Arama


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
27 Mart 2008       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Canlılarda Boşaltım ve Boşaltım Sistemleri


Bir hücre ve hücrelerden meydana gelmiş canlılar, canlılıklarını ve işlevlerini çok sınırlı koşullarda sürdürebilirler. Bu koşullardan birisi hem hücre içi hem de hücreler arası sıvılar arasındaki dengedir. İşte hücrelerin içinde bulunduğu ortamın dengede tutulmasına homeostasi denmektedir. Bu dengenin sağlanmasında su miktarınıaşağıyukarıdeğişmez tutmanın yanında, hücre iç ve dış ortamı için zararlıya da fazla olan ve suda erimiş maddelerin ayrılması ve dışarı atılması zorunludur. İşte fazla suyun ve suda erimişhalde zararlıya da gereğinden fazla bulunan maddelerin hücrelerden ve vücut sıvısından uzaklaştırılması olayına boşaltım adı verilir. Bunun için bir çok sistem birlikte çalışırlar. Bu sistemlerden birisi de boşaltım olayını gerçekleştiren boşaltım sistemidir.

Bir hücrelilerde boşaltım:
Tek hücreli canlılarda artık maddeler dış ortama difüzyonla verilir.Tek hücreli canlıların oluşturduğu maddeleri sıralamanın imkanı yok gibidir.Ancak hepsinde ortak olarak atılan maddeler CO2,H2O,NH3,üre gibi organik ve inorganik maddelerdir.Bu maddelerden özellikle su ve suda erimiş CO2,H2O,NH3 difüzyon ve aktif taşıma ile dışarı atılır.
Ad:  hücre.JPG
Gösterim: 4741
Boyut:  33.6 KB

Tatlı suda yaşayan tek hücrelilerden bazıları dış ortamdaki suyun deplazmolize neden olmaması için kontraktil kofulları ile hücredeki fazla suyu dışarı atarlar.Bu sayede hücre içi denge sağlanmış olur.Kontraktil kofullar hücrenin iki kutbunda bulunur ve birbirine zıt çalışır.
Denizde yaşayan bir hücrelilerde kontraktil koful yoktur.Hücre içi ve dış basınç birbirine eşittir.Bazı artık maddeler dışarıya ekzositozla dışarı atılır.

İç ortamın dengede tutulmasıcanlının yaşadığıortama (tatlısu, tuzlusu ve kara) göre değişiklik gösterir. Denizde yaşayan hayvanlarda hücrelerin tuz yoğunluğu hemen hemen deniz suyunun yoğunluğuna eşitken, tatlısularda yaşayan hayvanların iç sıvıları dikkati çekecek kadar çevresindeki ortamdan yoğundur.
Çok hücreli organizmaların ve bu arada insan vücudundaki hücrelerin içinde bulundukları ortam hücreler arası doku sıvısı ve kan plazmasıdır.

Vücutta oluşan zararlımaddeler hayvandan hayvana değişebileceği gibi, aynı hayvanda değişik durumlarda fark gösterebilir. Bu değişikliklerin nedeni alınan besinlerin farklılığı ile canlıda meydana gelen metabolizma olaylarıdır. Bu maddelerden CO
2, solunum yoluyla akciğerlerden, diğerleri ise suda erimiş halde deri ve boşaltım organlarından dışarı atılır.
Boşaltım maddelerinin başında proteinlerin parçalanmasıyla ortaya çıkan azotlu artıklar gelir. Çünkü bunlar oksitlenmezler ve çeşitli hayvan gruplarında aminoasitlerden alınan amin grubunun koparılmasıyla amonyak, üre, ürik asit ve serotonin şeklinde ortaya çıkarlar. Bu maddeler hücre için zehirlidir. Bunlardan amonyak çok zehirlidir ve hemen hücrelerden, dolayısıyla canlıdan uzaklaştırılması gereklidir. Suda yaşayan basit organizmalarda bu difüzyonla kolayca dışarı atılırken, böcek, sürüngen ve kuşlarda ürik asit'e; memelilerde ise üreye dönüştürülerek dışarı atılır. Yine azotlu bileşiklerden nukleik asit artıkları da ürik aside oksitlenerek dışarı atılırlar. Ayrıca boşaltım maddelerinin kapsamı içine giren maddeler suyla birlikte (Potasyum, Sodyum, Klor, sülfit, fosforik asit ve bir çok yoldan vücuda girmiş ve vücut tarafından kullanılmamış ilaçlar, zehirler) dışarı atılırlar.

