Arama

Yunus Emre - Tek Mesaj #14

nünü - avatarı
nünü
Ziyaretçi
3 Aralık 2007       Mesaj #14
nünü - avatarı
Ziyaretçi
YUNUS EMRE
Büyük halk sairi ve mutasavvifi olan ve siirleri Türk halkinin yüzyillar boyu mânevi besin kaynagi olan Yunus Emre’nin hayati efsânelerle doludur. O, ne zaman yasamis, nerede yasamis ve ne zaman ölmüstür; bunlar kesin olarak belli degildir. Bolu veya Sivrihisar’da dogdugu rivayet edilir.

Yunus’un ümmî yani hiç okumamis oldugu rivayeti meshurdur. Düzenli bir egitim görmedigi yazilarindaki dil hatalarindan da çikarilabilir. Ancak eserleri okundugunda, pek çok sey bildigi, zamaninin kiymet hükümlerini, inanis tarzlarini pek iyi kavradigi anlasilir.
Siirleri pek açik, gayet dogal, özellikle düsündürücü olanlari çoktur.

Yunus siirleriyle, ilâhileriyle, efsâneleriyle Türk halkinin yüzyillarca hâfizasinda yer etmis, dilinde canlanmis, ruhunda yasamis ve göz yaslarinda akmistir.

Yunus Emre, büyük, engin ve içten bir halk sâiridir. O, temiz bir Türkçe ile halka Allah sevgisinin erisilmez heyecanini duyurmaga ugrasmis ve bunda da basarili olmustur. Ona göre, tabiatta her sey Allah’i aramakta ve Allah’i anmaktadir.

Yunus’ta derin bir tasavvuf kültürü görülür. O, Oguz Türkmen lehçesinin en güzel eserlerini vererek Türk halk dilini edebi bir dil durumuna getirdi. Yasadigi dönemde Farsça edebî dil, Arapça ise ilim dili idi. Yunus Emre, sade ve basit bir dille ilâhî düsüncelerin en güzel anlatimini verdi.
Benim burda kararim yok,
Ben burdan gitmeye geldim.
Bezirgâmim metaim çok
Alana satmaya geldim.

Ben gelmedim dava için
Benim isim sevgi için
Dostun evi gönüllerdir
Gönüller yapmaya geldim.
diyen, gönüller ikliminin günesi, büyük âsik Yunus Emre için yazilanlar diziye gelmez, koca bir kütüphaneyi doldurur. Aslinda o yüzyillari kucaklar. Yüzyillar onu söyler, seven ve sevilen gönüller, yüzyillardir onu söylesir. O, yüzyillarin, âsk yüklü dertli dolabidir inleyen...
Benim adim dertli dolap
Suyum akar yalap yalap
Böyle emreylemis çalap
Derdim vardir inilerim.
Suyum alçaktan çekerim,
Dönüp yüksege dökerim,
Görün ben neler çekerim
Derdim vardir inilerim.
Yunus Emre’nin yasadigi devir, Anadolu'nun içine dönük, umutsuz, bezgin bir dönemidir. Mogol akinlari karsisinda yenik düsen Anadolu Selçuklu Devleti, Türkmen Boylarinin ikide bir ayaklanmasiyla tümden güçsüz kalmis, halktan koparak, kendi derdinde, kendi yasantisini sürdürme çabasina düsmüstür. Üst üste gelen kitlik ve sürekli kurakliklar, bitkin ve ezik halkin yasama umudunu kirmisti.
Halk, gerçek mutlulugun ölümden sonra var olacagini, bu geçici dünyada, ari-duru bir gönülle Tanriya yönelmeyi. telkin eden mutasavvif seyhlerin çevresinde küme küme toplanmistir. Yunus, bu ortamda, bir ask ve sevgi günesi olarak Anadolu'da dogmus, umutsuzlara umut vermis, Anadolu'nun gönlü ve dili olmustur.
Daglar ile taslar ile
Çagirayim Mevlâm seni
Seherlerde kuslar ile
Çagirayim Mevlâm seni.
Mevlâsini, her yerde, her zaman çagiran Yunus, gençlik yillarinda büyük mutasavvif Mevlâna Celâleddin'in sohbet meclislerine katilmis:
Mevlâna Hüdavendigâr bize nazar kilali
Onun görklü nazari gönlümüz aynasidir,
beytiyle himmet nazarinin gönlüne ayna oldugunu söylemistir.
Çesitli söylentiler, Yunus Emre'nin yasantisina renk katar. Bir kitlik günü Haci Bektas-i Velî'nin dergâhina varmis, bugday istemis. Ona, bugday yerine “himmet” teklif edilmis. “Hayir, demis bugday isterim.” Çuvallarini bugdayla doldurmuslar. Köyüne dönerken yari yolda akli basina gelmis. Geri dönerek Haci Bektas'tan “erenler himmeti” dilemis. “Senin kismetin Taptuk Emre'dedir” demisler ve Taptuk Emre'ye ismarlamislar.

