Arama

Elementler - Cıva - Tek Mesaj #2

BARIŞ - avatarı
BARIŞ
Ziyaretçi
26 Ocak 2008       Mesaj #2
BARIŞ - avatarı
Ziyaretçi

CIVA


a. (fars. Cive’den).
1. Olağan sıcaklıkta sıvı halde bulunan metal. (Simgesi Hg olan kimyasal element.)
2. Cıva gibi, çok hareketli, yerinde duramayan, ele avuca sığmaz kimse için kullanılır: Cıva gibi bir çocuk.

— Patol. Cıva zehirlenmesi, cıva ile yavaş yavaş zehirlenme.

—ANSİKL. Anorg. kim. Cıva, çok eski çağlardan beri bilinen bir metaldir; Yunanlılar cıvadan altın gibi kimi metallerin amal- gamını hazırlamada yararlandı ve ona "canlı-gümüş" adını verdi.

Beyaz ve oldukça parlak olan cıva, olağan sıcaklıkta sıvı halde bulunan tek metaldir. Katılaştığında gümüşü andırır. Oldukça uçucu bir elementtir ve buharı son derece zehirlidir. 20°C'ta cıva buharına doymuş hava, zehirlilik sınırını yüz kat aşan bir derişim gösterir. Cıvanın yoğunluğu, 13,6 gibi bir sıvı için olağanüstü sayılan bir düzeye ulaşır; ayrıca özgül direnci de oldukça yüksektir. Altın, gümüş, kurşun ve alkali metalleri kolayca çözerek amalgam" adı verilen az çok dayanıklı alaşımlar oluşturur. Bu alaşımlar ısıtılırsa bozunur ve içerdikleri cıva buharlaşır.

Cıva, havadan yavaşça etkilenir ve üstünde gri renkte ince bir cıva I oksit katmanı oluşur. 350°C sıcaklıkta hızla yükseltgenerek HgO formülüyle kırmızı cıva II oksidi verir. Cıva II oksit ise daha yüksek sıcaklıkta ayrışır. Lavoisier, havayı çözümlemek için cıvanın bu çifte özelliğinden yararlanmıştı.

Cıva kimyası


bakır kimyasıyla büyük bir benzerlik gösterir; bu metalin zayıf bir tepkinliği ve indirgen bir niteliği vardır; + 1 ve +2 yükseltgenme derecelerinde iki katyon oluşturur. Hg/Hg2 + ile 2Hg / Hg22+ çiftinin yükseltgeme-indirge- me potansiyelleri açıkça pozitiftir (sırasıyla + 0,85 V ve 0,79 V).

Bu potansiyeller, cıva I iyonunun kararlılığını ve bir tersdeğişime uğramadığını, ancak kararlılık sınırının çok dar olduğunu gösterir. Bir kompleks oluşturarak Hg2 + 'nın etkinliğini indirgeyen anyonların eşliğinde, tersdeğişim, cıvanın açığa çıkması sonucu kolaylaşır. Sözgelimi:
Ad:  1.JPG
Gösterim: 3406
Boyut:  9.8 KB
Cıva, soğukta klor, sıcakta kükürtle tepkimeye girer; derişik sülfürik asit ve nitrik asidi ayrıştırır.
Cıva cevheri HgS formülüyle gösterilen zencefre’dir. Zencefre 600°C’ı geçmeyen sıcaklıkta hava eşliğinde kavrularak cıva elde edilir.

Cıvadan pek çok aygıtın yapımında yararlanılır:


sıcaklıkölçerler, barometreler, vakum pompaları, cıva buharlı lambalar, doğrultucular, kontaktörler. Ayrıca aynaların sırlanmasında, altın ve gümüşün özütlenmesinde kullanıldığı gibi boyarmaddelerin, cıva fulminatın, amalgamların üretiminde ve hatta tıpta cıvadan geniş oranda yararlanılır. Klorun sanayisel üretiminde cıvayı katot olarak kullanan yöntem, bu elementin zehirli olması yüzünden kaybolmaya başlamıştır.

Cıva bileşikleri.