Omurgasız Hayvanlarda Boşaltım Organları


Protozoonların boşaltım organelleri kontraktil kofullardır. Bu yapılar hücre içine giren fazla suyu ve bu suda erimişzararlımaddeleri dışarıatarlar. İçinde belli bir miktar su toplayan kontraktil kofullar sitoplazmanın kontraksiyonu ile içlerindeki suyu dışarıboşaltırlar. Kontraktil kofullar tatlısu protozoonları için karakteristiktir. Parazit olanlarda bulunmaz.
Sünger ve sölentereler gibi basit organizasyonlu çok hücrelilerde boşaltım organı yoktur. Bir çok durumda hayvanı oluşturan yüzey hücreleri bu görevi yerine getirirler. Küçük katıatıklar ise amipsi hareket eden özel hücreler tarafından vücut boşluğuna taşınırlar. Yassı solucanlardan bağırsaksız formlarda da boşaltım organı bulunmaz. Bağırsaklı formlarda ve Yuvarlak kurtlarda ise protonefridium adı verilen boşaltım organları meydana gelmiştir. Uç hücrelerine difüzyonla giren artık maddeler ortadaki boşluğa geçer ve hareketleri bir alev hareketini andıran sillerin hareketi ile kanal aracılığı ile dışarı atılırlar.
Halkalı solucanlarda ise boşaltım organları segmental sıralanmış nefridiumlardır. Her segmentte bir çift nefridium bulunur. Bu organlar silli bir huni (nefrostom) ile sölom boşluğundan başlarlar. Boşaltım kanalının içi silli olup ya aynısegmentten veya arkadaki segment perdesini (dissepiment) delerek geçtikten sonra bir sonraki segmentten dışarı açılır.
Eklembacaklılarda boşaltım organlarınefridiumlara benzer. Bunların nefridiumlarının başlangıç yerlerinde silli huni yerine, sölom kalıntısıolarak kabul edilen, bezli bir kese vardır. Bazılarında da sindirim borusuna açılan tüb şeklinde bezli eklentiler (Malpighi tüpleri) boşaltım organı görevi yaparlar.

Sünger ve sölenterlerde boşaltım:
ÖzeNeşmiş bir boşaltım organı yoktur. Boşaltım vücut yüzeylerinden ve vücut boşluklarından difüzyonla yapılır.
Ad:  bs1.JPG
Gösterim: 4413
Boyut:  24.6 KB

Yassı solucanlarda boşaltım:

Yassı solucanlarda CO2 ve amonyak vücut yüzeyinden difüzyonla dışarı atılır.Suyun fazlası ise vücudun her tarafına dağılmış kanalcıklarda toplanarak dışarı atılır.Yassı solucanlarda boşaltım işini üstlenen bu kanalcıkların oluşturduğu bu sisteme protonefridyum denir.Protonefridyumlar dallanmış borucuklara, bu borucukların ucunda uçları kapalı alev hücrelerinden meydana gelmiştir.Bu sistemde boşaltım birimi alev hücreleridir.
Ad:  bs2.JPG
Gösterim: 4631
Boyut:  27.4 KB
Alev hücrelerinin esas görevi vücudun su dengesini ayarlamaktır.Bir nevi kontraktil Koful görevi yapar.Planaria da alev hücresinin sayısı ortamın tuzluluk oranı ile doğru orantılıdır.Alev hücreleri kan ile değil dokular arası sıvı ile bağlantılıdır.

Halkalı solucanlarda boşaltım:
Boşaltım nefridyum denilen boşaltım organı ile yapılır.Vücudun her halkasında bir çift nefridyum bulunur.Nefridyumlar arasında bir bağlantı yoktur.İki ucu açık olan nefridyumun vücut boşluğuna bakan kısmı kirpikli huni şeklindedir. Bu huniye bağlı olan boşaltım kanalı kıvrımlar yaparak bir sonraki halkadan dışarıya açılır.
Ad:  bs3.JPG
Gösterim: 4566
Boyut:  46.0 KB
Vücut sıvısındaki su, glikoz, mineral, vitamin gibi besinler ve atık maddeler nefridyumların kirpikli uçlarından boşaltım kanalına geçer. Suyun bir kısmı, vitamin, glikoz mineraller gibi bazı besinler kanaldan emilerek kılcal damarlara geçer, geri kalanlar ise idrar olarak dışarı atılır. Toprak solucanları toprağa bol miktarda amonyak boşalttıkları için azot bakımından da toprağın zenginleşmesini sağlar. Nefridyumların etrafı bol kılcal damar ağı ile çevrilidir. Halkalı solucanlar bol sulu ve zengin üre içeren bir sıvı dışarı atarlar.

