Üye Ol
Giriş
Hoş geldiniz
Misafir
Son ziyaretiniz:
19:29, 1 Dakika Önce
MsXLabs Üye Girişi
Beni hatırla
Şifremi unuttum?
Giriş Yap
Ana Sayfa
Forumlar
Soru-Cevap
Tüm Sorular
Cevaplanmışlar
Yeni Soru Sor
Günlükler
Son Mesajlar
Kısayollar
Üye Listesi
Üye Arama
Üye Albümleri
Bugünün Mesajları
Forum BB Kodları
Your browser can not hear *giggles*...
Your browser can not hear *giggles*...
Sayfaya Git...
Cuma, 05 Aralık 2025 - 19:30
Arama
MaviKaranlık Forum
Efelik Kültürü
-
Tek Mesaj #2
Misafir
Ziyaretçi
26 Şubat 2008
Mesaj
#2
Ziyaretçi
Zeybek Kimdir?
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Zeybek; Batı Anadolu Efesi.
Zeybek
sözcüğünün kökeni konusunda bilim adamları ve araştırmacılar arasında birçok değişik, hatta karşı karşıya duran görüşler vardır. Bugün için eldeki verilerle sorunu çözümlemek doğrultusunda bir görüş birliğine varmak da olası görünmemektedir.
Sözcüğün kökeni üzerine çeşitli görüşler
Divanı Lügatı Türk de, Bekneg kelimesindeki
Bek
sözünün sağlam olduğu yazılmaktadır. Divanı Lügatı Türk de
Sağ
sözünün Zeybeklik, anlayışlılık anlamında olduğu kaydedilmektedir. Divanı Lügatı Türk de
s
harfinin bazen Türk dilinde
z
okunduğu söylenmektedir. Zeybek sözünde Bek sözünün bulunması anlamı olan sağlam sözünü doğrulayacak ek ad olması şarttır
Bek
sözcüğü bir insan için kullanıldığına göre ek sözü, insanın niteliğini iyi yönünden anlatan söz, olarak gerekir. Bek sözü ile ancak anlayışlılık ve akıllılık anlatan Zag sözü ile birleşik ad olabilir ve şeklini alır. Dolaylı
Zeybek
unvanı Divanı Lügatı Türk de, anlayışlı ve akıllılı, sözünü sağlam tutan olarak görünüyor.
Onur Akdoğu'ya göre
Onur Akdoğu,
zeybek
kavramının Eski Türkçe'de koruyucu zırh anlamına gelen “say”; sağlam ve sıkı anlamına gelen “bek” sözcüklerinin birleşmesinden doğan bir kavram olduğunu söylemektedir.
Zeybek
sözcüğü için; “Güçlü, kuvvetli koruyucu anlamında kullanılmış
saybek
kelimesinin yüzyıllar içinde önce
saybak
, daha sonra
seybek
,
seybak
,
zeybak
ve
Zeybek
olarak değişim sonucu ortaya çıkmıştır.” demektedir.
Dr. Tahir Kutsi'ye göre
Dr. Tahir Kutsi; Bizanslı tarihçi Parhimeres’i tanık göstererek
Zeybek
sözcüğünün Türkçe kökenli olduğunu savunmaktadır. Bizanslı tarihçinin belirttiğine göre Aydın, Salmpakis Mantahias adındaki bir komutan eliyle Türklerin eline geçmiştir. Bu komutan da, Gazi Menteşe’dir, “Salmpakis” unvanıyla anılmaktadır. Salmpakis ise “
Saybak
”tır. Rum alfabesinde “B” harfi olmaması dolayısıyla aradaki “B” harfi “MP” harfleriyle gösterilmektedir ve yine aradaki “L” harfi de yumuşaktır, “Y” gibi söylenmektedir.
Saybak
sözcüğü de; yiğitlik, mertlik ifade eder. Bu sözcük, zamanla yumuşayıp incelerek “
Zeybek
” olmuştur. Ayrıca araştırmacı, Orta Asya’da ve Türkistan’da
Zeybek
,
Saybak
,
Seybek
adında köyler bulunduğunu, sözcüğün Ege Bölgesi’nde “yiğit”, özü sözü doğru, kişiliğine inanılan, sözüne güvenilen kişi” anlamı taşdığını belirtmektedir.
