Arama

Tasarım Nedir? - Tek Mesaj #1

HayLaZ61 - avatarı
HayLaZ61
VIP BuGS_BuNNY
23 Kasım 2007       Mesaj #1
HayLaZ61 - avatarı
VIP BuGS_BuNNY

TASARIM

Ad:  tasarım.JPG
Gösterim: 260
Boyut:  17.4 KB

1. Bir şeyi zihinde biçimlendirme, kurma; tasarımlanan biçim; tasavvur.
2. DİZAYN'nn eşanlamlısı.

—Bilş. Bilgisayar destekli tasarım (B.DT), araştırma bürolarında, yeni bir ürünün tasarımı için kullanılabilen bilişim tekniklerinin tümü.

—Fels. Zihne duyu ve bellek yoluyla sağlanan bilgi.

—İş örgüt. Tasarım bölümü, bir firmada ürünleri tasarlamak, özelliklerini belirlemek ve planlarını çizmekle görevli bölüm.

—Mim. ve inş. Bir yapıyı, çeşitli katların planları, kesit ve görünüşlerle tanımlayan çizimlerin tümü.

—Ruhbil. içeriği öznenin yaşadığı dünyanın bir nesnesine, bir durumuna, bir sahnesine vb. bağlanan ve bir algı, zihinsel bir imge, vb. gibi kısa süreli öznel olay. || Kimi kuramlarda ilk anlamdaki tasarımları ve daha genel olarak sözün anlaşılması, akılyürütme, imgelem etkinliği, vb. gibi zihin etkinliklerini açıklamak amacıyla varsaydıkları ruhbilimsel ya da bilişsel yapı. || Uzaysal (desenler, şekiller) ya da sözdizimsel (formüller, diller) bir örgütlenmeleri olabilmekle birlikte nesnel (bir zihnin dışında) bir varoluşları olan ve temel bağıntılarını koruyarak bir başka yapı "tasarımlama”ya yönelik yapılaşmış göstergeler topluluğu. || Toplumsal tasarım, toplumsal ruhbilimde bir topluluk ya da grubun toplumsal gerçeklikleri düşünme ya da imgeleme biçimini adlandırmak için kullanılan kavram.

—Topbil. Kolektif tasarımlar, toplum üyeleri tarafından paylaşılan toplumsal bir gerçekliği düşünme ve o gerçekliğe göre davranma biçimlerini adlandırmak için Durkheim tarafından önerilen terim. (Bugün daha çok toplumsal tasarım terimi kullanılmaktadır.)

—ANSİKL. EJİlş. Bilgisayarın mühendise, teknisyene, genelde tasarımcıya sağladığı destek, araştırma bürosunun can sıkıcı görevlerini hafifletmeyi ve tasarımcının yaratıcılığını kolaylaştırmayı amaçlar: gerçekte çoğu kez yeni bir ürünün tasarımı, genelde var olan ürünleri taklit etmek, bunlar üzerinde küçük ölçüde birkaç değişiklik yapmak ve son olarak hemen hemen ikinci planda yer alacak şekilde, araştırılan ürün için yeni bileşenler yaratmak olarak düşünülebilir. Bu durumda bilişimin rolü, doğal olarak, en çok yinelenen ve en genel evreler düzeyindedir; dolayısıyla B.D.T. her şeyden önce, üretilecek nesneyi gösteren planların tanımlanmasına yardımcı olur: bu durumda operatör alfasayısal klavyesi olan bir grafik ekran önünde çalışır ve bu ekran genellikle üzerinde herhangi bir noktanın belirlenmesini sağlayan doğrudan bir grafik giriş olanağıyla (örneğin ışık kalemi ya da grafik tablet) donatılmıştır; tasarımcı, belli bir anda yapılması mümkün olan işlemler listesinden oluşmuş bir menüden kumandalar seçerek, yapmak istediğini tanımlar: örneğin yeni bir şekil, iki noktadan geçen bir doğru yaratır, üç doğruya teğet bir daire çizer, gösterilen nesneyi ölçülendirir, vb.

Elu şekilde tasarlanan nesneler ya düzlemsel izdüşümleriyle ya da üçboyutlu hacimleri daha iyi kavramak için perspektif görünümleriyle gösterilir. Bu son durumda tasarımcı, incelenen hacmin düzlemsel bir kesitini çizmeye, perspektif görünümdeki gizli çizgileri yok etmeye, değişik bakış açılarından inceleyebilmek amacıyla hacmi döndürmeye olanak veren bilişim fonksiyonlarını kullanabilir.

Bu fonksiyonlar genellikle, grafik ekranın denetim mantığında ya da grafik ekranı veri ve program olarak besleyen, yönlendiren ve yöneten bilgisayarda bulunan maddesel düzenekler ya da yazılımlar sayesinde kullanılabilir. Günümüzde kullanılan grafik ekranlar, bir teknik ressamın yaptığı planlardaki çizim duyarlığını verebilecek şekilde, yüttsek kaliteli bir televizyon tüpü ya da özel bir katot tüpünden oluşur.

