Arama

Yüksek Sadakat - Tek Mesaj #2

ramsstein - avatarı
ramsstein
Ziyaretçi
16 Mart 2006       Mesaj #2
ramsstein - avatarı
Ziyaretçi
Deniz Batuk / cnnturk.com

Yüksek Sadakat, hem ilgi çekici adı hem de ‘Belki Üstümüzden Bir Kuş Geçer’ adlı şarkısıyla, ilk albümünü merak etmemizi sağladı.


Gençlik ve müzik dergisi Blue Jean'in Yayın Yönetmeni Kutlu Özmakinacı aynı zamanda, son haftaların en çok merak edilen rock grubu Yüksek Sadakat’in de arkasındaki isim olarak ortaya çıkıyor.


Vokalde Cemil Demirbakan, davulda Sefa Deniz Alemdar, klavyede Uğur Onatkut, gitarda Serkan Özgen’in yer aldığı toplulukta Kutlu Özmakinacı hem tüm eserlerin söz yazarı ve bestecisi hem de bas gitarist olarak kadronun bel kemiğini oluşturuyor.


Müzikle olan kopmaz bağlarını Yüksek Sadakat ismiyle vurgulayan beşliden, eski dostum Kutlu Özmakinacı cnnturk.com’un sorularını yanıtladı:

Kutlu, Yüksek Sadakat öncesinde başka projelerin de oldu mu? Kaç yıldır beste yapıp, söz yazıyorsun?

Kutlu Özmakinacı: “20 yıldır şarkı yazıyorum. Yüksek Sadakat öncesinde üniversite yıllarında çeşitli gruplarda çaldım ve bar programları yaptım. Toplamda çok uzun sürmeyen bu süreci kendi müziğime odaklanabilmek için bırakıp sadece şarkı yazmaya konsantre oldum.”

Grup üyeleri nasıl tanıştınız?

Kutlu Özmakinacı: “Pek çok grupta olduğu gibi aynı çevreyi paylaşırken ya da ortak tanıdıklar vasıtasıyla tanıştık. Uzun zaman dilimine yayılan bir süreçti şu anki kadronun bir araya gelmesi. Grup 9 yıl önce kuruldu, şu anki kadro ise 2 yıl önce bir araya geldi.”

Anladığım kadarıyla, kuruluşundan bu yana çok sayıda eleman gelmiş ve geçmiş Yüksek Sadakat’ten. Belirli bir sebebi var mı?

Kutlu Özmakinacı: “Vokal dışında belirli bir sebebi yok. Genellikle grup işinde elemanlar kendi özel koşulları yüzünden sık sık gidip gelirler zaten. Bu zaman zaman anlaşmazlıklar zaman zaman da şartlar öyle gerektirdiği için olur. Yüksek Sadakat’te hemen bütün enstrümanlardan iki ya da üç eleman geçti diyebiliriz.



Vokalde ise bu sayı 10’u geçti. Sebebi şudur: Yüksek Sadakat’in şarkılarına bakarsanız, hem yapısal olarak birbirinden oldukça farklı hem de teknik açıdan okuması zor parçalar olduğunu görürsünüz. Böyle bir işin altından standart bir vokalle kalmak mümkün olmuyor, özel bir sese ihtiyacınız var. Hem doğuya hem batıya hakim, geniş bir ses aralığı olan, hem enerjik hem de dramatik olabilen bir vokal arıyorduk, onu Cemil’le bulduk ama doğal olarak uzun sürdü bu.”

Kutlu, bestelerin sonuçta belli bir birikimin ürünü. Etkilendiğin rock müzisyenleri kimlerdi?

Kutlu Özmakinacı: “Pek çok var elbette ama sanırım en öne çıkan isimler Mahzar Fuat Özkan, Bülent Ortaçgil olacaktır. Sting, Pink Floyd, Alan Parsons Project, U2 ve R.E.M de severek dinlediğim müzisyen ve gruplardır, mutlaka etkilenmiş olmalıyım.”

Yüksek Sadakat Türk rock müziğinde nerede konumlanabilir?

