ÇADIR SÜSLEMELERİNİN OSMANLI SÜSLEME SANATINDAKİ YERİ Toplumlann sanat duyarlılığını en kesin ve açık bir biçimde o toplumun süsleme sanatlannda görmek mümkündür.117 Süsleme açısından çok zengin olan Osmanlı çadır süslemelerinin bu bakışla yakından ele alınması kaçnılmaz bir zorunluluktur. Çünkü Osmanlı çadır süslemeleri, Osmanlı işleme repertuarının araştırılmamış bir bölümünü oluşturmaktadır. Doğal olarak çadır süslemelerini Osmanlı süsleme sanatından ayrı düşünmek mümkün değildir.
Türk süsleme sanatının gerek İslamiyet öncesi ve gerekse İslamiyet sonrası Türklerin hakimiyet kurduğu pek çok coğrafi bölgelerdeki süsleme geleneklerinden etkilenmiş olması doğaldır. Ancak bu etkilenme çok kısa bir zaman diliminde kalmış, gerek renk, motif ve kompozisyon yönlerinden gerekse Türklere özgü sadelik yönünden, Türk duyuş ve düşüncesinin en önemli ifade aracı haline gelmiştir. Türk süsleme geleneğini ve kültürünü, bu sanatın yakın ilişkide bulunduğu diğer kültürlerden kolayca ayırmak mümkündür. Çünkü Türk süslemesi sade, ruha ve aynı zamanda mantığa hitabeden, eşyanın kendisini değil, ona hakim olan tabiat kanunlannı kullanmaktadır. Türk süslemesi uygulandığı alanın bütünlüğünü bozmadan o esere ayn bir ahenk ve güzellik katar. En basit gibi görünen bir motifin ardında binlerce yıllık bir kültür oluşumunun gelenekleri, efsaneleri ve inançları bulanmasına rağmen, bu basit motif Türk kültürünün potasında erimiş ve yeni bir anlatım ve ifade zenginliği kazanmıştır. Klasik Osmanlı döneminin en gözde motiflerinden sayılan ve çadır süslemelerinde de kullanılan çinbulutu, üç yuvarlak benek (çintemani) motiflerininin yabancı kültürlerle ilgileri yalnızca adlandırmalarında kalmıştır.
Fatih Sultan Mehmet, hekimler, bilim adamları, şairler ile toplantılar yaptığı gibi, hattatlar, nakkaşlar, tezhip sanatçıları ve ciltçilerle de çok yakından ilgilenip, onların çalışmalarına destek olmuştur. Fatih döneminde kurulan Nakış Mektebi'nin uzantısı olduğu düşünülen "Ehl-i Hiref cemiyeti 1481-1512 yılları arasında gelişmiştir. Büyük çoğunluğunu "Nakkaşlar"ın oluşturduğu bu cemiyet, hem güzel, hem süsleme sanatları, hem de zanaatçılardan, (ressamlar, zerduzler, ciltçiler, sarraflar, kuyumcular, ahşap sanatçıları, terziler, şapkacılar, çizmeciler, dokumacılar, işlemeciler, vb.) oluşmakta, her sanat grubu kendi içinde bir okul gibi çalışmakta idi. Her sanatkâr grubunda başkan, başkan yardımcısı ve sanatkârlar bulunmaktadır. Devlet tarafından senede dört defa ödeme yapılan sanatçıların çok başarılı olanlarına, teşfik için ayrıca prim de ödenirdi. Baş sanatçılar dini bayramlarda, eserlerinden sultana verdikleri hediye karşılığında ödüllendirilirlerdi.