Arama


Sedef 21 - avatarı
Sedef 21
Ziyaretçi
1 Aralık 2007       Mesaj #10
Sedef 21 - avatarı
Ziyaretçi
İnsülin enjeksiyonu, halk arasında bilinen aksine, sigara ve alkol gibi bağımlılık ve alışkanlık yapmaz. İnsülinin hayat kurtaran bir ilaç olduğunu ve aslında kendimize enjeksiyon yapmakla daha sağlıklı bir yaşam sürmek için gerekli olanı yaptığımızı hatırlamamız bu fikre alışmamızı kolaylaştırabilir.

İnsülin Nedir?
İnsülinin görevini anlayabilmek için öncelikle vücudumuzun, fonksiyonlarını yerine getirmesi için gerekli olan enerjiyi nasıl sağladığını kısaca bilmemiz gerekir.
Yediğimiz besinler sindirime uğradıktan sonra vücudumuzda bulunan enzimler sayesinde şekere parçalanır. Şeker (gukoz) kan akımı ile vücudun tüm bölümlerine taşınır. Vücudumuzun ana besin kaynağı olan şeker, enerji sağlayabilmek için kandan vücut hücrelerinin (kas hücreleri, yağ hücreleri ve karaciğer hücreleri) içine girmelidir.
İnsülin, vücudumuzda midenin altında ve arka tarafında bulunan pankreas adındaki organın, beta hücrelerinden salgılanan bir hormondur. Kandaki şekerin kandan ayrılarak hücre içine girmesini sağlar. Böylelikle kandaki şeker düzeyi de yükselmemiş olur.

Diabetli olmayan bir insanda her gıda alımı sonrası, pankreas alınan besinlerin enerji haline dönüşmesini sağlamak için insülin üretir. Bu demektir ki tüm insanlar insüline bağımlıdır.
Diabetlilerde ise, pankreas yeterli miktarda insülini üretmez veya üretilen insülin hedef hücreler (kas, yağ ve karaciğer hücreleri) tarafından kullanılmaz. Bu durumda vücudumuz için hayati öneme sahip olan insülini dışarıdan vücudumuza sağlamamız gerekmektedir.
İnsülin şu an için, hap ya da tablet şeklinde kullanılamamaktadır. İnsülin bir enjektörle cilt altına enjekte edilmek üzere sıvı halde bulunmaktadır.
İnsülin enjeksiyonu, halk arasında bilinen aksine, sigara ve alkol gibi bağımlılık ve alışkanlık yapmaz. İnsülinin hayat kurtaran bir ilaç olduğunu ve aslında kendimize enjeksiyon yapmakla daha sağlıklı bir yaşam sürmek için gerekli olanı yaptığımızı hatırlamamız bu fikre alışmamızı kolaylaştırabilir.

İnsülin Tedavisinin Amaçları Nelerdir?

  • Kan şekerini normale getirmek
  • Komplikasyonları önlemek
  • Önlenemeyecek düzeyde komplikasyonlar oluşmuşsa ilerlemeyi durdurmak
  • Çocuklar için büyüme ve gelişmenin normal sınırlar içinde gitmesini sağlamak
  • Hamilelik ve gebelikle ilgili komplikasyonları önlemektir.
İnsülin Tedavi Şemasına göre Uygulama Yöntemleri
Günde bir kez insulin enjeksiyonu: Kan şekeri kontrolü ağızdan şeker düşürücü haplarla istenilen düzeyde sağlanamayan yaşlı, sosyal sorunları olan, yalnız yaşayan, hareket kısıtlılığı olan Tip 2 Diabetlilere önerilen en basit insülin uygulaması yöntemidir.
Günde iki kez insulin enjeksiyonu: Genellikle tek dozun yeterli olmadığı durumlarda Tip 2 Diabetlilere önerilen insülin tedavisidir, sabah ve akşam saatlerinde yaklaşık 12 saat aralıkla olmak üzere günde 2 doz insülin uygulaması yapılır.
Günde 3 veya 4 kez insulin enjeksiyonu: Günümüzde en iyi insülini yerine koyma yöntemi olarak önerilmektedir. Gebe olan Diabetliler, Tip 1 Diabetliler, günlük yaşamı yemek ve aktivite yönünden yoğun ve düzensiz olanlar için en uygun yöntemdir. Bu yöntemle çok iyi bir kan şekeri kontrolü sağlanabilir.

Sürekli subkutan insülin infüzyonu (İnsülin pompa tedavisi)
İnsülin pompası aracılığı ile bazal ve bolus insülin uygulanır. Bolus insülin öğünle alınan karbonhidratların kullanılmasını sağlayarak tokluk kan şekeri yükselmelerini önler. Bazal insülin ise 24 saat boyunca gerek öğün aralarında gerek ise gece boyu kan şekeri kontrolünün sağlanmasından sorumludur. Günde 4 veya daha fazla kez insulin uygulamasının yapılması (Yoğun insulin tedavisi) karbonhidrat sayımı yöntemi ile öğün planlamasının yapılmasını gerektirir.

İnsülin Tedavisinin Yan Etkileri Var mıdır?
İnsülin tedavisinin en önemli yan etkisi kan şekeri düşmesidir (hipoglisemi). Kan şekeri 50 ml/dl'nin altına düştüğü zaman hipoglisemi görülür.
  • Doktorunuza danışmadan insülin dozunda değişiklik yaparsanız,
  • öğün atlarsanız
  • Öğünde almanız gereken miktarlardan daha az miktarda karbonhidrat içeren besin tüketirseniz
  • Diğer günlere kıyasla daha fazla hareketliyseniz veya egzersiz yaparsanız hipoglisemi yaşabilirsiniz.
Hipoglisemi belirtileri
  • terleme,
  • titreme,
  • dikkat dağılması,
  • baş dönmesi,
  • şuur bulanıklığı,
  • bulanık görme,
  • uykudan uyanamamadır.
Hipoglisemi evinizden uzakta, yolculukta veya herhangi bir yerde ve zamanda olabilir. Bu nedenle Diabet kimlik kartınızı mutlaka yanınızda taşıyınız.
Hipoglisemi belirtileri hissedince, her zaman yanınızda, işyerinizde, kullandığınız arabada kesme şeker, toz şeker, meyve suyu, limonata gibi basit karbonhidrat içeren bir besin bulundurunuz.
Aile bireylerinin, arkadaşlarınızın ve yardımcılarınızın hipoglisemi belirtilerinin neler olduğunu ve nasıl tedavi edildiğini öğrenmeleri, sizin için hayati önem taşımaktadır.
Son düzenleyen Safi; 11 Ocak 2017 03:26