Eklem bacaklılarda boşaltım:
Eklem bacaklıları boşaltım Malpighi tüpler ile yapılır. Bu guruba dahil olan canlılardan çekirgede Malpighi tüplerinin bir ucu kapalı, bir ucu açıktır. Bu tüplerin kapalı serbest uçları vücut boşluğuna, diğer ucu ise sindirim boşluğuna açılır. Tüplerin kapalı uçları hemolenfte bulunan tuzları, azotlu atıkları ve bazı organik molekülleri su ile birlikte alır. Alınan bu maddeler son bağırsaktan rektuma geçer. Rektumda su, tuz ve gerekli organik moleküller geri emilir. Kalan azotlu atıklar ürik asit seklinde anüsten atılır. Böceklerin az su harcayarak azotlu atıkları ürik asit şeklinde uzaklaştırması bu canlılarda su kaybına azaltan önemli bir adaptasyondur.
Ad:  bs4.JPG
Gösterim: 4685
Boyut:  51.7 KB

Omurgalılarda Boşaltım Organı (Böbrekler)


Omurgalıların boşaltım organları böbreklerdir. Ancak omurgalılarda pronefroz, mezonefroz ve metanefroz olmak üzere üç tip böbreğe rastlanır. Pronefroz böbrek tipi balıkların ve kurbağaların embriyo devrelerinde görülür. Bunların ergin dönemlerinde ise mezonefroz böbrek tipine rastlanır. Mezonefroz böbrek segmental sıralanmış mezodermik kanalcıklardan ibarettir. Kirpikli birer huni ile karın boşluğuna açılan bu kanalcıkların diğer uçları Wolf kanalına (üreme sistemi) açılır. Aort'tan ayrılan kan damarlarının uçları bir kılcal damar yumağı (glomerulus) yapar ve kirpikli huni kısmından bu sistemle bağlantı kurar. Mezonefroz böbrek tipinde glomeruluslar boşaltım kanallarının yan taraflarında meydana gelen kapsüller (Bowman kapsülleri) tarafından sarılırlar.
Yüksek omurgalılarda ve insanda görülen böbrek tipi olan metanefroz tipi böbrek de aynı esasa dayanır. Metanefroz tipte böbreğe sahip kuşların böbrekleri memelilerden çok sürüngenlerinkine benzer. Her böbrekten çıkan idrar kanalı kloakın üst orta kısmına açılır. Devekuşlarının dışında hiçbir kuşta idrar kesesi yoktur.

Boşaltım organları tüm omurgalarda aynı yapıda değildir. Canlıların yaşam alanlarına göre, boşaltım atıklarının vücuttan atılmasını sağlayan yapılar arasında farklılıklar vardır. Boşaltım organları sayesinde omurgalılar iç ortamlarının dengede kalmasını (homeostaziyi) sağlar.

Tatlı su balıklarının
vücut yüzeyleri kısmen suya geçirgen pullarla kaplıdır. Yaşadıkları ortam kendilerine göre hipotoniktir, bu durumda osmoz kuralları gereği solungaçlardan ve vücut yüzeyinden sürekli su girişi olur. Bu su girişi nedeni ile tatlı su balıkları ayrıca su içmez ve fazla idrar çıkarır. İdrar çıkışı ile bitlikte amonyak ve tuz da idrarla atılır. Kaybedilen tuz, solungaçlardan aktif taşımayla geri alınır. Böbrekler tatlı su balıklarında çok miktarda sıvı süzdüğünden canlının idrarı seyreltik (hipotonik) tir.
Ad:  bs5.JPG
Gösterim: 8251
Boyut:  45.2 KB
Tuzlu su balıklarının yaşadıkları ortam kendilerine göre hipertoniktir. Bu durum osmozla su kaybetme riski oluşturur. Bu risk, deniz suyu içilerek ortadan kaldırılır. İçilen su ile birlikte alınan fazla tuz da solungaçlardaki özleşmiş hücrelerden aktif taşımayla dışarı atılır.
Tuzlu su balıklarının böbreklerinde az miktarda ve yoğun idrar oluşumu nedeniyle su kaybı en aza indirilir. Ayrıca bu balıkların vücut yüzeyinde suya geçirgen olmayan deri bulunduğundan su kaybı azdır. Bu balıklar vücutlarında oluşan NH3ın az bir kısmını idrarla atarken geri kalanını solungaçlarıyla uzaklaştırır.
Ad:  bs6.JPG
Gösterim: 8009
Boyut:  44.6 KB

