Arama

Hikayeler ve Öyküler -2- - Tek Mesaj #1506

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Şubat 2008       Mesaj #1506
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Çığlık


Savrulan kumlardan korunmak için gözlerini kapattı ufak elleriyle Vosviddin. Çevreye saçılan, saklambaç oynayan düşüncelerini bulamayacak, bir araya getiremeyecek kadar yorgundu. Dinen rüzgar kumların peşini bıraktı. Ellerini gözlerinden çekti yavaşça. Gökyüzüne kaldırdı kafasını, siyah bulutların sessizliğine. Bu defa kulaklarını kapatmaya çalıştı, bulutların gürültüsünden kaçmak için. Kalan gücüyle sessiz bir çığlık attı. Sesi yaşlı şehirde yankılandı, ağaçların sarı yaprakları döküldü, bulutlar ağladı, kırmızı toprak bulutların göz yaşlarını yakaladı. Ellerini çekti kulaklarından, iki yana açarak. Yıkımı izledi etrafındaki. Gökyüzüne dokunan gri, penceresiz binaların yıkılışını izledi. Başka karşılık gelmedi. Yıkılan binaların yanında uzun, eski bir iskele vardı, sisi delen. Demir aldı kırmızı topraktan iskeleye gitmek için. Birkaç dakika sonra orada buldu kendisini. Bir adım attı, sonra bir adım daha. Ve koşmaya başladı. Gitgide küçülüyordu arkasında bıraktığı yaşlı şehir, gitgide uzaklaşıyordu çığlığının sessizliğinden. Dalgalar iskeleye vuruyordu, düşünceleriyle, hayatıyla birlikte. Koşmaya dev…
Demir aldı kırmızı topraktan iskeleye gitmek için. Birkaç dakika sonra orada buldu kendisini. Bir adım attı, sonra bir adım daha. Ve koşmaya başladı. Gitgide küçülüyordu arkasında bıraktığı yaşlı şehir, gitgide uzaklaşıyordu çığlığının sessizliğinden. Dalgalar iskeleye vuruyordu, düşünceleriyle, belki de hayatıyla birlikte. Koşmaya devam etti. Dalgaları aştı, denize ulaşmak için. Sonunda iskelenin sonuna geldi. Yavaşladı ve dondu, kaldı. Deniz yoktu yolun sonunda. Beklediği gibi olmadı, her zaman olmadığı gibi. Uçsuz bucaksız, karanlık bir tarla vardı ufak ayaklarının altında. Geldiği yerdeki gibi kırmızıydı toprak. Tarlanın her yerinde bir şey ekiliydi. Ne ekili olduğunu anlamaya ça…
… Bir anda tarlanın diğer ucunda buldu kendisini Vosviddin. Nasıl olduğunu anlamadı bunun, hiçbir şey hatırlamıyordu buraya nasıl geldiğine dair. Sadece yorgundu, fazlasıyla. Siyaha boyanmıştı her yer, gittikçe solan hayatının ilk rengi gibi. Kalbi çok hızlı atıyordu. Dinlendi bir süre, sadece olduğu yerde durarak. Ve ileride, ekinlerin arasında bir kız gördü. Kız büyük bir korkuluğun yanında uyuyordu, ellerini kafasının altına koymuş bir şekilde. Kimse yoktu Vosviddin’in çevresinde konuşacak, kimse yoktu ne olduğunu anlatacak, kimse yoktu sessizliğini dinleyecek. Çekinerek kıza yaklaştı. Omuzuna dokundu. Kırmızı yanaklı, küçük burunlu kız uyandı aniden, korkuyla. Dizlerini kendisine çekerek korkuluğa yaslandı. Kıza tarlada ne ekili olduğunu sordu Vosviddin, kız “Umut…” dedi, titreyen bir sesle; umudun nereden geldiğini sordu, “Uzaktan…” diye cevap verdi; umudunu neyin koruduğunu sordu, korkuluğu gösterdi kırmızı yanaklı kız. Vosviddin dondu, kaldı. Şaşırmıştı. Her zaman korktuğu, yalnızlığa çakılmış korkuluğun umutlarını koruyabileceğini düşünmemişti hiç. Kıza elini uzattı. Kız tepki vermedi. Kendisiyle birlikte gelmesini istedi. Kız “Nereye?” diye sordu, Vosviddin “Uzağa…” diye cevap verdi ve kızı elinden tutarak yerden kaldırdı, korkuluğu tarlanın ortasından çıkardı. Korkuluğu arkalarından sürükleyerek uzaklaşmaya başladılar. Ve kargalar tarlaya girip umutları götürdüler… Her şey dondu aniden; Vosviddin, kız, bulutlar, uçuşan kargalar… Ardından dünya siyaha boyandı.
Sallanan sandalyede oturan yaşlı adam gözlüğünü ve kumandasını yanındaki masaya yavaşça bıraktı. Ve yerinden kalkarak biten kasedi videodan çıkardı.