Arama


GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
10 Nisan 2006       Mesaj #28
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
Ahıska Türkleri
1829Edirne Antlaşması ile Ruslara bırakılan, günümüzde Gürcistan sınırları içersinde kalan Ahıska bölgesinden 1944 senesinde Stalin tarafından soykırım amacı ile sürgüne gönderilmiş olan, Türkçe'nin Ahıska ağzını konuşan Türk topluluğu.


Tahmini Nüfus
  • Rusya Federasyonu - 70.000
  • Kazakistan - 145.000
  • Azerbaycan - 106.000
  • Kırgızistan - 57.000
  • Özbekistan - 20.000
  • Ukrayna - 18.000
  • Türkiye - 200.000
  • Diğer - 3.000
1. Ahıska bölgesinin eski halkı
Ahiska ve çevresine tarihte Mesketya da denilmektedir. Mesk kavmi, Nuh peygamberin oglu Yafes'in oglu ve Oguz'un pederi Mesek'ten gelen Masagetlere dayanir. Meskler, Kartvel (Gürcistan) güneyindeki Gogarli ve Turanî yerli Hristiyan halktir. Eski çaglarda Kıpçak Türkleriyle birlikte bu bölgede yasadigi anlasilan Meshi kavmi, Kipçaklarin içinde erimis olmalidir. Bu kavmin ne irkî, ne de cografî bakimdan Gürcülerle ilgisi olmamalidir. Mesketya/Ahiska bölgesinin Türklük tarihi hayli eskidir. Makedonyali Iskender'in, Kafkasya'ya geldigi zaman Türklerle karsilastigini ciddî kaynaklar zikretmektedir.3 Bu kaynaklarda geçen Kipçak ve Bun-Türkler, Ahiska Türklerinin atalaridir. Fransiz bilgini Brosset, Bun-Türklerin Turanli oldugunu bildirmektedir.4 Gürcü dil bilgini Marr ise, Bun-Türk'ün "otokton, yerli Türk" anlamina geldigini yazmaktadir.5 Bu bilgiler, Çoruh ve Kür boylarinda, dolayisiyla Kafkasya'da, Türklük tarihinin, ne kadar eskilere gittigi konusunda kesin bir fikir vermektedir. Türklerin Ahiska dedigi sehre, Gürcüler, Sa-mskhe, Akhalsikhe, Sa-Atabago gibi isimler kullanmaktadirlar. Bunlardan Sa-mskhe/Meskhi yurdu, Akhalsikhe/Yeni kale, Sa-Atabago/Atabek yurdu anlamina gelmektedir.6 Bu isimler bile, bölgenin çok eski bir Türk memleketi oldugu konusunda fikir verebilir. Ahiska, Dede Korkut Kitabi'nda Ak-Sika/Ak-Kale; 481 yilinda Akesga adiyla anilan Eski Oguzlar beldesidir. 2700 yillik bir Türk yurdudur.7 Ahiska ve çevresi, 1068'de de Sultan Alparslan tarafindan Selçuklu ülkesine katilmistir.8 Ahiska ve çevresinin Çarlık Rusya'si elinde geçen doksan yillik hayati, zulümlerle doludur. Halkin bir kismi Türkiye'ye göç etmis, Agrı, Muş, Çorum, Hatay, ve Bursa yörelerinde yerleşmiştir. Onlarin yerlerine ise Rus, Gürcü, Ermeni ve Yahudiler iskan edilmistir. Orada kalanlar, Rus mezalimi altinda yasamaya devam etmisler, her yönden geri birakilmis hatta askere bile alinmamislardir. 2. Kıpçaklar Kipçaklar, Bati Göktürk topluluklarindan biriydi. Volga nehri üzerinden batiya dogru yöneldiler. 1068'de Rus knezlerinin müttefik kuvvetlerini yenerek güney Rusya sahasina yerlestiler. Karadeniz kuzeyini ellerinde tuttular. 1080'lerde Balkas gölünden Tuna nehrine kadar Kipçak Eli/Komania deniliyordu. Ruslarla mücadele araliklarla devam ediyordu. 1185'te Basbug Könçek idaresindeki Kipçak/Kuman kuvvetleri, Prens Igor'un emrindeki Rus ordusunu asagi Don boyunda kusatarak tamamiyla imha ettiler. Millî Rus destani olan Igor Destani'nin konusu da iste bu savastan alinmistir. Kipçaklarin bir kismi Kirim'da yerleserek orada sehir ve kasabalar kurdular. Bir kismi da daha güneye, Kafkaslara dogru indiler. Kipçak Eli'nde daha sonralari Altunordu devleti kurulmustur. Don ve Kuban dolaylarindaki Kuman/Kipçak Türklerinin Gürcülerle yakin münasebetleri olmustur. Gürcü Krali II. David, Selçuklulara karsi savasacak ordusu olmadigindan, Kipçak Türklerini ülkesine davet etti (1118-1120). Azak Denizi dogusu ve Kafkaslar