Arama


nünü - avatarı
nünü
Ziyaretçi
26 Kasım 2007       Mesaj #2
nünü - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  4murad.jpg
Gösterim: 1338
Boyut:  80.1 KB

MURAT IV


(İstanbul 1612 - ay. y. 1640)
türk padişah (1623-1640)

Ahmet I ile rum kökenli Mahpeyker Kösem Sultan’ın oğlu, Mustafa l'in yeğeni, Osmanlı'nin kardeşi ve Sultan İbrahim'in ağabeyi. Akıl hastası olan amcası Mustafa l'in ikinci kez tahttan indirilmesi üzerine sadrazam Kemankeş Kara Ali Paşa ile işbirliği yapan annesi Kösem Sultan sayesinde 11 yaşında tahta çıktı (1623). Murat IV’ün saltanat süreci iki döneme ayrılır: devlet işlerini annesiyle sadrazamların yönettiği yaklaşık 9 yıl süren çocukluk ve ilk gençlik çağı (1623-1632); yönetimi kendi eline alarak zorbalar egemenliğine son verdiği ve ölümüne kadar sürdürdüğü despotluk çağı (1632-1640).

Tahta çıktığının daha ertesi yılı Bağdat’ın bir ihanet yüzünden elden çıkması üzerine, tüm Irak’ın safevi istilasına uğradığını, padişah olmasında önemli rol oynayan sadrazam Kemankeş Kara Ali Paşa’nın annesinin kıskançlığını çektiği için rüşvet alma gerekçesiyle idam edildiğini, Kırım'da ayaklanma çıktığını, Lehlerden yardım gören Don Kazakları’nın Boğaziçi’ne akın yapıp Yeniköy ile Sarıyer’i yağmaladıklarını, Osmanlı'nin kan davasını öne sürerek ayaklanan Abaza Paşa isyanının bir türlü bastırılamadığını öğrenen çocuk hükümdar, bütün bu olaylar karşısında seyirci kalmaktan başka bir şey yapamadı. Daha sonra Bağdat'ın iki kez kuşatıldığı (1626 ve 1630) halde geri alınamayışına üzülmekle yetinmek da kalan genç padişah, bu aradı lanmacı Abaza Mehmet Paşa'nın koşuluyla teslim olmasına (162 pek sevinemedi. Annesinin devlet işli kendi üzerindeki etkisinden kurtuln çalışan Murat IV, ilk kez yönetime tayarak ikinci Bağdat kuşatmasında bt rısızlığa uğrayan sadrazam ve serdarı rem Hüsrev Paşa'yı azledip yerine Müt zinzade Hafız Ahmet Paşa’yı getirdi (163 Bunun üzerine nüfuzunun kırılmakta oldı ğunu gören valide Kösem Sultan, dama dı olan sadaret kaymakamı Topal Recep Paşa ile işbirliği yaparak oğluna bir gözdağı vermek istedi.

Topal Recep Paşa'nın kışkırttığı yeniçeri ve sipahi zorbaları eski sadrazam Hüsrev Paşa'nın azlini bahane edip Topkapı sarayı’na saldırarak padişahı ayak divanına çağırdılar (1632). Daha önce bu zorbaların iki ağabeyini (şehzade Mehmet ve Osman II) parçaladığını gören Murat IV’ün büyük korkuyla çıktığı ayak divanında, zorbalar padişahtan Hüsrev Paşa'nın azlinden sorumlu tuttukları sadrazam Hafız Ahmet Paşa'nın kendilerine teslimini istediler. Üzerlerine atılarak kendini feda eden Hafız Ahmet Paşa zorbalar tarafından parçalanırken bunlardan öç almaya ant içen Murat IV, yine onların isteğiyle Topal Recep Paşa'yı sadrazamlığa getirmek zorunda kaldı. Ancak, Tokat'ta boğdurduğu eski sadrazam Hüsrev Paşa'nın İstanbul'a gönderilen kesik başını saray kapısı önünde gösterime sunmaktan da kaçınmadı. Bu kez de Hüsrev Paşa'nın idamı vesilesiyle ve yine sadrazam Recep Paşa’nın özendirmesiyle, bir ay sonra saraya yeniden baskın düzenleyen zorbalar, padişahı tekrar ayak divanı yapmaya zorlayarak öldürülen eski sadrazama karşılık başdefterdar Mustafa Paşa, yeniçeri ağası Haşan Halife, musahip Musa Çelebi gibi Murat IV'ün sevgisini kazanmış kişilerin kendilerine teslimim istediler.

