Bunca zamandır her alanda iktidar olan erkeklerin, kadınlar üzerinde uyguladıkları baskı zaman ve mekan içinde hiçbir önem taşımadan rahatlıkla taciz etmeleri hatta zaman zaman işledikleri namus (!) cinayetleri... Ah dünya bir tersine dönse de erkekler anlasalar hanyayı, konyayı...
Bir sabah uyansak ve kadınların erkek, erkeklerin de kadın olduğunu, öyle davrandıklarını görsek... Erkekler kadın olmanın zorluklarını bir yaşasalar... Şimdi gözlerimizi kapatalım, sevgilimizin ya da eşimizin bizim yerimize geçtiğini düşünelim. Veeee, işte onun feryatları!!!
Keh keh keh!
Ev işleri, çalışma hayatı, çocuk bakımı derken, canından bezdi zavallıcık. Karısının maçoluğu da cabası... Sabah uyanır rahat yok, otobüse biner taciz üstüne taciz, işe gider patron onu kötü emellerine alet etmeye çalışır, gece dışarı çıkamaz, çıksa pişman olur... Baksanıza şu zavallı adamcağızın yaşadıklarına... Keh, keh, keh...Ne güzel bir sabah(tı)!
Oh, bugün hava çok güzel... Güneş pırıl pırıl, ayrıca yataktan kalkmak için daha yarım saatim var. Ama... ama... of, kalkıp karımın kahvaltısını hazırlamalıyım, ayrıca çocuklar da okula yetişmeli. Kızım formasını keşke akşamdan ütüleseydim. En azından yatakta sabah keyfi yapmak için beş dakika daha kazanabilirdim. Ay, zaten bu evden zamanında çıkmak mümkün değil. Giyinirken karım ikide bir \"gömleğim nerede, çorabım nerede\" diye sorup duruyor. Ne var yani akşamdan çıkardıklarını toplayıp, yatsa... Komşu Ahmet Bey\'in karısı ne kadar düzenli bir kadın, Ahmet\'e fazla iş çıkarmıyor.
.
En iyisi çıplak evde oturmak herhalde.
Bir acayiplik de giyinme konusunda... Malumunuz havalar oldukça sıcak, insan şöyle incecik bir şeyler giymek istiyor. Ama ne giysem kabahat! Yok bütün hatlarım belli oluyormuş, bu kıyafetle sokağa çıkmak bir erkeğe yakışıyor muymuş? Üstümde de sanki mini şort var! Tamam kotum ve tişörtum biraz dar ama giyinmek benim de hakkım değil mi? Bu arada alışverişlerimiz de bir curcuna. Sanki alacağım kıyafetleri ben değil o giyecek. Benim beğendiğim kıyafetlerle, beni yanında dolaştıramazmış. Elalem beni seyrederken, o rahat olamazmış, sonra benim yüzümden başı belaya girermiş! Neredeyse beni çarşafa sokacak.
Patronum ne demek istiyor?
Otobüs kabusu başlıyor yine, her sabah olduğu gibi. Ayakta kalıp sıkışmak bir tarafa, şu kadınların durmadan, arkadan önden değme çabaları, ellerine kollarına sahip olamamaları ya da olmak istememeleri artık beni canımdan bezdirdi. Neyse, bu sabahki otobüs macerasını atlatabildim de sağ salim işe gelebildim. Buna da şükür! İyi bir işim, iyi sayılabilecek bir patronum var. Kendine güvenen, hoş bir kadın. Fakat bazen garip davranıp, beni şaşırtıyor. Durmadan iş konularını öğle yemeğinde konuşmayı teklif ediyor, ne gerek varsa! Ayrıca, bakışları da çok acayip, sanki yiyecek gibi! Geçen gün de kolunu göğsüme değdirdi. Kaza oldu sanırım! Neyse, yapacak çok fazla bir şey yok. İşsiz kalmamak için bunları görmezden gelmekten başka!...
Bu akşam biraz \"takılayım\" !
