Bıçak sevdaya dayandı..
Sevdalı katletti kendini, sevda için feda oldu..
Sevda dondu kaldı, dünyası başına yıkıldı..
Sevdalısı onu bu kadar seviyordu demek, anladı..
Ama, geç oldu..
Sevdalı, kanlar içinde yığıldı yere
Sevda tek bir kelime bile edemiyordu..
Kendini kaybetmiş sevda, sustu ve gitti..
Kendine geldiğinde sevdalısı çoktan gömülmüştü..
Bıçak sevdaya dayandı.
Bir sevdalı daha kayıp gitti..
Ömrünün en güzel yıllarını sevdaya adayarak..
Bıçak sevdaya dayandı..
Sevdalısı, geçti ömründen..
Gözlerinden film şeridi gibi, mutluluğu akarken sevdanın..
Sevdalı gülümseyerek kapadı gözlerini..
Geride bıraktığı, geç kalınmış vazifeydi, üstüne düşen ve yaptı..
Sevdasına ömrünü biçti!
Bıçak sevdaya dayandı..
Sevda ölüme hazır değildi..
Sevdalı kendini önüne attı..
Ellerini sıkıca tutarak, “Sen yaşa diye”.. diyebildi..
Sevda kan tükürüyordu, sevdanın içi geçmişti.. Sevda kan ağlıyordu..
Ama, sevdalı artık yoktu..
Bıçak sevdaya dayandı..
Sevdalı, elinle göğsünü parçalayarak..
Sevdasına kalbini emanet etti..
“Bir daha gelirsem bu dünyaya onu senden alacağım yada sen bulursan beni öte tarafta.. Kapının girişin de seni bekliyor olacağım, emanetime iyi bak,” dedi..
Bıçak sevdaya dayanacaktı, sevdalıya kıyamadı..
Sevda ağır bastı, sevdalıda..
Görünmeyen bir sihirle bağlanmıştı sevdaya..
Aşk onları kutsadı sonra..
İkisinin de mezarı, birbirinin gönüllerindeydi..
Ve bu sırrı bir tek aşk biliyordu..
Aşkı da zaten kimse tanımıyordu..
Sevda, son bir nefes saklamıştı kendine..
Sevdalıda son bir öpücük..
Bir gün karşılaştıklarında..
Sevdanın nefesi yetsin diye, sevdalıda dudaklarında ölsün diye..