Kutlu Özmakinacı: "Çok genel bir kategori olarak bahsedersek, müziklerinde bu coğrafyadan da esintiler olan rock grupları içinde. Bu tanıma ‘70’lerin Anadolu rock grupları da giriyor, Duman ve Kurban da. Ancak bütün bu saydıklarımızın ortak olduğu kadar birbirlerinden ayıran özellikler de var. Yüksek Sadakat’te de öyle.



Örneğin bizim müziğimiz rock tarihinin pek çok döneminden seçilmiş unsurlar barındıran bir müzik, bunlar özellikle AOR, progressif rock, amerikan rock ve hard rock unsurları.. Bu tip ayırıcı özellikleri öne çıkarırsak, Yüksek Sadakat’in müziğinin tek ve kendine özgü bir rock olduğunu söyleyebiliriz."

‘Belki Üstümüzden Bir Kuş Geçer’ albümde diğerlerine göre çok daha fazla ön plana çıktı. Benim kulağıma gelen bir de ‘İhtimaller Denizi’ var ikinci sırada yer alan. Dinleyiciler tarafından hangi parçaların daha çabuk benimsendiğine dair sizlere ne gibi duyumlar ulaşıyor?

Kutlu Özmakinacı: “Belki de uzun bir birikimin sonucu olduğu için, albüme aldığımız parçaların hepsi belli bir kalitenin üzerinde. Bunu sadece biz söylemiyoruz, örneğin Tolga Akyıldız ‘bu albümde 8 tane çıkış parçası var, hangisiyle çıkılırsa çıkılsın farketmez’ diye yazmıştı. Öyle de oldu sahiden, ‘Belki Üstümüzden Bir Kuş Geçer’ albümün 6’ncı parçasıydı ve bir radyocu arkadaşımız ‘ben bunu çalacağım’ deyip zorla çaldı ve parça hemen hemen bütün ulusal radyolarda 1 numara oldu.



Sanırız başka bir parçayı seçseydi de durum değişmeyecekti. Geri kalan parçalar arasında insanların yoğun olarak etrafında kümelendikleri şarkılar ‘Kafile’, ‘İhtimaller Denizi’, ‘Pervane’, ‘Döneceksin Diye Söz Ver’ ve ‘Aklımın İplerini Saldım’. Sanırız bunlarla devam edeceğiz."

‘Hüzün’ adlı parçan ilk dinleyişte dikkatimi çekti. Bir yerinde Güneydoğu`daki can kayıplarına da değinmişsin. ‘Hüzün’ü yazarken nelerden etkilendin?

Kutlu Özmakinacı: “Hangi yıldı tam olarak hatırlamıyorum ama 1994 olabilir, o yılın en iyi film Oscar’ını alan ‘Akdeniz’ filmini izlemiştim. Kendimi her zaman Akdeniz’e güçlü bağlarla bağlı hissettiğim için film beni çok etkiledi ve derin bir hüzün duygusu yarattı üzerimde.



Şarkıyı bu motivasyonla yazmaya başladım. İlk kıta tümüyle benim hiçbir zaman aşamayacağımı bildiğim İzmir’den kopuş hikayeme göndermedir. Devamı beni üzen, çok anlamlandıramadığım olaylara kısa değinmeler içerir. Güneydoğu’da yaşanan olaylar da bu değinmelerin arasına sıkışmış olanlardan bir tanesi.”

Grubun beş elemanı da tam zamanlı işlerde çalışıyor. Birlikte müzik yapmaya nasıl fırsat yaratıyorsunuz?

Kutlu Özmakinacı: “Bizim asıl işimiz müzik, öbür işleri hayatımızı idame ettirmek için yapıyoruz. İnsan asıl işi için her zaman vakit yaratır.”

Gelecekte diğer mesleklerinizi bırakıp, sadece müziğe odaklanmak söz konusu olabilir mi?

Kutlu Özmakinacı: “Grupta Serkan, Deniz ve Uğur zaten müzik öğretmenliği ya da tonmaisterlik gibi müzikle ilişkili mesleklerin içindeler. Uğur tonmaisterliği bırakmayı düşünmüyor, Serkan ve Deniz ise keyif aldıkları sürece öğretmenliği yapacaklardır.



