Arama

Republic of TÜRKİYE! - Tek Mesaj #3

Hi-LaL - avatarı
Hi-LaL
Ziyaretçi
17 Mart 2006       Mesaj #3
Hi-LaL - avatarı
Ziyaretçi
BOZKURT; birbirlerini takip etmiş olan bir çok Türk nesillerinin ortak malı olan millî destan parçalarımızda, Türklere yol göstericilik yapan, Türkleri zaferlere götüren sembol...

Her milletin tarihi bir veya bir takım mitoloji ile başlar. Yazı icad edilmeden evvel mitolojiler vardı. Ağızdan ağıza söylenerek, nesilden nesile geçiyordu. Yazı icad edildikten sonra, o zamana kadar halkın ağzında dolaşan ve bir milletin topyekûn yaşantısının izahi demek olan mitoloji ( yahut mitoloji şeklindeki yazı ) yazılmaya başlandı. Her milletin mitolojisi gibi Türk mitolojisi de yanlız bir kişi tarafından yazılmadı. Önce Hikâye ve masal yazmaya meraklı olan kimseler, bulundukları yerdeki hikâye ve masalları halkın ağzından dinliyerek yazdılar. Uzun tarih içinde hikâye ve masallardan bir kaç tanesini küçük bir broşürde yazıp topluyanlar oldu. Böylece 8-10 Mitoloji ( hikâye ) bir kitapta toplanmış oldu. 8-10 Mitolojiye, yeni mitolojileri ilave edenler oldu. Böylece 15-20 Mitoloji bir kitapta toplanmış oldu. Böylece daha büyük bir mitoloji kitabı yazılmış oldu.

Íngilizler için aslan, Ruslar için ayı, Íranlılar için pars veya kaplan, Japonlar için ejder, Ítalyanlar için Romüs ve Romülüsü Kurt ne ise, Türkler için de Bozkurt odur. Bir aydın kişinin Bozkurt'u kabul etmemesi, aydın geçinen bu insanın kendi milli tarihini bilmemesi, milli tarihi ret ve inkâr etmesi demektir. Kendi milletini ve onun bayrağını kabul etmemesi demektir.Kurdu kabul etmemek, en azından büyük ecdadı inkâr etmek, tanımamaktır. Kendi milletine ve milliyetine hürmet etmiyene kimse hürmet ve itibar etmez.

Hunlar devrine yaklaşırken ve özellikle Hunlar devrinde (M.Ö.220-M.S.220) Bozkurt karşımıza daha sumüllü olarak çıkıyor. Artık Bozkurt sadece ilâhi bir Ata veya sadece bayrakta milli bir sembol değildir. Bunlarla beraber Bozkurt, ilâhi bir güç, orduya yol gösteren bir kılavuz, darda kalanların yardımına koşan bir Hızır, Hakan'a ve orduya ihtiyat, ihtimam ve temkin dersi veren bir hoca sembolü olarak karşımıza çıkıyor. Bozkurt Oğuz Han'la ve ordusu ile beraber savaşıyor.Bu hal, en azından orduya moral veren ve onu zaferden zafere koşturan bir faktördür. Artık Bozkurt savaşçılığın, cesaretin, bir sembolüdür. O kurt olmaktan ziyade, Kurda benzetilen bir kurtarıcı ve bir kahramandır. Bilgin ve akıllı bir Hakan'dır. Bir millet için, özellikle milletin içinden çıkıp gelen ordu için ihtiyat, temkin,ihtimam gibi hasletler, üstün moral sahibi olmak, kendisine ve kendi gücüne güvenmek, bütün bunların üstünde haklı bir iş yaparken Allah'ın ( Putperest dahi olsa ) yardım edeceğine inanmak, kötü hasletler midir ki, bunları temsil ve sembolize eden Bozkurt ve onun şahsında Türk'üm diyen gençler horlanmaktadır. Bozkurt'un Buzdağından, dağı ve taşı, tozu ve dumanı birbirine katarak hızla inmesi ve ordunun önüne düşüp yürümesi, bana tarihi bir gerçeği hatırlattı.

Ílkçağlarda Mezepotamya, Ortaanadolu ovaları, Doğu'da Pasinler ovası ve Medya meskun ve medeni ülkeler iken, yüksek ve ormanlarla kaplı olan Güneydoğu Anadolu, insanlarla meskûn değildi. Buralarda vahşi hayvanlar ve sürüler halinde kurtlar yaşardı. Kışın her taraf 100-120 cm karla kaplanınca, yiyecek bulamıyan ve aç kalan kurtlar, sürüler halinde Mezepotamya, Ortaanadolu ve Medya ovalarındaki agillara, koyun sürülerine saldırırlardı. Kurtların geldikleri Güneydoğu Anadolu'ya o devrin insanları Kurdistan diyorlardı. Kurdistan'a 1071 den sonra kalabalık (Kurbaba) kabileleri de yerleştirilmiş olduğu ve bu kabilelere, Güneydoğu Anadolu'nun Selçuk Sultanı A.Keykubat tarafından temlik edildiği aynı mıntıkaya yine Kurdistan denildiği M.Şerif Bey tarafından Varto Tarihi ile tesbit edilmiştir.

Kurdun tek başına ve mücerret olarak bir mânâsı ve önemi yoktur. Kurt, Türk kültürünün bir unduru, bir bölümüdür.Türk kültür ve medeniyeti, edebiyatı, tarih ve sosyal yaşantısı, devlet ordu şevk ve idaresiyle beraber mütalâa ettiğimiz zaman kurdun önemi daha iyi anlaşılır. Mesele kurdu hor görmek ve inkâr etmek meselesi değildir. Kurdun şahsında Türk Kültür ve medeniyetine sahip çıkma meselesidir. O Türk idealinin, Türk dinamizminin önemli bir parçası ayrılmaz bir bölümüdür. Siz kurdu kabul etmez, kürt tabirini kabul ederseniz,siz Kurdistan'a Kürdistan derseniz, bundan cesaret alanlar, millî sinirlar içinde Kürdistan devlet kurmaya kalkarlar. Konu memleketin bütünlüğü açısından ele alınınca, Kurd'un onu kabul veya inkâr etmenin önemi biraz daha açık anlaşılır sanırım.