AHLAK FELSEFESİ KAVRAMLARI
ÖZGÜRLÜK : Onu her türlü iç ve dis engelden arinmis olma olarak tanimlamak mümkündür. Herhangi bir zorlamanin olmamasidir, özgürlük.
Böyle bakinca özgürlügü keyfilikten ayirmak çok daha kolay olmaktadir. Özgürlük keyfi olmaktan çok farkli bir seydir ve seçme olanaginin bulunmasidir. Yeter ki seçme, baski
altinda yapilmasin. ISTENÇ (IRADE) : Insan aklinin iyi-kötü arasinda seçme yapma gücü ve yetenegidir. Özgürlükle birlikte istenç söz konu oldugunda, ahlaki eylem bir anlam
tasir. SORUMLULUK : Özgür istençle davranista bulunan bireyin, bu davranisinin sonuçlarina katlanmasidir, sunucu üstlenmesidir. Baska bir deyisle de bireyin davranislarindan
sorumlu olabilmesi için seçme özgürlügünün ve bunu kullanabilecek akil melekelerinin olmasi gerekmektedir. VICDAN : Bireyin kendi davranislari hakkinda iyi-kötü yargisinda bulunmasidir. Iyi yada kötü yaptigini düsünen birey ya iç huzuruna yada çatismaya düsmektedir. Kendinden
bekleneni yaptiginda huzurlu olurken, yapmadigi durumlarda da ödevini yerine getirmemis olmanin sikintisini yasar. Vicdan konusunda; dogustandir diyenlerle,
bireyin gelismesinin ürünü oldugunu söyleyenler de vardir. ERDEM (FAZILET) : Bazi filozoflara göre etigin odagina yerlestirilen erdem; istencin ahlaksal iyiye yönelmesidir.
Kibrisli Zenon ve onun baslattigi bir akim olan Stoaciliga* göre mutlu olmak için erdem yeterlidir. Bunun içinde dogaya uygun davranmak yeterlidir. Ancak bu öyle kolay bir
sey de degildir. Çünkü insan doga uymak yerine genellikle onun tersine davranmaktadir. Oysa yapilmasi gereken; 1) Dogru seçme 2) Sabirla katlanma 3 ) Ölçülü olma ve
4) Adaletle bölüstürmedir. * Stoa: direkli galeri anlamina gelmektedir. Zenon Atina’ya geldiginde önce Sokrates’in etkisinde kalir. Hatta bir ara Sokratesçi ahlak anlayisli ile
ünlü Kyniklerin etkisindedir. Ancak zamanla kendi felsefesini olusturur. IÖ 4. yüz yilin sonlarina dogru Stoa poikile’de ( Resimlerle süslü direkli galeride) okulunu açarak
bu isimle anilan akimin öncülügünü yapmis olur. Stoa düsüncesi Atina’ya dogudan gelmis ama daha çok da Atina’nin batisinda yani Roma’da etkili olmuştur AHLAK YASASI : Uyulmasi gereken genel geçer kurallari ifade eder. Bu kurallar kisinin ne yapmasi ve de ne yapmamasi gerektigini belirler. Hukuk kurallarindan farkli
olarak toplumda kendiliginden ortaya çikarlar ve bireyleri bu sekilde davranmaya zorlarlar. Ancak tüm toplumlarda tüm zamanlarda geçerli olan normlar bulmak hemen hemen
olanaksiz gibidir. Felsefe kisi vicdani karsisinda evrensel ahlak yasalarinin olup olmadigini konu edinir. Ancak bu konuda filozoflar da farkli görüslere sahiptirler. I ) Evrensel ahlak yasalari yoktur : Evrensel bir ahlak yasasinin olmadigini ileri süren akimlar, haz ahlaki, fayda ahlaki, bencilik, anarsizm, hiççilik ve varolusçuluk olarak
özetlenebilir. Bencilik (egoizm): Insanin eylemlerini belirleyen duygu ben sevgisidir. Hobbes’e göre insanlarin davranislarini da tipki hayvanlar gibi içgüdüler yönetmektedir
ki ; bu içgüdüler “kendini sevme” ve “kendini koruma” dir.
Anarsizm : Ahlak da tipki diger baskici kurumlar gibi insani daha kolay yönetmek için uydurulmus kurallar sistemidir. Basta devlet olmak üzere bu ve benzeri her türlü baskici
kurumlara karsi olan anarsizm, bireyin sinirsiz özgürlügünü savunur. Anarsizmin kurucusu Proudhon (19 yy) tüm bu baski unsurlarinin temel nedeni olarak gördügü mülkiyeti
hirsizlik olarak tanimlar. Bakunin insani kisitlayan devlet ve benzeri kurumlarin yikilmasini ister. Stirner’e göre; ahlaksal degerler bir soyutlamadir ve insanin da tipki bitki ve hayvanlar gibi kendine düsen bir görevi yoktur. Hiççilik (Nihilizm); akil yerine istenci, toplum yerine de bireyi koyan felsefe akimidir. Nietzsche’ye (19 yy) göre iki tür insan
ve iki tür toplumsal sinif vardir: Halk ve Seçkinler. Din ve ahlak kurallari halk için geçerlidir. Zaten halkin da islevi seçkin sinifin olusumuna elverisli bir ortam yaratmaktir.
Seçkin sinifin bireyleri için din ve kimi filozoflarin öne sürdügü ahlaki degerler miskinlikten ve acizlikten baska bir sey degildir. Oysa bu sinifin uymasi gereken Ahlaki
kurallarini dehalar üstün insanlar, en yüce iyiyi yani “güç”ü kullanarak belirleyeceklerdir. AHLAKSAL KARAR : Bireyin özgürce seçtigi ve genel ahlak yasasina uygun olan ; ahlaki açidan iyi olan karardir. AHLAKSAL EYLEM : Ahlaksal karar sonucu varilan düsünmenin eyleme dönüsmüs halidir. Burada söz konusu yalnizca etkin olmak degil bazen de yapmamak olacaktir.
Yani amaçli bir “yapma” veya “yapmama” durumunu içerir. Ahlaksal eylemlerin amaçlari; mutluluk, haz, fayda ve ödevdir. Ahlak felsefesi bu kavramlar üzerinde uzun
uzadiya durur. Yine bu kavramlardan baska ahlaksal eylemde bulunan insan özgür olup olmadigi da felsefenin temel sorunlarindan biri olagelmistir. Bu konuda iki farkli yaklasim sergilenmektedir: a) Determinist yaklasim : Bireyin kararlari içinde bulundugu kosullara baglidir ve zorunludur. Kosullar istenci belirleyerek özgürce karar vermeyi olanaksizlastirir.
Bu bir çesit yazgiciliktir (fatalism) . b) Indeterminist yaklasim: Birey ahlaki karar verirken tamamen özgürdür. Zaten özgür olmayan kisinin eylemlerinden sorumlu olmasi da beklenemez diyen görüslerdir. Son düzenleyen GusinapsE; 11 Nisan 2006 22:13