Yunus, tam kirk yil Taptuk Emre'nin Dergâhi'na odun tasimis. “Taptuk Dergâhi'na odunun egrisi bile gerekmez” diyerek, kirk yil tek bir egri odun getirmemis. Sonunda, muradina ermis ve kendisine izin verilmis.
Dirildik pinar olduk,
Irkildik irmak olduk,
Aktik denize daldik,
Tastik Elhamdülillâh.
Taptugun tapusunda,
Kul olduk kapisinda,
Yunus miskin çig idik
Pistik Elhamdülillâh.
diyerek, diyar diyar dolasmis, içinde yanan atesin közüyle, siirler söylemege baslamis.
Bundan sonra, Yunus'un gönlünde ilâhî ask'tan baska bir seye yer yoktur artik. Bu askin potasinda yanip yakilmakta, bu yanisin iniltileri Yunus'u ozanlastirmaktadir.

Artik Yunus yok, ortada ask var, askin terennümleri var. Yunus, bu ask harmaninda savrulan bugday taneleri gibi estikçe ask, döküldükçe ask:
Askin aldi benden beni
Bana seni gerek seni
Ben yanarim dün'ü günü
Bana seni gerek seni

Ne varliga sevinirim
Ne yokluga yerinirim
Askin ile avunurum
Bana seni gerek seni...

Yunus Emre, Anadolu'da dogan, yine Anadolu'da batan bir tasavvuf günesidir. Yasadigi çagda Türkçe bir kenara itilmis, hor görülmüsken, Yunus, Türk dilini, bütün incelik ve güzellikleriyle sirtlamis, ayaga kaldirmis, kendinden sonra gelen ozanlara öncülük etmistir.
Yunus Emre’nin dili, Anadolu'nun öz dilidir. Anadolu Türklügünün yüregi Yunus'ta çarpar, bu yürek, tüm kükrekligiyle Yunus'ta dile gelir :
Gönlüm düstü bu sevdaya
Gel gör beni ask neyledi
Basimi verdim kavgaya
Gel gör beni ask neyledi.
Ben aglarim yana yana
Ask boyadi beni kana
Ne âkilim ne divâne
Gel gör beni ask neyledi.

Onun doyumsuz sevgisinde, tüm insanligin sesini duyarsiniz. Bu seste gerçek inanç, Tanri sevgisi, insan degeri ve var olmanin sevinci vardir. Tüm kötülüklerden arinmis, duru bir gönülle seslenir insanliga:
Adimiz miskindir bizim
Düsmanimiz kindir bizim
Biz kimseye kin tutmayiz
Kamu âlem birdir bize...

derken, insanlari anlayis ve dayanismaya, birlige ve dirlige davet eder. Onun bu çagrisi “sevgi” ocaginadir. Seslenir:
Gelin tanis olalim,
Isi kolay kilalim.
Sevelim sevilelim
Bu dünya kimseye kalmaz.

Yunus Emre’nin bilinen iki eseri vardir. Biri, Risaletü’n-Nusiyye ya da (Ögüt Risalesi) adiyla aruz ölçüleri içinde yazilmis, tasavvufî, ahlâkî, dinî bir eserdir. Ötekisi ise, asil büyük siir gücünü yansitan Dîvân’idir.
Son arastirmalara göre, Yunus Emre, 1321 yilinda, yetmis yaslarinda oldugu halde, hayata gözlerini kapamistir. Porsuk suyu ile Sakarya’nin birlestigi yerde bir zaviyesi oldugu ve oraya gömüldügü rivayetler arasindadir. Bursa’da gömülü oldugu da söylenir.
Erzurum’daki Tuzcu Köyü yakininda, Manisa’nin Salihli ve Kula kazalari arasindaki Emre Köyü’nde, Keçiborlu kasabasi civarindaki bir köyde Yunus Emre’nin mezari diye gösterilen yerler varsa da onun asil mezarinin seven ve sevilenlerin gönlü oldugu bir gerçektir.
UNESCO, 1971-1972 yilini bütün dünyada Yunus Emre Yili olarak kabul etmistir.
Biz dünyadan gider olduk
Kalanlara selâm olsun.
Bizim için hayir dua
Kilanlara selâm olsun
Ecel büke belimizi
Söyletmeye dilimizi
Hasta iken hâlimizi
Soranlara selâm olsun
Tenim ortaya açila
Yakasiz gömlek biçile
Bizi bir âsân vechile
Yuyanlara selâm olsun
Selâ verile kasdimiza
Gider olduk dostumuza
Namaz için üstümüze
Duranlara selâm olsun.
Dervis Yunus söyler sözü
Yas dolmustur iki gözü
Bilmeyen ne bilsin bizi
Bilenlere selâm olsun
.