kuzeyinden gelen 45.000 Kipçak ailesi, Çoruh-Kür irmaklari boylarina yerlestiler ve güçlü bir ordu kurdular.10 Kipçak basbugunun kardesi Sevinç idaresinde yeni kütleler kuzeyden ülkeye geldiler (1190). Gürcistan'da Kipçak/Kuman unsuru artti. Bu topraklara yerlesen ve Gürcülerle din birligi bulunan Kipçak Türkleri, devletin ordu, siyaset ve maliyesinde çok etkili konuma geldiler. Zamanla güçlenen Kipçak Atabekleri, Ilhanlilar çaginda (1267) Tiflis'e karsi gelerek beyliklerini ilân ettiler. Ilhanli Hükümdari Abaka Hanin da destegini gören Ahiska Kipçak Atabekligi, Gürcü kaynaklarinda Sa-Atabago (Atabek Yurdu) olarak geçmektedir.11 XVI. yüzyilin baslarinda Ahiska Atabekleri Hükûmetinin sinirlari Azgur'dan Kars, Artvin, Tortum, Ispir ve Erzurum'a kadar uzaniyordu. Bugünkü halk kültüründen de anlasiliyor ki, Ahiska Türkleri ile Posof, Ardahan, Artvin, Ardanuç, Savsat, Yusufeli, Tortum, Narman ve Oltu halki ayni köktendir.12 Akkoyunlu, Karakoyunlu ve Safevî nüfuzu altinda kalan Ahiska Atabeklerinin topraklari, Lala Mustafa Pasa ve Özdemiroglu Osman Pasanin Kafkasya Seferi sirasinda, Safevîlerden alinarak Osmanli ülkesine katildi (1578). Ahiska sehri, yeni kurulan Çildir Eyaleti'nin baskenti oldu. Ahiska'da, 1595 yilinda sayim yapilarak Osmanli Kanunnamesi yürürlüge kondu. Bu kanunnamenin yer aldigi Ahiska Tahrir Defteri'nde geçen vergi mükellefi köylü isimlerinden bölge halkinin Türklügü açikça anlasilmaktadir: Arslan, Ayvaz, Bayindir, Bekâr, Devletyar, Elaldi, Elalmaz, Emirhan, Gökçe, Kanturali, Korkut, Murat, Nuraziz, Pirali, Sahmurat, Temür, Ülkmez, Yarali, Yusuf... Bu bilgilerden anlasiliyor ki, Ahiska ve çevresi, Kipçak Türklerinin hem milâttan önce, hem de milâttan sonraki asirlarda gelip yerlestikleri, sehirler kurduklari eski bir Türk yurdudur. Bugünkü Posof ilçemizde bulunan Cak Suyu'na adini veren ve bu suyun kenarindaki Cak Kalesinde ocakli olarak yasayan Kipçakli I. Sargis, Tebriz'de Abaka Han'dan Atabek unvanini alarak Artvin, Ardahan ve Ahiska bölgesinin Ilbeyi oldu; Atabekler sülâlesini kurdu.13

3. Atabekler dönemi
Ahiska bölgesinde milâttan önce Türkler yasamaktaydi. XII. yüzyilin baslarinda kuzeyden gelen Kipçaklar da, Yukari Kür ve Çoruh boylarinda yerlestiler. Uzun yillar Gürcistan ordu ve devlet yönetiminde önemli görevler alan Kipçakli Atabek sülâlesi, 1267 yilinda, -bugün Posof'ta bulunan- Caksu'da Kipçak Ortodoks Atabek Hükûmeti'ni kurarak bu bölgenin hakimi oldu.14 Atabek ailesinin siyasî faaliyeti hakkinda Gürcü tarihçiler de bilgi vermektedirler. Bu kaynaklar, Atabek Ailesinin Tiflis Krallarina karsi gelmelerini de anlatirlar. Bunlardan birinde su bilgiler verilmektedir: Gürcistan'a gelen Mogollara karsi savasmak üzere 1266 tarihinde Tiflis'e giden Kipçak Beyi Cakli Sargis, Gürcü Krali David tarafindan tutuklandi. Ilhanli Kagani Abaka Han, David'e haber göndererek Sargis Beyi serbest birakip kendi yanina göndermesini istedi. Sargis Bey, Abaka Hana, artik Gürcü yönetiminde yasayamayacaklarini, bagimsiz olmak istediklerini bildirdi. Abaka Hanin destegini alan Atabek ailesi, Gürcistan'dan ayri bir hükûmet oldu.15 Atabek Hükûmeti, 310 yil yasamis, Anadolu'nun en uzun ömürlü Türk beyligidir. 1551 yili baharinda, Erzurum Beylerbeyisi bulunan Çerkes Iskender Pasa, Atabek topraklarindan Ardanuç, Ardahan ve Savsat bölgelerini zaptetti. Bu yürüyüs sirasinda Osmanli siniri, Posof-Acara arasindaki Arsiyan dagina dayanmis oluyordu. Bu tarihlerde Atabekli II. Keyhüsrev, Iran Safevîlerine (Sah Tahmasb'a) tâbi idi. Elinde de Ahiska, Ahilkelek, Adigön/Kobliyan, Tümük ve Azgur bölgeleri bulunuyordu.