Cemil Demirsipahi'ye göre
Cemil Demirsipahi ise “Türk Halk Oyunları” adlı eserinde, sözcüğün kaynağının bilinmediğini söyleyerek Dr. Tahir Kutsi’nin düşüncelerine katılmaktadır. Ayrıca Arapların da bu sözcüğü sahiplendiklerini belirtir. Yazara göre Araplar, Mısır’da oluşturulan askeri fırkalardan bazılarının Bursa yöresindeki Türklerden oluştuğuna; bu askerlere toplu davranışlarında atak olmaları nedeniyle “Civa gibi” anlamında “Zeybeki” dendiğine ve bu sözcüğün zamanla
Zeybek
şekliğini aldığına inandıklarını belirtmektedir.
İsmail özboyacı'ya göre
İsmail Özboyacı,
Zeybek
sözcüğünün Türkçe’den Yunanca’ya geçmiş öz Türkçe bir sözcük olduğunu belirtmektedir.
MahmutRagıp Gazimihal'e göre
Mahmut Ragıp Gazimihal’e göre,
Zeybek
sözcüğü “salbak” ya da bunun diğer bir söylenişi olan “saypak” sözcüklerinden türemiştir. Bununla bağlantılı olarak, kaynaklarda geçen “salmpakis” sözcüğünün aslında “salpak” ve dolayısıyla
Zeybek
olduğunu savunur.
Zeybek
sözcüğünün Türkçe bir sözcük ve aynı zamanda Kırgızlar arasında da bir oyun adı olduğunu; ayrıca Doğu Türkistan ve Afganistan’ın Badahşan kentinde “Zeybek” adında birer köy bulunduğunu belirtir.
Halil Oğultürk'e göre
Halil Oğultürk; Mahmut Ragıp Gazimihal’in düşüncelerini aktararak, bu düşüncelere katıldığını, ayrıca Hüseyin Hilmi Bayındır’ın
Zeybek
sözcüğü üzerindeki incelemesini de aktararak “Zeybek” sözcüğünün Oğuz Türkleri'ne ilişkin olduğunu belirtir.
Hüseyin Hilmi Bayındır'a göre
Hüseyin Hilmi Bayındır ise, bu sözün anlayışlılık anlamına gelen “sağ” ve
sağlam
anlamına gelen “bek” sözlerinin birleşiminden oluştuğunu iddia eder. Hüseyin Hilmi Bayındır’a göre; Divân-ı Lügati't-Türk’de “Bekneğ” sözcüğündeki “Bek” hecesinin “Sağlam” anlamında olduğu yazılmaktadır. Yine Divân-ı Lügati't-Türk’de “Sağ” sözcüğü Oğuzca’da “Zeybeklik, anlayışlılık” anlamına gelmektedir. Divân-ı Lügati't-Türk’de “S” harfinin kimi zaman Türk dilinde “Z” olarak okunduğu söylenmektedir.
Zeybek
sözünde “Sağlam” anlamında bir “Bek” sözünün bulunması “Zeybek” adının birleşik ad olduğunu anlatmaktadır. “Bek” anlamı olan sağlam sözünü doğrulayarak bir ek ad olması şarttır. “Bek” sözü bir insan için kullanıldığına göre de ek sözü, insanın niteliğini iyi yönünde anlatan söz olması gerekmektedir. Yani “Bek” sözü ile ancak “anlayışlılık, akıllılık” anlatan “Zağ” sözü ile birleşik ad olabilir ve Zağ-Bek şeklini alır. Bunu Türk dilinin yapısı zorunlu kılmaktadır. “Başta gelen kalın, anca yumuşak hece; sonda gelen ince, ancak sert heceye uydurularak okunur” kuralına göre “Zağ” hecesi kendisinden sonra gelen sert, ince “Bek” hecesine uydurularak “Zeğ” olmuş; “Bek”le birlikte “anlayışlı, akıllı, sağlam, anlayışlı adam anlamında” “Zeğbek” olarak Avrupa tarih kitaplarına geçmiş ve çağımıza değin Bozdağ, Dalgalı köylerinde yaşamıştır. Sonraları sözcüğün ortasındaki “Ğ” söylendiği gibi yazılma kuralına uyularak “Y”ye dönmüştür.
