Arama

Medya Haber - Tek Mesaj #32

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Nisan 2006       Mesaj #32
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Geride bıraktığımız mart ayı İspanya için çok önemli gelişmelere sahne oldu. 22 Mart günü Sosyalist lider Jose Luis Rodriguez Zapatero başkanlığındaki İspanya hükümeti ile Sosyalist lider Pasqual Maragall başkanlığındaki Katalunya hükümetinin anlaştıkları açıklandı.

Anlaşma uyarınca Katalanlar kendilerine “millet” denmesi hakkını ve özerkliklerini genişleten yetkiler elde ettiler. Aynı 22 Mart günü, 1959’dan bu yana İspanya ve Fransa’daki Baskları birleştirecek bağımsız bir devletin kuruluşu için mücadele eden ETA (Euskadi Ta Askatasuna / Bask Yurdu ve Özgürlüğü) örgütü, 24 Mart’tan itibaren kalıcı ateşkes ilan ettiğini duyurdu. ETA’nın açıklamasından kısa süre sonra Bask bölgesinin başbakanı, Bask Milliyetçi Partisi lideri Juan Jose Ibarettxe, terör döneminin artık geride kaldığını, “Bask halkının geleceğini barış ve özgürlük içinde tayin etmesine izin verilmesi zamanının geldiğini” söyledi. İspanya’nın geniş özerkliğe sahip tarihi bölgeleri Katalunya ve Bask Ülkesi ile ilgili bu gelişmeler “İspanya dağılıyor mu?” sorusunu gündeme getirdi. Bu soruyu yanıtlayabilmek için İspanya’nın yakın tarihine kısaca göz atmamız gerekiyor.
Cumhuriyetçi sol ile monarşi yanlısı sağ arasındaki iç savaşı (1936-39) ikinciler kazandı. İspanya 1975’te ölümüne kadar General Francisco Franco diktatörlüğü altında kaldı. Bu dönemde tamamen merkeziyetçi bir yönetim kuruldu; geçmişte geniş özerkliğe sahip Katalan, Bask ve Galiçya bölgelerinin dillerini konuşmaları dahi yasaklandı. 1977 yılında yapılan seçimlerle demokrasiye geçildi. Sağ ve sol bütün siyasi akımlar yanında Katalunya, Bask Ülkesi ve Galiçya temsilcilerinin, demokratikleşmeye destek veren Kral Juan Carlos’un nezaretinde yürüttükleri uzun müzakerelerden sonra üzerinde anlaştıkları anayasa 1978’de referandumla kabul edildi. İspanya’yı “Milliyetlerden ve bölgelerden oluşan” bir “Millet” olarak tanımlayan anayasa ile ülke farklı ölçülerde özerkliğe sahip ve zamanla Madrid ile yapacağı müzakereler yoluyla özerklik alanını genişletebilecek 17 bölgeye ayırdı. En geniş özerklik tarihi bölgeler Katalunya, Bask Ülkesi ve Galiçya’ya tanındı. Kendi bayrak, parlamento ve hükümetlerine sahip olan bu bölgeler, eğitim, sağlık, yerel yargı ve polis hizmetleri alanında özyönetime sahip oldular. Bölgeler arasında gelişmişlik farkını gidermek için bir “Bölgelerarası Tazmin Fonu” kuruldu. Bu fonun yükünü fiilen görece zengin bölgeler olan tarihi bölgeler yüklendi. Anayasa, İspanyol ordusu içindeki Franco geleneğine bağlı subayların tepkisini çekti. 1981’deki darbe girişimi, ordunun büyük bölümünün Kral’a bağlı kalması sonucu bastırıldı. 1982’de NATO’ya, 1986’da AB’ye, 2001’de Avrupa Para Birliği’ne giren İspanya, bugün Avrupa’nın en özgür ve en zengin ülkelerinden biri. AB’nin beşinci büyük ekonomisi olan İspanya’da kişi başına düşen milli gelir 1960’larda 500 dolar düzeyindeyken, bugün 26 bin dolara yaklaşıyor.
Günümüz İspanyası’nda en önemli siyasi sorunlarından biri, Katalan ve Bask bölgelerinin özerkliklerini genişletme mücadelesi. 2004 seçimlerinden birinci parti olarak çıkan; fakat parlamentoda çoğunluk sağlayamayan Zapatero liderliğindeki Sosyalistler, kurdukları azınlık hükümetine özerkliğin genişletilmesi vaadiyle Katalan partilerinin desteğini sağladı. Geçen eylül ayında başkenti Barcelona olan 7 milyon nüfuslu Katalunya parlamentosu ezici bir çoğunlukla, özerkliği genişleten tasarıyı kabul ederek onay için İspanya Parlamentosu’na gönderdi. Tasarı özellikle milliyetçi ve muhafazakar İspanyolların büyük tepkisini çekti. Ordu Komutanı General Jose Mena Aguado, komutasındaki subaylara yaptığı bir konuşmada, “ülkenin birliğinin tehlikeye düşmesi halinde” anayasanın askerlere müdahale hakkı verdiğini söyledi. Bunun üzerine tutuklandı ve ordudan çıkarıldı. Katalunya ve Bask bölgelerindeki gelişmeler İspanya’yı dağılmaya mı götürüyor? İspanya’dan çıkarılabilecek dersler nelerdir? Bu soruları gelecek yazıda yanıtlamaya çalışacağım...