Üye Ol
Giriş
Hoş geldiniz
Misafir
Son ziyaretiniz:
22:10, 4 Dakika Önce
MsXLabs Üye Girişi
Beni hatırla
Şifremi unuttum?
Giriş Yap
Ana Sayfa
Forumlar
Soru-Cevap
Tüm Sorular
Cevaplanmışlar
Yeni Soru Sor
Günlükler
Son Mesajlar
Kısayollar
Üye Listesi
Üye Arama
Üye Albümleri
Bugünün Mesajları
Forum BB Kodları
Your browser can not hear *giggles*...
Your browser can not hear *giggles*...
Sayfaya Git...
Salı, 09 Aralık 2025 - 22:15
Arama
MaviKaranlık Forum
Sahabeler / Peygamberimizin Arkadaşları
-
Tek Mesaj #27
Misafir
Ziyaretçi
24 Mart 2006
Mesaj
#27
Ziyaretçi
EBÂN B. SAİD B. el-AS
İsmi; Ebân, Nesebi; Ebân b. Said b. el-Âs b. Ümeyye b. Abdişems b. Abdimenâf b. Kusay b. Kilâb b. Mürre b. Ka'b b. Lüeyy el-Kuraşî.
İslâm'dan önce Ebân'ın ailesi iki zümreye ayrılmış ve bu iki zümre arasında ihtilâf çıkmıştı. Ailesi İslâm'a karşı aşırı muhalif olanlardandı. Kardeşleri Halid ile Amr İslâm ile müşerref olmuşlardı. Ebân ise bunların müslüman olmalarından dolayı çok hiddetlendi (Üsdü'l-Ğâbe, I, 35). "Keşke Zaribe'de ölmüş olsa idim de, Amr ile Halid'in dine iftira ettiklerini görmeseydim" meâlinde bir şiir de söylemiş ve bu konudaki üzüntü ve kızgınlığını dile getirmişti.
Ebân, Bedir gazvesinde müslümanlara karşı savaşan müşriklerle beraberdi. Kardeşleri Ubeyde ve Âs müslümanlarla savaşırken muhârebede ölmüşlerdi; fakat Ebân ölmemişti (el-İsâbe, I, 10).
Hudeybiye sulhu sırasında Rasûlullah (s.a.s.), Hz. Osman'ı Kureyş ileri gelenleriyle görüşmek üzere Mekke'ye elçi olarak göndermişti. Hz. Osman, müzâkere için Mekke'ye gittiği zaman Ebân'ın misâfiri oldu. Ebân Osman'ın muhâfazasını üzerine aldı. Gerçekten o, Hz. Osman'ı çok severdi (el-İstilâb, I, s.35).
Ebân, müslüman olmadan önce Rasûlullah (s.a.s.)'a muhâlif olanların başındaydı. Bununla beraber bu yeni din ve Rasûlullah (s.a.s.)'ın peygamberliği hakkında da araştırma yapıyordu. Ebân, Kureyş'in ileri gelen tüccarlarından biri idi. Sık sık o sıralar ticaret ve ilim merkezi olan Şam'a giderdi. Yine bir seferinde Ebân, Şam'da bir rahiple karşılaştı. Onun Kureyş'ten olduğunu anlayan rahip, bu kabileden Cenâb-ı Hak tarafından görevlendirilen şahsın çıkacağını ve Allah yolunda İsa ve Musa'nın yolunu takip edeceğini ona bildirdi. Bunun üzerine Ebân, bu zâtın isminin ne olacağını sordu. Rahip; "Muhammed" dedi. Ayrıca eski eserlerde ve semâvi kitaplarda gönderilecek olan peygamberin bazı özelliklerini okuduğunu ona anlattı.
Ebân bu sözleri dinledikten sonra rahibe; "Saydığın bu hususların hepsi o zatta mevcuttur" dedi. Rahip bu zâtın bütün Arap ülkelerinde iktidarı elde ettikten sonra iktidarının bütün dünyayı saracağını söyledi. Şunu da ilâve etti: "Sen memleketine geri döndüğün zaman bana İslâm hakkında malumat ver. Ona git, benden selam söyle ve hürmetlerimi bildir".