4. Osmanli fethi
III. Murad Çagi'nda, Dagistan, Gürcistan ve Sirvan'in fethine karar verildi. Bu sefere Lala Mustafa Pasa serdar tayin edildi. Seyhülislâm Kadizade Ahmed Semseddin Efendi'nin fetvasi Serdar Lala Mustafa Pasaya verildi. Bu fetvayla, Kur'an-i Kerim'i hafife alma, Seriat kitaplarina hakaret etme, Sah'i mabud yerine koyma, Peygamber'e ve sahabeye hakaret etme vs. gibi cihetlerden dolayi Safevîler üzerine sefer yapilmasina cevaz veriliyordu.16 Serdar ile ordusu, 5 Agustos 1578'de Ardahan kalesi güneyindeki ovada kondu. Serdar, Altunkale'ye bir mektup göndererek, hemen gelip Osmanli Ordusuna bagliligini bildirmelerini istedi. 8 Agustos Cuma günü ordu Ardahan'dan kalkti; Çıldır'a yakin Begrekhatun'da konakladi. O gün, Altunkale hakimesi Atabekli II. Keyhüsrev'in dul karisi Dedis Imedi Hatun'dan itaatname ile elçisi gelip büyük oglu Manuçahr'i rehin verecegini ve vergi ödeyecegini arz eyledi. Ordu Ardahan'dan göçerken Ardahan Sancak Beyi Abdurrahman ile Bayburt Alaybeyi Bekir Beyler kendi askerleriyle Ulgar dagini asip Mahmut Han Ülkesi'nden o gün Poshov (Posof) merkezi Mere ve aksama dogru da Ahiska yolundaki Vale kalesini fethettiler. Ertesi günü de (9 Agustos 1578) Ahiska, Tümük, Hirtiz, Çıldırve Ahilkelek kalelerini aldilar. Ordu, Tiflis istikametinde yürümek üzere Ardahan'dan kalkti. Safevî Tokmak Han, büyük bir kuvvetle birlikte gelip, Çıldır Gölü kuzeybatisinda Osmanli ordusuna karsi pusuya girdi. Iki ordu arasinda cenk basladi. Bu savasta, Safevî ordusu büyük kayiplar vererek geri çekildi. Tarihe ÇıldırMeydan Muharebesi adiyla geçen bu savas, Osmanlı ordusunun zaferiyle sonuçlandi. Zaferin ertesi günü, bes alti bin askeriyle Atabek Manuçahr Bey, Serdar'in otagina törenle gelerek itaatini arz etti. Altunkale'nin anahtarlarini teslim etti. Müslümanligi kabul ederek II.Atabekli Mustafa Pasa adini aldi ve Beylerbeyi oldu. Çevredeki 32 kale de Osmanli ülkesine katildi.18 Böylece Altunkale Atabekligi ile Mahmut Han Ülkesi/Ahiska Beyligi topraklarinin fethi tamamlanarak tahririne baslandi. 1578 güzünde merkezi Ahiska sehri olan ve adini Lala Pasanin zafer yerinden alan Çıldır Eyaleti kuruldu. Kür irmagi baslarinda ve Çoruh boyundaki eski Atabek Yurdu bölgeleri de buraya baglandi. Bütün Türk boylari gibi bu bölgenin Türk ahalisi de gönül istekleriyle Müslüman oldular. Ahiska, Osmanli Devleti zamaninda Çıldır Eyaleti'nin baskenti ve önemli bir kültür ve ticaret merkezi idi. Ne yazik ki 1828 yilinda Ruslarin eline düsen bu sehir, Rus, Gürcü ve Ermeni ittifakli Hristiyan zulmü sebebiyle, Anadolu'ya dogru baslayan göçlerle Türk nüfusunun bir kismini kaybetti. Buna ragmen, eski bir Türklük bölgesi ve tarih mirasina sahip olan Ahiska, Türk kimligini kaybetmedi.