Bu sevdiği kişiler de zorbalar elinde öldürüldükten sonra andına sadık kalmak için harekete geçen 20 yaşındaki genç padişah, önce eniştesi Recep Paşa'yı idam ettirerek kendisine çok bağlı vezirlerden Tabanıyassı Mehmet Paşa'yı sadrazamlığa getirdi. Sonra annesi Kösem Sultan’ın haremdeki dairesinde gözaltında tutulmasını sağlayarak devlet yönetimini doğrudan kendi eline aldı. Ardından da ayak divanına çağırdığı Yeniçeri ve Sipahi ocaklarının ileri gelenlerini, önlerine Recep Paşa’nın cesedini atıp sindirerek kendisine bağlılık andı içirmesi sonucu zorbalar egemenliğine son verdi (1632). Yine aynı yıl Balıkesir taraflarında büyük bir ayaklanma çıkaran ilyas Paşa'yı idam ettirdi. İstanbul'da kentin beşte birini yok eden büyük bir yangın çıkması üzerine kahvehanelerin kapatılmasını buyurarak tütün yasağı koydu (1633). Valide sultanın dayanaklarından biri olan ilmiye sınıfını cezalandırmaya da şeyhülislam Ahizade Hüseyin Efendi'yi idam ettirmekle başladı (1634).

Aradaki barış antlaşmasına karşın, Lehistan'ın koruduğu Don Kazakları'nın osmanlı topraklarına sürekli yaptıkları akınlardan ötürü Lehistan seferine çıkmaya karar verdi. Ancak, Lehistan hükümetinin Osmanlı devletinin ileri sürdüğü koşulları kabul ettiğini bildirmesi üzerine Edirne'den İstanbul'a dönen Murat IV, tütün yasağının yanı sıra bu kez de içki yasağını koydu(1634 5 Ağustos) ve gece-gündüz kılık değiştirip gezerek birçok sarhoşu kendi eliyle öldürdü. Adam öldürtmeye artık iyice alışan padişah, bir daha hicviye (taşlama) yazmayacağına yemin ettirdiği halde bu andını bozan ünlü şair Nef'i’yi de veziri Bayram Paşa'ya idam ettirmekten geri kalmadı (1635). Daha sonra tutsak edilerek İstanbul'a gönderilen Lübnan'ın asi dürzi emiri Manoğlu.Fahrettin ile oğlunu idam ettiren Murat IV, Revan seferine çıktı (1635). Yol boyunca zorbalar dışında söz dinlemedikleri söylenen valilerle kadıların da boyunlarını vurdurarak ilerleyen padişah, Erzurum'a girdi ve 10 günlük bir kuşatmadan sonra Revan (Erivan) kalesini teslim aldı.

Sünni mezhebine geçen Revan valisi Emirgûne (bugünkü Emirgân'a adını veren kişi) Tahmasp Kulihan, Yusuf Paşa adını alarak Murat IV'ün hizmetine girdi. Revan'dan Tebriz'e hareket etmeden önce, annesinin kendisine karşı birtakım dolaplar çevirmesi olasılığından kaygılanan padişah, İstanbul'a gönderdiği fetih müjdecilerine verdiği gizli bir fermanla İstanbul kaymakamı vezir Bayram Paşa’ya öz kardeşleri Bayezit ile Süleyman'ın öldürülmesini buyurdu; bu iki şehzade boğularak idam edildi. Tebriz üzerine yürüyen Revan fatihi genç hükümdar, bu kenti de osmanlı topraklarına kattı. Sefer dönüşü Diyarbakır'a gelindiğinde, halkıma yasakladığı içkiye aşırı düşkünlüğünden ya da osmanlı hanedanlık üyelerinin kalıtsal iletti olduğundan, ölümüne neden olacak damla (gut) hastalığının ilk belirtilerinin ortaya çıkması yüzünden burada bir süre hasta yatağında yatmak zorunda kaldı.

Başkente zafer alayı ile girişi, artık sevgisini yitirdiği İstanbul halkı tarafından korkuyla karşılandı (1635). Revan’ın fethinden sonra sadrazamlığa ek olarak Rumeli beylerbeyliğini de verdiği Tabanıyassı Mehmet Paşa'yı, yardım yetiştiremediği için kalenin yeniden Safeviler’in eline geçmesine neden olduğu gerekçesiyle tüm mal varlığından yoksun bırakıp azletti; Bayram Paşa’yı sadrazamlık ve serdarrekremliğe getirdi (1637). Bağdat seferine çıkmadan önce de büyük zekâsını kendisi için tehlikeli gördüğü üçüncü kardeşi şehzade Kasım’ı cellat Kara Ali'ye öldürttü (1638). Kendisine rakip bir gelin istemeyen Kösem Sultan, oğlunu küçük yaştan beri cariyelerden uzak tuttuğundan kadınlarla pek ilişkisi bulunmayan Murat IV'ün bir tek hasekisi (Ayşe Sultan) ve ondan olan 3 kızı (Kaya, Safiye, Rukiye sultanlar) vardı.

