Arama

Kürk Hayvancılığı - Tek Mesaj #2

Tiglon - avatarı
Tiglon
Ziyaretçi
21 Kasım 2007       Mesaj #2
Tiglon - avatarı
Ziyaretçi
Uzun tüyleri ile Ankara Kedisi ve Ankara Keçisini andıran Ankara Tavşanının Anavatanı Türkiye/Ankara olduğu bilinmektedir. Değişik kaynaklara göre, 1700 lü yıllarda Fransa Kraliçesine hediye olarak gönderildiği, Nachtsheim’e göre ise 1723 yılında Karadeniz kıyısından Fransa ve oradan da İngiltere’ye götürülerek ıslah edildiği belirtilmektedir.
Ankara Tavşanı, yıllardan sonra Anavatanı’na Kırşehir’li bir gurbetçi sayesinde dönmüştür. Adının “Ankara Tavşanı” olmasından etkilendiği için Almanya’dan kesin dönüş yaparken yanında getirdiği Ankara Tavşanları ilk damızlık çekirdekleri oluşturmuştur. Bundan sonra Ankara Tavukçuluk Araştırma Enstitüsü Müdürlüğünde, TÜBİTAK destekli proje için Fransa’dan 62 adet Ankara Tavşanı getirilmiştir

Ankara tavsaninin Ingiliz, Rus, Fransiz, Satin, Alman, Giant, Çin, Tanghang Ankara tavsani gibi birkaç lokal tipi vardir. Fransiz ve Satin Ankara tavsanlari ile Alman ve Giant Ankara tavsanlari birbirlerine benzer özellikler gösterir. Ingiliz Ankara tavsani en küçük yapida ve en ince elyaf yapisina sahip tiptir. Giant ve Tanghang Ankara tavsanlari en iri yapida olan tiplerdir.

Ayrica Ankara tavsaninin 12 degisik rengi mevcuttur, ama en çok tercih edileni albino olan beyaz Ankara tavsanidir. Diger renkler içinde en önemlileri siyah, mavi, sari, gri, kahverengi, sinsilla ve sincap renginde olanlardir. Beyaz olanlarin tüyleri sik, ipek gibi ince ve uzundur.

Disilerde canli agirlik erkeklerden daha fazladir. Entansif bakim kosullarinda Ankara tavsanlarinda ortalama ticari ömür dört yil kadardir.

Vücut agirligina bagli olarak Ankara tavsanindan yilda elde edilen yün miktari, koyunun bir kg canli agirligina karsilik alinabilen yünün yaklasik dört kati kadardir (bir kg canli agirlik basina koyundan 50 – 70 g yün alinirken, tavsandan 200 – 250 gr. yün elde edilmektedir). Tavsan yününün ortalama % 98 saf yün orani göz önüne alinacak olursa, yün üretiminde koyundan 7 – 8 kat üstün oldugu açikça görülmektedir.

Ankara tavsani yetistiriciliginde et, gübre, deri gibi yan ürünler de isletmeye önemli bir ekonomik gelir saglamaktadir. Eti yenen hayvanlar içinde sellülozca zengin olan ve kolay sindirilemeyen yemleri en iyi degerlendiren hayvan tavsandir. Yedigi yemleri ete dönüstürme orani çok yüksektir. Tavsan eti proteince zengin, yag, kolesterol ve kalori orani çok düsüktür. Kolesterol miktari dana ve koyun etinde 71 mg/100 g, tavuk etinde 98 mg/100 g olmasina karsin, bu oran tavsan etinde 65 mg/100 g kadardir. Et üretimi için genellikle üç aylik tavsanlarin kesilmeleri önerilmektedir. Ayrica tavsan eti oldukça lezzetli bir ettir. Özellikle Ankara tavsani kafeste yetistirildigi için eti diger tavsanlara göre daha yumusaktir. Tavsan eti çabuk piser ve hazmi kolay oldugu için özellikle yaslilara ve damar sertligi olan hastalara tavsiye edilebilecek bir yiyecektir. Kalorisi düsük oldugundan, sismanlatmadigi için bir rejim yemegi olarak tüketilmektedir. Tavsan eti, restoranlar, salam ve sosis üreten isletmeler, kedi ve köpek mamasi yapan kisiler tarafindan talep edilmektedir.

