Üye Ol
Giriş
Hoş geldiniz
Misafir
Son ziyaretiniz:
21:37, 1 Dakika Önce
MsXLabs Üye Girişi
Beni hatırla
Şifremi unuttum?
Giriş Yap
Ana Sayfa
Forumlar
Soru-Cevap
Tüm Sorular
Cevaplanmışlar
Yeni Soru Sor
Günlükler
Son Mesajlar
Kısayollar
Üye Listesi
Üye Arama
Üye Albümleri
Bugünün Mesajları
Forum BB Kodları
Your browser can not hear *giggles*...
Your browser can not hear *giggles*...
Sayfaya Git...
Cumartesi, 13 Aralık 2025 - 21:37
Arama
MaviKaranlık Forum
Anlayana
-
Tek Mesaj #1456
sürgün_63
Ziyaretçi
31 Ocak 2008
Mesaj
#1456
Ziyaretçi
*** Nena ***
Bu kentin karanlığı
Sensizliğin bağımlılıklarında
Hicran yarası Nena….
Bir bir gelip gidiyor cümle alem
Her enstantane tren oluyor ben istasyon
Sen…
Zerre kadar çıkmıyorsun aklımdan
Bana yokluğun kalıyor yok olmayan…
Gece çöküyor şafaklarıma
Mikelanj tablosu gibi
Bulutlara asılı kalıyorsun karşımda
Ve ben bulutlanıyorum,telleniyorum
Yağmur oluyorum
Çisil çisil yağıyorum saçlarına…
Her defasında
Patika yollara çıkıyor ayaklarım
Nedendir bilmiyorum
Kısmi ölümler yaşıyorum
Her uyanışım kallavi bir efkar oluyor
Yüzümden ölümler düşüyor
Ve ben kendimi
Yine o gözlerimin sana ilk daldığı yerde buluyorum.
Bu kentin akşamları
Sensizliğin sessizliğinde
Hicran yarası Nena…..
Ah Nena….
Sen bu limana hiç gelmedin
Bilmem kaç kez oldu kadehimde lal olduğun
Kaçtır bu gecelerimin erişmemesi sabaha
Yıldızları biriktirdim sana kuyruklarından yakalayarak
Yakamozlar çaldım ayışığında
Bak binbir hayale daldı gözlerim yine
Vuruluyor düşlerim gökkuşağında.
Ah Nena….
Sen bu limana hiç gelmedin
Sir Thomas More’ un Ütopya’sında kaldı
denizlerimize serdiğimiz ipek kilim
Oysa nede yakışmıştı yarınımıza yazılan o sakin ada.
Yelkenlerini ufuklarımıza açmış gemiler geçiyordu nadiren
Güle Güle diyorduk kadehlerimizi tokuşturarak
El sallıyorduk halimizden memnun olarak..
Ah Nena….
Sen bu limana hiç gelmedin
Bu kaçıncı Kafka oluşum satıraralarında
Bu kaçıncı gözyaşı dökmesi Monalisa’ nın duvarımda
Oysa ne kadar yakışıyordun kollarıma
Bir ömre bedeldi içmek seni sedef çeşmelerinden
Rengarenk sözler fırlıyordu dudaklarımızdan
Ne kadar da çoktu yaşamadıklarımız yaşadıklarımızdan.
Ah Nena….
Sen bu limana hiç gelmedin
Sen bu limana hiç gelmedin…..
Her yağmur damlasında bana çarpıyorsun
Islanıyorum seninle Nena.
Tüm likitlerim efkar kokuyor
Buğulu bir gökyüzü oluyorsun
Tüm hacminle üstüme çöküyorsun…
Ellerini tutamadığımdan beri
Coğrafyalarıma adın geçti
Firar etti tüm paradigmalarım
Sen geçtin bütün şehirlerden
Ben geçtim
Birde kahrolası yokluğun geçti….
Sen öldün mü şimdi Nena
Ateş ellerinle yakamayacakmıyım ellerimi
Dokunamayacakmı relaks fikirlerim fikirlerine
Yani artık şımarıp ta “Ya sussss” demeyecekmisin bana
O parmağındaki garip çıkıntı değmeyecekmi yanağıma
Dicle gibi akmayacakmısın artık gözlerimden
Toplamayacakmıyım seni Evsel bahçelerinde
Gerçekten sen öldün mü şimdi Nena
Tüm dinlerin sevgilisi
Doyamadığım sevda perisi
Zifir karanlıklarımın ay parçası
Yürek sızısı
Bıçak yarası
Küp kareler şeklinde kıydın yüreğimi
Bıçak gibi,hançer gibi
Kurşun gibi deldin
Keskin materyallere gebe ettin beni
Yine eflatuni kederlerim gibi kaldın bana
Kemani hüzünlerimsin ağlamalarımda Nena
Hacıyatmaz gibi hareketlisin yatağımın ucunda
Hercai bir umutsun içimde kalan
Pınarımsın gözlerimde çağlayan
Yokluğunda da yanıyorum ama
Aylardan Haziran
Sen Nena
Sen ölmedin bende
Ben öldüm ben, sen öldüğünde..
Yıldırım Uzun
BEĞEN
Paylaş
Paylaş
Cevapla
Kapat
Saat: 21:37
Hoş Geldiniz Ziyaretçi
Ücretsiz
üye olarak sohbete ve
forumlarımıza katılabilirsiniz.
Üye olmak için lütfen
tıklayınız
.
Son Mesajlar
Yenile
Yükleniyor...