5. Ruslarin Ahiska'yi isgali
1800'lü yillarin baslarinda Avaristan, Bakü, Kuba, Derbend, Karabag Hanliklari Ruslarin eline geçti. Sicak denizlere inmek, Ruslarin tarihî ülküsüdür. Bunun için de hedef Osmanli topraklari idi. Osmanli ülkesine giden yol, Ahiska'dan geçiyordu. Bu bakimdan Ahiska, çok önemli bir stratejik noktada bulunuyordu. Hakikaten Ahiska'nin Ruslarin eline geçmesinden sonra Sâir Gülali'nin söyle âh etmesi çok mânalidir
Ahiska gül idi gitti Bir ehli dil idi gitti Söyleyin Sultan Mahmut'a Istanbul kilidi gitti.
Ahiska'nin düsüsünden sonra Ruslarin hemen hiçbir direnme ile karsilasmadan Osmanli topraklarinda, Istanbul'a dogru, çok kisa zamanda 500 kilometrelik yol kat etmeleri de Ahiska'nin bir "kilit" oldugunu ortaya koyuyor. 1807'de Rus Baskumandani Kont Gudoviç, büyük bir ordu ile Ahiska'ya yürüdü. Ancak Ahilkelek önlerinde agir bir yenilgiye ugrayarak ve birçok ölü vererek darmadaginik bir hâlde geri çekildi. Gudoviç'ten sonra Kafkasya'ya gelen Kont Tormazof, 1810 yili kasim ayinda büyük bir ordu ile Ahiska'yi kusatti. Kahramanca direnen Ahiska, Ruslari kusatmayi kaldirarak geri çekilmeye mecbur etti. Ruslar, 1811 Araliginda Ahilkelek'i ele geçirdilerse de, 1812 Mayisinda imzalanan Bükres Antlasmasi'yla burasi tekrar Türkiye'ye birakildi. 1826'da Yeniçeri Ocagi'nin kaldirilmasiyla talimli asker yoklugu baslamis; Navarin Olayi ile de Osmanli donanmasi tamamen yok edilmisti. Bu durum, Ruslar için iyi bir firsat demekti. Tekrar Ahiska üzerine yürüdüler. Rus ordularinin basinda Yermolov vardi. Kafkasya'da büyük katliamlar yapan Yermolov da, Kafkasya Müslümanlarina bas egdiremedi. Sâir Puskin'in: "Eg basini ey karli Kafkaslar! Boyun eg, gelen Yermolov'dur!" diye daglari boyun egmege çagirdigi Yermolov da, maglûp olarak Kafkasya'yi terk etmek zorunda kaldi. Yermolov'dan sonra, 1827'de Paskieviç, Kafkasya Rus ordulari baskumandanligina tayin edildi. 7 Temmuz 1828 tarihinde isgal edilen Kars, 15'inde Ruslara teslim oldu. 12 Agustosta Ahilkelek düstü. Artik Ruslarin hedefi Ahiska idi. Ahiska, ekseriyeti Müslüman Türk olan 40.000 nüfuslu ve Dogu Türkiye'nin Erzurum ve Trabzon'dan sonra en önemli sehriydi. J. Baddeley, Ahiskalilar hakkinda su ifadeleri kullanmaktadir: "17 Agustosta Rus ordusu Ahiska sehri önlerine geldi. Sehirden bes alti kilometre uzaktaki garnizon, Ruslarla iki gün süren kanli çarpismalar yapti. Burada üstün gelen Rus kuvvetleri, Ahiska'yi kusatmaya basladilar. Ruslarin gelmesini dört gözle bekleyen Yahudi ve Ermeni azinligi saymazsak geriye kalan Müslüman halk, cesur ve savasçi insanlardan olusuyordu. Bunlar, kadinlari da dahil olmak üzere, hayatlarini, evlerini ve mallarini sonuna kadar savunmaya kararliydilar. Bu insanlar, Ruslara gülerek kendilerine olan güvenlerini su sekilde açiga vuruyorlardi: "Siz gök yüzündeki ay'i Ahiska'nin câmisindeki hilâlden çok daha kolaylikla sökebilirsiniz!" "Ruslar, 16 Agustosta sabaha karsi ani bir hücuma geçtiler. Sehir toplarla dövüldü. Çevredeki binalar atese verildi. Her tarafa yangin paçavralari atarak sehrin evlerini yakmaya basladilar. Genç ihtiyar sehir halki büyük bir cesaretle savastilar. Kadinlar canli olarak Ruslarin eline geçmektense yanan binalara dalarak canli canli yanmayi tercih ediyorlardi. Bir câmide toplanan yüzlerce insan diri diri yakildi. Rus askerleri bu kahramanca mücadeleyi sindiremiyor, ele