Cıva, cıva I bileşiklerinde birdeğerli (Hg22+ biçiminde), cıva II bileşiklerinde ise ikıdeğerlidir.
Cıva I oksit Ad:  2.JPG
Gösterim: 3313
Boyut:  8.2 KB
siyah renklidir; kolayca tersdeğişime uğrayarak cıva ve cıva II oksit biçiminde ayrışır. Formülü HgO olan cıva II oksit, sıcakta hazırlanırsa (cıvayı yükseltgeme ya da nitratı kavurma) kırmızı kristal pul görünümü alır; soğuk ve yaş yöntemle, potasyum hidroksit ile cıva II tuzu tepkimeye girerse, amorf, sarı bir toz elde edilir. Bu oksit 400°C’a doğru ayrışarak cıva ve oksijen verir.

Cıva I klorür ya da kalomel Ad:  3.JPG
Gösterim: 3422
Boyut:  8.3 KB

sodyum klorürün, cıva I nitrata etkimesi sonucunda elde edilir. Süblimleşebilen, renksiz kristaller oluşturur. Su ve alkolde çözünmez, ışık altında yavaş yavaş bozunur, alkali klorürlerle tepkimeye girerek cıva II klorüre dönüşür.

Cıva II klorür ya da süblime Ad:  4.JPG
Gösterim: 3341
Boyut:  8.1 KB
ısıtılmış cıva üzerine klorun etkimesi sonucunda elde edilir. Kristal biçiminde kolayca süblimleşen renksiz bir bileşiktir. Su ve alkolde çözünür, aşırı ölçüde zehirlidir.

Cıva II sülfür (HgS)
doğal zencefredır. Güzel kırmızı renginden dolayı, boyacılıkta ve mühür mumunu renklendirmede kullanılır.

Cıva I sülfat Ad:  5.JPG
Gösterim: 3368
Boyut:  8.4 KB
sülfürik asidin cıvaya etkimesi sonucunda elde edilir ve kimi pillerde kullanılır.

Cıva II sülfat Ad:  6.JPG
Gösterim: 3331
Boyut:  8.4 KB
iğne biçiminde beyaz bir bileşiktir, su ile bozunarak sarı bazik bir tuz (türbit minerali) oluşturur.

Cıva fulminatAd:  7.JPG
Gösterim: 3346
Boyut:  8.5 KB
patlayıcı maddelerle birlikte fünye olarak kullanılır.

Cıva tuzlarının ayırtedici özellikleri


Asit, renkli değilse, cıvayla oluşturduğu yansız tuzların tümü renksizdir. Cıva I tuzları, alkalilerle siyah oksit çökeleği verir; alkali klorürler beyaz kalomel çökeleğini oluşturur; kalomel amonyakla karşılaştığında kararır. Cıva II tuzları, potasyum hidroksitle sarı bir çökeltiye yol açar. Kükürtlü hidrojen ise beyaz bir çökelti doğurur; bu çökelti önce sararır, sonra esmerleşir.

Organik bileşikleri


Cıva, alifatik ya da aromatik köklerle tepkimeye girerek yalın ya da karma Ad:  9.JPG
Gösterim: 3278
Boyut:  8.9 KB organometal bileşikler oluşturur.

—Coğ. Dünya cıva üretimi 5 500 t'dur (1989). Cıva üretiminde ilk sırayı eski sovyet cumhuriyetlerinden Kazakistan ve Ukrayna alır: ikisinin toplam üretimi 1 500 t (1989). Bu devletleri Çin (1 000 t), ispanya (700 t), ABD (400 t), Meksika (300 t), Türkiye (200t) ve Çekoslovakya (1601) izler (1989).
Türkiye, cıva rezervlerinin zenginliği bakımından dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer alır. Ülke cıva rezervlerinin % 85'i Ege bölgesindedir ve cıva üretiminin % 65'i buradan sağlanmaktaydı. Türkiye'deki başlıca cıva yatakları şu bölgelerde bulunur: İzmir'de Karaburun ve Tire ilçeleri ile Halıköy’de (toplam rezerv 3 853 000 ton); Uşak’ta Gürlek, Baltalı, Yaşamışlar ve Karacahisar köylerinde (toplam rezerv 2 976 000 ton); Konya'da Halıcı ve Sızma beldelerinde (toplam rezerv 265 000 ton); Kastamonu'da Çiçekyayla köyünde (toplam rezerv 75 000 ton). Bu yataklar Etibank tarafından işletilmekteydi. DİE verilerine göre, 1975'te 176 ton olan Türkiye'nin cıva üretimi 1989’da 200 tona çıktı.