Tavsan gübresinin azot, fosforik asit ve potasyum orani yüksek oldugu için çiçek ve sebze yetistiriciligi için çok uygun bir gübredir. Tavsan gübresi bitki ve çimenleri yakmaz, kolayca topraga karisir. Gübre ya taze veya çesitli islemlerden geçirilerek, özelligini kaybetmeyip uzun süre kullanilabilen bir ürün haline getirilip, satisa sunulabilir.

Tavsan derisi, ayakkabi, terlik, oyuncak, eldiven, sapka ve güderi yapiminda kullanilmaktadir. Ayrica, iyi yolunmus tavsan derilerinden tutkal yapiminda da yararlanilmaktadir. Tavsan derisi degeri düsük olsa da kürk olarak kullanilabilir. Ancak, Ankara tavsani postu kürkçülükte kullanilmamaktadir.

Bunun disinda, tavsan kanindan yem ve ilaç sanayisinde, tavsan beyni ve bazi dokularindan, ilaç hazirlanmasi amaciyla ilaç sanayisinde yararlanilmaktadir. Tüm dünyada oldugu gibi ülkemizde de tavsan kuyrugu ve arka bacaginin nazara ve sansa iyi geldigi düsüncesiyle, bu ürünler hediyelik esya olarak kullanilmaktadir


Canli agirlik (kg)
3.5 – 4
Dogum agirligi (g)
47 – 55
Cinsel olgunluk yasi (ay)
3-5
Çiftlesme olgunlugu yasi (ay)
5-7
Çiftlesme olgunlugu agirligi (kg)
2.35
Gebelik Süresi (gün)
28-33
Bir dogumda dogan yavru sayisi (ort.)
5-6
Sütten kesilen yavru sayisi
3
Sütten kesilen yavru orani (%)
70-82
Sütten kesme yasi (hafta)
4-6
Sütten kesim agirligi (g)
566-644
Kirkimin Baslama Yasi (ay)
3
Yetiskinlerde Yillik Yün verimi

Disi tavsanda (g)
1000
Erkek tavsanda (g)
700-800
Kastre edilmis erkekte (g)
900
cm2’de elyaf sayisi
15.000
Elyaf uzunlugu (cm)
10-15
Elyaf Çapi

Disi (mikrometre)
12
Erkek (mikrometre)
11
Yünün özgül agirligi (g / cm3 )
1.15-1.18
Kemp elyaf orani
2
Yün kalitesi oranlari
erkek
disi
6 cm'nin üstünde (%)
65
75
6 cm'ye kadar (%)
27
20
Keçelesmis Yün (%)
8
5


Ankara tavşanlarından elde edilen yüne ‘Ankara tavşanı yünü’ veya kısaca ‘Angora yünü’ adı verilir. Angora’nın uluslararası standartlar organizasyonundaki (ISO) sembolü WA’dır. Diğer tavşanların kıllarının sembolü ise HK’dır. W (Wool), tekstil endüstrisinde kullanılan kaliteli elyafı ifade etmekte olup, bunun tersi H (Hair) ile gösterilir ve sıradan kılları ifade eder. A (Angora) Ankara tavşanının, M (Moher) ise Ankara keçisinin elyafı olan tiftiği belirtmekte kullanılır. K (Kaninchen) ise tavşanı ifade eder. Ankara keçisinin yünü tiftiğin uluslararası sembolü WM’dir.