geçirdikleri insani çocuk dahi olsa acimasizca öldürüyorlardi."21 Gudoviç ve Tormazof'un maglûbiyetlerinin hinciyla Ahiska'ya saldiran Paskieviç, bir ay müddetle kendisine karsi kahramanca direnen sehri, evleri, câmileri ve insanlariyla beraber bir gecede atese verdi. Böylece, Gudoviç'e büyük hezimetler tattiran, Tormazof'un bozgununa sahit olan ve asirlarca dokunulmazligini sürdüren sanli Ahiska, 28 Agustos 1828 sabahi Ruslarin eline düsmüs oluyordu... Sehir yagmalandi. Kütüphaneleri Petersburg'daki imparatorluk kütüphanelerine tasindi. Bu kanli savasta Gürcüler de aktif olarak Ruslarin safinda yer almaktaydi. Hatta Dogubayazit Ruslarin eline geçince, Gürcü asilli Rus kumandani Çavçavadze, sehrin kütüphanesini yagmaladi.22 Simdi sira Ardahan ve Azgur'a gelmisti. Azgur ayni gün, Ardahan da alti gün sonra düstü. Eylül ayinda Ahiska/Çildir Eyaleti topraklari Ruslarin eline geçmis oluyordu. Paskieviç, Çar'ina söyle yaziyordu: "Hasmetmeaplarinin sancaklari Firat sulari üzerinde dalgalanmaktadir!..."23 Bu sehir, 1828 felâketinden sonra belini dogrultamamis, harabe hâlinden kurtulamamistir. 1828'de 50.000 olan Ahiska sehrinin nüfusu, 1887'de 13.265'e düsmüstür.24 Ahiska sehrinin günümüzdeki nüfusu 24.650'dir.25 Çildir Eyaletinin merkezi Ahiska sehri, o günden beri, ufak bir kasaba olarak düsman elinde kalmistir.26 Halkin bir kismi Anadolu'ya dogru göç etmis, göç etmeyenler de 1944 sürgününe kadar bu bölgede yasamislardir. 14 Eylül 1829 tarihinde Ruslarla imzalanan Edirne Antlasmasi geregince -savas tazminati yerine- Ahiska ve Ahilkelek Ruslara verilmis; Kars ve Ardahan'dan itibaren diger topraklar Osmanlilara birakilmisti. Böylece Ahiska'nin karanlik devri de baslamis oluyordu. Bu elîm hadise, halk muhayyelesini alt üst etmis, halk sâirlerine nice destan ve agitlar söyletmistir. Bu manzumelerde, Ahiska'nin düsüsünde ihmali veya ihaneti olanlarin izlerine de rastlanmaktadir.


6. Ana vatandan ayri yillar
Çildir Eyaleti'nin baskenti Ahiska'nin 1828 savaslarinda ana vatandan ayri düsmesinden sonra, Osmanli Devleti'nde eyaletler kaldirilip vilâyetler kuruldu. Bu idarî taksimatta, Çildir Eyaleti'nin, Oltu, Ardahan ve Ardanuç kazalari, Oltu merkeziyle sancak hâline getirilerek Erzurum vilâyetine baglandi. Çildir, Posof ve Göle de, Ardahan kazasinin birer nahiyesiydi.27 Ruslarin, 3 Temmuz 1853 tarihinde, Bogdan ve Eflak'i isgal etmeleriyle baslayan Osmanli-Rus Savasi, 30 Mart 1856 tarihinde yapilan Paris Muahedesi'yle sona erdi. Tarihte Kirim Harbi olarak geçen bu savasta Osmanli Devleti, Rumeli, Anadolu ve Batum cephelerinde Ruslarla savasti.28 5 Kasim 1853 tarihinde Posof-Caksu civarinda taarruza geçen Türk kuvvetleri, Ruslari püskürttü. General Andronikof kumandasindaki Rus kuvvetleri, Ahiska Kalesine çekildi. Türk askeri, Vale'de ahali tarafindan sevinçle karsilandi. Ahiska kazalarindan gelen halk da, Osmanli kuvvetlerini memnuniyetle karsilayarak zahire vermeyi taahhüt etti. Posof üzerinden ilerleyen Mirliva Ali Pasa kuvvetleri, Ahiska'ya ulasti ve 12 Kasimda Ahiska Kalesi önünde Rus kuvvetlerini bozguna ugratti. Önceki Caksu basarisindan sonra kazanilan bu Ahiska Zaferi, 25 yildan beri Türk bayragina hasret kalan bölge halkinin Rus esaretinden kurtulus umutlarini artirdi. Ordumuza her türlü yardimi yaptilar. Türk ordusu, her yönden gelecek Rus saldirisina karsi, tedbir aldi. Kobliyan, Abastuman ve Azgur'a kuvvet yerlestirildi. Kazalara müdür tayin edildi. Andronikof ordusu Tiflis'ten aldigi destekle Azgur Bogazi'na saldirdi. 