1970 başlarına değin gelişmiş olan Türkiye'nin cıva dışsatımı, cıva kullanımının çevre kirlenmesine yol açması, tarım ilaçlarında zehirli madde kullanımının yasaklanması, cıva yerine ikame maddeleri kullanılması vb. nedenlerle önemli ölçüde geriledi. Etibank, 1989 sonunda, o güne dek işlettiği yataklarda cıva üretimini durdurdu.

—Çevrebil. Cıva doğal ortamda çok az bulunur. Bu elementin kayaçlardaki, havadaki ve sulardaki oranı çok değişiktir ve genellikle, kirlenme yoksa, 0,01 ile 0,0001 arasında oynar. Ama sanayi etkinliklerinden doğan cıva gerek bazı sanayi ürünleri (pil, ölçü aygıtı, boya, fongisit, bakterisit, vb.), gerek üretim sürecinin çeşitli yan ürünleri (klor, sudkostik, plastik maddeler) ya da yine petrol, gaz ve kömürün yanma artıkları halinde çevreye yayılır. Dünyadaki yıllık cıva tüketimi yaklaşık 8 0001 dolayındadır, buna ayrıca fosil yakıtların kullanımı sırasında atmosfere uçucu gaz halinde karışan 7001 cıvayı eklemek gerekir.

Çevreye yayılan cıvalı atıklar çeşitli biçimlerde olabilir: metal, iyon, sülfat, klorür, organik bileşikler, organik kelatlar, vb.
Cıva biyosferin çeşitli bölümlerine hızla yayılır. Bu özelliğinden dolayı, kirlenme sırasında bir akarsuya karışan cıvanın bir bölümü uçucu gaz halinde atmosfere geçer, burada ışılayrışımla doğal cıvaya dönüşür ve yağmurlarla tekrar yere iner. Sudaki bitki ve hayvanlar tarafından dolaysız ya da dolaylı soğurulan bir bölüm cıva da yayılarak beslenme zincirinin çeşitli halkalarında birikir. Bir bölümü de kimyasal çökelmeden sonra tortullarda birikebilir. Ama ekosistemlerde bir bölümden bir başka bölüme geçiş iki yönde olur.Tortullarda biriken metalik cıvayı, metillendikten sonra son derece zehirli ve uçucu organik cıvaya dönüştüren mikroorganizmaların etkinliği sonucunda cıva yeniden beslenme zincirine döner.

Cıvanın biyolojik metillenme süreci açıklığa kavuşturulduktan sonra, kimyasal ürünler/mad- deler üreten bir fabrikanın doğrudan cıva boşalttığı Minamata koyundaki balıklarda fazla miktarda tiyometil-cıva bulunmasının nedeni anlaşıldı. Bu balıkların tüketimi, balıkçı köyünden 46 kişinin ölümüne yol açtı, 1953-1960 yılları arasında 126 zehirlenme olayı saptandı ve 19 çocuk da ciddi kusurlarla doğdu. 1965'te Niigata köyünde aynı durumla karşılaşıldı. Bunun üzerine, deniz ve tatlı su balıklarındaki cıva oranının saptanması için büyük çapta çalışmalar yapıldı. Sonuç olarak Avrupa ve Amerika’da bazı ırmaklarda ve deniz koylarında avlanan balıkların satışı ve tüketimi yasaklandı. Göllerin besinle kirlenmesi tortullardaki organik madde miktarının çoğalmasına neden olur, bu da aerobi ve anaerobi bakterilerin etkinliklerinin artmasına, sonra da cıvanın metıllen- mesine yol açar.

Cıva bileşikleri hayvanlarda ve insanlarda sindirim sisteminde, akciğerde ve deride etki gösterir. Bu bileşiklerin en zehirlileri metil-cıva tuzlarıdır, bunların ayrıca çok çabuk birikmek gibi bir sakıncası vardır. Örneğin balıkların ve yumuşakçaların kaslarındaki metil-cıva birikiminin, bu hayvanların yakalandığı sulardakınden 10 000 kat fazla olduğu saptandı, insanda bu zehirlenmelerin klinik belirtileri çok çarpıcıdır ve kolay kolay düzelmez. Zehirlenme belirtileri duyu ve hareket bozuklukları biçiminde ortaya çıkar. Merkez sinir sisteminde ve çevresel sinirlerdeki yıkım ağırsa, zehirlenenler kısa zamanda ölür. Belirtiler metil-cıvanın soğurulmasından aylar, hatta yıllar sonra da ortaya çıkabilir.

