üvey baba, uzak akrabalar, aile ile ilişkili insanlar, arkadaşlar, bebek bakıcıları, öğretmenler, yabancılar ve aynı yaştan ya da yakın yaşlarda olan çevredeki insanlardır. Genellikle saldırganların orta yaş kuşağındaki insanlar oldukları ve çoğunlukla erkek oldukları görülmektedir.
Erişkinlerin çocukların anlattıklarına güven duymaması ve anlattıklarını masal olarak kabul edip, yapıldığı ispatlanana kadar olayı olmamış kabul etmeleri olayların atlanmasına ve çoğu olayda da geç müdahaleye neden olmaktadır.
Cinsel istismarda bulunan kişilerin çoğu çocuğun ailesi tarafından bilinene kişilerdir. Temelde bunun oluşturduğu en büyük sorun bu olayların açığa çıkarılmaması ve bildirilmemesidir. Bildirilmeme olaylarının çoğunun çocuğu cinsel olarak istismar eden kişinin tehdit etmesinden veya birçok olguda bunu yapan kişinin aileden biri olmasından kaynaklanır.
Çocukluk döneminde cinsel istismarı yaşamış olan çocuklarda cinsel istismar tek başına fiziksel belirtilerle tanımlanabilir. Öncelikle anormal belirtiler aranmalıdır. Sıklıkla görülen genital bölge, ağız, kol, ense, bacaklarda ekimoz ve sıyrıklar, ısırık izleri ile birlikte rektal dokuda yırtık, vajinal açıklıkta dilatasyon, hymenin yırtılması, vajinal ve rektal kanama görülebilir.
Cinsel saldırıya uğrayan çocuklarda perinede yaralanmalara, çocuğun hareketini engellemek için iple bağlandığını gösteren izlere rastlanabilir. Ayrıca yürüme ve oturmada güçlük, özellikle 10 – 15 yaşlarındaki gebelik, cinsel yolla bulaşan hastalıklar (gonore, sifiliz) vajinit, anal sfinter tonusünün azalması, üretrada enflemesayon, genital bölgede ağrı, şişme ya da kaşındı, idrar yaparken ağrı, tekrarlayan üriner sistem enfeksiyonları da görülebilir.
Cinsel istismarda fiziksel kanıtların yokluğu, davranış bulgularını önemli hale getirir. İki yaşındaki bir çocuğun muayene masasına yatmak istememesi, direnmesi normaldir. Fakat çocuk bezi, kilotu açıldığında korku belirtileri gösteriyorsa cinsel istismardan şüphelenilir. Eğer daha büyük bir çocuk genital muayenede aşırı korku ve endişe gösteriyor veya 3-4 yaşında bir çocuk hiçbir reaksiyon göstermiyorsa cinsel istismardan şüphelenilmemelidir.
Ayrıca yatağını ıslatma, parmak emme, aniden çocuğun her şeyden korkması, evden kaçma, ilaç ya da alkol kullanımı kişilikte önemli ölçüde değişiklik olması (depresyon, öfke, düşmanlık, agresyon), okul başarısında değişiklik, intihar düşünceleri ya da girişimleri, somatik şikayetler (baş ağrısı, abdominal ağrı, yeme bozuklukları), uyku bozuklukları, cinsel içerikli uyarıcı resimler çizme, yaşa uygun olmayan cinsel oyunlar, aşırı mastürbasyon, alışılmışın dışında cinsel davranışlar, arkadaşlarından uzaklaşma adölesanlar arasında ******lik gibi davranışlar bu çocuklarda sık görülür.