19 Kasimda, Azgur Bogazi'ni tutmaya çalisan kuvvetlerimiz bozuldu. Ahiska'ya dogru ilerleyen Rus kuvvetleri, 26 Kasimda Suhlis köyü yakininda Ardahan tümenini de bozdu. Ahiska Bozgunu diye anilan bu maglûbiyetten sonra askerlerimiz daginik hâlde Ardahan'a çekildi. Sonu hüsranla biten ve kisa süren bu Ahiska sevincinden sonra Ruslar, "Türklerin gelisine sevinip yardimda bulundunuz!" diye katliamlar yaptilar, mallarini yagmaladilar. Ruslar, ayni sebeple, ayni vahseti 1915 yilinda Ardahan'da da gerçeklestireceklerdi.29 1877-78 Osmanli-Rus Savasi'ndan sonra imzalanan Ayastefanos/Yesilköy Antlasmasi'yla, Kars, Ardahan ve Batum, savas tazminati yerine Ruslara birakilinca, Ahiska da, bizden iyice uzaklarda kalmis oldu. Ahiska ve çevresinin Çarlik Rusya'si elinde geçen doksan yillik hayati, zulümlerle doludur. Halkin bir kismi Türkiye'ye göç etmis, Agri, Mus, Çorum, Hatay ve Bursa yörelerinde yerlesmistir. Onlarin yerlerine ise Rus, Gürcü, Ermeni ve Yahudiler iskân edilmistir. Orada kalanlar, Rus mezâlimi altinda yasamaya devam etmisler, her yönden geri birakilmis hatta askere bile alinmamislardir. 7. Brest-Litovsk, Mondros ve ötesi Çarligin yerini alan Bolsevik Rusya ile Osmanli Devleti arasinda 3 Mart 1918 tarihinde Brest-Litovsk Antlasmasi imzalandi. Bu antlasmayla Üç Sancak (Kars, Ardahan ve Batum), ana vatan Türkiye'ye kavustu.30 Gürcistan Devlet Baskani N. Jordaniya, Brest-Litovsk Antlasmasi'ni kabul etmiyor, Ardahan'in geri verilmesini istiyordu. Bu maksatla Türkiye'ye bir hey'et gönderdi fakat sonuç alamadi. Aksine, Ahiska ve çevresi de Türk kuvvetlerinin eline geçti.31 1829'da Edirne Muahedesi'yle Rusya'ya birakilan bu bölgede yasayan Türk ahali, hiçbir surette Rus idaresine isinamamis, Türk ordusunun gelisine umut destanlari söylemislerdi. Ahiska ve Ahilkelek nahiyeleri halki, yaptiklari toplantilarda delegeler seçerek Batum Konferansi'na gönderdiler. Bu delegeler, 13-26 Nisan 1918 tarihinde aldiklari toplu bir kararla, Sovyetlerin ilân ettikleri oto-determinasyon hakkindan istifadeyle, Türkiye'ye katilmak istediklerini bildirdiler. Gürcistan içinde kalmalari durumunda din, dil ve kültürlerini kaybedeceklerini ve Gürcü baskisina maruz kalacaklarini düsünüyorlardi.32 11 Mayis 1918'de toplanan Batum Konferansi'nda, Osmanli tarafi, bölge halkinin istegi dogrultusunda, Ahiska ve çevresinin Türkiye'ye terk edilmesini talep etti. Bu istegi kabul etmek istemeyen Gürcüler, Yakup Sevki Pasa ordusunun Ermenilere karsi harekete geçip 15 Mayista Gümrü'yü almasi üzerine, geri adim atmak zorunda kaldilar. Ahiska ve Ahilkelek nahiyeleri halki, uzun bir muhtira ve imzali kâgitlarla Osmanli Hükûmeti'ne müracaat etmislerdi. Onlarin bu dilegi kabul edildi ve Batum Konferansi'nda Türk Hey'etinin Baskani Adliye Naziri Halil (Mentese) Bey, bu iki nahiyenin Türkiye'ye baglandigini, Kafkas Cumhuriyeti murahhaslarina bildirdi. Gürcü murahhaslari, Ahiska ve çevresinin Türkiye'ye birakilmasini asla kabul etmek istemediler ve bu karari protesto ettiler. Sonuçta bu karar onlara da kabul ettirildi. Böylece Brest-Litovsk'ta tespit edilen sinir asilmis oluyordu.33 Maverayi Kafkas Cumhuriyeti, 26 Mayis 1918 tarihinde Seym'i feshetti. Ayni gün Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan bagimsiz devletlerini ilân ettiler.34 4 Haziranda yapilan Batum Antlasmasi'yla, Gürcistan Hükûmeti, Ahiska ve Ahilkelek'i Türkiye'ye birakmaya razi oldu.35 Antlasmaya göre Gürcüler, 10 Haziran sabahina kadar buralari bosaltmis olacaklardi. 