Ankara tavşanı, diğer hayvanlardan (koyun, keçi, lama, alpaca, deve v.s.) elde edilen yünlere nazaran en uzun ve en beyaz yünü üreten tek hayvandır. Angora, oldukça yumuşak ve hafif bir yündür. Angora yününden yapılmış giysiler vücutta allerjik reaksiyon oluşturmaz ve kılların iç kısmı medullalı olduğu için bu giysiler vücudun hava almasını engellemez. Bu özelliği nedeniyle Angora yünü, koyun yününden 7 – 8 kat daha fazla ısı vermesine karşın, vücutta terlemeye sebep olmaz. Angora giysiler özellikle çocuk giysisi olarak kullanılmaktadır. Çünkü çocuk giysileri ağır olmamalı, yüksek ısı vermeli, terletmemeli ve allerjik reaksiyon oluşturmamalıdır. Bütün bu özellikleri sadece Angora giysilerde bulmak mümkündür. Bunun dışında angora giysileri (şapka, kumaş, kazak, battaniye, atkı, şal, eldiven, saç bantı, iç çamaşırı), yetişkin insanlar tarafından da her zaman tercih edilen pahalı giysilerdir
Angora yünü, kuvvetli elektromanyetik özelliğinden dolayı özellikle romatizmal hastalıklarda, siyatik ve eklem ağrıları şikayetlerinde, dolaşım bozukluğu olanlarda, böbrek rahatsızlıklarında kullanılan termal giysilerin yapımında tercih edilen bir tekstil ham maddesidir. Bunların dışında Angora yünü, yüksek keçeleşme kabiliyeti nedeniyle fötr şapka, ayakkabı ve ayakkabı içine yerleştirilen keçelerin yapımında da başarıyla kullanılmaktadır.

Angora yününü kullanan iplik üreticilerine fantezi iplik üreticileri adı verilir. Angora yünü, iplik fabrikalarında genellikle diğer liflerle (ince koyun veya kuzu yünü, pamuk, ipek, alpaka, kaşmir ve sentetik liflerle) değişik oranlarda (% 10 – 80) karıştırılarak, kamgarn ve ştrayhgarn sistemlerinde iplik yapılmaktadır. Ştrayhgarn iplik teknolojisinde kısa elyaf (en fazla 6 cm) yünler, kamgarn teknolojisinde ise uzun elyaf (6 cm’den uzun) yünler iplik haline getirilmektedir. Yün, iplik fabrikalarına en az 300 – 400 kg’lık sıkıştırılmış balyalar halinde satılmaktadır. Angora yünü, iplik yapımından önce yıkanmaz. Saf Angora giysiler, elle sıcak veya soğuk suyla, deterjan kullanılmadan yıkanır. Fabrikaların dışında Angora yünü, çıkrık adı verilen ip eğirme aletleriyle de elde iplik haline dönüştürülebilir. Genellikle yurt dışındaki Ankara tavşanı yetiştiricileri, birlikler kurarak, Angora yünlerini elde eğirmekte, daha sonra da bu iplikleri boyayarak, örgü giysiler hazırlamaktadırlar. Yaklaşık 300 – 400 g yünden bir kazak yapılabilir. Elde eğirme tekniği ile iplik elde edildiğinde ham yünün değeri, iplik fabrikalarının aldığı yünlerin değerinden en az 10 kat daha fazla artmaktadır.


Ankara tavşanlarında her üç ayda bir, yani yılda dört kez kırkım yapılmaktadır. Bazı yetiştiriciler ayda bir kırkım yapmaktadırlar. Yetişkin bir Ankara tavşanından yılda ortalama 1000 g kadar yün alınabilmektedir. Ankara tavşanlarında yün verimi üzerine ırkın, cinsiyetin, yaşın, canlı ağırlığın, mevsimin, gebelik durumunun, beslenmenin ve kırkım aralığının önemli etkisi olmasına karşın yün verimi ve yünün kalitesi kalıtsaldır.

Yün verimi üzerine özellikle beslenme ve ısı gibi diğer faktörlerin dolaylı etkisi vardır. Bu yüzden yetiştiricilikte sürekli olarak en verimli tavşanlar seçilerek, ırkın verim özelliği yüksek tutulmalıdır. Fazla ve kaliteli yün almak, saf yetiştiricilik yapmak, iyi bakım ve besleme şartları uygulamak ve seleksiyon yapmakla mümkündür.

Angora tavşanlarında ilk kırkım yaşı yaklaşık üç aydır. Ancak, bu süre kışın daha da geç olabilir. İyi bir seleksiyon ve bakım ile oluşturulan sürülerdeki yavrularda, 2.5 – 3 aylık iken kılların uzunluğu 5 – 6 cm olabilmektedir. İlk kırkımda elde edilen yünün kalitesi düşüktür. İkinci kırkım zamanında elde edilen yünün kalitesi arzu edilen düzeydedir. Ankara tavşanlarında yün verimi, 18 – 36 aylık tavşanlarda en üst seviyeye ulaşır. Üç yaşından sonra yün verimi hızla düşmektedir.