Her gün aynı iş. Öff, sabah kalk, karıma, çocuklarıma kahvaltı hazırla, hanımı işe geçir, acele acele işe yetiş, patron yılışmalarını çek... Bu gece arkadaşlarımla biraz takılacağım. Kahretsin nasıl da unuttum, evde yemek yok! Her taraf her yerde! Amaaaaaaan, bu gece takılacağım işte! Karım beni hiç akşamları dışarı çıkarmıyor ki, hapsoldum kaldım dört duvara... Ama, şu karşı masadaki kadınlar olmasa... Hayır, ne bakıyorlar anlamıyorum, açıkta bir şey de yok ama... Ben buraya kırk yılda bir kafa dinlemeye geldim, yok neden tanışıp birlikte içmiyormuşuz, beni daha önce de burada görüp, tanışmak istemiş ama bir türlü cesaret edememişmiş! Alakası yok, bu benim bu bara ilk gelişim. Acaba kadınlar bu ucuz numaraları ne zaman bırakacaklar?
\"Takılmaz\" olaydım!
Eve dönme saatini ve tek gecelik özgürlüğü fazla abartmadan eve döndüm ama bazı şeyler için geç kalmıştım bile. Daha kapı açılır açılmaz uğradığım laf bombardımanı... Yani hiçbir açıklamaya kabul yok. Evde yemek var mı yok mu, bu kadın, bu çocuklar ne yiyecek diye hiç düşünmeden keyif yapıyormuşum da, bu saatte karımdan sonra nasıl eve gelebilirmişim! Benim buna hakkım yokmuş, çünkü ben erkekmişim, o kadın haliyle bu saate kadar dışarıda kalmıyormuş! Sanki ben kendimi koruyup, sahip olamam. Bu kadın erkekleri ne kadar da aşağı, ikinci sınıf ve aciz görüyor...
Bu gece \"nasıl\" olmaz!!!
Sanki her gece sevişmek zorundayız. Ben hiç yorgun olamam, eğer istemezsem kesin iktidarsızımdır ya da başkası vardır. İstemiyorum işte! O her istediğinde olacak değil ya. Sevişmek karşılıklı istemekle olur. Ama anlat anlatabilirsen. \"Yavaş biraz, çocuklar uyuyor\" desem de anlatamıyorum ki... O kendi derdine düşmüş, gözü çocuk falan görecek durumda değil!
Bu ne dünya kardeşim böyle!
Eveet, rüyadan uyandınız ve kocanız ya da sevgiliniz yine erkek, siz yine kadınsınız. Yani her şey aynı tas, aynı hamam... Eminiz, kocanız düş bittiğinde, gözleri faltaşı gibi açılmış bir biçimde, asla tahmin edemediği zorluklarla karşı karşıya kalınca dünyanın kaç bucak olduğunu anlamış hale gelecek. Hatta, \"bir erkek olarak\" asla otobüse binmeyecek ve gece bara gitmeyecek. Belki de artık birlikteliğiniz ve paylaştığınız yaşamda daha duyarlı olacak. Ama bu hassasiyet ne kadar sürer bilemeyiz. Erkek, \"erkek\" oldukça ve kadın bu kadar \"kadın\" oldukça, bu düzenin ne zaman değişeceği bir muamma... Tabii siz de çabalamadığınız takdirde.
İlişkinizin iyi gittiğini düşünürken sevgiliniz sizi sevdiği halde ayrılmanız gerektiğini söylüyor ve nedenlerini sıralıyor. Peki size söylenen nedenlerin gerçekte ne anlama geldiğini biliyor musunuz ?
Okuyun o zaman...
Aşklar sonsuza kadar sürecek değil ya, biter elbette. Ama aşkın bittiğini sevgilisine açıkça itiraf edebilen insan sayısı pek azdır. Hep bahanelere başvurulur. Bu işin kadını erkeği de yoktur üstelik. Her iki cinste bu bahanelerden yararlanır.
İşte bunlar:
Senin sevgine layık değilim ya da sen benden iyilere layıksın
Tamam beni çok seviyorsun ama ben seni senin beni sevdiğin kadar sevmiyorum. E, bu da söylenmez ki... Benim gönlüm uçarı bir o çiçeğe, bir bu çiçeğe konmak istiyor. Oysa sen sevdiğin zaman kendine körü körüne bağlı birini istiyorsun. Ben bir hafta biriyle bir ay başkasıyla yaşamak istiyorum. Şimdi seni aldatsam da ayıp olacak. En iyisi tak sepeti koluna, herkes kendi yoluna....