Sabahattin Türkoğlu'na göre
Sabahattin Türkoğlu, Anadolu’ya gelen ilk Türklerde asker ve orduya “Sü” dendiğini, “Sü-Bek” sözcüğünün “Subay” anlamına geldiğini, “S” harfinin yumuşayarak “Z”ye dönüştüğünü ve “Zübek” biçimini aldığını; zamanla bu sözcüğün de “Ziybek-Zeybek” biçimini aldığını belirtmiştir.
Şeref Üsküp'e göre
Şeref Üsküp ise, bu sözcüğün, civa anlamına gelen Arapça “zibak” sözcüğünün “ziybak” sözcüğüne dönüşmesinden türediğini söyler.
Halikarnas Balıkçısı'na göre
Halikarnas Balıkçısı, Lydiaca “obekkos”, “to bekkos” ve “ibakhi” sözcüklerinin,
zeybek
sözcüğüne dönüştüğünü söylemektedir.
Zeybek
sözcüğünün kökeni ile ilgili iddialardan biri ise; İyonya dilinde Tanrı "Bakhüs'ün Askerleri" anlamına gelen Zai Bakhon kelimesinden türediğidir.
Enver Behnan Şapolyo'ya göre
Enver Behnan Şapolyo ise; bağlantısını nasıl kurabildiyse,
zeybek
sözcüğünün
hudut bekçileri
olduğunu söylediği, “sekban ve seymenden geldiği anlaşılmaktadır” demektedir.
Zeybek
kavramının ortaya çıkışı, çobanlıkla ilgili görünmektedir:
"Zeybeklerin çoğunluğunun çobanlıktan yetişme..., çobanların yanlarında birkaç yakın arkadaşları olur, zeybek çetesi kuracakları zaman bu kişileri bulup konuşurlar. Bu kişiler de genellikle çobandırlar. Zeybeklerin ilk mesleği çobanlık... Çoban tipine bakıldığında; zeybeğin sosyal rolü ve taşıdığı özelliklerle büyük ölçüde örtüştüğü görülmektedir” gibi belirlemeler yapılmaktadır.
Haydar Avcı'ya göre
Haydar Avcı’ya göre; sorundaki tıkanma, halk diline uzak oluş ve yabancılıktan kaynaklanmaktadır. Bugün Anadolu’nun birçok yöresinde, halk dilinde halen kullanılan bir sözcük vardır. Bu sözcük “zağmak” sözcüğüdür ki çeşitli anlamlara gelmektedir.
Zağmak
Kaçmak, koşmak. (Söğüt, Çal, Denizli – Üçem, Bala, Ankara – Göl, Çubuk, Ankara – Güvenç, Konya.)
Düşmek. (Zile, Tokat – Bor, Niğde.)
Hızla fırlamak, akarcasına kayıp gitmek. (Eğridir köyleri, Isparta – Söğüt, Bilecik – Alaşehir, Manisa – Çankırı – Mersin köyleri, İçel – Afşin, Maraş – Çarşamba, Samsun – Şarkışla, Koyulhisar, Sivas – Bor, Niğde – Yozgat.)
Saldırmak. (Kumdanlı, Yalvaç, Isparta.)
Hareket etmek, hızla bir yere gitmek, gidiş, yerinde duramamak, kaçarak kurtulmak. (Ankara, Kalecik ilçesi, Alevi – Türkmen köyleri.)
Yaman, atik, çevik, bir şekilde hareket etmek. (Isparta, Keçiborlu, Kılıççı kasabası ve köyleri.)
Ayrıca Ankara yöresi köylerinde “zağ” sözcüğü
hızla git
,
durma
,
seğirt
,
savuş
,
hareket et
anlamında kullanılan bir sözcüktür.