—Eczc. Eskiçağ'da antiseptik ve kurt düşürücü, Yeniçağ'da frengiye karşı ilaç olarak kullanılan cıva, daha etkili, az zehirli ve az tahriş edici başka ilaçların bulunmasıyla tedavi değerini yitirdi. Kuvvetli bir antiseptik olan biklorür (süblime), etkili bir kolagog ve müshil olan protoklorür (kalomel) bugün de kullanılan cıva tuzlandır. Cıvanın sarı ve kırmızı oksitleri deri ve göz merhemlerinde kullanılır. Organik cıva tuzlarının çeşitli kullanma yerleri vardır: bazı frengi vakalarında ilaç (siyanür iğnesi), kalp ödemlerinde ve sirozda kuvvetli idrar söktürücü (daha az toksik idrar söktürücülerin çıkmasıyla, bunlar da terk edilmiştir) ve yaralarda dezenfektan olarak (merküressein ve merkürobütol) kullanılır.

—Metalürj. Cıva metalürjisi, cıvanın kolay buharlaşmasına, oksidinin kararsızlığına ve 400°C'tan sonra ayrışarak cıva ve oksijeni açığa çıkarmasına dayanır.

Ana cevheri cıva sülfür ya da zencef- redir; bu cevher hava eşliğinde kavrulursa aşağıdaki denklemle gösterilen tepkime oluşur: Ad:  10.JPG
Gösterim: 3328
Boyut:  9.4 KB. Bu tepkime sonucunda buhar halinde cıva ve kükürtdioksit elde edilir; ardından cıva buharı yoğuşturulur. Zengin cevherler aşağıda gösterilen tepkimeler uyarınca demir ya da kireçle ayrıştırılır:
Ad:  11.JPG
Gösterim: 3156
Boyut:  11.9 KB
Buhar halinde açığa çıkan cıva yoğuşturulur. Arta kalan tozlar topaklaştırılarak yansımalı fırında işlenir. Fırın çıkışında gazlar, cıva buharı kaybını önlemek için sızdırmaz yoğuşturma aygıtlarına gönderilir.

—Patol. Cıva zehirlenmesi, uzun süre cıvalı ilaç kullananlarda, cıva ileçalışan ya da cıva tuzları çıkaran işçilerde (madenci, kalaycı, aynacı, kuyumcu, kimyager, havayi fişekçi) görülür. Meslek hastalıkları listesinde de yer alır.

Yarı akut zehirlenme.


Ağız iltihabı (ağrılı ağız içi iltihabı, metal tadı duyumu, pis ağız kokusu; yumuşak, yaralı, kolayca kanayan dişetleri; dişlerin sallanması, tükürüğün sürekli akması), uykusuzluk, solukluk, bitkinlik, heyecan ve çalışamama, kas ağrıları, ishal, deride döküntü ve idrarda albümin belirtilerine neden olur.

Süreğen zehirlenme.


Sadece ilerleyici sinir bozuklukları biçiminde ortaya çıkar; halsizlik, ruhsal bozukluklar, önce ellerde ve kollarda, sonra bacaklarda, başta ve dilde titremeler, konuşmada kekeleme ve tutukluk görülür. Hastalık uzun sürer, D penisilamin ve BAL (Britısh Anti Lewısite) gibi bazı antıdotlarla düzeltilebilir.

—Sim. Cıva simyada dişi maddedir; edilgen, nemli, uçucu ve soğuktur; su ve hava öğeleriyle özel bir uyum halindedir. Ruhun (kükürt) seçkin bileşenidir. Ateşin etkisiyle, cıva ve kükürt art arda başkalaşımlara uğramaya hazır bir bileşik verir. Cıvanın en yaygın kullanılan simgeleri kraliçe, kadın, gümüş, kartal, kanatlı yılan ve kanatlı ejderhadır. Cıva ya basit bir çözücüdür ya da ikinci bir madde eklendiğinde bileşik bir çözücü oluşturur.

Kaynak: Büyük Larousse
 
Son düzenleyen Safi; 28 Temmuz 2016 22:28