Bu durumda oğlu bulunmayan padişahtan sonra osmanlı tahtının mirasçısı olarak sadece 2 aday kalmaktaydı: işıe yaramaz bir akıl hastası olan eski padişah Mustafa I ve hapis kaldığı saraydaki dairesinde ecel terleri dökmekten siniır hastası olan şehzade İbrahim. Bu yüzden Kösem Sultan, osmanlı soyunu kurutan büyük oğlu Murat IV'e karşı en küçük oğlu İbrahim'i son osmanlı şehzadesi olarak sıkı bir korumaya aldı. Büyük bir orduyla Bağdat seferine çıkan Murat IV, Konya'ya geldiğinde Sakarya şeyhi denillen bir kişinin mehdilik iddiasıyla yönetime kafa tuttuğunu öğrenince bu sahtekârı akalatıp cellat Kara Ali'ye işkenceyle öldürttü. Daha sonra Halep'te ölen Bayram Paşa’nın yerine Diyarbakır beylerbeyi Tayyar Mehmet Paşa'yı sadrazamlığa getirerek Bağdat üzerine yürüdü. Bağdat kuşatması sırasında süren şiddetli çarpışnnalarda şehit düşen Tayyar Mehmet Paşa'nın yerine, Kemankeş Kara Mustafa Paşa'yı sadrazamlığa getiren padişah, 40 günlük bir kuşatmadan sonra kenti fethetti ve iç kalede direnişi sürdürmek isteyen tüm İranlI askerleri kılıçtan geçirdi (1638).

Sadrazam Kemankeş Kara Mustafa Paşa Bağdat'tan İran seferine çıkarken hastalığı depreşen Murat IV, İstanbul'a dönmek üzere yola koyuldu. Safeviler'in başvurusu sonunda bugünkü Türkiye-iran sınırını saptayan Kasrışirin antlaşması 'nı imzalayan sadrazam, bunun padişahça onaylanması için antlaşmanın metnini başkente gönderdiği sırada Murat IV de İstanbul’a döndü (1639). Hekimlerin tüm uyarılarına karşın içmeye devam ettiği için düştüğü hasta yatağında Kasrışirin antlaşmasını onayladığını belirten mührü bastıktan (1640) kısa bir süre sonra ölen Murat |V, babası Ahmet l'in türbesine gömüldü ve annesi Kösem Sultan tarafından birkaç kez öldürülmekten kurtarılan kardeşi İbrahim padişah oldu.

Askerinin başında savaşa katılan son osmanlı padişahı olarak bilinen Murat IV, olağanüstü acı kuvvetiyle ünlüydü. Huzura kabul edilen transız gezgini du Loir, anılarında padişahın idman yaparken çok iriyarı bir kişi olan Silahtar Musa Paşa’yı tek
eliyle kuşağından tutup havaya kaldırarak meydanda bir süre dolaştırdıktan sonra yavaşça yere bırakmasını, 200 okkalık (yaklaşık 257 kg) gürz kullanmasını, bir ciritle sekiz kalkan birden delivermesini, kendine özgü uzun ve ağır kılıcını saatlerce yorulmadan sallamasını ve güreş tuttuğu genç yeniçerileri enselerine vurduğu tek şaplakla yere serivermesini hayranlıkla belirtir. Büyük dedesi Murat III gibi "Muradi" mahlasıyla şiir yazan hükümdarın, özellikle Hafız Paşa’ya yazdığı manzum mektup, en ünlü yapıtıdır.

Kol kuvveti hakkında birçok öykü anlatılan Murat IV' ün iradesi, demir gibi sağlam bedenini içki ve uyuşturucuyla çürüttüğüne bakılırsa, herhalde kolu kadar güçlü değildi. Öte yandan, yönetimi kendi eline almasından ölümüne kadar geçen 7 yılı aşkın sürede Murat IV'ün idam ettirdiği insan sayısını 20 bin olarak gösteren ve ona osmanlı padişahlarının en kan dökücüsü sıfatını yakıştıran Hammer, devleti yıkıma götüren zorbalığın ortadan kaldırılmasını, Irak'ın fethini ve bugün bile geçerli olan Türk-İran sınırının kesinlikle saptanmasını hükümdarın gerçekleştirdiği en büyük işler diye tanımlar. Gerçekten rüşvet ve yolsuzluklara son verip hazine gelirlerini artırmak, gücüyle askerin hayranlığını kazandıktan sonra orduyu yeniden düzenleyip disiplin altına almak, sanayi ve ticareti özendirmek gibi hizmetleriyle Osmanlı devletine yeni bir canlılık aşılayan Murat IV, Hammer’in kanısınca imparatorluğun Karlofça antlaşması'na kadar yaklaşık 60 yıl yeniden bir büyüklük dönemi geçirmesini sağladı. Ancak, devleti yuvarlanmakta olduğu uçurumdan çekip kurtaran bu padişah öldüğünde, zulmünden, genç erkeklere olan düşkünlüğünden, içkiyle tütün kullananlara uyguladığı cezalardan ve kan dökücülüğünden yılgın durumda bulunan halk, rahat bir soluk alarak tam bir bayram sevinci yaşamaya başladı.

Kaynak: Büyük Larousse
Osmanlı Padişahları - Sultan Dördüncü Murad


Son düzenleyen Safi; 23 Eylül 2016 22:31