Ankara tavşanlarında, dişilerde ki yün verimi erkeklerden % 15 – 20 oranında daha fazladır ve en yüksek kalitede yün dişilerden elde edilir. Cinsiyetler arasındaki yün verimi farkı, erkeklerin kısırlaştırılmasıyla azaltılabilir. Kastre edilen erkek tavşanlarda yün verimi % 10 – 12 oranında artmaktadır. Kastrasyonun diğer bir avantajı da hayvanın davranışlarını değiştirmesidir. Böyle hayvanlar sessiz, sakin bir hal alırlar ki, bu da grup halinde barındırılmayı mümkün kılar. Ancak, kastrasyon yün kalitesini etkilemez. Gebelik ve laktasyon dönemleri, yün verimini 1/3 oranında düşürür.

Yazın elde edilen yünler, sonbahar ve kışın elde edilenlere göre üç kat daha düşüktür. Yün verimi Haziran ayında en düşük, Aralık ayında en yüksektir. Kışın alınan yünün uzunluğu, yazın alınandan daha uzundur. Yüksek sıcaklıklarda (30 oC) yünün miktarı ve kalitesi düşer, 5 oC gibi düşük sıcaklıklarda ise yün verimi artmaktadır, ancak yem tüketimi de bununla birlikte yükselmektedir. Ayrıca, canlı ağırlıkla yün verimi arasında pozitif bir ilişki vardır. Ağırlık arttıkça yün verimi artar. Canlı ağırlığı 4 kg’dan büyük olanlarda yün verimi en yüksektir. Ayrıca yün miktarı, kırkım sayısının artırılmasıyla yükseltilebilir

Ankara tavşanlarında yavrular yedi haftalık olunca taranmaya alıştırılırlar ve haftada bir kez tarakla dikkatlice taranırlar. Tarama yün kalitesini artırır. Tarağın kemikten olması tercih edilir. Tarama için yumuşak tel bir fırça da kullanılabilir. Yavrular altı aylık olunca yünün kalitesi istenilen ölçüye ulaşır. Bu zamana kadar da yavrular taranmaya alışmış olurlar. Ancak, yapılan seleksiyon çalışmalarıyla Fransız Ankara tavşanlarını taramadan da kaliteli yün elde etmek mümkündür. Ancak, İngiliz Ankara tavşanları tımara ve taranmaya ihtiyaç duyarlar.

Yün, makas, elektrikli veya el kırkım aletleriyle yapılan kırkımla veya yolma yöntemiyle elde edilir. Ancak kırkım tekniği ile yün elde etmek, fazla acı vermemesi, dolayısıyla daha az stresli olması, soğuğa karşı daha iyi bir koruma sağlaması, daha az emek ve zaman harcanması, kısa kırkım aralıkları ile daha fazla yün elde etme olanağı vermesi gibi nedenlerle yolma tekniğinden daha çok tercih edilir. Makasla yapılan kırkımda elde edilen kırpıntı yün oranı (10 mm’den kısa) fazladır. Bu değersiz yün kırpıntıları, kırkımdan sonra yapılan düzeltmelerden kaynaklanır. Ayrıca, kırkım sırasında deriye zarar vermemeye özen gösterilmelidir. Özellikle memeler yaralanmaya karşı son derece hassastır. Elektrikli kırkım aletleriyle, kışın ısı izolasyonunu sağlamak için deri üzerinde en az 3 mm uzunluğunda yün bırakılabilir. Bir tavşanın kırkılması için 10 – 20 dakikalık bir zaman yeterlidir. Dolayısıyla, elektrikli kırkım aletleri ile iş gücü ve zamandan tasarruf sağlanır. Yolma işleminde ise sadece kalın uçlu, tam olgunlaşmamış kıllar alınır. Bu da yünün kaba görülmesine neden olur. Ayrıca, yolma yönteminde ısı izolasyonu daha düşüktür. Bu işlem yaklaşık 30 – 40 dakika sürmektedir.