Cemil endüstri mühendisi ve şartlar elverirse sadece müzik yapmak istiyor. Ben gazeteciliği severek yapıyorum, müzikten çok az vaktim kalsa bile yine yazıp çizmek, bir şekilde medya dünyasının içinde olmayı isterim. Seviyorum bu dünyayı.”

Albüm çıktıktan sonra şöhret hayatına girmeye başladı mı yavaş yavaş? Mesela, artık dışarı adım atarken, ‘şu yeni ceketimi giyeyim, bir gören olur’ gibi düşünceler geliyor mu aklına?

Kutlu Özmakinacı: “Hayır gelmiyor, daha o kadar tanınmıyoruz zaten.”

Grubun kurucusu sensin, tüm şarkı sözleri ve besteler sana ait. Önemli bir karar aşamasında, diğer elemanlardan farklı bir ağırlığın oluyor mu?

Kutlu Özmakinacı: “Belirli bir döneme kadar böyleydi, grup belli bir yola girmeye başlayınca, diğer elemanlar da sorumluluk almaya ve gelişen süreçlere etkin olarak katılmaya başladılar. Şimdi kararları olabildiğince ortak almaya çalışıyoruz.”

Yüksek Sadakat`in dışında, beşinizin de bireysel müzik projeleri var mı?

Kutlu Özmakinacı: “Benim bireysel müzik projem Yüksek Sadakat zaten. Bunun dışında solistimiz Cemil, gitaristimiz Serkan ve davulcumuz Deniz birlikte bir cover grubunda çalıyorlar. Klavyecimiz Uğur da benzer bir grupta çalıyordu kısa süre öncesine kadar, fakat albüm çıkınca bıraktı.”

Sahne deneyimi ve performansı stüdyoda yapılan müzikten çok ayrı bir durum. Sence, Yüksek Sadakat sahnede nasıl? Katılmayı düşündüğünüz konser ve festivaller var mı?

Kutlu Özmakinacı: “Benim haricimde grubun bütün üyeleri 10 ile 15 yıl arasında değişen sürelerdir zaten devamlı sahnedeler. Ben yukarıda bahsettiğim gibi şarkı yazmaya odaklandığım için sahneyi uzun süre önce bıraktım. Şimdi onlara ayak uydurmaya çalışıyorum.



Önümüzdeki aylarda pek çok festivalde çalacağımızı söyleyebiliriz. Bazılarının görüşmeleri devam ettiği, bazılarının da kadrosu organizasyonu yapanlar tarafından açıklanmayı beklediği için şu an hangileri olduğunu söylemiyorum. Solo konserlerimiz de başlamak üzere. 24 martta Line, 5 nisanda ise Balans’ta bir konserimiz var.”

Elemanlar arasındaki yaş farkı Yüksek Sadakat’e nasıl etki ediyor? Dünyayı algılayışta paralel düşünceler mi, çelişen fikirler mi ön planda?

Kutlu Özmakinacı: “Müzik etrafında bir araya gelip, o dilin ortaklığı sayesinde dostluğumuzu ilerletmiş bir grubuz biz. O ortak dil olduğu sürece yaş anlamını yitiriyor çoğu zaman. Fikir ayrılıkları ise grup işinin en doğal parçasıdır, kuşak farkından değil, genellikle müziğe bakış ya da karakter farklılıklarından çıkar ortaya.


Biz birbirimizin eksiklerinin üzerine gitmek yerine onları telafi etme yolunu seçtik, tıpkı sahada oynayan bir futbolcu kademesini kaybederse arkasındaki oyuncunun o boşluğu doldurması gibi, maçı başka türlü kazanamazsınız çünkü.”

Şarkılarından İkarus’ta ‘doğmak ölmeye başlamaktır’ diyorsun. Yeni doğan Yüksek Sadakat’in de bir gün ölmesinden korkuyor musun?

Kutlu Özmakinacı: “Hayır, korkmuyorum, gruplar da insanlar gibi, doğuyor, büyüyor ve ölüyorlar, sanırım önemli olan ölmek değil yapabileceklerinizin hepsini yapmadan ölmek, yani hayatını boşa geçirmek, tıpkı insanlarda olduğu gibi.”
Son düzenleyen Blue Blood; 19 Mart 2006 08:21 Sebep: resim yolu yanlış