Arama

Evliya Çelebi - Tek Mesaj #2

Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
10 Nisan 2006       Mesaj #2
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi

EVLİYA ÇELEBİ


türk gezgin
(İstanbul 1611 - Mısır 1682'den sonra)
117 yaşında ölen (1648) babası Derviş Mehmet Zıllî, sarayın kuyumcubaşısı idi. Evliya Çelebi, ünlü Seyahatname'smde, kendisini “seyyâhı âlem ve nedîmi benî-âdem Evliyayi bîriyâ” diye tanımlar. Fatih'in "mîri alem"lik hizmetinde bulunan Yavuz Er'in torunlarındandır. Ahmet I zamanında saraya getirilen, sonradan kuyumcubaşı Derviş Mehmet’le evlendirilen annesi abaza olup, sadrazam Melek Ahmet Paşa ile akrabadır.
Ad:  Evliya Çelebi2.jpg
Gösterim: 4171
Boyut:  62.9 KB

Evliya Çelebi, bir süre medresede okumuş, hafız olmuş, Murat IV zamanında saraya alınmış (1636), orada hat, musiki, tecvit, ilmi nahiv ve kafiye dersleri görmüş; tatlı dilli, mizah yetenekli, sevimli bir kişi olması dolayısıyla, zaman zaman padişah meclislerinde bulunmuş; dört yıl sonra 40 akça ile sipahi zümresine katılmak üzere çerağ edilmiştir (1640). Babasından ve tanıdığı yaşlı kişilerden dinlediği serüvenler, onda uzak ülkeleri görme isteği uyandırmıştır. Kendi anlattığına göre, 1630’da bir gece rüyasında Peygamberi görmüş, “Şefâat, yâ resûl-Allah" diyecek yerde, heyecanla dili dolaşarak, "Seyahat, yâ resûl-Allah” demiş, ondan sonra gezgin olmuştur, ilkin, bütün girdisi çıktısıyla, tekkelerden koltuk meyhanelerine, büyüklerin meclislerinden meddah kahvehanelerine kadar, adım adım İstanbul'u gezmiş; din ve kültürle ilgili bütün yapı ve kurumlan (cami, mescit, medrese vb.), çarşı ve pazarları, bütün gezme yerlerini (Kâğıthane, Boğaziçi vb.), saz ve söz âlemlerini, donanma şenliklerini, meddahları, mukallitleri, sazende ve hanendeleri, türlü içkileri ve keyif verici maddeleri, eğlence düşkünü mirasyedileri ve “hoppa çelebi'leri ayrıntılarıyla anlatmış; on yıl sonra (1640), İstanbul dışı gezilerine başlamıştır.

Taşrada görev alan çeşitli devlet adamlarının yanında çalışarak, bazı seferlere katılarak, mektup getirip götürerek, ya da kendi başına yola çıkarak, imparatorluğun uzak-yakın birçok şehirlerini ve ülkelerini (Bursa, İzmit, Trabzon, Erzurum, Sivas, Van, Diyarbakır, Bitlis vb.; Suriye. Filistin, Irak, Hicaz, Mısır, Sudan, Rumeli, Balkanlar vb.), ayrıca yabancı ülkeleri (İran, Azerbaycan, Gürcistan, Kafkasya, Kırım, Macaristan, Avusturya, Almanya, Hollanda, Lehistan, İsveç, Rusya, Yunanistan, Arnavutluk, Girit vb.) dolaşmıştır. Öldüğü tarih kesin olarak bilinmiyor; kitabının son cildinde, 1682’de geçen bazı olaylar anlatıldığına göre o tarihten sonra öldüğü anlaşılıyor. Öldüğü yer de (Mısır, belki de İstanbul) kesin olarak belli değildir.

Evliya Çelebi, elli yıldan çok süren dolaşmaları sırasında gördüğü her şeyi yazmıştır. O nedenle, onun yapıtı, coğrafya, tarih, folklor, dil, etnografya, toplumbilim, iktisat vb. bakımlarından önemli bir kaynak sayılmaktadır Kitapta XVII. yy. toplum yaşayışının bütün özelliklerini bulma olanağı vardır Doğrudan doğruya kendi gördüklerini anlatmakla birlikte, okuduğu yazarlardan (Makrîzî, Taberî, Ali, Solakzade vb.) da yararlanmış; bazı kanunnameler, sicil ve evkaf kayıtları, bazı tahrir defterleri vb. gibi resmi kayıtları incelemiş; birtakım menakıpname (Ahmet Yesevi, Sarı Saltuk, Emîr Sultan menakıpnameleri vb.) ve velayetnameleri (Hacı Bektaş velayet- nameleri) görmüş; yazıtları toplamış, ünlü kişilerin biyografyalarını saptamıştır. Bu belgesel çalışmaların yanı sıra, dinleyenlerin ve okuyanların ilgisini artırmak için, anlattığı şeylere aklın almayacağı garip olaylar katmasını (fil doğuran kadınlar, gaipten haber veren mağaralar vb ), uydurma ve abartmalarını da gözden uzak tutmamak gerekir.

Evliya Çelebi, yapıtını konuşur gibi sade bir dille yazmıştır. Yer yer rastlanan yabancı sözcük ve yabancı dil kuralları, söz hüneri göstermek amacıyla kullanılmadığı için, metnin anlaşılmasında güçlük çekilmez. Özellikle kişilerin konuşmaları olduğu gibi yansıtılmıştır. Olayları hikâye eden yerlerde, kurgunun merakı uyandıracak yolda düzenlenmesi bakımından çok üstün başarı gösterilmiştir.

Evliya Çelebi’nin Seyahatname adlı yapıtı 10 büyük ciltten oluşur, ilk altı cilt İkdam gazetesi yayıncısı Ahmet Cevdet tarafından Necip Asimin gözetiminde Pertev Paşa nüshası temel alınarak basılmıştır. Altıncı cildin basımına Macar bilimler akademisi de yardım etmiş ve bu basımı Dr. Caracson denetlemiştir (Cilt 1,2,3,4 İstanbul 1314/1896; c. 5 1315/1897; c. 6 1318/1900). Yedinci ve sekizinci ciltler Türk tarih encümeni'nce, Kilisli Rifat’ın gözetiminde Beşir Ağa nüshası temel alınıp öbür nüshalarla karşılaştırılarak bastırılmıştır (1928). Dokuzuncu ve onuncu ciltler ise Maarif vekâlett’nce yine Beşir Ağa nüshası temel alınarak yeni harflerle bastırılmıştır (1935-1938). İlk altı cildin basımı, Abdülhamit II dönemine rastladığından, birçok parçalar sansür nedeniyle çıkarılmıştır.

Daha sonraki yıllarda, yapıtın kısaltılmış bazı baskıları da yapılmıştır: Reşat Ekrem Koçu, Evliya Çelebi Seyahatnamesi. 5 cilt, 1943-1951; Zuhuri Danışman, Evliya Çelebi Seyahatnamesi, 15 cilt, 1970-1976 Bunlar dışında, Seyahatname' den bazı seçmeler de yayımlanmıştır: Mustafa Nihat Özön, Seyahatname, On yedinci asır hayatından levhalar, 3 cilt, 1944-1945; Nihal Adsız, Evliya Çelebi Seyahatnamesi ’nden seçmeler, 2 cilt, 1962 vb.

Kaynak: Büyük Larousse
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 18 Ağustos 2016 18:13