3. Tümenimiz Ahiska'yi kusatti. 3 Haziranda da Ahilkelek zaptedildi.36 Ahiska halki, Gürcülerle mücadeleye kararliydi. Halk teskilâtlandi. Wilson prensiplerinden biri olan "her milletin kendi gelecegini tayin etme hakki" geregince, 29 Ekim 1918 tarihinde (Numanzade) Ömer Faik Bey öncülügünde Ahiska Hükûmet-i Muvakkatasi adli bir hükûmet kuruldu.37 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Mütarekesi, Türk tarihinin en kötü belgelerinden biridir. Bu mütareke hükümleri, Türk kuvvetlerinin Ahiska'dan çikmasini emrediyordu. O günlerde Batum üzerinden Istanbul'a giderken Ahiska'ya gelen Sark Cephesi Kumandani Kâzim Karabekir Pasanin notlarinda su ifadeler yer almaktadir: "5 Tesrîn-i sânide (Kasim 1918), Kars'tan otomobille hareket ettim. 3. Firka Kumandani Halit Beyi köprü basinda intizarda buldum. Ahiska'ya beraber geldik. Ögle yemegini orada yedim. Yeis ve teessür, her tarafta ziyade. Bu mintikalar tahliye olunursa, Gürcü intikamindan halk endisede; tesellî ettim. Ümit kesmeyin, dedim."38 9. Ordu Kumandani Yakup Sevki Pasa, Gürcü Hükûmeti'nin, buradaki halka iyi davranacagi mülâhazasiyla geri çekilme kararinin uygulanmasini istedi. Halit Pasa, gayri resmî kuvvet ve yardim birakarak buradan çekildi. Osman Server Bey ve Dikanli Hafiz Beyin yönetimindeki 500 kisilik milis kuvveti, Ahiska ve Ahilkelek'i Halit Pasadan teslim aldi.39 5 Aralik 1918'de Ahiska ve çevresi, Gürcistan hükûmet kuvvetleri tarafindan isgal edildi. Birçok masum insan tutuklandi, tutuklananlarin ailelerine iskence edildi, hatta halkin namusuna kadar tecavüze yeltendiler. Ingiliz kontrolünde Gürcü yönetimi dönemi basladi. 18 Ocak 1919'da, Batum'dan Nahcivan'a kadar olan yerleri içine alan Kars Millî Sûra Hükûmeti kurulmustu. 27 Mart 1919'da, Ahiska ve Ahilkelek de bu birlige katildi.40 Ordumuz, 1919 Subatinda, Kars, Ardahan ve Batum'u bosaltarak, 1914 sinirina çekildi. Ömer Faik, 9 Mart 1919 tarihli yazisinda bölge halkinin durumunu söyle anlatiyordu: "Muharebe zamani yine iyiydi. Insan ya öldürür ya ölür veya esir olurdu. Simdi halkimiz içinden çikilmaz belâ ve ölümden de beter bir felâketin içindedir. Yiyecek yok, yatacak yok, giyecek yok, çocuk agliyor, ana inliyor, baba düsünüyor. Imdat yok, herkes bir hâlde, herkes aç, herkes baskasinin eline bakiyor, herkesin cigeri yanik, herkesin gözü yasli, herkesin boynu bükük, ümidi sönük..."41


8. Gürcülerle mücadele
1919 yilinda, Ahiska ve çevresinde Gürcü baskisi, halkin sabrini tasirmis, isyan noktasina getirmisti. Birçok masum insan tutuklaniyor, bunlarin ailelerine iskence ediliyor, hatta halkin namusuna musallat oluyorlardi. Bu duruma tahammül edemeyen yerli ahali, Gürcü kuvvetleriyle çarpismaya basladi. 