Arama


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
13 Nisan 2006       Mesaj #40
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
s kapak Şu anda tesis, stat, ekonomi, taraftar, kadro ve vizyon olarak Türk futbolunun bir numarası olan, kendini 'cumhuriyet' olarak tanımlayan F.Bahçe, bir türlü başarılı olamadığı Avrupa kupaları için hep tecrübesizliği kalkan olarak kullanıyor. Oysa İspanya Ligi'ndeki mazisi sadece ve sadece 7 yıl olan 45 bin nüfuslu kasaba takımı Villarreal, ilk kez katıldığı Şampiyonlar Ligi'nde yarı finale yükseldi. F.Bahçe ise bugüne kadar 4 kez katıldığı Devler Ligi'nde gruptan hiç çıkamadı. Geçen sezon La Liga’da 3. olarak Şampiyonlar Ligi’ne katılan Villarreal; Everton, Manchester United, Glasgow Rangers ve İnter gibi rakipleri eleyerek yarı finale yükseldi. Herkesi kendine hayran bırakan İspanyol ekibi, 2003-04’te Trabzonspor ve G.Saray’ı eleyerek UEFA Kupası’nda da yarı final oynamıştı.
Şampiyonlar Ligi’nde yarı final vizesi alan takımlar, Benfica’yı eleyen Barcelona, Lyon’u safdışı bırakan Milan, Juventus’u geçen Arsenal ve İnter’in hevesini kursağında bırakan Villarreal oldu. Bunlar arasında en dikkat çekeni, pek tabii ki La Liga’daki mazisi sadece ve sadece 7 yıl olan Villareal’in başarısıydı. Hemen belirtelim; bu başarı, ulusal ligde değil, Şampiyonlar Ligi’nde. Şu anda imkan ve vizyon olarak Türkiye’nin en iyi takımı olan F.Bahçe, hedef olarak ulusal ligi belirleyip Avrupa’da başarı için uzun yıllar tecrübe kazanmayı beklerken; Villarreal, kısa zamanda büyük başarıların gelebileceğini ispatladı. İsterseniz, Villarreal ile F.Bahçe’yi karşılaştırıp kendimize dersler çıkaralım.
F.Bahçe, 16 yıl önce kuruldu: F.Bahçe 1907’de, Villarreal 1923’te kuruldu. F.Bahçe’nin 16 lig ve 4 kupa şampiyonluğuna karşılık Villarreal’in lig ve kupa şampiyonluğu yok. F.Bahçe, 4 kez katıldığı Şampiyonlar Ligi’nde gruptan hiç çıkamazken; Villarreal, daha ilk yılında yarı finale yükseldi, final için önünde Arsenal engeli kaldı.
Renkleri ve lakapları benziyor: İki takımın da renklerinden biri sarı. F.Bahçe’nin 2. rengi lacivert, Villarreal’inki ise mavi. F.Bahçe, lakap olarak Sarı Kanarya’yı, Villarreal de Sarı Denizaltı’nı kullanıyor.
Biri cumhuriyet, biri kasaba: Kendini ‘Cumhuriyet’ olarak tanımlayan F.Bahçe, İstanbul gibi dev bir metropolün takımı. Villarreal ise sadece 45 bin kişilik bir kasaba takımı. F.Bahçe, 30 milyon taraftara sahipken; bu rakam Villarreal için hayalin de ötesinde. Ancak sıra takıma desteğe geldiğinde madalyon yüz değiştiriyor. 45 bin kişilik şehir, El Madrigal Stadı’nı sürekli doldururken; F.Bahçeliler sadece Avrupa maçlarında ve derbilerde Şükrü Saraçoğlu’na ilgi gösteriyor. Villarreal’in maçlarında şehrin yarısı statta olurken, kentte hayat duruyor, işyerleri kapanıyor.
Villarreal’de yabancı çok: F.Bahçe’de Alex, Anelka, Aurelio, Luciano, Nobre ve Appiah gibi yabancıların yanında Tuncay, Rüştü, Ümit Özat, Önder ve Serkan gibi yerli yıldızlar var. Villarreal’in yıldızları ise Riquelme, Forlan ve Sorin gibi yabancılar. İki takım arasındaki en büyük fark, yabancı sayısında. F.Bahçe’nin 6 yabancısına karşılık, Villarreal’in 13 yabancısı bulunuyor.
Başkanlar stat yapmayı seviyor: 1997’de Villarreal’in hisselerini alarak başkanlık koltuğuna oturan Fernando Roig, ilk iş olarak 3500 kapasiteli El Madrigal Stadı’nı yıkıp 23 bin 500 kapasiteli yeni stadı inşa etti. Bu noktada Roig ile Aziz Yıldırım arasında büyük benzerlik var. Roig, o yıllarda sadece 4 adet duşu bulunan tesisleri modern bir yapıya kavuştururken; Yıldırım da F.Bahçe’ye Samandıra Tesisleri’ni kazandırdı. Aralarındaki en büyük fark ise... Roig, hiçbir zaman oyuncu transfer etmiyor. Transferi teknik adam yapıyor. F.Bahçe’de ise transferi yönetim, dolayısıyla Aziz Yıldırım yapıyor. Roig, başarı için ‘ucuz ve genç yetenekleri’ tercih ederken; Yıldırım, ‘pahalı ve kariyerli’ isimleri tercih ediyor. Roig, 70 dönümlük alana Futbol Akademisi inşa edip yeni yıldızlar keşfederken; Aziz Yıldırım başarı için altyapıdan ziyade dış transferi düşünüyor. İki başkan da aynı yıl göreve gelirken, Yıldırım, Avrupa’da başarı için 2007’yi gösterdi. Roig ise bu başarıyı çok erken yakaladı.