Ebân, Mekke'ye geri döndüğü zaman artık değişmişti. İslâm'a, müslümanlara karşı eski hali kalmamış, muhâlefeti tamamen kalkmıştı (Üsdü'l-Ğâbe, 1, 36).
Bir müddet böyle devam ettiği halde, Ebân hâlâ Atalar dininin hürmetini, rakiplerinin tavrını düşünerek konuştuğu rahibin söylediklerini de bir tarafa bırakmıştı. Fakat bütün bunlara rağmen Ebân, Hakk'ın câzibesine daha fazla dayanamayarak Hayber'den önce İslâmiyet'le müşerref oldu (el-İstiâb, 1, 35). Müslüman olduktan kısa bir müddet sonra da hicret etti.
Rasûlullah (s.a.s.) Ebân'ı müslüman olduktan sonra bir seriyye'nin emirliğine getirerek, Necid tarafına gönderdi. Hz. Ebân bu seriyyeden zaferle döndü, fakat Hayber fethine katılamadı. Hz. Ebû Hureyre bu sırada Habeş muhâcirleriyle Medine'ye varmıştı. Hz. Ebân ve Hz. Ebû Hureyre Hayber ganimetlerinden istifade edememişti. Bunun üzerine her ikisi de bu ganimetlerden faydalanmak için Rasûlullah (s.a.s.)'e maruzatta bulundular. Fakat o sırada orada bulunanlardan bazıları bunların Hayber gazasında bulunmadığını söylediler. Ebân üzüldü. Fakat Rasûl-i Ekrem her ikisine de iltifatta bulundu (Buhârî Kitâbü'l-Meğazî, Cazvetu Hayber). Ebân Necid seriyyesinde muvaffak olduğundan dolayı başka seriyyelerin de emirliğine tâyin edildi.
Hz. Eban, bundan sonra Rasûlullah (s.a.s.)'ın emriyle deniz ve kara işlerinin idaresine ve vergilerinin tahsiline tâyin edildi. Rasûlullah (s.a.s.)'ın vefâtına kadar da bu görevde kaldı. Vefâtıyla birlikte de geri döndü (el-İstiâb, 1, 36).
Rasûlullah (s.a.s.)'ın vefâtından sonra Hz. Ebû Bekir'e genel bir bey'at yapılmıştı. Fakat sayıları sınırlı bazı kimseler bey'at etmedi. Bunların arasında Ebân da vardı. Fakat bütün Hâşimoğulları bey'at edince artık onun bey'at etmesine mazeret kalmamış, o da bey'at etmişti. Hz. Ebû Bekir, hilâfette iken Rasûlullah'ın tâyin ettiği emir ve görevlileri azletmedi. Hz. Ebân'ın da vazifesinin başına dönmesini rica etti. Fakat Hz. Ebân kabul etmeyip şöyle dedi: "Rasûlullah (s.a.s.)'den sonra başka herhangi bir kimsenin teklifini kabul etmem." Bunun yanında ise bazı rivâyetlerde Hz. Ebû Bekir'in ısrarı üzerine Yemen valiliğini kabul ettiği rivâyet edilmektedir (Üsdü'l-Ğabe, I, 37).
Hz. Ebân'ın vefâtı ihtilâflı olmasına rağmen kuvvetli bir rivâyette Hz. Ebû Bekir'in hilâfeti zamanında Ecnâdin muhâberesinde şehid olduğu söylenmektedir .
Şamil İA
BEĞEN
Paylaş
Paylaş
Cevapla
Kapat
Saat: 22:15
Hoş Geldiniz Ziyaretçi
Ücretsiz
üye olarak sohbete ve
forumlarımıza katılabilirsiniz.
Üye olmak için lütfen
tıklayınız
.
Son Mesajlar
Yenile
Yükleniyor...