16 Mart 1919'da Gürcüler, Posoflu mahallî önderler idaresindeki milislerle yaptiklari muharebede yenilerek Kobliyan'i bosaltip Ahiska'ya dogru çekildiler. Gürcüler, Posoflulara yardim ettikleri bahanesiyle bütün güçleriyle Ahiska'ya saldirdilar. Posoflular, Kars'tan gelen bin kisilik Millî Sura kuvvetiyle, Ahiska'nin yardimina kostular. Ahiskali Osman Server Bey idaresinde yapilan siper ve süngü savaslari on gün devam etti.42 Neticede Gürcü kuvvetleri yenilerek Ahiska ve Ahilkelek'i tamamen bosaltip Azgur Bogazi ötesine, yani 1828 sinirina çekildiler. Ingilizlerin Kars Millî Sura Hükûmeti'ni dagitmalarini firsat bilen Gürcüler 20 Nisanda Ahiska ve Ahilkelek'i ele geçirdiler. Gürcülerin bu isgal hareketi, Ingilizlerin himayesinde yapilmisti. Ahiska'dan ilerleyen Gürcü kuvvetleri Ardahan'in Kür irmagi kuzeyinde kalan kismiyla Savsat ve Ardanuç'u isgal ettiler.43 Server Bey, Güneybati Kafkas Ahalisinin Haklarini Koruma Merkezi (Ahiska-Ahilkelek Müslümanlari Millî Surasi) kurdu. Bu Merkez, 28 Haziran 1919'da, Gürcülerin bölgeyi bosaltmasini istedi. Ayrica Paris Konferansi öncesinde bir muhtira yayinlayarak kimsenin esaretinde yasamak istemediklerini bildirdi. Bu muhtira, Istanbul'daki galip devletler mümessillerine, gazetecilere, yazarlara, Paris Baris Konferansi üyelerine Kizilay Derngi vasitasiyla gönderildi. 25 Aralik 1919 tarihinde de Gürcistan içinde Ahiska bölgesinin özerkligi ilân edildi. Böylece Bolsevikligin gelisine kadar Ahiska ve Ahilkelek'te nisbî bir huzur görüldü.44 Kars'taki hükûmet, 13 Nisan 1919'da Ingilizler tarafindan baskinla yikildi. Mondros Mütarekesi'ne göre, kirk yillik yaralar sarilamadan, ordumuz 1914 sinirina çekildi. Ingilizlerin himayesinde, Gürcü ve Ermeni isgali basladi. Gürcüler, katliam, talan, yagma, yanginla her yerde zulüm ve vahsete basladilar. Posof'ta yirmi bes köyün, zahire, ev esyasiyla kedisine ve tavuguna varincaya kadar yagmaladilar. Her tarafi yakip yiktilar. Bu arada Ahiska'da yedi, Posof'ta da dört câmiyi atese verdiler. 45 Ömer Faik Bey, nedense o zamanlar, Ahiska ve Ardahan çevresinin Gürcistan dahilinde kalmasini, buralarin muhtar idareyle yönetilmesini teklif ve temennî ediyordu.46 Bu konuda da kendisinin "Kobliyan Beyleri" dedigi ünlü Kipçak Atabeklerinin torunu Osman Server Beyle ihtilâfliydi. Server Bey, Türk ahalinin yasadigi bu eski Türk yurdunun, Türkiye'yle birlesmesi için mücadele ederken, Ömer Faik'in, bu mücadelelere katilmadigi anlasilmaktadir.



9. Sovyet döneminin ilk yillari
25 Subat 1921 tarihinde Tiflis, Bolseviklerin eline geçti. Mensevik Gürcü Hükûmeti Tiflis'i terk ederek Batum'a çekildi. K. Karabekir, aldigi emir üzerine Posof-Caksu'daki süvari bölügünü harekete geçirerek yerli milisleri takviyeyle 9 Martta Ahiska'yi isgal ettirdi. Ayni gün ögle vakti Kizil Süvari Birligi de Ahiska'ya geldi. Yerli Ermeniler, Kizillari sevinçle karsiladilar. Kizilordu kumandani, Türk askerini dostça selâmladi. Kizillar 11 Martta Batum'a dogru yola çikti. Hâlbuki o gün Batum da Türk askeri tarafindan isgal edilmisti. 14 Martta da Ahilkelek Türk askerine kavustu.47 Ahiska ve Ahilkelek'in sevinci uzun sürmedi. Türk ordusu, Moskova Antlasmasi (16 Mart 1921) geregince mart sonunda buralardan geri çekildi. Bu muahedeyi Türkiye adina imzalayip trenle Kars'a gelen murahhaslarimiza, "Gürcistan'la yapilan 1918 Batum Muahedesi'yle Türkiye'ye katilan Ahiska Sancagi neden ihmal edildi?" diye sitem edenlere, Dr. Riza Nur, su karsiligi vermistir: "Ahiska'da böyle yüzlerce Türk köyü oldugunu maalesef bilmiyorduk! Elimizde nesredilmis bir vesika bile yoktu. Keski daha önce bu hususta bilgi sahibi olsaydik!..."48 Böylece tarihimizin son yüzyilinda sik rastlanan "masa basi kayiplari"ndan biriyle Ahiska ve çevresinin tarihi de çok hazin bir dönemece girmis oluyordu