Ben seni mutlu edemem
Beklentilerimiz farklı. Sen ayrı dünyadasın,ben ayrı dünyada. Aynı müziği dinlemiyoruz, aynı filme gitmiyoruz, aynı içkiyi bile içmiyoruz. Bizim birlikteliğimiz ancak bir kaç günlük heyecan olabilir. Şimdi bunu sana böyle söylesem. Demek her şey bir yalandı diyeceksin. Ben de sana cevap vereceğim. Senin mutlu olmanı gerçekten istiyorum ama bensiz...
Seni seviyorum ama ailemi de seviyorum ve vazgeçemiyorum
Ben ana (ya da baba) kuzusuyum. Annem babam ne derse o olur diyor. Onlara karşı çıksam, harçlığımı keserler, arabamı altımdan alırlar, beş parasız ortada kalırım. Hem aşk dediğin nedir ki? Geçici bir heves. Ben onların istediği biriyle evlenirsem gelsin paralar... Paraya sırt çevirip seninle olamayacağım, kusura bakma...
Serseri ruhluyum ve özgürlüğümü seviyorum. Kimseye bağlanamam
Başka bahane bulamadım. Aslında istesem öyle mazbut, öyle evine bağlı bir insan olurum ki... Ama seni sevmiyorum. Güzel şeyler yaşamış olabiliriz ama bitti artık. Üstelik bu bahanede çok fiyakalı. Sen şimdi bunu yakın arkadaşların arasında da söylersin benim popülaritem artar. Bundan sonra ki kız arkadaşım da beni elde tutulmayan bir serseri olarak tanıyıp daha çok üstüme düşer. Hay aklımla bin yaşayayım...
Sağlıklı düşünmek için ilişkimizi dinlendirmeye almalıyız
İlişkimizi bitirmeliyiz diyecektim ama ağzımdan bu çıktı. Hem zaten diğerini söyleyecek cesaret yok bende. Bu yüzden bununla idare et. İlişkimiz dinlenirken, ben harekete geçeceğim. Etrafta serseri mayın gibi dolaşacağım, ve kendime yeni,yepyeni işler arayacağım.
Aşkımız heyecanını kaybetti
Adrenalin bağımlısıyım. Ben aşk falan değil resmen heyecan istiyorum. Bunu da bana ancak başka bir aşk sağlar. Seni terk etmeye niyetliyim de Bana heyecan lazım diyemiyorum. Şimdi biliyorum sen kendini değiştirmeye çalışacaksın. Saç şeklin, makyajın, kıyafetlerinle beni yeniden heyecanlandırma çalışmaları içine gireceksin. Ama boşa yorulma. Çünkü Bu aşk burada biter ve ben çekip giderim...
Sorun sende değil bende
Bu cümlenin devamı büyük olasılıkla şu şekilde gelecektir. Kafamın içindeki problemleri çözemediğim için ilişkimize konsantre olamıyorum. Ama söylenmek istenen gerçekte şudur: Senden bıktım. Artık hayatımdan çıkmanı istiyorum. Zaten benim kafamda ki tek problemde sensin. Sen olmasan o kadar rahatlayacağım ki anlatamam. Senden ayrılabilmek için kendimi bile sorunlar insanlar grubuna soktum. Anla artık ve beni rahat bırak...
Zamana ihtiyacım var
Senden ayrılmak istiyorum ama bunu sana direkt söylersem bana neden diye soracaksın. Ben de başkasından hoşlandığımı söyleyemeyeceğim için doğru dürüst bir neden gösteremeyeceğim. Biraz ayrı kalırız. Ben seni arada bir telefonla ararım. Sonra da aramalarım seyrekleşir. Aramızdaki ilişki soğur belki bir süre sonra da sana Bu zaman içinde çok düşündüm ama seninle yapamayacağım derim. Böylece bu işte biter.
Çok iyi bir insansın ama
Çok iyi bir sevgili değilsin. Ben beni heyecanlandıracak ayağımı yerden kesecek gerektiğinde beni süründürecek birini arıyorum. Oysa sen benim her dediğimi yapıyorsun. Her sorunuma çözüm buluyorsun tamam bende seviyorum ama kardeşim gibi. İyisi mi Sen kendin gibi bir taze bahar seç ben de kendi yoluma gideyim.
Son düzenleyen Blue Blood; 15 Mart 2006 14:31
Sebep: flood