Yeni bir bileşeni ya da tam ürünü tasarladıktan sonra, operatör bilgisayara, bu sonucu, daha önceden tasarlanan altküme ve parçaların belirlenip kaydedildiği bir veri bankasında korumasını bildirir; böylece tasarımcı, değişikliklerin, ölçeklendirmelerin yapılmasından sonra, yeni bir parçada ya da yapıda kullanmak üzere önceden incelenmiş biçimlere başvurabilir inceleme, nesnenin grafik gösterim ve kimi parametrelerinin (hacim, ağırlık merkezi, dayanım . ) hesabı açısından tasarımcıyı tatmin ediyorsa, planlar ekranı yöneten ve tasarlanan ürünün şeklini tamamen tanımlayan bir bilgisayara bağlı otomatik çizici tarafından çizilir: bu mekanik parça, uçak, otomobil, konfeksiyonda patronlar, elektronik devreler, şehircilik planı, bina planı vb. olabilir. Bu plandan yola çıkarak, üretim atölyesi böylece tanımlanmış mekanik parçaya ilişkin işleme dizilerini kurabilir.

Grafik BDJ sistemi giderek genel bir bilgisayar destekli tasarım ve üretim (B.D.Ü.) sistemine yaygınlaşmaktadır: bu genel sistemde üretim dizileri, ürünün tasarım aşamasından sonra, kullanılabilen aletmakine parkının bilişimleştirilmiş betimlemeleri dikkate alınarak doğrudan ve otomatik olarak hazırlanır. Böylece bilgisayarla tasarım kuruluşun sınai ve teknik birikimini yönetir: tasarlanan parçaların parametreli tanımı, hesap ve doğrulama programları, işleme yollarının tanımı, üretim yöntemlerini hazırlayan programlar ve üretim yönetimi.

—Fels. Platon'a göre bilgi süreci, duyum birikimine dayanmaz. Gerçek bilgi, duyulur veriler ve idealar arasındaki ilişkiye dayanır. Platoncu idealar kuramına göre ruh, bedene girmeden önceki dönemde, ideâları seyredalmıştır ve duyulur veriler dolayısıyla bu öncesiz sonrası. özleri anımsar. Buna göre tasarım, duyular yoluyla belleğe yerleştirilen imge olmaktan çıkar ve bilgi ilkesinin, doğanın incelenmesiyle idealar kuramı arasında kurulan bağlantının sonucu durumuna gelir. Platon’a göre bu süreç, nesnel tasarımla sonuçlanır.

Aristoteles'e göre bilgi, imgelerin tasarımından doğar. Herhangi bir bilgiye ruh, algı yoluyla erişir ve imgesiz bilgi olanaksızdır (Peri Psykhes, 3, 7).
Descartes ve özellikle Leibniz'e göre tasarım, zihinde mevcut ve bilince bağlı olan bir şeye karşılık düşer. Leibniz şöyle der: “Bütünü düzenlerken Tanrı, her parçayı ve özellikle her monadı göz önünde bulundurmuştur. Monat tasarımsa! bir nitelik taşıdığı için, bu tasarım evrenin tümü bakımından belirsiz ve şeylerin ancak küçük bir parçası bakımından seçik bir nitelik de taşısa, hiçbir şey onu şeylerin yalnız bir parçasını tasarlamakla sınırlandıramaz [...]" (Moradoto/i, 60). Başka bir yerde Leibniz, şöyle yazar: "Doğal algıda ve duyguda, bölünebilir ve maddi olan ve birçok varlık biçiminde dağılmış bulunan şeyin, ya bir tek bölünmez varlıkta, ya da gerçek bir birlikle donatılmış olan tözde dile getirilmesi yeter Birçok şeyin bir tek şey içinde böyle bir tasarımının olanaklısından hiçbir kuşku duyulamaz; çünkü ruhumuz, bize bunun bir örneğini verir. Ancak bir tasarım, akıllı ruhtaki bilinçle birlikte bulunur ve ancak o zaman düşünce olarak adlandırılır" (beibniz'den Arnauld'a 9 ekim 1687 tarihli mektup).