Çin’de yünlerin parmaklar arasında sıkıştırılıp çekilmesi şeklinde uygulanan yolma tekniği uygulanmaktadır. Ayrıca, son yıllarda Fransa’da mimosin içeren ve epilasyona neden olan yiyecekler (Lagodendron) yedirilerek, kıl folliküllerinin bağlantıları zayıflatılarak, yün elde edilmektedir. Epilatör etki gösteren yiyecekleri yiyen tavşanlarda yünler, ucu 5 cm kadar olan özel testere uçlu bıcaklar (bıcakların ucuna kıllar sarılıp, bıçağın çekilmesiyle) veya taraklar yardımıyla her 100 günde bir yapılan, yolma tekniği ile elde edilmektedir. Bu tip yün elde etme tekniğinde, yün çok kısa zaman içinde toplanmaktadır ve elde edilen yünün kalitesi de artmaktadır. Ancak tüm yünler döküldüğü için tüy dökümünden sonra soğuk şokunun önlenmesi için hayvanlar birkaç gün içi saman dolu sandıklarda tutulmalıdırlar.

Özellikle 20 oC’den daha düşük sıcaklıklarda, kırkımdan sonraki ilk hafta bir şok dönemi ve daha sonra yem tüketiminde ani bir yükselme görülür. Kırkım şoku ve stresi ile birlikte yem tüketimi iki katı artar. Bu durum metabolizmayı zorlar ve kan dolaşımında bozukluklara neden olur. Pastörella gibi kronik hastalıklar akut hale geçer ve sonuç olarak ölümler meydana gelir.

Ankara tavşanlarında görülen ölümlerin % 50 veya daha fazlası kırkımdan sonraki ilk haftada ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle, tavşanlıklarda kırkım öncesi 15 oC, kırkım sonrası 25 oC‘lik optimum sıcaklıklar sağlanmalıdır.

Yünün parlaklığı, özgül ağırlığı, yumuşaklığı, elastikiyeti, kılın uzunluğu ve çapı, keçeleşme, kemp kıl ve kirlilik oranı yünün kalitesini belirleyen unsurlardır. Tavşan yünü dört kalitede sınıflandırılabilir. Birinci kalite yün kendi içinde iki alt sınıfta değerlendirilir. 1A kalite yün 6 cm’den uzun, temiz, parlak, yumuşak ve dümdüz (ok gibi) yündür. 1B kalite yün 6 cm’den uzun, temiz, parlak, yumuşak ve dalgalı yündür. İkinci kalite yün 3-6 cm arasında temiz, parlak ve yumuşak yündür. Üçüncü kalite yün keçeleşmiş yündür. Dördüncü kalite yün kirli yündür ve bu yün satılmaz. Bir tavşandan, bir kırkımda dört kalite yün de elde edilmektedir.

Elde edilen yün birkaç gün havalandırılır ve kalitesine göre sınıflandırılırlar. Yün, nemsiz ve güvesiz bir ortamda uzun yıllar saklanabilmektedir. İplik fabrikalarına satılmak amacıyla yün, en az 300 – 400 kg’lık sıkıştırılmış balyalar halinde saklanır.

