Arama

Psikoloji - Tek Mesaj #10

GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
7 Nisan 2006       Mesaj #10
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi

DİN PSİKOLOJİSİNİN TANIMI


Modern psikolojiye paralel olarak gelişen ve onun bir dalı olarak nitelendirilen din psikolojisi herşeyden önce, insana özgü olan dinsel yaşamın psikolojik açıdan çeşitli yönlerini inceler. Diğer bir deyişle, din psikolojisi, dinin insan ruhundaki temel karakteristiklerini, davranışlara yansıyan etki durumlarını söz konusu eder.
Ruh-beden ilişkisi ile çevre-kültür etkilerinin bütünlüğü içinde ele alınan dinsel inancın birey ruhunda pek çok çeşitlenmeler (tenevvü, varieties) göstermesi doğaldır. Din psikolojisinin fenomenleri ön yargılardan, değer ölçüsüne varan sonuçlandırmalardan uzak olarak, bilimsel yöntemlerle araştırılıp sınıflandırılır. Din psikolojisi, mistik yaşantıların türlü yönlerini gözden geçirirken bunlardan psikolojik değerlere ve aralarındaki birliğe dikkati çekmeğe çalışacaktır, fakat hiçbir biçimde, bu haller üzerine öğütlerde bulunan, dinin emir ve yasakları üzerinde geçerlik ve geçerlilik tartışması yapan, kısaca, değer problemleriyle ilgilenen bir bilim olmayacaktır. Hiçbir dinin savunmasını yapmayacağı gibi hiçbir dini de küçümsemiyecektir.
Bugünkü din psikolojisi, Antik Yunan'dan bu yana birçok filozof ve teoloğun insan ve din açısından öne sürdükleri teoriler, düşünceler değildir. Dinsel duygu ve aksiyonla ilgili psişik olgunun, kendi yapısı içinde, bağımsız olarak incelenmesidir. Diğer bir deyişle dinsey yaşayışın çeşitli belirtilerinin, çağdaş psikoloji verilerine göre incelenmesidir.
Din psikolojisi, mantık, ahlak, hukuk ve estetik gibi kendi alanlarına birtakım ilkeler getiren, kural (norm) koyan normatif bir bilim dalı da değildir. Kesinlikle değer yargılarıyla uğraşmaz, sadece olayları olduğu gibi tüm ayrıntılarıyla tanıtmak ve betimlemek (tasvir etmek) ister. Bunun sonucu olarak, insan ruhunun derinliklerine, dinsel bilince nüfuz etmek ister. Böylece, onun değişme ve gelişmelerini gözlemek ve bunları sınıflara ayırarak genel sonuçlara varmakla, bilim düzeyinde geçerli bilgilere erişmiş olur.

Din Psikolojisinin Genel Psikoloji İçindeki Yeri ve Diğer Bilimlerle İlişkisi
İlk ve Ortaçağda ruh üzerine yürütülen metafizik görüşlerden uzaklaşarak, XIX ncu yüzyılın ortalarına doğru kurulan psikoloji, metot ve amacı bakımından bilimsel bir düzeye çıkar.
Genel psikoloji, ruha özgü olan herbir belirtiyi inceleme çerçevesine alır. Böylece, bilimsel psikolojinin konuları genişleyip gelişirken, insanla doğrudan doğruya ilgili olan sınır alanlarında, yeni bilgi dalları, diğer bir deyimle, yan disiplinler ortaya çıkar. Bunlardan biri de din psikolojisidir.

İslam'a Göre İnsan Olarak Sosyal Zaaflarımız
İnsan, dünyanın şartlarına göre yaşayabilecek bir şekilde yaratılmıştır. En güzel bir yaratılışa sahip olan insan, doğru tercihlerine göre “en şerefli” bir varlık olabileceği gibi, yanlış tercihlerinin sonucu da “hayvandan aşağı” bir duruma düşebilme potansiyeline sahiptir. Genel bir anlamda ifade edecek olursak, insanın dünya hayatı bu iki nokta arasında şekillenmektedir. İnsan, kendisini keşfedip değerini kavradığında şerefli bir hayatın adayı olur. Böyle adaylardan meydana gelen bir dünya hayatı, anlamını bulan ve bu anlama göre şekillenen bir dünya hayatı olacaktır. Aksi olduğunda ise, insan olma ve insanca yaşama özelliklerinden soyutlanmış varlıklar ordusunun, zulmüne sahne olan bir dünya hayatı olacaktır.
İnsan, kendisini ne kadar tanıyor? Onu “şerefli” veya “hayvandan aşağı” bir dereceye düşürebilecek özelliklerini ne kadar biliyor?
Eskilerin deyimiyle “kişi kendini bilmek kadar arif olmaz” veya Yunus’un ifadesiyle “ilim kendin bilmektir” v.s gibi sözlerle, insanın kendisini mutlaka tanıması gerektiği düşüncesine vurgu yapılmaktadır. Çünkü, kişinin kendisini tanıması, onu Allah’ı tanımaya yönlendirecektir. “Kendini bilen, Allah’ı bilir.” sözü bize bu gerçeği ifade etmektedir.
Mükemmel bir yaratılışa sahip olan insanın hiç zaafları yok mudur? Elbette vardır. Çünkü insan, iyiye de kötüye de meyilli olan bir varlıktır. Dolayısıyla iyi de kötü de, insan içindir. İşte burada karşımıza “sınav bilinci” çıkmaktadır. Bu iyi ve kötü, insanın sahip olduğu iradesiyle, aklıyla tercih edebileceği bir durumdur. İradesi ve aklıyla yapacağı bu tercihler, sonuç itibariyle insanın değerini ortaya çıkaracaktır.
Kur’an-ı Kerim’de birçok ayetlerde insanın yaratılışında varolan zaaflarından, özelliklerinden bahsedilir. Gerek tarih içinde gerekse günümüzde psikologlar, filozoflar, sosyologlar da insanın bu özelliklerini çeşitli deney ve gözlemlerle ortaya koymuşlardır. Her ne kadar kişilerin sahip oldukları zaaflar, öncelikle kendilerini ilgilendiriyor olsa da, zamanla bunlar tüm insanları etkileyebilecek sosyal zaaflara dönüşebilme özelliğine sahiptir. Bu düşünceyle günümüz toplumlarını ilgilendiren, günlük yaşantımızda sıkça karşılaştığımız ve toplum hayatımıza olumsuz katkıları olan sosyal zaaflarımızdan, birkaçını sizlerle paylaşmanın uygun olacağını düşünüyorum.
İnsan tek başına yaşayan bir varlık değildir. O daima bir topluluk içinde yaşayan ve zorunlu sosyal birlikteliğe sahip olan bir varlıktır. Diğer kişilerle ilişkide bulunur. İnsan yaşadığı topluma bağlanmakta, onun bütün kural ve değerleri kendisini etkilemektedir. Dinini, dilini, giyimini, estetik anlayışını, ahlâk kurallarını, zevklerini büyük oranda içinde yaşadığı toplumun, kural ve değerleri tayin etmektedir. Adeta İnsan, içinde yaşadığı toplumun damgasını taşır.
Son düzenleyen Safi; 18 Haziran 2016 03:41