Kant'a göre bilgi, zihinsel bir kurmanın sonucudur. Bilinci nesne belirlemez, tersine nesnelerin “bilgimizi kendilerine örnek almaları gerekir” (Salt aklın eleştirisi [Kritik der reinen Vernuft]. 2. basıma "Önsöz”). Kant şöyle der: “Eğer sezgi nesnelerin doğasını kendine örnek almak zorunda olsaydı, herhangi bir şeyin, a priori nasıl bilinebileceğini anlayamazdım; eğer nesne, tersine [...] bizim sezgi gücümüzün doğasını kendine örnek alırsa, bu olanağı çok güzel tasarlayabilirim" (ay. ypt.). Tasarımın, deneyin bilişsel rolünü de yadsımayan bu idealizm biçimindeki işlevi, burada ortaya çıkıyor. Tasarım, bilgi sürecinin bir uğrağıdır: "Hiç kuşku yok ki bütün bilgilerimiz deneyle başlar. Çünkü bilme yetimiz, duyularımızı etkileyen ve bir yandan kşndi başlarına tasarımlar üretirken öte yandan düşünsel etkinliğimizi harekete geçiren nesnelerden başka hiçbir şeyle uyarılıp etkinliğe geçirilemez [...]" (ay. ypt., 2. basıma "Giriş").

Son olarak Kant'a göre, görüngütnumen ayrımı, "kendinde şeyler”, yani şeylerin kendileri ve bilinebilir tek şey olan tasarımlarımız (Vorstellungen) arasındaki ayrımla çakışır.

Bununla birlikte idealist gelenek, Maine de Biran'ın diliyle, tasarıma hiçbir saygınlık tanımayacaktır: “Gerçeklik, başlangıçta ve her şeyden önce tasarımlar dünyamızın alanına girmez. Duyular ve imgeler her an yanıltır ve her zaman yanıltabilirler" (Examen des leçons de philosophie [Felsefe derslerinin incelenmesi).

Hegel'de bu terim, bilgiyi adlandırır ve bilgi bakımından nesne, zamanın ve mekânın dışsallığı içinde bir başkası olarak kalır, içerik "kavramsal olarak anlaşıldığı" zaman "bilinç, dolayımsız olarak bu belirli ve seçik durumla olan birliğinin farkına varır. Tasarımdaysa bu böyle olmaz; çünkü tasarımda bilincin, bunun kendinin bir tasarımı olduğunu özel bir biçimde anımsaması gerekir" (Tinin görüngübilimi [Phânomenologie des Geistes], "Kendinin bilinci"). Hegelci görüşü kabul etmeyen Schopenhauer, şöyle der: "Dünya, benim tasarımımdır. (...) Eğer a priori olumlanabilecek bir gerçek varsa, o da işte bu gerçektir [...] Ne nesneden yola çıkabiliriz, ne de özneden; ama bu iki terimi de kapsayan ve içeren bir görüngü olan tasarımdan hareket edebiliriz" (DieW eltsals Wille und Vorstellung [istenç ve tasarım olarak dünya). Bu kantsonrası felsefede gerçek olan, yalnız istençtir.

Husserl'e göre tasarım, “nesneyi bir anda kavrayan ve bir tek düşünce alanı içinde onu elde etmeye çalışan algılarda ya da sezgilerde olduğu gibi, belli ve dar bir anlamda bizim için herhangi bir şeyi nesnelleştiren herhangi bir edimi" anlamamıza yarayan şeyin adıdır (Logische Untersuchungen [Mantık araştırmaları]. Husserl şöyle yazar: ' Başlangıçta tasarım vardı." Geleneksel çözümlemenin parolası, budur. Geleneksel çözümlemeye göre biz, daha önce bir tasarım aracılığıyla ilişkiye geçirilmedikçe, istek, yargı, istenç vh kiplerinin herhangi biriyle ilişki kuramayız. Brentano şöyle der: "Daha başlangıçta tasarlanmadıkça, hiçbir şey istenemez, hiçbir şey sevindiremez ". Husserl'e göre bu çözümleme kaypak ve eksiktir; çünkü basit tasanm (Prâsentation) "maddesi" ile edim arasında, ancak tam ve gerçek edim arasında değil, nesnenin her türlü var olma ya da var olmama iddiası dışında ortaya çıktığı etkisizleştirilmiş edim arasında bir ayrım yapmamız gerekirdi.

Buna göre husserlci yönelmişlik kuramı çerçevesinde, “nesnelerini varoluşan, istenen [...] ve temellerinde her zaman tasarım [maddelerinin] yer aldıkları nesneler olarak koyan 'ilkesel' edimlerle, davranmamak, inanmamak, tahmin etmemek vb. için kişinin kendini zor tuttuğu etkisizleştirilmiş savlı edimler" karşı karşıya getirileceklerdir. Saf tasarımları, bir sonuncu edimler oluşturur. Tasarım (maddeleri), tasarım ediminin kendisi (saf tasarım) dahil, tüm tam edimlerin temelini meydana getirir. Husserl şöyle der: "Her edim, ya kendisi bir tasarımdır, ya da bir veya birkaç tasarıma dayanır” (Logische Untersu chungen) [Mantık araştırmaları]
Kaynak: Büyük Larousse
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 0 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 30 Ocak 2019 14:37
Pirana Kovalayan Çılgın Hamsi...