Arama


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
20 Şubat 2008       Mesaj #8
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Sonuç

Beslenme alışkanlıkları bir ölçüde bir sorun olarak devletin sorumluluklarını gerektirmiştir.Bu nedenle konu, kalkınma planına da geçmiştir. 4. Kalkınma Planında beslenme sorunları aşağıdaki biçimde dile getirilmiştir.
Türkiye’de yer yer dengesiz, yetersiz ya da yanlış beslenmeye rastlanmaktadır. Nüfusun % 17.5’inin yetersiz kalori tüketimi, % 10’unun protein yetersizliği, % 22.5’inin de protein yönünden dengesiz beslenme ile karşı karşıya olduğu saptanmıştır. Bu durumda dünya standartlarına göre orta derecede bir beslenme sorununun varlığından söz edilebilir.

Beslenmenin özel dikkat istediği doğum sonrası küçük çocukluk yaşları, Türkiye’de beslenme sorunlarının en sık rastlanan devreleridir. Okul öncesi çocuklar 0-5 yaş arasında yetersiz ve dengesiz beslenmeye bağlı olarak % 20 oranında büyüme ve gelişme geriliklerine rastlanmaktadır.
Çocuk ölümlerinin nedenlerinin % 50’sinin beslenme bozuklukları olduğu söylenebilmektedir. Öte yandan, Türkiye’de kadının doğum öncesi ve sonrasının gerektirdiği özel bir beslenme ile desteklenmemesi, bir halk sağlığı sorunu olarak ağırlık taşımaktadır.

Kendi yiyecek gereksinmesinin tamamını üretebilen bir ülke olan Türkiye’de beslenme sorunlarının nedenlerinin başında gelir yetersizliği ve dağılımındaki dengesizlik, beslenme ve yiyeceğe ayrılan gelirin iyi beslenmek için en iyi şekilde nasıl kullanılabileceği konusunda eğitimsizlik ve yiyecek maddelerinin ulaştırılma ve dağıtımında görülen yetersizlik gelmektedir.
Beslenme kalıbı incelendiğinde, besin maddelerinin tüketimi Türkiye’de bazı özellikler göstermektedir. Bitkisel yiyecekler temel tüketim maddesidir. Günlük kalori gereksinmesinin % 60’ını sağlayan buğday bu grup içinde en büyük yeri tutmaktadır.
Hayvan varlığı yeterli olmasına karşın, çeşitli hayvansal yiyeceklerin özellikle et ve sütün, yurt içi tüketime aktarılacak biçimde üretilemediği, genellikle iyi dağıtılamadığı, piyasalarının iyi düzenlenemediği, bu nedenle tüketimlerinin de normalin altında olduğu görülmektedir. Beslenme politikası da aşağıdaki gibi formüle edilmiştir.

Nüfusun yeterli ve dengeli beslenmesi için zorunlu olan temel besin maddelerinin üretimi özendirici ve yurt düzeyine dengeli dağıtımın yönlendirici düzenlemeler yapılacaktır. Ana çocuk sağlığı hizmetlerinde, okul ve okul öncesi çağdaki çocuklara yönelik beslenme programları, görülen eksik beslenmeye ve beslenme eğitimine ağırlık verecek biçimde yeniden düzenlenecek 0-6 yaş arası çocukları beslenmede zorluk çeken ailelere devlet yardımı sağlanacaktır.”
Yetersiz ve dengesiz bir beslenme üzerinde durulmuştur. Yetersiz ve dengesiz beslenme, toplum sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir. Böyle beslenen insanların hastalıklara karşı direnci az ve verimleri düşük olmaktadır.
Halkımız çoğu beslenme bilgilerinden yoksundur. Bu nedenle ülkemizde yaygın ve etkin bir beslenme eğitimine önem verilmelidir. Bu eğitim, kitle iletişim araçları yolu ile, okullar, ana-çocuk sağlığı merkezleri ve sağlık ocağı ve evlerinde uygulamalı ve sürekli olarak yapılmalıdır.

Toplumsal değişme süreci içerisinde hızla değişmekte olan mutfağımızda geleneksel türlerin kaybolmasına, korunmasına turistik açıdan tanıtılmasına çalışmalıyız. Özellikle ulusal ve yöresel Türk yemekleri ele alınarak bilimsel araştırmalara konu olmalıdır. Ancak araştırma bulgularıyla besinlerimizin besleyicilik ve sağlık açısından değeri daha iyi ortaya çıkacaktır.