Arama

Edirne - Tek Mesaj #6

The Unique - avatarı
The Unique
Kayıtlı Üye
13 Aralık 2007       Mesaj #6
The Unique - avatarı
Kayıtlı Üye

Edirne


Türkiye'nin batısında, Trakya'da il ve bu ilin merkezi olan kent. Bulgaristan ve Yunanistan sınırındadır. İl toprakları kuzeyde Bulgaristan sınırından, güneyde Saros Körfezi kıyısına kadar, 40°30' ve 42° kuzey enlemleri ile 26° ve 27° doğu boylamları arasında ince, uzun bir şerit gibi uzanır. Batısında Yunanistan, kuzeyinde Bulgaristan, doğusunda Kırklareli, Tekirdağ ve Çanakkale illeri bulunur. Yüzey şekilleri bakımından Türkiye'nin en sade ve özellikle en alçak köşesidir. Kuzeydoğuda, Bulgaristan ve Kırklareli sınırı yakınlarında Istrancalar'ın artık büsbütün alçalmış olan yamaçları ile güneyde Saros'un biraz kuzeyinde Koru Dağları'nın (725 m) batı uzantıları ilin dağ ve tepelik kesimini oluşturur.
Ad:  Edirne4.jpg
Gösterim: 598
Boyut:  40.5 KB

Fakat burada da yükseklik birkaç yüz metreyi geçmez. Arazinin geri kalan asıl büyük kesimi zemini alüvyonla örtülü akarsu vadilerinden (Ergene, Meriç ve kolları), hafif dalgalı ve yüksekliği yine 100-200 m.yi geçmeyen yatık yamaçlı ve yayvan vadilerle parçalanmış platolardan oluşur. Ege kıyılarına hem yakın, hem de açık olduğu hâlde, Edirne ilinde az çok karasal bir iklim görülür (il merkezi, denizden yüksekliği 48-80 m, en sıcak ay ortalaması 24.6°, en soğuk ay ortalaması 1.9°, yıllık ortalama yağış tutarı 599 mm). Yağış rejimi oldukça düzenlidir; belirgin kurak mevsim yoktur. Bu iklim ve relief koşulları nedeniyle Edirne ilinde otsu bitkiler egemendir.

Örneğin İç Anadolu'daki kadar kurakçıl, cılız değildir (daha nemcil ve tarla tarımı bakımından daha avantajlı). Orman azdır (il topraklarının % 10 kadarı). İlin ana akarsuyu, beslenme havzası hemen bütün Trakya'ya yayılmış olan Ergene'dir. Ergene, Pehlivanköy yakınında Edirne ili topraklarına girer ve İpsala'nın kuzeybatısında Meriç'e karışır. Aslında bölgenin en önemli ırmağı Meriç'tir. Fakat yukarı ve orta çığırlarıyla bir Bulgaristan ırmağı olan Meriç, Türkiye ve Yunanistan için bir sınır ırmağıdır. Meriç ancak Edirne yakınında çok küçük bir yörede iki kıyısıyla Türk toprakları içinde kalır. Bulgaristan'ın Rodop bölgesinden doğan, çığırının kısa bir kesimiyle Yunanistan'da akan Arda Irmağı, Edirne yakınında Meriç'e karışır. Öteki önemli kol Tunca da Bulgaristan'da doğar. Fakat Edirne'de Meriç'e karışmadan önce, il kuzeyinde 60 km kadar Türkiye toprakları içinde akar.

Meriç ve Tunca, Edirne'de kışın ve ilkbaharda kabarır. Bu kabarmalar bazı yıllar tehlikeli bir düzeye ulaşır ve kentin alçak kesimlerini sular altında bırakabilir. Böyle zamanlarda Meriç'in debisi 8.000 m3ü bulabilir. Meriç, Enez'de Ege Denizi'ne dökülür. Trakya'nın öteki illerinde olduğu gibi, Edirne ili ekonomisi de büyük ölçüde tarıma dayalıdır. Yetiştirilen tarımsal ürünler, Anadolu topraklarına göre, daha çeşitlidir ve verim de, normal olarak daha yüksektir.