F.Bahçe pahalı, Villarreal ucuz seviyor: Villarreal, ucuz ve takıma uyum sorunu yaşamayacak isimleri tercih ediyor. İspanya kültürüne en iyi uyumu Güney Amerikalılar gösteriyor. Yabancı oyuncular Arjantin, Uruguay, Bolivya ve Brezilya ağırlıklı oluyor. AB ülkelerinden sadece Hollanda ve İtalya’dan alınan birer oyuncu var. Bir de eski takımlarına yıldız olarak gelmiş ancak beklediğini bulamamış isimler transfer ediliyor. Riquelme ve Forlan gibi... F.Bahçe ise Alex, Anelka ve Appiah gibi pahalı ve yıldız isimlere yöneliyor. Villarreal, sadece hücumla sonuca gitme yerine defansı da güçlü tutarken; F.Bahçe, sadece hücum ederek başarılı olacağını umuyor.
Daum şikayetçi, Pellegrini çözümcü: F.Bahçe, adını Avrupa’da duyurmuş Daum’u tercih ederken; Villarreal, Güney Amerika ekolünden oyuncu transfer ettiği için teknik adam olarak da Şilili Manuel Pellegrini’yi seçti. Pellegrini, takımın iskeletini oluşturan 11 yabancı ile aynı bölgeden geliyor. Daum, maça göre sistem belirlerken; Pellegrini, taviz vermediği 4-4-2’yi tercih ediyor. İki teknik adamın ortak özelliği, yıldız oyuncuya geniş hareket alanı veriyor. Villarreal’de Riquelme, F.Bahçe’de Alex... Gençlere kolay kolay şans vermeyen Daum, sürekli olarak yedek kulübesinde sıkıntı yaşadığını söylerken; Pellegrini, sakatlanan oyuncusunun yerine başka mevkide oynayan birini monte ederek sorunu çözüyor.
Villarreal, Trabzon ve G.Saray’ı eleyip UEFA’da da yarı final oynamıştı
10 Mart 1923’te kurulmasına rağmen La Liga’daki mazisi sadece ve sadece 7 yıl olan Villarreal’in 83 yıllık geçmişinde 2. ve 3. lig şampiyonlukları dışında İspanya’da hiçbir başarısı yok. Real Madrid, Barcelona, Valencia ve Deportivo gibi dünya devlerinin bulunduğu La Liga’da sıradan bir takım görüntüsü çiziyor. 1930-31’de bölgesel amatör kümede mücadele etmeye başlayan Villarreal’in 3. lig macerası 1955’te, 2. lig serüveni ise 1987’de başladı. 1998’de tarihinin en büyük başarısını yakalayıp La Liga’ya yükseldi. Ancak bu sevinç 1 yıl sürdü. 2000 yılında tekrar La Liga’ya çıkıp ligi 7. sırada tamamlayan Villarreal, ondan sonra başarı grafiğini sürekli artırdı.
2. ligde mücadele ederken kulübün hisselerini satın alan Fernando Roig, hedeflerinin La Liga olduğunu açıkladığında, taraftar buna inanmakta zorlandı. Maçlarını 3500 kişilik eski bir statta oynayan Villarreal için La Liga uzak bir ihtimaldi. Roig, ilk iş olarak yeni bir stat yaptırdı. 45 bin kişilik bir kasabaya yapılan 23 bin 500 kişilik bu stat, taraftarı maçlara çekmeyi sağladı. La Liga’ya çıktıktan sonra İntertoto Kupası’yla başlayan Avrupa serüveni, UEFA Kupası’nda 2003-04’te (Trabzonspor ve G.Saray’ı elemişti) yarı final, 2004-05’te de çeyrek final oynayarak devam etmişti.
Villarreal’in futbol arenasında yer bulmasında Arjantinliler önemli bir yer tutuyor. Takımın ilk Güney Amerikalısı 1998’de transfer edilen Arjantinli Walter Gaitan’dı. Arjantinli sayısı, bugün toplamda 13’e ulaştı. Bu sezon ise 6 Arjantinli Villarreal için ter döküyor. Geçen yıl La Liga’yı 3. sırada bitirerek tarihi bir başarıya imza atan Villarreal’in bu çıkışında 3 ismin özel bir yeri var. Şilili teknik patron Manuel Pellegrini, Arjantinli Riquelme ve Uruguaylı Diego Forlan. Arjantin’de River Plate ve San Lorenzo’yu başarıyla çalıştıran Pellegrini, aynı grafiğini Villarreal’de de devam ettirdi. Barcelona’da hayal kırıklığı yaşayan Riquelme ortasahanın şefliğini alırken, Manchester United’da yedeklikten kurtulamayan Forlan da gol kralı olup Avrupa’da Altın Ayakkabı’nın sahibi oldu. Mütevazı bütçesiyle yoluna devam eden Villarreal, İspanya Ligi’nde futbolcusuna parasını gününde ödeyen birkaç takımdan biri. Başarı grafiğinin her yıl artması, yönetimin büyük projelere girmesini sağladı. Kulübe ait 70 dönümlük portakal bahçesine Futbol Akademisi inşa edildi. Mazisi kısa olan Villarreal, Avrupa futbolunun bir fenomeni artık...