Ad:  bs7.JPG
Gösterim: 4755
Boyut:  37.6 KB
Karada yaşayan canlılarda da suda yaşayan canlılarda olduğu gibi su kaybını önleyen bazı adaptasyonlar bulunur. Örneğin Çölde yaşayan pek çok çöl kuşu, sürüngen ve kanguru fareleri sahip oldukları adaptasyonlar sayesinde su içmeden uzun süre yaşayabilirler.
Çölde yaşamaya uyum sağlamış olan kanguru sıçanları o kadar az su kaybeder ki kaybettikleri suyun %90’ını metobolik yoldan, kalanını da yedikleri tohumlardan karşılayabilir. Suyun çok az olduğu çölde yaşayan memeli hayvan Develerde ise su kaybını önleyen adaptasyonlar gelişmiştir. Bu canlıların böbreklerde suyun geri emiliminin gerçekleştiği kanal diğer memelilerden daha uzundur. Böylece uzun olan böbrek kanallarından daha fazla su geri emilerek kana verilir ve idrarla su kaybı en aza indirilir.
Kanguru faresinde su dengesi: Kanguru fareleri çoğunlukla kuru tohumları yer ve su içmez. Bir kanguru faresi suyu genelde gaz alışverişi sırasında buharlaşma ile kaybeder, hücresel metabolizma ile kazanır.

İnsanda böbreklerden başka boşaltımda görev alan diğer yapıları


İnsanda boşaltım sistemi, böbrekler ve bunlara bağlıkanalların dışında boşaltım ve düzenleme görevi yapan deri, akciğer ve sindirim kanalını da kapsar. Çünkü su ve karbondioksit akciğerler aracılığıile vücuttan uzaklaştırılmaktadır. Demir ve kalsiyum gibi bazı maddeler de kalınbağırsak tarafından salgılanmaktadır. Derideki ter bezleri vücut sıcaklığının düzenlenmesi ile ilgili başlıca organ olmakla birlikte, metabolik artıkların % 5-10'unun atılmasında da görev alırlar. Ter, 1/8'i katı madde olmak üzere idrar içinde bulunan maddeleri (üre, tuzlar ve diğer organik maddeler) daha seyreltik olarak içerir. Günlük terleme serin günlerde 500 ml kadar olurken sıcak günlerde 2-3 lt ye kadar çıkabilmektedir.
Memelilerde böbrekler bel omurlarının iki yanında yer alır. Bunların üst kısımlarında böbrek üstü bezleri yerleşmiştir. Böbrek kabuk (korteks) ve öz (medulla) olmak üzere iki bölgeden meydana gelmiştir. Böbrekler sivri uçları böbrek boşluğuna bakan piramitlerden yapılmıştır. Piramitler de böbreğin görev birimi olan nefronlardan meydana gelmiştir.
Bir böbrekte bir milyon kadar nefron bulunmaktadır. Bir nefron bowman kapsülü ile başlayıp, proksimal tüp, Henle kolu, distal tüp şeklinde devam ettikten sonra idrar toplama kanallarına açılan, tek sıra epitel hücrelerinin temas halinde olduğu kılcal kan damarı ağından meydana gelir. Bowman kapsülünü izleyen proksimal tüp, bir takım kıvrımlar oluşturduktan sonra U şekline alan henle kolunu oluşturur.
Bundan sonra distal tüp şeklinde devam eder ve idrar toplama kanallarına açılır. İdrar toplama kanallarıda böbreğin havuzcuk olarak isimlendirilen bölgesine açılırlar.
Böbreklere kan getiren böbrek atardamarı böbreğe girmeden önce 7-9 kola ayrılarak loplar arası atardamarları oluşturur. Loplara giren bu arterler piramitlerin kabuköz sınırında bir ark meydana getirir. Buradan bir çok loplar arası arterler çıkar. Bu damar kollarından da bowman kapsüllerine giren ve orada glomerulus adı verilen kılcal kan damarı yumaklarını oluşturan afferent arterioller (gelen) ayrılırlar. Bu kılcal damarlar daha sonra birleşerek efferent arteriolleri (giden) oluşturarak bowman kapsülünden çıkarlar. Bowman kapsülü ve glomerulustan oluşan yapıya malpigi cisimciği denir. Efferent arterioller proksimal ve distal tüp çevresinde genişbir kılcal damar yumağı oluştururlar. Daha sonra bu damarlar da birleşerek loplar arası toplardamarı, daha sonra da böbrek toplardamarını oluşturup böbrekten çıkarlar.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 24 Haziran 2016 08:45