Başlıcaları:


Tahıl (buğday, pirinç, mısır), baklagiller (en çok fasulye), endüstri bitkileri (şekerpancarı, ayçiçeği, kolza), çeşitli meyve ve sebzeler (en çok üzüm, kavun-karpuz ve domates). Hayvancılık daha çok koyunculuğa dayanır. Ayrıca tavukçuluk, arıcılık ve ipekböcekçiliği yapılır. Son yıllarda kırsal bölgelerde kurulan bazı fabrikalara rağmen, sütten yapılmış besinler (özellikle beyazpeynir, kaşar) bitkisel yağlar, şeker, un ve çeltik, Edirne ilinde âdeta geleneksel duruma gelmiş endüstri kollarıdır. İl merkezi Edirne, Tunca'nın Meriç'le karıştığı yerde kurulmuş çok eski bir kenttir.

Edirne'nin en eski halkı, Traklar soyundan Odrisler'dir. Odrislerin Meriç ve Tunca ırmaklarının birleştiği yerde İ.Ö. 1200 yıllarında bir kent kurdukları bilinmektedir. Odrislerden sonra yöreye egemen olan Makedonyalılar döneminde kent, Orestia diye anılmaya başlandı. İ.S. 2. yüzyılda Roma İmparatoru Hadrianus, Orestia'ya kendi adını koydu. Böylece Roma devrinde kent, Hadrianopolis ya da Adrianopolis adlarıyla anıldı. Adrianopolis zamanla Adrianopel olarak değişti. Kentin, Osmanlı dönemi başlarında Edrinabolu ve 16. yüzyıl başlarında Edirne olarak adlandırıldığı görülür.

1363'te I. Murat tarafından Türk topraklarına katılan Edirne, tarihimizde her zaman önemli bir yer tutmuştur. Zaptından, İstanbul'un alınması tarihi olan 1453'e kadar, Osmanlı Devleti'nin Bursa ile birlikte ikinci başkentiydi. Hatta başkentlik ödevi, İstanbul'un fethinden sonra da tamamen sona ermemiştir. Türklerin batıda Orta Avrupa'ya kadar yayılmaları sırasında Edirne büyük askerî seferlerin başlıca hareket noktası olmuştur. 18. yüzyılın başlarında 350 bin kadar tahmin edilen nüfusuyla Avrupa'nın başlıca büyük kentlerinden biriydi. Bir yandan savaşlar ve düşman işgalleri (1878'de Rus, 1913'te Bulgar, 1920'de Yunan; son kurtuluşu 25 Kasım 1922), öte yandan da il topraklarının imparatorluğun yıkılmasıyla çok daralmış bulunması nedeniyle eski önemini büyük ölçüde yitirdi.

1927'de 34 bine kadar düşmüş olan nüfus (hatta 1945'te 29 bin), 1980'de yeniden 72 bine ulaşmıştır. Edirne, Osmanlı tarih ve uygarlığının birçok yapıtlarıyla süslüdür. Bunlar içinde, Sinan'ın başlıca yapıtı olan Selimiye özellikle dikkati çeker. Tunca Irmağı'nın iki kolu arasında "Sarayiçi" adı verilen yerde her yıl düzenlenen geleneksel "Kırkpınar Güreşleri" kente turizm bakımından canlılık kazandıran başlıca olaydır. Her ne kadar kara ve demiryoluyla Türkiye'ye gelen turistlerin bir giriş ve çıkış kapısıysa da, transit olarak yapılan bu trafik, kente turizm bakımından önemli bir yarar sağlamaz.

Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi & MsXLabs.org
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 21 Temmuz 2016 00:16
Bir bildiğim varsa hiç bir şey bilmediğimdir. (: