Arama


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Ekim 2005       Mesaj #7
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
NAMAZLA İLGİLİ AYETLER

İsra Suresi, Ayet: 78


"Güneşin öğle vakti zevalinden, gecenin karanlığına kadar(öğle, ikindi, akşam, yatsı vakitlerinde) namazı dosdoğru kıl. Kur'anıyla ayrılan sabah namazını da kıl. Çünkü sabah Kur'anı şahitlidir(sabah namazında gece ve gündüz melekleri hazır bulunurlar). "

Taha Suresi, Ayetler: 130 ve 132


"Güneş doğmadan ve batmadan önce Rabbine hamd ile tesbih et. Gecenin bazı saatlerinde ve gündüzün etrafında da tesbih et ki, ilahi rızaya nail olasın."
"Hem ailene namazı emret, kendin de ona devam et. Biz senden rızk istemiyoruz. Biz senin rızkını veririz(güzel) akıbet takva sahibi olanlarındır."

Rum Suresi, Ayetler: 17 ve 18


"O halde akşamladığınız ve sabahladığınız vakit, Allah'ı tesbih edin(akşam, yatsı ve sabah namazlarını kılın). "
"Göklerde ve yerde Hamd O'nadır. İkindileyin ve öğle zamanında da tesbihinizi yapın! (öğle ve ikindi namazlarını kılın). "

Bakara Suresi, Ayet: 238


"Namazlara bilhassa orta namaza(ikindi) dikkat edin. Ve kalkın Allah'a saygı için (O'nun huzuruna) durun."

Ankebut Suresi, Ayet: 45


"Habibim, sana vahy olunan kitabı oku ve namazı dosdoğru kıl. Çünkü namaz edepsizlikten ve uygunsuzluktan men eder. Allah'ı zikr ise en büyük kulluk vazifesidir. Ne yaparsanız Allah onu bilir."
Ad:  namaz.jpg
Gösterim: 3745
Boyut:  73.9 KB

Bakara Suresi, Ayet: 110


"Namazı dosdoğru kılın. Zekatı verin. Kendiniz için hayır namına önden ne gönderdiyseniz Allah katında onu bulursunuz. Şüphesiz Allah bütün yaptıklarınızı görür."

Nisa Suresi, Ayet: 113


"Namazı kılıp bitirdikten sonra, gerek ayakta gerek otururken ve yanlarınız üzerinde Allah'ı zikredin. Korkudan emin ve sükunet buldunuzmu namazı dosdoğru tam kılın. Çünkü namaz müminler üzerine muayyen, vakitleri belli, yazılı bir farzdır."

Bakara Suresi, Ayet: 46


"Sabır ve namazla Allah'dan yardım isteyiniz."

Hacc Suresi, Ayet: 77


"Ey iman edenler; Allah'a rüku edin, secde edin, Rabbinize ibadet edin, hayırlı işler yapın ki felah ve huzur bulasınız."

Münafikun Suresi, Ayet: 9


"Ey iman edenler; mallarınız, mülkleriniz, çoluk ve çocuklarınız Allah'ı anmaktan sizi men etmesin. Kim böyle yaparsa onlar hüsrana uğrayanların ta kendileridir."

Meryem Suresi, Ayet: 59


"Peygamberlerden sonra kötü halefler gelecek. Onlar namazı terk edecek. Nefis ve şehvetlerine tabi olacaklar. İşte onlar cehennemde Gayya çukuruna atılacaklardır."

Maun Suresi, Ayet: 4


"Namazı vaktinde kılmayanların vay haline.

NAMAZLA İLGİLİ HADİSLER
"Allah tevhidden sonra mahlukatı üzerine namazdan daha sevimli ve güzel bir ibadet farz kılmamıştır. Eğer namazdan daha efdal ve sevimli bir şey farz kılsaydı, melekler onunla Allah'a ibadet ederlerdi."

"Altı şeyi yapacağınıza söz verin, ben de sizin cennete girmenize kefil olayım: Asab (R.A.): Nedir o altı şey ya Resulullah? dediler. Buyurdu ki: "Namazı kılın, zekatı verin, emanete riayet edin, avret mahalinizi zinadan, karnınızı haramdan, lisanınızı yalan ve her türlü yasaktan koruyun. Bu altı şeyi yerine getiren, cennet ehlindendir."

"Kişi, kıyamet günü ilk olarak namazdan sorguya çekilecektir. Eğer dürüst hesap verirse, diğer işleri de düzelir. Yok eğer aksi zuhur ederse, diğer amellerdeki hesabı da zora girer. "
"Ey Fatima; sakın ben Peygamberin kızıyım diye ibadet ve itaatte kusur etme. Beni hak Peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki, beş vakit namazını vakitlerinde eda etmedikçe cennete giremezsin."

"Namaz dinin direğidir, terkeden dinini yıkmış olur."
"Namaz kılan, Kıyamette kurtulacak, kılmayan perişan olacaktır."
"Namaz kılmayan, Kıyamette, Allahü teâlâyı kızgın olarak bulur."

İmam-ı Rabbanî hazretleri buyuruyor ki: "Namaz kılmak ve diğer ibâdetleri yapmak ancak müminlere kolay gelir. Kur'an-ı Kerimde, "İman ve ibâdet etmek, müşriklere güç gelir" ve "Namaz kılmak müminlere kolay gelir" buyurulmaktadır. Namaz kılmamak, iman zayıflığından ileri gelir. İmanın kuvvetli olmasının alameti, dinimizin emirlerine severek kolaylıkla uymaktır."
Kur'an-ı Kerimi Peygamber efendimiz açıklamıştır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: "5 vakit namazla emrolundum."

"Büyük günah işlenmediği müddetçe, beş vakit namaz ile cuma namazı, öteki cumaya kadar aralarda işlenen günahlara keffarettir."

Yine Peygamber Efendimiz, "Beş vakit namazı kılan, Ramazan orucunu tutan, zekatı veren ve büyük günahlardan sakınan herkese, kıyamette, cennetin 8 kapısı açılır" buyurup,
"Birinin evi önünde, bir nehir olsa, günde beş defa bu nehirde yıkansa, üzerinde kir kalır mı?"sorusuna, Eshab-ı kiram, "Hayır ya Resulallah!" dediler. Onlara buyurdu ki: "İşte beş vakit namazı kılanların da günahları böyle kalmaz."


NAMAZ VE MİR'AÇ
Malik bin Sa'saa r.a anlatıyor:
Resulullah (s.a.v) şöyle buyurdular:
Ben Kâbe-i Muazama'da iki kişinin arasında uyku ile uyanıklık arasında yatmakta iken, içi îman ve hikmetle dolu, altından bir leğen getirdiler. Boğazımdan karnıma kadar göğsümü yardılar. Zemzem suyu ile yıkayıp, îman ve hikmetle doldurdular. Katırdan küçük merkepten ise büyük, burak denilen bir hayvan getirdiler. Cibril Aleyhisselâm ile beraber gittik.

Birinci kat semâya gelince:
-Kim o? denildi,
Cibril a.s.:
-Cebrâil, diye cevap verdi.
-Yanındaki kim? denildi.
Cebrâil de:
-Muhammed, dedi.
-Ona, buraya gelme daveti gönderildi mi? denildi.
Cebrâil:
-Evet, dedi.
-Hoş geldi, O ne güzel bir misafirdir, denildi.
Bunu takiben Adem aleyhisselâma geldim, selâm verdim,
-Hoş geldin, salih peygamber salih oğul! dedi.
Ben:
-Bu kim ey Cibril? diye sordum.
O da:
-Bu, Adem aleyhisselâmdır. Sağında ve solunda gördüğün bu kalabalıklar evlâdlarının ruhlarıdır. Sağındakiler cennetlik, solundakiler ise cehennemliklerdir. Bunun için sağına baktığı zaman gülüyor, soluna baktığı zaman ağlıyor, dedi.

Sonra ikinci semaya geldik.
-Kim o? denildi.
Cebrâil:
-Ben Cebrail, dedi.
-Yanındaki kim? denildi.
Cebrail:
-Muhammed, dedi.
-Ona, buraya gelme daveti gönderildi mi? denildi.
Cebrail:
-Evet, dedi.
-Hoş geldi, ne güzel bir misafir geldi! denildi.
Bunu takiben Isa ile Yahya Peygamberlere rastladım. Her ikisi de:
-Hoşgeldin kardeşimiz hoşgeldin ey peygamber! dediler.

Sonra, üçüncü kat semaya geldik.
-Kim o? denildi.
-Cebrail, diye cevap verildi.
-Yanındaki kim? diye soruldu.
-Muhammed, diye cevap verildi.
-Ona buraya gelme daveti gönderildi mi? diye soruldu.
Cebrail:
-Evet, dedi.
-Hoş geldi, ne güzel bir misafir geldi, denildi.
Bunu müteakip Yusuf aleyhisselâm'a rastladım. Selâm verdim;
-Hoş geldin kardeş ve Peygamber, dedi.

Sonra dördüncü semaya geldik.
-Kim o? denildi.
-Cebrail, diye cevap verildi.
-Yanındaki kim? diye soruldu.
-Muhammed, diye cevap verildi.
-Ona, buraya gelme daveti gönderildi mi? diye soruldu.
-Evet, diye cevap verildi.
-Hoş geldin, ne güzel misafir geldi! denildi.
Bunun takiben îdris aleyhisselâma rastladım. Selâm verdim.
-Hoş geldin, kardeş ve Peygamber, dedi.

Sonra beşinci kat semaya geldik.
-Kim o? denildi.
-Cebrail, diye cevap verildi.
-Yanındaki kim? diye soruldu.
-Muhammed,'diye cevap verildi.
-Ona, buraya gelme daveti gönderildi mi, denildi.
-Evet, diye cevap verildi.
-Hoş geldi, ne güzel bir misafir geldi, denildi.
Bunu müteakip Harun aleyhisselâma rastladık. Kendisine selâm verdim.
-Hoşgeldin, kardeş ve Peygamber! dedi.

Sonra altıncı semaya geldik.
-Kim o? denildi.
-Cibril, diye cevap verildi.
-Yanındaki kim? diye soruldu.
-Muhammed, denildi. .
-Ona buraya gelme daveti gönderildi mi? diye soruldu.
-Evet, denildi.
- Hoş geldi, ne güzel bir misafir geldi! denildi.
Bunu takiben Musa aleyhisselâma rastladım ve selâm verdim.
-Hoş geldin, kardeş ve Peygamber! dedi.
Kendisinden ayrılınca ağlamaya başladı.
Hazreti Allah tarafından kendisine:
-Niye ağlıyorsun? diye soruldu.
Musa aleyhisselâm:
-Ey Rabbim, benden sonra Peygamber olan bu gencin ümmetinden cennete benim ümmetimden daha çok insanlar girecektir, bunun için ağlıyorum, dedi.

Sonra yedinci semaya geldik.
-Kim o? denildi.
-Cibril, diye cevap verildi.
-Yanındaki kim? diye soruldu.
-Muhammed, diye cevap verildi.
-Ona, buraya gelme daveti gönderildi mi? Hoş geldi, ne güzel misafir geldi! denildi.
Bunu takiben ibrahim aleyhisselâma rastladım. Selâm verdim.
-Hoş geldin oğul ve Peygamber! dedi.
Hemen bana Beytü'l Mâmur gösterildi. Cibril'e sordum. O da:
-Bu, Beytü'l Mâmur'dur. Her gün yetmiş bin melek orada namaz kılar ve çıkarlar. Çıkanlar da bir daha artık oraya dönmezler, dedi.
Bana Sidretü'l Müntehâ ağacı da gösterildi. Bir de baktım ki, bu ağacın meyveleri meşhur Hacer beldesinin büyük destileri, yaprakları da fillerin kulakları büyüklüğünde idi. Altından dört nehir akıyordu. Bunların ikisi bâtın, ikisi zahir idi. Cibril'e bu nehirleri sordum. O da:
-Bâtın, yani içe ait iki nehir cennette, zahir yani dışa ait iki nehir de Nil ile Fırat'tır, dedi.
Sonra o kadar yükseğe çıkarıldım ki orada mukadderatı yazan kalemlerin sesini işitir oldum.
Sonra üzerime elli vakit namaz farz kılındı. Döndüm. Musa aleyhisselâma gelince, bana:
-Ne oldu? diye sordu.
-Üzerime elli vakit namaz farz kılındı, dedim.
Musa aleyhisselâm:
-Ben insanları senden daha iyi bilirim, israil Oğulları ile çok uğraştım. Senin ümmetinin bu elli vakit namaza gücü yetmez. Rabbine dön ve bu namazları azaltmasını niyaz et! dedi.
Döndüm. Niyazda bulundum. Allahü Teâlâ bunları kırka indirdi. Sonra yine Musa aleyhisselâma geldim. Aynı şeyi söyledi. Döndüm. Allahü Teâlâ namazları otuza indirdi. Yine aynı şey tekrarlandı. Döndüm, Allahü Teâlâ namazları yirmiye indirdi. Yine aynı şey oldu. Döndüm, Allahü Teâlâ namazları ona indirdi. Yine Musa aleyhisselâma geldim, aynı şeyi söyledi. Döndüm, Allahü Teâlâ namazları beş vakte indirdi. Yine Musa aleyhisselâma geldim.
-Ne yaptın? dedi.
-Allah namaz vakitlerini beş vakte indirdi, dedim. Musa aleyhisselâm yine gidip, daha da indirmesi için Allah'a niyaz etmemi söyledi ise de ben:
-Hayır, razı oldum, dedim.
Bunun üzerine Allah tarafından bir nida geldi. Farzım kesinleşmiştir. Kullarıma gereken kolaylığı yaptım. Her iyi amel karşılığında da on sevab vereceğim.
Son düzenleyen perlina; 8 Aralık 2016 16:01