Tavşan beslemede genelde pelet yemler tercih edilir. Pelet yemler %50-60 konsantre, % 40-50 kaba yem içerirler. Peletlerin 3-5 mm çapında ve 3-6 mm uzunluğunda olmaları tavsiye edilir. Daha büyük peletler ısırılarak ufalanmakta ve yem israfına sebep olmaktadır. Küçük peletler ise yavruların çok hızlı kuru yem tüketmesine, dolayısıyla sindirim bozukluklarına yol açar.
Tavşanlar toz halindeki yemleri yeterince değerlendiremez, böyle yemler nazal problemlere yol açabilir. Ayrıca açık suluklar kullanılıyorsa suyun çok çabuk kirlenmesine, su ve yem tüketiminin durmasına sebep olurlar.
Tavşanlar verim düzeyine göre beslenir. Hızlı büyüyen yavrulara ve laktasyondaki dişilere ad libitum yem verilmelidir.
Günlük yem tüketimleri 4-12 haftalık gençlerde 100-130 gr., emen yavruları olan dişilerde 350-380 gr., verimde olmayan ergin tavşanlarda 120 gr olacak şekilde yem verilir. Bir tavşan ve yem yiyen yavruları için günde 1-1,5 kg yem hesap edilir. Aşımda olan erkeklere ya günde 110-170gr. pelet yem ya da kaliteli kuru ot+3,5 kg CA için 55 gr tahıl ve protein karması verilir.
GEBE DİŞİLERİN BESLENMESİ: Pratikte gebe dişiler şu şekilde beslenir.
1- Dişi emzirmiyorsa çiftleşmeden doğuma kadar rasyonun enerji düzeyine göre günde 110-170 gr. ticari yem verilir. Hayvanlara verilecek rasyon kaliteli olmalı, yağlanmaya sebep olmamalıdır. Pratik olarak canlı ağırlığın %3,5-4’ü kadar kuru madde tüketmeleri gerekir.
2- Doğumda 1 veya 2 gün önce bu miktar biraz azaltılır.
LAKTASYONDAKİ DİŞİLERİN BESLENMESİ: Tavşanlar genelde günde 100-300 gr. süt üretirler. Doğumdan sonraki ilk iki günde süt üretimi 30-50 gr.dır. Üçüncü haftanın sonuna doğru 200-250 gr.’a çıkar, sonra hızla düşer. Ticari sürülerde laktasyon süresi 28 gündür.
Tavşanlar doğurduktan sonra yem miktarı tedrici olarak arttırılır. Laktasyon boyunca ad libitum yem verilmelidir. Yüksek proteinli yemler süt verimini bir miktar düşürerek yavru ölümlerinin artmasına sebep olmaktadır.
Tavşanlar bazen yavrularını yiyebilirler. Bunun sebepleri;
- Beslenme yetersizliği olabilir. Bu sebeple yeterli su verilmesi ve yemlemeye dikkat edilmesi tavsiye edilir.
- Rasyondaki protein yetersizliğine bağlı olabilir.
- Rasyonda D ve B vitaminleri yetersiz olabilir. Bunu düzeltmek için rasyona vitamin preparatları ilave edilebilir.
YAVRULARIN BESLENMESİ:Tavşan yavruları genelde 21-28 günlükken yada 350-400 gr. canlı ağırlığa ulaştıklarında sütten kesilebilir. Yavrular için ısı çok önemlidir ve 18-20 C olmalıdır. Günlük olarak 60-110gr. kaliteli protein içeren konsantre yem ve ad libitum kaliteli kuru ot yeterlidir. İyi beslenen bir yavru birinci hafta doğum ağırlığının 2 katına, 2 aylık iken de 28 katına ulaşmaktadır.
Damızlık olarak büyütülen yavrular şişmanlamayacak şekilde beslenmelidir, çünkü şişman olanlarda sık sık döl verimi problemleri görülür.
Sütü az olan annenin yavrularından zayıf olanları ve annesi ölen yavrular, karıştırılmamak amacıyla özel işaretlerle işaretlenerek diğer annelere verilebilir. Yada diğer annelere emzirttirilerek tekrar kendi sandığına konabilir.
Trichobezoar:Tavşanların kendilerini yalayarak temizlemeleri esnasında yuttukları yünlerinden midelerinde ve bağırsaklarında çeşitli büyüklükte, yuvarlak, üstleri pürüzsüz top şeklinde kıl yumakları oluşur, bunlara trichobezoar adı verilir. Bu yün yumaklarından kurtulmak için, hayvanları haftada 1 kez aç bırakmak gerekir. İstenirse ananas suyu ya da kanola yağı verilebilir.
Tavşan beslemede genelde pelet yemler tercih edilir. Pelet yemler %50-60 konsantre, % 40-50 kaba yem içerirler. Peletlerin 3-5 mm çapında ve 3-6 mm uzunluğunda olmaları tavsiye edilir. Daha büyük peletler ısırılarak ufalanmakta ve yem israfına sebep olmaktadır. Küçük peletler ise yavruların çok hızlı kuru yem tüketmesine, dolayısıyla sindirim bozukluklarına yol açar.
Tavşanlar toz halindeki yemleri yeterince değerlendiremez, böyle yemler nazal problemlere yol açabilir. Ayrıca açık suluklar kullanılıyorsa suyun çok çabuk kirlenmesine, su ve yem tüketiminin durmasına sebep olurlar.