Özetle
Şimdi bu açıklamaların “zeybek” kavramıyla ne ilgisi var denilebilir. Kısaca bunu açıklayalım. Bilindiği gibi “bek”, “bak”, “pek”, “pak” ekleri Türkçe'de kavram yaratmak amacıyla kullanılan eklerdir. Söz gelimi;
kaymak
fiilini ele alacak olursak, burada “kay” köküne “pak” eki eklenerek “kaypak” kavramı türetilmiştir ki, anlam olarak ikiyüzlülüğü, tutarsızlığı, dönekliği, güvenilmezliği anlatmaktadır. ”Zağ” köküne ise, “bek” ya da “bak” eki eklendiğinde ise “zağbek” veya “zağbak” kavramları ortaya çıkar ki, bu da
sürekli kaçan
,
belli bir yerde kalıcı olarak durmayan
,
yeri geldiğinde saldırı durumunda olan
;
bir yere, özellikle sığınılacak ve savunulacak yerlere kaçarak kendini savunan
gibi çeşitli anlamları içerir ki, bu anlamlar da,
zeybekliğin
yapısı ve konumuyla bütünüyle örtüşmektedir.
Bu kavramın yüzyıllar boyunca halk ağzında, yöresel söyleyişlere ve dilin akıcılığına uydurularak “zeğbek”, “zeybek” şekline dönüşmüş olabileceğini de rahatlıkla düşünebiliriz. Söz gelimi, Ege Bölgesi telaffuzuyla Orta Anadalu, Kuzeybatı Anadolu telaffuzuyla, Güneybatı Anadolu telaffuzunun aynı olduğunu söyleyebilir miyiz? Dolayısıyla bu kavramların da bölgeler arası konuşma dilinde böyle küçük değişikliğe uğraması bize göre doğal bir durumdur. Bu tür değişimleri, başka sözcük ve kavramların kullanımında da görebiliriz.
Zeybek
lerin de
bir yerde duramayan
,
belli ve kalıcı bir mekânı bulunmayan
,
barınmak ve korunmak amacıyla sürekli kaçış
, yani
hareket halinde olan
,
ulaşılması zor ve sarp yerlere, özellikle dağlara giden topluluklar
olduğu düşünülürse, bu kavramın pekâlâ bu sözcükten açıkladığımız biçimde türetildiği neden söylenmesin?
Ayrıca kaynaklarda
zeybek
kavramının “ele avuca sığmaz kişi” anlamına geldiği de belirtilmektedir ki, bu da yukarıdaki düşüncelerimizi doğrular niteliktedir.
Biliyoruz ki,
zeybeklik geleneği
içinde
dağa giden
,
dağlara çıkan
kişiye “zeybek oldu” denilmektedir.
Zağmak
sözcüğünün anlamlarıyla bir arada düşünüldüğünde, bu anlam ve aktarım, savlarımızı bütünüyle desteklemektedir.
Ayrıca
zağbek
ve
zeybek
kavramlarında olduğu gibi,
seymen
kavramının da Ankara’nın çeşitli yörelerinde
sağmen
,
samen
,
seymen
,
seyman
şekilllerinde kullanıldığı görülmektedir. Yine buna benzer bir biçimde “bey” kavramı da halk dilinde
beğ
,
bağ
,
ba
,
beg
biçimlerinde kullanılabilmektedir. Çoğu zaman halk, “beyim” kavramının “beğim” biçiminde telaffuz eder ki, dildeki bu tür değişimler, yukarıdaki düşüncelerimizi önemli ölçüde onaylamaktadır. Halk dilinde “y” harfinin “ğ” ve “g” harflerine; “g” ve “ğ” harflerinin “y” harfine dönüştüğü çok sık görülen bir durumdur. Aynı durum “zağbek” kavramı için de geçerlidir.
Yine bu şekilde dildeki yöresel değişim sonucu
zeybek bölgesi
olan Ankara dolaylarında
zeybek kavramı
nın çeşitli şekillerde değişikliğe uğradığını, “zibek”, “ziybek” gibi söyleniş biçimlerine rastlanıldığını ve bu şekilde halk arasında kullanıldığını belirtmekte yarar görüyoruz.
BEĞEN
Paylaş
Paylaş
Kapat
Saat: 19:30
Hoş Geldiniz Ziyaretçi
Ücretsiz
üye olarak sohbete ve
forumlarımıza katılabilirsiniz.
Üye olmak için lütfen
tıklayınız
.
Son Mesajlar
Yenile
Yükleniyor...