Arama


The_RepLaCeMeNT - avatarı
The_RepLaCeMeNT
Ziyaretçi
30 Ocak 2008       Mesaj #3
The_RepLaCeMeNT - avatarı
Ziyaretçi
ATATÜRK'ÜN TÜRK GENÇLİĞİNE SESLENİŞİ...
20 Ekim 1927
151027a ata
Atatürk'ün "Gençliğe Sesleniş"i Nutuk'un son bölümünü oluşturmaktadır. Aşağıda, Gençliğe Sesleniş'in Nutuk'daki orijinal ve Söylev'deki yeni Türkçe metinlerine yer verilmiştir.
Ayrıca, Prof. Dr. Afet İnan'ın, Atatürk'ün Büyük Söylevi'nin 50. Yılı Semineri'nde sunduğu "Atatürk'ün Büyük Nutku'nun Müsveddeleri Üzerinde Arkadaşlarının Eleştirilerini Dinlemesi ve Gençliğe Seslenişi" başlıklı bildirinin "Gençliğe Sesleniş" ile ilgili bölümüne de yer verilmiştir.

Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk'u (Söylev), CHP'nin 2. Kurultayı'nda, 15-20 Ekim 1927 tarihlerinde 36 saat 33 dakikada okumuştur. Atatürk, bu uzun konuşması ile 19 Mayıs 1919'da başlayan Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın nasıl verildiğini ve Cumhuriyetin hangi koşullar altında kurulduğunu anlatır. Belgelere dayandırdığı bu konuşmasının sonunda, ulaşılan başarıyı Türk Gençliği'ne emanet eder. Gençlikten Türk bağımsızlığının ve cumhuriyetinin sonsuzluğa değin korunmasını ister.
Prof. Dr. Afet İnan'ın bildirisi, Atatürk'ün "Gençliğe Sesleniş"i kaleme aldıktan sonra yakın çevresine ilk okuyuşunu ve bu sırada duyduğu heyecanı yansıtması açısından, "Gençliğe Sesleniş" ile beraber aşağıda yayına sunulmuştur.

TÜRK GENÇLİĞİNE BIRAKTIĞIM KUTSAL ARMAĞAN
151027b ata
Sayın baylar, sizi, günlerce işlerinizden alıkoyan uzun ve ayrıntılı sözlerim, en sonu tarihe malolmuş bir çağın öyküsüdür. Bunda, ulusum için ve yarınki çocuklarımız için dikkat ve uyanıklık sağlayabilecek kimi noktaları belirtebilmiş isem kendimi mutlu sayacağım.

Baylar, bu söylevimle, ulusal varlığı sona ermiş sayılan büyük bir ulusun, bağımsızlığını nasıl kazandığını; bilim ve tekniğin en son ilkelerine dayanan ulusal ve çağdaş bir devleti nasıl kurduğunu anlatmaya çalıştım.
Bugün ulaştığımız sonuç, yüzyıllardan beri çekilen ulusal yıkımların yarattığı uyanıklığın ve bu sevgili yurdun her köşesini sulayan kanların karşılığıdır.
Bu sonucu, Türk gençliğine kutsal bir armağan olarak bırakıyorum.




ATATÜRK'ÜN TÜRK GENÇLİĞİNE HİTABESİ
(Orijinal)
Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegane temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni, bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici, bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkan ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkan ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakru zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evladı!
İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk İstiklal ve Cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.
Ankara, 20 Ekim 1927

ATATÜRK'ÜN TÜRK GENÇLİĞİNE SESLENİŞİ
(Yeni Türkçe)
Ey Türk Gençliği!
Birinci ödevin; Türk bağımsızlığını, Türk Cumhuriyetini, sonsuzluğa değin korumak ve savunmaktır.
Varlığının ve geleceğinin biricik temeli budur. Bu temel, senin en değerli güven kaynağıdır. Gelecekte de, yurt içinde ve dışında, seni bu kaynaktan yoksun etmek isteyen kötücüller bulunacaktır. Bir gün, bağımsızlığını ve cumhuriyetini savunmak zorunda kalırsan; ödeve atılmak için, içinde bulunacağın durumun olanaklarını ve koşullarını düşünmeyeceksin! Bu olanaklar ve koşullar çok elverişsiz olabilir. Bağımsızlığına ve cumhuriyetine kıymak isteyecek düşmanlar, bütün dünyada benzeri görülmedik bir utku kazanmış olabilirler. Zorla ve aldatıcı düzenlerle sevgili yurdunun bütün kaleleri alınmış, bütün gemilikleri ele geçirilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve yurdun her köşesine düşman girmiş olabilir. Bütün bu koşullardan daha acıklı ve korkunç olmak üzere, yurdunda, iş başında bulunanlar, aymazlık ve sapkınlık içinde olabilirler. Üstelik, hainlik de yapabilirler. Daha kötüsü, iş başında bulunan kişiler, kendi çıkarlarını, yurduna girmiş olan düşmanların siyasal erekleriyle birleştirebilirler. Ulus, yoksulluk ve sıkıntı içinde ezgin ve bitkin düşmüş olabilir.
Ey Türk geleceğinin gençliği!
İşte, bu ortam ve koşullar içinde bile ödevin, Türk bağımsızlığını ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Bunun için gereken güç, damarlarındaki soylu kanda vardır!
Söylev' den 20 Ekim 1927